Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 26 April 2011

Fethullah Gülen ve PKK üzerine
Özgür yaşam için güvenlik gerekiyor, güvenlik için savaş gerekiyor, savaş için örgüt-parti gerekiyor, örgüt için adam gibi insan gerekiyor, adam gibi insana da egitim gerekiyor. Egitim icin okul ve ögretmen gerekiyor. Bizim en büyük eksigimiz budur ve giderilmesi gerektigi aciktir.

Ama Kürdistanda Kürt okulları degil, Fethullah Gülen gibi Kürt düşmanlarının asimilasyona ve soykırıma hizmet eden okulları açılmaktadır. Fethullah Gülen Islam'ı yanlış ögrettirmekte, dini ve insanları Türk ırkcılıgının hizmetine sokmaktadır. Kuzey Kürdistan'da ve Güney Kürdistanda Kürt önderleri buna neden izin vermektedir? Murat Karayılan Kuzey'de, Mesut Barzani Güneyde neden Fethullah Gülen gibilerinin şeytani faaliyetlerine müsade ediyorlar anlamiyorum. Fethullah Gülen vb. Kürt düşmanlarının Kürdistandaki tüm okulları yasaklanmalı ve yok edilmeli, yerine dogru dürüst okullar açılmalıdır.
Islam aleminde Fethullah Gülen gibiler yüzünden birçok sorunlu bölünmeler var. Hz. Muhammed, “dine yapilacak en büyük kötülüklerden biri, Müslümanları bölüp gruplara ayırmaktır“ diyor. O halde bütün gruplaşmaları yok etmek ve tüm Müslüman ümmetini tek çatı altında yeniden birleştirmek gerekiyor. Kimseye Islam dinini ve ümmeti bölme hakkı verilmemiştir. Fethullah Gülen ve benzer sahte din adamları Islam aleminin geri kalmışlıgının en başta gelen sorumluları arasındadır. Çünkü Islam dinini yanliş ve eksik ögretiyorlar. Bu da Islami hareketin başarısızlıgına yol açıyor, yoksa aslında Islami hareketin dogru dürüst yürütülmesi durumunda başarısızlık ve yenilgi imkansızdır.

200 yildan beri Kürt milleti Türk işgalcligine karşi bagimsizlik ugruna bir direniş içerisindedir. Kürt özgürlük hareketi özünde Kürtlerin ulusal özgürlügünü, ve Kürdistan ülkesinin bagimsizligini hedeflemektedir. En son PKK örgütlenmesi bu hareketin öncülügünü üslenmiş ve 20-30 yildir bugünlere getirmiştir.
Bilindigi gibi 1999 yilinda PKK lideri Abdullah Öcalan yakalanmiş, düşman TCye teslim edilmiş ve PKK hareketi her taraftan büyük saldirilara ugramiş, örgüt her alanda degişime ugratilmiştir. Daha önce „ajanlik“ veya „ihanet“ olarak tanimlanan yaklaşimlar şimdi örgütün en üst düzeyinde sergilenmektedir.
Iktidar olmak istemiyoruz ulus-devlete karşiyiz gibi gereksiz söylemler özgürlük hareketinin dogasina aykiridir çünkü amaci Türk işgaline son verilmesi ve Kürtlerin kendi ülkelerinde kendilerini yönetmesidir. Amaç kölelige son vermektir ama iktidar olmak istemiyoruz söylemi Türklerin Kürdistandaki iktidarini kabul etmek dolayisiyla köleligi kabul etmek anlamina gelir.
Ister özerklik veya otonomi biçiminde ister bagimsiz biçimde olsun sonuçta Türk işgali son bulmali ve Kürdistan ülkesi halkiyla birlikte özgürleşmeli, kendi kaderini kendisi tayin etmelidir.

Daha da önemlisi meselenin dini boyutudur. Müslümanlar kardeştir ve birbirlerine karşi savaşmasi yasaklanmiştir. Ama Türk devleti halkinin destegiyle kuruluşundan beri Müslüman Kürt halkina karşi, din iman dinlemeden bütün dini kanun ve kurallari hiçe sayarak kalleşce ve alçakca savaşmaktadir. Müslümanlar aslinda kardeştir ve birbirlerinin malina göz dikmesi veya zarar vermesi yasaklanmiştir ama Türkler Kürtlerin herşeyini elinden almiş, ülkesini işgal etmiş ve tüm zenginliklerine el koymuş Müslüman Kürt halkini açikca toplu biçimde köleleştirmiş aç birakmiş, ve adi bir soykirim politikasina tabi tutmuştur.
Bu politikalar hala açikca yürürlüktedir, irkcilik ve dinsizlik açik ve net ortadadir.

