Ana içeriğe atla

KAWA'NIN GÖSTERDİĞİ / Cevat sabri

Bağımsız, birleşik, demokratik (sosyalist) Kürdistan” şiarıyla (PKK’ninki gibi sahte değil, samimi bir biçimde) 1976′da yola çıkan ve 1977′den itibaren toprak ağalarıyla faşist kümelenmelere karşı silahlı – silahsız eylemler düzenleyen KAWA örgütü, bir zamanlar Kuzey Kürdistan’daki en güçlü devrimci – yurtsever yapılanmaydı. Fakat uğradığı bir felaket, etkinliğinin önemli ölçüde bitmesine neden olmuştu. KAWA, bu acıdan sonra bir daha asla tam anlamıyla kendine gelemedi…

Suriye’nin Kamışlı kenti, TC sınır karakolunun 800 metre uzağındadır. Bu şehirde (Çirniki mahallesinde) Qabraz Ramazan adlı bir Kürt yurtseverinin evinde toplanan KAWA örgütünün lider kadrosu, 12 Aralık 1980′i 13 Aralığa bağlayan gece yarısında ani bir baskınla yok edilmişti. Baskını gerçekleştirenlerse özel bir TC kontrgerilla timiydi. Söz konusu operasyon, TC Devleti’nin Kıbrıs Harekâtı’ndan sonraki ilk sınır ötesi girişimiydi…

Katliamda, Ramazan ailesinin üyeleriyle birlikte toplam 15 kişi vahşice öldürülmüştü. Katledilenler şunlardı : Hüseyin Arslan (KAWA MK Üyesi), Mehmet Emin Mutlu (KAWA Askeri Konsey Üyesi), Necla Baksi (KAWA Kadınlar Komitesi Sorumlusu [öldürüldüğünde 22 yaşındaydı ve 4 aylık da hamileydi]), Mehmet Dursun, Müslüm Yıldız, Hasan Ateş, Qabraz Ramazan, Azad Ramazan, Hanife Ramazan, Şükrü Ramazan, Xweşnaw Ramazan, Emine Ramazan, Abdülkerim Ramazan, Ferhat Kerim, Kawa Kerim.

TC Devleti ve yandaş çevreleri (“devrimci” geçinenleri dahil) Kamışlı katliamının uydurma bir olay olduğu yolunda propaganda yürüttüler. Bunun üzerine, Necla Baksi’nin erkek kardeşi olan Mahmut Baksi (gazeteci-yazar), yanına arkadaşı Necmettin Büyükkaya’yı da alarak Kamışlı’ya gitti ve bu vahşeti belgelemeye koyuldu. Tabii bunu mümkün oldukça gizli biçimde tutmaya çalıştı, çünkü Suriye devleti de Kürtler’e karşı en az TC rejimi kadar zalim bir asimilasyon politikası uyguluyordu…

Korkunç saldırıdan sağ çıkmayı başarabilmiş tek yetişkin kişi Heybet Açıkgöz’dü. 1961 doğumlu olan Heybet de KAWA’cıydı. Baksi, O’nunla Şam’daki bir hastanede berbat koşullarda yatmaktayken tanıştı. Açıkgöz, o sırada tutukluydu ve vücudunda 13 kurşun vardı (tedavisi oradaki Kürtler’in desteğiyle sağlanıyordu). Olayı detaylı biçimde Baksi’ye anlattı.

Baksi, ayrıca bu katliamın fotoğraflarının Suriye istihbaratınca çekildiğini ve bir kopyasının da TC tarafına verildiğini öğrendi. Kimi kaçakçıların yanı sıra bazı tanıdıkların da sayesinde bir Türk yüzbaşıyla iletişim kurdu ve 3 bin İsveç kronu karşılığında tüm bu fotoğrafları alıp İsveç medyasına sundu. Bunun üzerine TC resmî ve gayrı-resmî çevreleri ağız değiştirmeye başladılar. Olayı, “Kürt örgütleri arasındaki hesaplaşma ” diye aktarmaya kalktılar bu kez. Oysa KAWA, daha ikinci gün yayınladığı bildiriyle katliamın başsorumlusu olarak TC’yi işaret etmişti…

Bu arada TC de, Heybet’i Suriye’den çıkarmaya çalıştı. Ama Kürdistanlı devrimci – yurtsever örgütlerin baskısı ve uluslarası kamuoyunun tepkisi yüzünden Heybet, TC ve Suriye’nin elinden kurtuldu. Kendisi sonradan İsveç’e iltica etti…

Ayrıntılı bilgi için Mahmut Baksi’nin ”KÜRDİSTAN TARİHİNDE KAMIŞLI KATLİAMI” isimli kitapçığına bakılabilir (Med Yayınları, İstanbul, 1993).

Rus sosyal-emperyalistlerinin güdümündeki Hafız Esad Suriyesi ile ABD’li ve Batı Avrupalı emperyalistlerin (ağırlıklı olarak da ABD’nin) Ortadoğu’daki mızrağı olan Kemalist TC devleti, aralarındaki tüm anlaşmazlıklara rağmen elbirliğiyle imha etmişlerdi KAWA’nın beyin takımını…

Aynı tarihlerde Öcalan ve şürekası da Suriye’deydi. Ama onlara yönelik böyle bir operasyon hiç düzenlenmemişti!

1994 sonlarında, Irak’ın kuzeyindeki Haftanin Kampı’nda, PKK’nin beşinci kongresinin gerçekleştirileceği istihbaratını alan Hakkari-Dağ Komando Tugayı komutanı Osman Pamukoğlu, bir operasyon için hazırlanır. Kongre toplanır ama kendisine saldırı emri verilmez (şu işe bakın ki, kongrenin toplanacağı yönündeki istihbarat, MİT tarafından 22 ayrı tarihte 22 kez rapor edilmişti ve Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, MGK Genel Sekreterliği, Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ile Genelkurmay Harekât Merkezi’ne bildirilmişti). PKK üst düzey isim ve grup liderlerinin de dahil olduğu ykş. 700 kişilik toplantı, 23 Kasım 1994 – 26 Şubat 1995 arasında sessiz – sedasız bir şekilde icra edilir (Bak. Radikal – 2 gazetesi, 16 Ocak 2005, s. 6, Ümit Fırat’ın makalesi)…

Nedenini tahmin etmek zor olmasa gerek!

KAWA liderleri kara toprağın altındalar. Anti-emperyalist mücadelenin çok ağır ve fevkalâde riskli bir sorumluluğu vardır…

Emperyalizmin tezgâhladığı muvazaalı savaşın aktörlerinden Öcalan’lar, Karayılan’lar, Bayık’lar, Karasu’lar ise hâlâ yaşıyorlar ve rahatça hareket edebiliyorlar…

Eğer bir gün ortadan kaldırılırlarsa, bilin ki hiçbir akıllı ve vicdanlı insan onlara ‘şehit’ diyemez. Dememelidir zaten! (hemen hatırlatayım ; ‘şehit’ sözcüğü kesinlikle mistik/metafizik anlamda kullanılmamalıdır)…

Hürmetler…

Newroz Com'un notu: Bu makale Google üzeri bulundu. Yayınlamasını uygun bulduk.

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.