Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 27 January 2012


EŞEK MÜFTÜ VE APO !!!!

Bahar geliyor, daðlarda kar eriyor, seller derelere doðru

akýyor, seller derelere sýðmýyordu artýk...

Ve tüm doða güzellikleri bir birleriyle yarýþýrcasýna güzelliklerini
göstermek ve ispatlamaya çalýþýyorlardý..

Tüm doða yeni Newrozu kutlamaya hazýrlanýyordu.

Köyünde eþeðiyle birlikte yaþayan bir kürd, sabahýn erken saatinde

kalktý, sevecen sözlerle eþeðini ahýrdan çýkardý, semeri eþeðin sýrtýna yerleþtirdi,
sonrada iki çual buðdayý semerin üzerine yükleyip bir güzel baðladý..
Eþeðin yulrýndan tuttu.
Köyün dýþýna çýkardý.
Orada kendisini kimsenin görmediðinden iyice emin olduktan sonra eþeðin kulaðýna
eðilip ''Bak eþeðim,beni iyi dinle'' dedi, þimdi seni Musula göndereceðim.
Sana götereceðim yol, seni doðru Musula götürür, hiç korkma, saða sola sapmadan
yürü..

Musula vardýðýn zaman bizim tüccarý bulup, benim selamýmý söylersin.
Sonra da sýrtýna yüklediðim bu iki çuval buðdayý satmasýný istediðimi.
söylersinbunlarýn karçýlýðýnda da Newroz için bize gerkli malzemeleri satýn
alýp senin sýrtýna yüklemesi ve seni sað salim geri göndermesi gerektiðini anlatýrsýn.

Benim neden gelmediðimi sorarsa iþlerimin çok olduðunu, onun için gelmediðimi ,
aqma bir gün gidip kahvesini içeceðimi söylersin.

Hadi þimdi yolun açýk olsun,selametle git,saðlýcakla gel...

Eþek sahibinin sözlerini can kulaðýyla dinledikten sonra, kafasýný saða sola
salladý ve uzun uzun anýrdý.
Köylü bu anýrmanýn ''Evet, herþeyi iyi anladým'' anlamýna geldiðini düþündü..
Köylü eþeðin kýçýna deðneðiyle üç kez vurdu ve ''Haydi bre yolun açýk olsun''
diye baðýrdý..

Eþek yediði sopalarýn acýsýnýn etkisiyle ileri doðru atýldý ve o hýzla kýsa
sðre içinde köyden iyice uzaklaþýp bir yol ayýrýmýna geldi.
Yol ayýrýmýnda kedi köyüne doðru giden bir baþka Kürd köylü, sýrtýnda iki çuval olan, ama
sahibi ortalýkta görünmeyen, eþeði kendisine gönderilmiþ bir Newroz hediyesi-armaðaný olarak
kabul edip, boynuna bir yular taktýve eþeði kendi evine götürdü.

Eþeðin sahibi olan Kürd bir süre bekledi, eþeðin yolunu gözledi
ama aradan geçen günler çoðalýnca caný sýkýldý, eþini çaðýrýp
''Bizim eþekMusulda tatlýlarý, daha geri dönmez,ben en iyisi gidip
onu arayayým''dedi.Newroz'a az bir zaman kaldý, herkes kutlarken
biz sefil kalmýyalým....

Eþi hiç bir þey demedi Kürde.

Gitmek istiyorsa gidecek deöekti.
Yolda yesin diye yolluk hazýrladý, çarýðýný yaðladý,ayýp olmasýn diye
de biraz aðladý ve Kürd ''Haydi kal sağlıcakla hanım'' deyip evden ayrılıncaya
kadar arkasından baktı..

uzun bir yolculuktan sonra Musul'a varan Kürd hemen tüccarı buldu..

''Benim eşeği neden hemen geriye göndermedın'' diye sordu tüccare, sertçe..
Gğnlerdirgözlerimiz yollarda kaldı.Biliyorsun önümüz Newroz. Bize de bir şeyler
gerek elbette. Hem sen bizim eşeğin tatlılara ne kadar düşkün olduğunu
çok iyi biliyordun.
Ve Ona dikkat edebilirdin.
Onun sırtına iki çuval buğday yükleyip sana gönderdim, ne yaptın eşeğimi,
nerede bu boyu devrılesi eşek???

Fakat KÜrdün dediklerinden hiç bir şey anlamayan tüccar,
onu başından savurmak için bir yalan uydurdu......

''Bak arkadaş'' dedi tüccar ''Eşeğin bana geldiği zaman
üzerindeki yüküleri indirip sattım.
Bayram için gerkli olan malzemeleri de satın alıp sırtına yükledim, köprüye
kadar geçirip yolculadım.
Ama dün bağdat'tandönen tüccar arkadaşlar senin eşeğini oralarda keyif
yaparken gördüklerinisöylediler.Eşeğin eve dşnmediyse suç nasıl benim olur???

Tüccarın sözlerini duyan Kürd sinirlendi ve son hızla Bağdaty'a doğru yola
koyuldu.Bağdat'a geldiği zaman da karşılaştığı herkese eşeğini sormaya başladı.
İnsanlar onun delirdiğiğni düşünerek, dalga geçtilerve içlerinden biri eşeğin kısa bir
süre önce Bağdat'a Müftü olduğunu söyledi..

