Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 20 June 2011

"Yavuz Kardeşliği"

Dersim üzerine yapılan "tartışma"lar (aslında saldırılar) 2011 seçim sonuçları ile başlamamıştır. Bu anlamı ile bitmemiş bir savaştır.

Clausewitz' şöyle söyler: "Savaş, hasmımızı irademizi yerine getirmeye zorladığımız bir şiddet hareketidir."

Bu saldırıların nedeni de "seçim"de Dersim'de CHP'ye verilen yirmibeşbin oy değildir. Bu saldırı tarih boyunca vardır, dönemine göre gerekçe ve araçları değişik olmakla beraber büyük bir nefret ve kin ile sürdürülmektedir.

Yine, Clausewitz şöyle söylemektedir: "İnsanlar arasındaki çatışma aslında iki değişik unsura bağlıdır: Düşmanlık duygusu ve düşmanlık niyeti."

Bu topraklarda Dersimliler, Dersimli olarak kalmaya devam ettikçe öteki olarak görülmeye devam edileceklerdir. Bu topraklarda farklı kültürlerin (gayr-i Müslim) nasıl ötekileştirildiğini ve bertaraf edildiklerini anlatmayacağım. Tarih bilginiz yeterlidir.

Dediğimiz gibi, hep var olan bu saldırılar, AKP'nin iktidara gelmesinden bu yana büyük bir sunni "Kürd" kitlesi tarafından (saldırgan, düşmanca söylemler ile) hızlandırılmıştır. Balık hafızasına sahip değilseniz ve şöyle dönüp, düne bakarsanız bunları hatırlarsınız. Üstelik, bunlar "sıradan insan" dediklerinizden de değillerdi, hepsi "Kürd aydını" sıfatlarını kullananlardı ve araçları da "yazı"larıydı!?..

Müsade ederseniz artık konuya girelim. Amacımız, onların yanlışlarına düşmeden, olguları doğru ve bilimsel olarak ele almak, kavramları da doğru kullanmaktır.

1-) Eğer bu bir sorunsa ki, büyük bir sorundur; bu kadar büyük olan ve halen devam eden bu sorunu kendi içimizde kalıcı ve doğru bir çözüme kavuşturmadan, bırakın "birlikte mücadele" etmeyi, "birlikte mücadele" etmek deyimini kullanmak bile yanlış olacaktır. Ve başta, biz Dersimliler için de boşuna bedel ve emek vermek olacaktır. Bu sorunu, her zamanki gibi ertelememeliyiz.

Bunun tali bir sorun olduğunu iddia edenler, bizleri kandırmaya çalışanlardır!..

2-) 2011 "seçim"lerine Kürdler, sistem (TC, yani kemalizm) içi çözüm umudu ve daha da doğrusu amacı ile girdiler. Aynı Kürdler, Dersimlilere "Neden bizim gibi olmuyorsunuz?!" diyerek, saldırmaya devam etmektedirler.

Fakat; anlayışın, felsefenin, yaşamın ve kültürün ve de amacın bizde farklı olduğunu anlamak istemiyorlar. Bizler, sizinle birlikte düşmanlarımızla aynı ittifakları yapmak ve onaylamak zorunda da değiliz.

"Yavuz kardeşliği" bizde yeterince bilince çıkarılmıştır, hatta reflekse dönüşmüştür.

3-) Kendi içinde gruplandırma yapmadan, kabaca "kötü" olarak adlandırdığımız insanlar, her toplumda olduğu gibi bizde de vardır. Fakat, bunların üzerinden genelleme yaparak, o toplumun da "kötü" olduğunu iddia etmek; farklı, düşmanca niyetler ve amaçlar taşımaktadır.

Bu duruma karşılık gelen kavramların ırkçılık ve faşizm olduğunu da biliyoruz, değil mi?..

a-) Eğer genelleme hakkını biz de kullanırsak ki, burada kısmi bir kitle söz konusu olmadığından, çoğunluk söz konusu olduğundan bilimsel olarak ta doğru ve haklı olacaktır. Ayrıca, bu olguyu analiz etmek, kavramak, adlandırmak bilimin başlıca görevidir. Bu görevi, bilim insanları yapmışlardır ve yapmaya da devam edeceklerdir.

