Ana içeriğe atla

Iran

 İran İslam Cumhuriyetinin kuruluşunun 30'u yılında 12 haziran 2009'da yapılan seçimlerin ikinci defa Mahmut Ahmedinecat tarafından kazanılmasından sonra İran'daki olaylar Dünyanın gündeminden düşmemiştir. Kürdisatan'ın ikinci büyük parçasını 400 yıldır sömürge olarak kontrol eden İran'daki gelişmeler Kürdistan ve Kürdleri yakından ilgilendirmesine rağmen Kuzey Kürdistan'da bu konu yetirince ele alınmamıştır. Bundan dolayı, bu yazıda İran'daki durum İslam Cumhuriyetinin gelişimi çerçevesinde ele alınacaktır. Dünyanın en eski merkezi devleti olan İran'da Şahlık rejiminin son defa sürdüren Pehlevi ailesinin 1921'de başlayan saltanatı, Şah Rıza Pehlevi'nin 16 Ocak 1979'da İran'ı terk etmesiyle sona ermiştir. Ayetullah Humeyni 1 Şubat 1979'da 17 yıllık sürgün yaşamından sonra Paris'ten Tahran'a dönerek İran İslam Cumhuriyeti dönemini başlatmıştır. Şah rejiminin yıkılışından önceki gelişmeler İran'daki İslam Cumhuriyetini bekleyen sona ilişkin ipucularını vermektedir. İslam Cumhuriyeti Öncesinde Durum ABD'in soğuk savaş politikalarının mimarlarından Richard Nixon'un öğrencisi olan Şah Rıza Pehlevi CİA'nin yardımıyla 1953'te Musadık'ı bir darbeyle düşürerek iki yıl aradan sonra tekrar İran'ın tek hakimi haline gelerek, İran'ı ABD'nin bölgedeki jandarmasına dönüştürmüştür. Devamında, 1960 yılında ekonomiyi modernleştirmek için reformlar başlatmış ve bu reformlar kırlardan şehirlere göçü hızlandırarak toplumda büyük alt üst oluşlara yol açmıştır. Mussadık'ın tasfiyesinden sonra mollalar örgütlü kalan güçlerin başından gelmekteydi ve bu politikalara karşı muhalefeti örgütleyen ve geliştiren molların lideri Ayetullah Humeyni 1963'te direnişin ezilmesinden sonra Türkiye'ye sürülmüştür. Şah bu olaylardan sonra tam bir polis devleti oluşturarak tüm muhalefeti SAVAK vasıtasıyla susturmuştur. Dışarda ise yayılmacı bir politika uygulayarak 1971'de Hürmüz körfezindeki 3 adayı ilhak ederek Arap ülkelerinin protestolarına yol açmıştır. Baskı politikaları ülkedeki muhalefeti geliştirdiğinden, Şah 1975'te ülkedeki partileri kapatarak Rastakhiz adlı partiyi kurararak tek partili sisteme geçmiştir. Tüm muhaliflerin SAVAK eliyle yok edilmesinden sonra meşruti monarşi tamamen göstermelik bir hale gelmiştir. İçerde gelişen hoşnutsuzluğun etkisini kırmak için dışarda başarı arayan Şah, Güney Kürdistan'daki direnişe sağladığı desteği 1975'te Cezayir'de Saddam Hüseyin ile yaptığı anlaşmayla Şattül ü Arab'ın İran'a verilmesi karşılığında keserek, Molla Mustafa'ın yenilgisini sağlamıştır. Böylece dışarda elde ettiği kazanımlarla içerdeki muhalefeti zayıflatarak rejimin ömrünü bir süre daha uzatmıştır. Bu koşullarda, 1976'da Demokrat Jimmy Carter'ın ABD'de seçimleri kazanması Şah rejimin aleyhine gelişmelere yol açmıştır. Buda, insan hakları ve Kızılhaç heyetlerinin İran'a ziyaretlerini kolaylaştırarak rejimin yumuşamasına ve muhalefetin gelişmesine olanak sağlamıştır. Kasım 1977'de ABD'yi ziyaret eden Şah'ı Beyaz Saray önünde protesto edenleri dağıtmak için kullanılan gaz bombalarına maruz kalan Şah'ın gözleri yaşlı görüntüleri İran'daki muhalifleri güçlendiren ve rejimi zayıflatan etkide bulunmuştur. Jimmy Carter'ın bir ay sonra Aralık 1977'de İran'a iade ziyareti rejime tartışmalı bir destek sağlamıştır. Bu destekle muhalefeti ezmeyi amaçlayan Şah, Humeyni'nin Hint kökenli İngiliz casusu bir gerici olduğuna ilişkin TV programını 7 ocak 1978'de yaptırmıştır. Buna karşın, 8 ocakta Kum'daki din adamları bu programı protesto için gösteriler yapmışlar ve bu gösteri çok sert bir şekilde bastırılmıştır. Ülkedeki en diri muhalefeti temsil eden mollalar protestoları tüm İran'a yaymışlardır. Bu arada ulusal liberal muhalefetin dinci (Mehdi Bazirgan) ve laik (Şahpur Bahtiyar) kesimleri başlayan protestoları ve dolayısıyla mollaları desteklemişlerdir. 1963'ten beri protesto yapılamayan İran'da güvenlik güçleri, protestoculara karşı kullanılacak plastik mermi, tazyikli su gibi araçlardan yoksun olduklarından ve protestoları bastırmak konusunda tecrubesiz olduklarından bir çok ölüme neden olduklarından muhalefetin güçlenmesi ve derinleşmesine yol açmışlardır. 1978'de yaz dönemine gelen ramazan sırasında mollaların örgütlediği muhalefet tüm İran'a yayılmıştır. Ramazan sonunda 3 eylül 1978'de açık havada yapılan bayram namazı tüm Tahran'ı kapsayan dev bir gösteriye dönüşmüştür. Bu süreç içinde Humeyni lider olarak kendini kabul ettirmiş, bunda dönemine göre ileri propaganda araçlarını kullanmasının büyük bir rolü olmuştur. Artık Humeyni'nin ülkeye dönüşü yapılan gösterilerde talep edilen temel sloganların başında gelmektedir. Ekim 1978'den itibaren gösteriler yaygınlaşarak sürekli bir hale gelmiştir. Bu arada, direnişi daha rahat örgütlemek ve yönetmek isteyen Humeyni 6 ekim 1978'de Irak'tan Paris'e geçmiştir. Böylece, Şah rejimine muhalefetin sesini tüm Dünyaya daha rahat duyururken, kapitalist liberal sistem muhaliflerinin desteği daha rahat sağlar hale gelmiştir. BBC Humeyni'nin demeçlerinin İran'da dağıtarak Humeyni'ye Dünya genelinde sempati duyulmasını sağlayarak Humeyni'nin liderliğini güçlendirmiştir. 3 ay boyunca durmadan süren protesto gösterileri sonucunda, Şah 6 ocak 1979'da Mussadık'ın çalışma arkadaşı Şahpur Bahtiyar'ı Başbakan olarak atamıştır. Bu atama gösterileri durdurmamış, grev ve protestolar daha da yoğunlaştırarak muhalefeti cesaretlendirmiştir. Bu koşullarda Tahran'da kalmayı tehlikeli bulan Şah 16 ocak 1979'da tatil yapmak üzere ailesiyle beraber İran'ı terk etmiştir. Bundan 2 hafta sonra 1 şubat 1979'da Humeyni Air France uçağıyla Paris'ten Tahran'a dönerek yeni dönemi başlatmıştır. Devam edecek.... Ahmet ALİM Fransa, 20 ağustos 2009

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.