O halde PKKnin görevi de bellidir ama yillardir PKK yönetimindeki adamlar görevlerini yerine getirmemektedirler. Açikca Türk soluna teslim olmuşlar ve Türk solunun çizgisinde yürüyorlar. Birileri özgürlük hareketinden bikmiş ve şehitlerin mirasini unutmuş olabilir, ama o zaman lütfen çekilsinler bir sürü işsiz güçsüz aslan gibi gençlerimiz var. Birakin onlar atalarinin yüce mirasini devr alsin ve ilerletmeye çalişsinlar.

PKK „degiştim“ diyor yillardir ama yönetimde bulunan kişilere ve söylenenlere bakilirsa pek degişmişe benzemiyor. Veya degişim aslinda olumsuz yöndedir. Gelişme yok gerileme var. Bindokuzyüzyetmişli yillarin dogmatik gerici Türk solu çizgisine geri düşüş var, o dönemde sergilenen yaklaşimlarin yeniden hortlatilmasi var. Bu bazi yöneticilerin geli$memesi ve yenilenmemesinden kaynaklanmaktadir.
PKK yillardir demokrasiyi sözde savunuyor ve bu iyi aslinda. Ama pratikte otuz yildir ayni kişilerin diktatoryal biçimde yönetimde bulunmasi demokrasi olayi ile çelişiyor. PKK ulusal bir halk hareketidir birilerinin babasinin mali degildir ama sanki öyleymiş gibi durumlar görülüyor.
Demokrat olmanin bir geregi olarak demokratik bir biçimde, başarisiz ve her açidan yetersiz olan yöneticilerin görevden alinmasini taleb ediyorum. Madem demokratik bir harekettir o zaman PKK, yöneticilerini demokratik biçimde seçmelidir ve demokratik biçimde de degiştirmelidir. Sadece PKK tabaninin ezici cogunlugunun istekleri ve çikarlari dogrultusunda degil, tüm milletimizin ezici çogunlugunun istegi ve çikari dogrultusunda başarisiz ve yetersiz yönetici kadrolar degiştirilmelidir.

PKK yöneticilerinden Duran Kalkan'in açiklamalarinda açikca görüldü ki, kendisi Kürtlerin düşmani olan TCyi düşman olarak görmüyor ve TCden gereken bir kopuş ve ayrişma sözkonusu degildir. Açikca TC'nin hizmetinde hareket ediyor, TCnin çikarlarini gözetiyor, TC zarar görmesin diye devrimci savaşin gelişmesini engelliyor. Söyleminde bazi dogrulari gerici komunist söylemlerle kariştiriyor. Bazen Abdullah Öcalan'in görüşlerine kendi görüşlerini katarak Apo'nun görüşleriymiş gibi göstermeye çalişiyor.
PKK yöneticilerinden Duran Kalkan bazi dogru $eyler de söyledi, mesela dü$man devletin kendiliginden demokratikle$meyecegi ve halkin hak ve özgürlüklerini teslim etmeyecegi, ancak baski yaparak bunun mümkün olabilecegini, cok gecte olsa kabul etmi$tir. Biz yillardir bunu söylüyoruz ve bu temelde PKK yönetiminin pasif yakla$imini ele$tiriyoruz.

TC'nin Kürd ulusal özgürlük hareketine karşı düşmanlığı sürdürmesi durumunda, Kürd özgürlük hareketinin yapması gereken şey, Kürd milletinin devrimci potansiyelini hayata geçirmek ve tüm Kürdistan'da egemen kılmaktır. Düşmanlığın sürmesi durumunda PKK veya Kürd özgürlük hareketi radikalleşmeli ve devrim yapmalıdır. Devrimci potansiyeli hayata geçirmek sadece bazı kendini bilmez anarşist gençlerin bazı şiddet eylemleri yapmasıyla sinirli bir iş değildir. Ne yazık ki PKK yönetiminde bir tek devrimci kalmamış, devrimciler ya öldürülmüş ya da kovulmuş ve geriye Duran Kalkan ve Murat Karayılan gibi gerici, cahil, kontra kişilikler kalmış.
Bunların devrimcilikten haberi yoktur. Bunlar ne savaşmayı anlıyorlar ne de barışmayı biliyorlar. Bunlar bir şey bilmiyorlar ve bu yüzden bir an önce devreden çıkmaları gerekiyor. Bunlar tam birer kontra gibi yıllardır TC'nin hizmetinde Kürd milletinin devrimci potansiyelini kontrol etmekteler ve hatta boşa çıkarmaktalar. Bunların gerici ağalardan ve hain koruculardan bir farkı yoktur bana göre.

