Ana içeriğe atla

Barışın tepesinde kara bulutlar mı dolaşıyor? / İbrahim Aksoy

Bilindiği gibi Öcalan, kozmik odalarda, T.C. Başbakanı Erdoğan ile Kürdistan sorununun çözümünde, anlaşmaya varmışlardı. Erdoğan özellikle son zamanlarda her konuşmasının ardından, “tek bayrak, tek devlet, tek millet ve tek dil “ deyip mikrofonu indirmeye başladı. Öcalan’ın 21 Mart’a Diyarbakır’daki Newroz kutlamalarında, “silahları bırakın ve yurt dışına çıkın” mesajı çok büyük alkış almış ve bütün Kürd milletini sevince boğmuştu. Karayılan da, “Önderliğin emirlerinin derhal yerine getirileceği” açıklamasını yapmıştı.

Taraflar, son günlerdeki tartışmalarında sanki söylediklerinden caymış gibi topluma mesaj veriyorlar. Erdoğan diyor ki, “verdikleri sözü tutsunlar, silahlarını bırakıp yurt dışına çıksınlar.” Karayılan da, “biz silahlarımızı bırakmadan yurt dışına çıkacağız ancak Meclis garantisi isteriz.” Bunların kozmik odalarda, birbirleriyle ne konuştuklarını bilen de olmadığı için insanlar da aval, aval bunları dinliyor. Zaten ben daha önce de yazmıştım, kozmik oda görüşmelerin hukuki ve siyasi hiç bir anlamı yoktur. Taraflardan biri her an “çizdim oynamıyorum” diyebilir ve bunun hiç bir sorumluluğu da yoktur.

Peki madem anlaşma yapılmış, gerilla saflarında olup suça bulaşmamış olanlar, evlerine dönebiliyorlar ise neden yurt dışına çıksınlar ki. Her Kürd kalkışmasının sonunda T.C.nin yaptığı gibi bu insanlar da silahlarını getirsin teslim etsinler, çıksınlar evlerine gitsinler. Peki Geçici Köy Korucuları ne olacak, onlar ne zaman silah bırakacak? Geçmişte Öcalan’dan kaçan Kürdler de ülkeye dönebilecek mi Yoksa insanlardan gizli başka numaralar mı dönüyor?

Karayılan; daha önce Önderliğin emrini yerine getireceğini söylerken, neden şimdi ipe un seriyor? Erdoğan yurt dışına çıkacak olanlar için, her türlü yardımı sağlayacağını deklere ederken, neden şimdi sokuda su dövmeye kalkışıyor? Yoksa 1990 yılına geri mi dönüyoruz? Bunu düşünmek bile istemiyorum, Kürd milletinin mutluluğu yarım kalmasın ve Öcalan ‘ın bu çakma özgürlük savaşı, artık bitsin.

Bir Asırlık Kürdistan sorununu çözmek için ilanla akıllı adam aramaya başladılar. Bulamazlar çünkü bu ülkede sadece iki tane akıllı adam var, biri Erdoğan, diğeri de Öcalan. Bu ikili kozmik odalarda meseleyi bir noktaya getirmiş, şimdi ise Kürd Milleti’ne karşı işledikleri insanlık suçunu üstlenecek, aptal adam arıyorlar.

Kürd Milleti’ne karşı bu insanlık suçu, 1924 Anayasası ile işlenmiştir, 90 yıllık bir geçmişi olan bir insanlık suçu. 1952 yılında Bağdat Paktı’nın imzalanmasıyla, T.C. kendi komşuları, İran, Suriye ve Irak’ı da bu suça ortak etmiştir. Çünkü bu ülkelerde de yerleşik Kürdler yaşıyordu. Böylece T.C. Kürdleri imha ve inkar politikasını Anonim ortaklığa dönüştürdü. Sistemin asıl sahibi ve koruyucusu olan TSK her on yılda bir yönetime el koyarak, 1924 Anayasasının ruhunu rektefeden geçirmiş ve 29 Kürd ayaklanmasını kanla bastırmıştır. Görülüyor ki bu sorun çılgın sistemin yarattığı bir sorun, çözümü de çılgın sistemin eliyle mümkün olabilir. Bunun yeri de Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Yoksa Öcalan ile Erdoğan’ın akıllı diye aradığı ve gerçekten de kendisini akıllı sanan, birkaç aptalın çözeceği bir sorun değil. Aslında bu akıllı – aptallar, sadece günah keçisi olarak aranıyor. Çünkü bu çakma barışın sonuçlarını siyasiler üstlenmek istemedikleri gibi, sistemin de üzerinde kalmasını istemiyorlar.