Eşeğinin Bağdat Müftüsü olduğunu duyan Kğrd şaşırdı ve onun nerede oturduğunu
öğrendikten sonra Müftünün evine gitti.
Önce pencereden içeriyi bir güzel gözledive orada eşeğine bezeyen Bağdat
kadılarıyla birlikte oturduğunu, onlarla tartış tığnı gördü..

Eşeğine kavuşmanın sevinciyle izinsiz olarak içeri giren Kürd,
''Weş, weş, kurri, şöş şöş''
diye bağırarak Müftünün üzerine doğru koştu..

İçerde oturan kadılar ve Müftü, Kürdün sevincinede bağırmasınada
bir anlam veremediler ve Kürdü deli sanıp koruyucularına onu
dşarı atmalarını emrettiler..

Yaka paça dışarı atılan Kürd eşeğini elinde kaçırmanın üzüntüsüyle
sokaklarda dolaşmaya, eşeğine nasıl kavuşacağını düşünmeye başladı.

Ve günlerden cumaydı ve Kürd kentin en ünlü camisinin önünde oturmuş
ne yapacağnı düşünmeye başladı..
O sırada kentin Müftüsü cuma namazına halkı çağırmak içiö
minareye çıktı ve ezan okumaya başladı.

Müftü '' Allahu ekber Allahu ekber'' diye ezana başladığı sırada
ayağa fırlayan Kürd, elindeki kalın sopayı yukarı doğru kaldırıp avazı
çıktığı kadarbağırdı.
''Allah belanı versin senin! Ben seni ne iş için gönderdim, sen nereye geldin.
Başımın belası eşek, biliyorsun-ki önümüz bayram, evde herkes bizi bekliyor.
Sen gelmiş ne yapıyorsun buralarda.
Çıkmı minarenin tepesinde anırıyorsun.
Köyün o güzelim anırdığın zaman sana karışanmı vardı sanki....
Şimdi yukarı çıkacağım, kafanıkıracağım.
En iyisi kafan kırılmadan hemen aşağı in.

Ezanı yarıda kesilen Müftü minarenin tepesinde bağırdı.
''Aptalmısın nesin sen be adam ??
Ecelinemi susadın???
Kes sesini, görmüyormusun ezan burada''

Müftü, bağırırken caminin önüne toplanan insanlar heyecan ve merakla olayı
izliyorlardı.içlerinden biri Kürd'e yaklaştı..
''Hez sen ne istiyorsun bizim Müftüden?'' diye sordu adam:
''Delimisin nesin sen? İşin gücün yokmu?
Sorulan soruya aldırış etmeyen Kürd, minareye baktı ve elindeki
değneği salaya salaya bağırmasını sürdürdü.

''Bu eşeğe iki çuval yük yükleyip Musula gönderdim. bayram için bunları
satıp yerine bayramlıklar getirecekt ibize. Bu eşek ne yaptı?? Buralara geldi.
Ve şimdi minarelerde anırıyor.
Onu bir elime geçirirsem eşek sudan gelinceye kadar sopalıyacağım.''
Caminin b.r.ken insanlar olayı Kürd'ün ağızından dinledikten sonra gülerek
Kürdün saf biri olduğu kanaatine vardılar. içlerinden biri yumuşak bir sesle sordu.

''Hey dayı, sen bu eşeğe nekadar istiyorsun.. Sat onu bana''
Eşeğinin artık geri dönmiyeceğine iyice inanan Kürd, satmanın daha
iti olacağını düşündü....
Eşeğin satışından eline geçecek para ile bayram için gerekli malzemeyi alabilir,
köyüne eli boş dömezdi artık.

''Yükü ile birlikte beşyüz (500) akçeye satarım'' dedi soruyu soran adama..
Kürdü bir anda sempatik bulan halk hemen aralarında beşyüz akçe toplayıp
verdiler.
Kürd'de minareye doğru ''Şimdi istediğini yapabilirsin'' diye bağırdı ve köyünün yolunu tuttu..
O Bağdat'tan ayrılırken Müftü ezan okumaya devam ediyordu.
Kürd ''İyi eşekti ama ne yalan sölemeli anırmasını hiç bilmiyordu'' diye düşünerk güldü...

Şimdi saf Kürd misali, bizde KUKMU APO'ya teslim ettik ve evimizde oturduk.
Apo ise <<<kürdistan arenasında istediği şekilde atını koşturdu.
Zira atını koşturmaması için hiç bir neden yoktu.
onun karsısın da ne bir muhakefet nede bir alternatif bir güç vardı.
Dolayısıyla Kurdistan sahası Türkleri yeğeni Abdullah'a kalmıştı, o da
ihaneti bir borç bildi ve Atatırrrk milliyetçisi olduğunu, ve sêhx daıt haraketini
Emperyalistlerin bir oyunu olarak görüyordu.
Şimdi ise Abdul efendi Türkiyenin en büyük milliyetçisi kendisinin olduğu
yarışı içindedir.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.