Beşikçi buna bir örnektir, ve sanırım hiç kimse "Yahu hocam, neden Kürdleri eleştiriyorsun? Hastalıklarını teşhir ediyorsun?.. Sadece övüp, göklere çıkarsana!..'Kürdler, şöyle kahramandır..' desene!.." diyemez veya demiyordur, öyle mi?

Ama, bunun böyle olmadığını, tam tersine hem birey bazında hem de "öncü" bazında tam da bunların söylendiğini biliyoruz. Ve hatta, yazı/belge/açıklama olarak bile okuyoruz. Buradan anlaşılması gereken, din ve bilimin uzlaşmaz çatışması ve savaşıdır.

Müslüman Kürdler, bilime karşı, 21. yüzyılda da büyük bir direnç göstermekte ve halen amansızca (militanca) savaşmaktadır!..

b-) Genel olarak, tüm dinlerin, eğemenler tarafından toplumları uyutmak ve rahat sömürebilmek için afyon olarak kullanıldığını bilim söylemekte ise de İslam dini, diğer dinlere benzememektedir. Çıkışı, gelişmesi, bugünü de dahil tüm amaç, yöntem ve araçları ile diğer tüm dinlerden farklıdır.

Bu dinin peygamberinin silahlı olduğunu, fetihçi olduğunu, ikna yöntemi olarak zoru en kaba biçimde kullandığını, farklılıklara tahammül edilmeyeceğini ve tekçi olduğunu ve bunu da en kutsal görev olarak cihad diye isimlendirdiğini de biliyorsunuz.

Bu tedrisattan geçen bir insandan; farklı düşünce, sanat, tartışma vs.. bekleyemezsiniz. Elinde bir silahının olmaması, bu kişinin cihad etmediği anlamına gelmez. Silah yerine araç olarak başka şeyler kullanmaktadır ve cihad halindedir. İftira, yalan-dolan vs.. bunların temel argümanlarıdır. Bu argümanlarla insan yığınlarını (cemaatlerini) "öteki"ne karşı saldırtmak için gerekli nefret ve kinle doldururlar, bu nefret yeterli seviyeye ulaştığında da bir cuma namazı sonrasında saldırtırlar!..

Hiç bir şey birden bire patlak vermez; nicel birikimler, nitel değişimlere yol açar!..

Kusura bakmayın, ama sıkıldım!.. Sizler, kendi yöntemlerinizle veya bilimsel yöntemlerle bu konuyu motivasyonunuzun yettiği oranda, kendiniz incelersiniz, artık!..

Biz, şimdi, sadece bazı sorular sormak istiyoruz.

1- Sendrom nedir?.. Stockholm Sendromu nedir?..

2- Bu sendrom sadece Dersim ve CHP örneğinde mi ortaya çıkmıştır?..

3- Bu sendroma Dersimli olmayanlar yakalanamazlar mı?..

4- Katiline aşık olmak, sadece CHP ile mi olur?..

5- 1937-38 soykırımında TC'de başka partiler var mıydı?.. Yoksa tek parti mi vardı?..

6- TBMM Dersim soykırımda ne gibi bir rol oynadı?..

7- TBMM'ye gitmek zafer midir? Yoksa "katiline aşık olmak" mıdır?..

8- Katil, tanımınız nasıldır? Kimler bu tanım içindedir, kimler bu tanım içinde değildir?..

9- Dört parçada veya Kuzey Kürdistan'da Dersimliler dışında, Kürdlerin nüfusu ne kadardır?..

10- Kürdistan'ın bağımsızlığının önünde, toplam nüfusu ile bir azınlık olan Dersimliler mi engeldir?.. Dersim, bunu nasıl başarabilmektedir?..

