Ararat kadar büyük bir aşk : İhsan ve Yaşar Aşkı(8)
Ararat kadar büyük bir aşk : İhsan ve Yaşar Aşkı(8)
Aso Zagrosi
Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre o yıllarda Kürdistan’da bulunan asker ve subay aileleri korku içinde yaşıyorlardı. Her an Kürdlerin büyük saldırılarına uğrayacakları korkusu herkesin ruhuna işlemişti. Erciş’de bulunan subay aileleri Kürdlerin Erciş’e saldırıp şehri ele geçireceklerinden korkuyorlardı. Erciş halkı ise Kürd savaşçılarının faaliyetlerini abartarak propaganda ediyorlardı. Savaşın Kürd direnişlerinin lehine geliştiğini her tarafa yayıyorlardı. Bu durum ise subay ailelerini ciddi bir şekilde tedirgin ediyordu.
İhsan Nuri Paşa o dönemler İran tarafında Agirî civarına gelmişti. Komutan Şükrü’nün Birliği onu sınır boylarında görmüştü. İhsan Nuri Kürd aşiretleri arasında dağıtmak amacıyla Xoybun’un bildiri ve açıklamalarını kendilerine vermişti.
İhsan Nuri, Yaşar Hanım’ın Erciş’te olduğunu ve Yaşar Hanım’ın da İhsan Nuri’nin bölgede olduğunu bilmiyordu.
Broyê Heskê Tello önderliğindeki Kürd savaşçıları Agirî civarında düşman güçlerine karşı sürekli ve sistemli saldırılardan bulunarak günden güne büyük başarılar elde ediyordu. Broyê Heskê Telo’nun bu saldırıları devlet güçlerini Erciş’teki taburu Bazîde aktarmaya mecbur etti.
Erciş’ten Bazid’e doğru yola düştükleri zaman Yaşar Hanım’ın gözleri önüne Bazid’te İhsan ile birlikte geçirdikleri güzel günler bir film şeridi gibi geçmeye başladı.. O dönem İhsan İran ve Türkiye sınır komutanıydı. Bazid’e vardıkları zaman Yaşar Hanım daha önce İhsan Nuri ile oturdukları evi uzaktan gördü ve içini dirin ve giderilmesi zor bir hüzün sardı.
Ev, yeniden Yaşar Hanım’ın kalbindeki yaraları bir hançerle deşmişti.
Yaşar Hanım ailesi ile Bazid’e yerleştikten belli bir dönem sonra şehir de bir düğün oluyor ve bir dizi subay aileleri gibi onları da davet ediyorlar.
Yaşar Hanım ve diğer bir dizi kadın oturdukları salon Agirî Dağına bakıyordu. Agirî Belediye Başkanı’nın eşi AGİRÎ’ye bakarak ve dağı işaret ediyordu. Belediye Başkanın annesi Yaşar Hanım’a: “ Doktor Bey’in bacısı ben bu mendili saladığım zaman bil ki benim “ dedi. Belediye Başkanı’nın annesi bir kaç defa bu cümleyi tekrar etti, fakat Yaşar Hanım hiç bir şeyi anlamadı.
Yaşar Hanım hiç bir şeyi anlamadığından dolayı Belediye Başkanı’nın annesine gidip ne demek istediğini öğrenmek istiyordu.
Tam bu arada Dr. Ali Haydar’ın eşi ve Jandarma Komutanın karısı araya giriyor ve Yaşar Hanım’ı alarak düğünü terk ediyorlar.
Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre “tam bir gözetim” altındaydı.
İhsan Nuri sınır boylarında İran tarafında Kürd aşiretlerinin içinde olduğu bir dönem Yaşar Hanım’ın Bazid’e geldiğine dair haber alıyor. Bu haberden sonra İhsan Nuri, AGIRÎ önderi İbrahim Ağa(Broyê Heskê Tello ) ya bir mektup yazarak: ”Eşim Dr. Ali Haydar Beyin bacısıdır ve şimdi Bazid’tedir. Kendisine dikkat et ve ben yakında geleceğim” diyor.
Broyê Heskê Tello’nun eşi Rabiha Hanım Bazid Belediye Başkanı Mahmud Bey’in bacısıydı. Bazid halkı İhsan Nuri uzakta olmasına rağmen Agirî’ye geldiğini biliyorlardı.
Broyê Heskê Tello dağa çıkmadan önce eşi Rabiha Hanım’ı annesinin yanına bırakıyor. Belli bir dönem sonra İbrahim Ağa yanındaki bir Kürd savaşçıyla baskın yapıp Rabiha Hanım’ı alıp Agirî’ye götürüyor.