Bazı Türkçü-Irkçı köşe yazarları, hayatını Kürd Milleti’nin özgürlüğü için vakıf etmiş İsmail Beşikçi gibi ve bazı Kürd aydınlarına saldırıyorlar. Neymiş efendim bunlar Kürd Milleti’ni çakma barış konusunda uyarıyorlarmış. Bu efendiler Kürdlerin yüzünden, demokrasilerini de gerçekleştirememişler. T.C. tam o aşamaya gelmişken İsmail Hoca neden susmuyor ve T.C. nin Kürd Milleti’ne yaptığı rezaletleri de sıralayarak, Kürd Milleti’nin duygularını çelmeye çalışıyorlar.

Ömrünün önemli bir bölümünü Kürd Milleti’ni uyardığı için, T.C. İşkencehanelerinde ve Zindanlarında geçiren İsmail Beşikçi’nin her söylediği, Kürd Milleti tarafından kutsanır ve değerlidir. Burnunu temizleyen Zürafayı taklit edercesine, İsmail Beşikçi’ ye dil uzatanlar, İsmail Beşikçi işkence altında iken, o uzun dillerinizi nerenize saklamıştınız? Kör mü idiniz devletinizin, 90 yıldan beri Kürd Milleti’ne karşı yaptığı zulmü, yeni mi görmeye başladınız? Yapılan her zulmü T.C. nin zaferi olarak çevrenize yansıttınız. Zaten Kürd Milleti sizin gibilere hiç bir zaman inanmadı ve güvenmedi. Bundan sonra da bu böyle olacak.

Erdoğan ile; Gülen Hoca Efendinin Köln’deki irtibat bürosunda anlaşarak dönen ve İstanbul’da devlet töreni ile karşılanan Kemal Burkay’ın zaten sizlerden hiç bir farkı yoktur. Bunu örnek göstermeniz bile, niyetinizi belli ediyor. Meraklanmayın Kürd Milleti bunları sizden daha iyi biliyor ve izliyor. Peki Öcalan’dan ve T. C. den kaçıp, Avrupa’da yaşayan binlerce Kürd insanının ne zaman ve nasıl ülkeye döneciğini, neden hiç kimse yazmıyor?

Bozuk niyet kendisini ele veriyor.

Kürd Milleti 90 yıldan beri, özgürlüğün bedelini çok ağır bir şekilde ödedi. Son 30 yılda Kürd Milleti’nin ne yaşadığını ancak onlar bilirler. Kimse bu konuda Kürd Milleti’ne akıl hocalığı yapmaya kalkışmasın. Kozmik odalarda yapılan çakma barışta, Kürdler ne kazandı, bunu sormak ve bilmekte onların doğal hakkıdır. Buna Öcalan da dahil hiç kimse engel olamaz. Hiç bir Kürd kandığı için dağa çıkmadı. Hepsi Bağımsız ve Birleşik Kürdistan sevdası ile dağa çıktı, ancak bu gün bu insanları kandırıp eli boş, dağdan indirmeye çalışanlar var. Bu konuda bu insanları uyaranları, savaş sevdalısı olarak göstermek, kasıtlı bir yanıltmadır.

Bedelini Kürd Milleti’nin çok ağır bir şekilde ödediği, bu çakma özgürlük savaşı en kısa zamanda son bulmalı. Kürd Milleti silah sesleri altında değil, biraz kafa dinleyip, Öcalan’ı kenarda izledikten sonra, Öcalan’ın kim olduğunu daha iyi tanıyacaklardır. Çakma özgürlük savaşı sonrası, kozmik odalarda yapılan çakma barışın da sonuçlarını yaşayacaklardır. Bu üzücü ama kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.

Ortadoğu hala dünyanın en önemli noktalarından biri olmaya devam ediyor. Bu gün; Ortadoğu’nun dünden daha çok, kalıcı bir barışa ihtiyacı var. Bu barışın garantisi Bağımsız Birleşik Kürdistan ve bazı büyük devletlerin küçülmesidir. Kürd Anonim Ortaklığı iflas etti ve ortaklar birbirine düştü. İran bir taraftan kendi başının çaresine bakmaya çalışırken, diğer taraftan ortağı Suriye’nin ömrünü uzatmak için çaba içerisinde. Kürd Anonim ortaklarından en büyük olanı Türkiye, bu konuda siyasi iflasın eşiğinde ve diğer ortakları ile çelişki içerisinde. Görüldüğü gibi Kürd Milleti bu gün, dünden daha şanslı durumda. Bize düşen tek görev, aklımızı kullanıp şansımızı kaçırmamak..

Nisan 2013

Kaynak: Navkurd

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.