11- "Kürdler arasında birlik" girişimleriniz, şovlarınız; Dersim saldırısı ile çelişmiyor mu?..

12- "Katiline sevdalı olmak" müslüman Kürdlere ait, tarihsel bir hastalık değil mi?..

13- Araplar, Türkler, Farslar sizin mi yoksa Dersimlilerin mi "kardeş"idirler ?..

14- "1071'de Anadolu'nun kapılarını, müslüman Kürdler, müslüman Türklere açtı. Alparslan'a, Kürdler onbin asker verdi.." sözünü, kimler büyük şehvet ile ve neyi amaçlayarak söylemektedir?..

15- Yavuz dönemine büyük bir hasret ve susamışlıkla, kimler vurgu yapmaktadır ve Türklere neyin "aklı" verilmektedir?..

16- Kimler ağzını açtığında "Türkiye, ...... böyle daha güçlü olur!" demektedir ve gerçekten Türkiye'nin daha güçlü olmasını istemektedir?..

17- Her hafta (" görüşme notları" adı altında), kim Kürdlere "M. Kemal Kürdlerin dostudur, Seyid Rıza İngilizlerin oyununa gelmistir, ajanıdır..." propagandasını bıkmadan, bir görev gibi yapmaktadır?.. Ve bu, neyin sendromudur?..

Bu sorular da bitmez ki, yine sıkılmaya ve daralmaya başladım!..

Neyse, siz yine de Urfa'yı bir inceleyin, korkmayın çarpılmazsınız!.. Mesela, bu seçimde Urfa'dan CHP'ye ne kadar oy verildi?..

Dersim'den CHP'ye (sebebi ne olursa olsun) verilen yirmibeşbin oy yüzünden, bu kadar kinle , ağızlarından cihad köpükleri saçarak saldıranlar, Urfa'nın da CHP'ye verdiği yirmibirbin oyu neden görmüyorlar acaba?..

Yine, CHP'ye: Diyarbakır onbeşbin, Batman ondortbin, Mardin onikibin, Van onaltıbin, Adıyaman ise Dersim'in iki katı kadar ellibin oy vermiştir!.. Küsüratları ve diğer yerleri yazmadım, bu hali ile yeterlidir sanırım!..

Fakat, Dersim'e saldırmadan önce; "katiline sevdalı olmak" durumundan, güncel olarak, bahsedecekseniz eğer AKP'nin ve Tayyip'in "...kadın da olsa çocukta olsa..." talimatı ve emirleriyle katledilen çocuklarınıza rağmen AKP'ye neden bu kadar oy verdiğinizi ve aşık olduğunuzu da izah etmek zorundasınız!..

Bu çocuklar Dersim'de vurulmadı, vuranlar ve vurulanlar ortada..

Antep, Maraş, Malatya, Elazığ, Erzurum'u epeyce bir Türk nüfusuna sahip olduklarından devre dışı bırakarak ve elbette ki, Dersim'i de ayrı tutarak kalan diğer Kürd şehirlerinden AKP'ye verilen oyları topladık ve 1.546.861 (birmilyonbeşyüzkırkaltıbinsekizyüzaltmışbir) sonucuna ulaştık!..

Stockholm Sendromu'nda; yermibeşbin nere, birmilyonbeşyüzbin nere?!...

Dersim'e seçim sonuçlarına göre yapılan (devam eden) saldırının, bu güncel kısmına dair; perde arkasında ne var acaba, diye düşündüğümüzde; görüyoruz ve diyoruz ki:

Bu, uygulanmaya çalışılan operasyon, Kürdlerin silahlı güçlerinin "2. Geri Çekilme"si ile ilgilidir!..

Birincisinde de olduğu gibi yine Dersim'in karşı çıkma olasılığının şimdiden bertaraf edilmesine yöneliktir. Dersimlilerden yükselecek sesi ve itirazı bu saldırı ile beraber, en azından kısmak amaçlanmaktadır.

Dersim Laç / 17 Haziran 2011

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.