Türk devleti ve Dr. Ali Haydar İhsan Nuri Paşa’nın İran Kürd aşiretlerinin içinde olduğunu ve Agirî’ye geçtiğini biliyorlardı.
Bazid çevresinde Kürd direnişçilerinin saldırıları ciddi boyutlarda artmıştı.
Türk devleti Yaşar Hanım’ın İhsan Nuri Paşa’dan ayrılması için Dr. Ali Haydar üzerine baskı kurmuştu. Ondan Yaşar Hanım’ın talâk vermesini istiyorlardı.
Bir gün Bazid Jandarma Komutanı, Bazid Bölge Askeri Komutanı, Tabur Komutanı ve ordunun imamı Dr. Ali Haydar’ın rızasıyla Doktorun evine geliyorlar.
Dr. Ali Haydar çok üzgün bir şekilde Yaşar Hanım’ın odasına giderek: “Değerli bacım bugün ben sana bir öneride bulunacağım. Biliyorum bu önerinin senin tarafından kabul edilmesi çok zor olacak. Fakat, ne yapayım mecburum. Ben büyük kardeşinim ve babanın yerine sayılıyorum. Hiç bir zaman senin kötülüğümü istemem. Senin başına bela gelmeden önce ne güzel ve mutluydun.
Bak ben askeri bir adamım, yalnızca üstlerimin emirlerini yerine getirmekle yükümlü değil, devletin tüm emirlerini yerine getirmek zorundayım. İhsan bir kaç yıldan beri yoktur. Nerededir? Ne yapıyor? Kimse bilmiyor ve sana da bir haber göndermiyor. O bireylerle değil devlet ile düşmandır. Devlet senin İhsan ile olan ilişkilerini koparmanı istiyor. Başka bir şekilde söyleyeyim senin onunla ilişkin kalmasın”...
Yaşar Hanım abisinin niyetini anlamıştı ve kendisine : “Ne demek istiyorsun? Onlar niçin gelmişler? Amaçları Ne? diye sorar.
Dr. Ali Haydar: “ Onlar senin İhsan Nuri’ye talak atmanı ve özgürleşmeni istiyorlar” diyor.
Yaşar Hanım ağlayarak: “Hayır abi hayır ben hiç bir zaman İhsan’dan ayrılmayacağım. Ben ile İhsan’ı ölümden başka hiç bir şey bizi ayıramaz. Güçlü bir devlet benim gibi çaresiz ve bahtsız bir insandan ne istiyor? İhsan’dan korkuyorlar!! Abi sen benim babam yerinesin, benden böyle bir şey isteme.... İhsan ile ilişkilerimi kesmek ve ona vefasızlık yapmak? Ben yapamam bunları.. imkansızdır.”
Dr. Ali Haydar, Yaşar Hanım’ın iki elini tutarak: “ Eşine karşı vefalı oluşunu ve bağlı olmana saygım var. Beni de mutlu ediyor. Fakat sorun başka... Eğer sen razı olmasan devlet benim başıma bir bela getirir. Yalnızca kendini düşünme... Beni, anneni ve bu çocukları düşün .........
İffet Hanım : “Haydar Yaşar talak verse yada vermese ne etkisi olacak? diye sorar.
Dr. Ali Haydar: “Anne can ben ne bileyim? Devlet böyle istiyor. İhsan önemsenmeyecek küçük bir iş yapmamıştır. İki yıl önceki Kürd İsyanı, belli bir dönem önce Erzurum İsyanı ve şimdi ise bu harekete önem vermeyelim. Bunların hepsi İhsan’ın yürüttüğü faaliyetlerin ürünüdür.”
Yaşar Hanım ağlayarak: “ Bunların İhsan ile ne alakası var? İhsan mı dedi ‘Kürdler ayaklanın’ İhsan nerede ve buradakiler nerede?” diyor.
Dr. Ali Haydar: “Doğrudur İhsan demedi ayaklanın, fakat İhsan ve arkadaşları Kürd ayaklanmasını öncüleridir. İhsan gil başlattılar. Uyuyan bir dev vardı uyandırdılar. Bir kaç yıldan beri Kürdistan’da asayiş ve güvenlik kalmadı ve biz Bazid’te Kürdlerin korkusundan yatamıyoruz.
Hatırlıyor musun bir kaç gün önce sana anlatmıştım. Bazid’te bir Kürd yakaladığı Şahin’i pazarda satıyordu, almak istedim subay olduğumdan dolayı bana satmadı. Çok daha ucuz bir fiyatta bir Kürd esnafına sattı. Ben kendisine nedenini sorduğum zaman ise hiç korkmadan ‘sen Türk olduğundan dolayı sana satmıyorum’ dedi.
Devam edecek
Aso Zagrosi