Devrimci potansiyeli hayata geçirmek önce devrimci eğitim ve propaganda çalışmasıdır, ideolojik ve siyasi savaştır. Kürd Özgürlük hareketinin görevidir ama bazı KCK ve DTP yöneticilerinin teslimiyetçi yaklaşımları, teslimiyetçi ideolojik-politik çizgileri ve programları bunun tam tersidir. Bunlar hepsi devrimci potansiyelin hayata geçirilmesinin önünde birer engel durumundadır. Özgürlük hareketine değil düşman güçlere hizmet etmektedirler.
Duran Kalkan ve Murat Karayılan gibiler ne yazık ki bu işlerden anlamıyorlar. Devrimci eğitim görmemiş devrimciliği anlamamış kişilerdir bunlar. İkisini de kınıyorum. İnanıyorum ki Abdullah Öcalan özgür olsa bunlara tek kelime bile konuşturmaz haklı olarak. Ama Apo esirdir ve bugün PKK'nin en tepesinden Kürdistan devrimiyle hiç alakalı olmayan bu tipler, teslimiyetçi işbirlikçi yaklaşımlar sergileyebilmektedir.
Oysa Murat Karayılan ve PKK'nin bu kadar bükülmesine gerek yoktur. Bu kadar yerde sürünmeye, bu kadar yalvarıp yakarmaya, bu kadar düşkünlüğe gerek yoktur. PKK kazanmıştır çünkü. Murat Karayılan yenilmiş olabilir ama PKK yenilmedi. Hiç kimse PKK'ye bu saatten sonra yenilgiyi dayatamaz. Murat Karayılan ve duran kalkan da dayatamaz. Onlar yenilmiştir ama PKK yenilmedi. Bunlar kazanılmış bir mücadeleyi Kürd halkına ve PKK'ye kaybettiriyorlar. PKK savaşı kazanmıştır ve sonuna kadar haklidir. Murat Karayılan ve Duran Kalkan dahil hiç kimse bu saatten sonra PKK'yi haksiz duruma düşüremez. TC bu savaşta haksiz olan taraftır, suçlu taraftır ve ancak arkasındaki emperyalist güçler sayesinde PKK karşısında ayakta durabilmiştir.
PKK haksız yere terörist ilan edilmiştir. Abdullah Öcalan bir çok suç işlemiş olmasına rağmen haksız biçimde esir alınmış ve TC'ye teslim edilmiştir. Kürdistan haksiz bicimde bölünüp paylaşılmış, Kürdler haksiz yere köleleştirilmiştir. Kürdler bugün haksiz bicimde devlet terörüne maruz kalmaktadır. Bu haksızlıklar sürmektedir ve artik son bulmalıdır giderilmelidir. Adalet yerine gelmeli, hak ve hukuk egemen kılınmalıdır. Bunun için yalvarıp yakarmaya gerek yok Allah yolunda Cihat yapmaya gerek var.
Eger PKK mevcut sorunlari cözüp a$mak istiyorsa, eger ba$arili olmak ve kazanmak istiyorsa ne yapmasi gerektigi bellidir. Sorumlu yönetim, yani Murat Karayilan giller, Kürt özgürlük hareketinin geli$imini yava$latan ve durduran tüm etkenleri sinirlandirmali ve giderek ortadan kaldirmalidir. Ayni zamanda örgütlenmenin geli$imini ve güclenmesini hizlandiran etkenleri daha fazla öne cikarmali, daha fazla agirlik vermeli ve bu temelde mücadeleyi geli$tirip derinle$tirmelidir.
Önce PKK'de geli$meyi yava$latan ve durduran etkenler tespit edilmeli; mesela ilkel komunizm veya Türk-solu cizgisi. Komunist lümpenlik hareketin geli$mesini ve güclenmesini yava$latan zararli bir etkendir. Ve geli$meyi hizlandiran, güclendiren etkenler en ba$ta Kürt ulusalciligidir. Cok aciktir ki eger bu sürecte bir geli$me saglanmak isteniyorsa PKK Kürt ulusalciligini geli$tirmeli ve ayni zamanda zararli komunist-Türk-sol söylemlerini ve politikalarini sinirlandirmalidir, hatta giderek tümden ortadan kaldirmalidir. Bu gerici komunist politikalari israrla sürdüren a$agilik tipler hareketin ba$indan uzakla$tirilmalidir.
Bir örgüt yönetimi neden kendi kendisini zayiflatir? Neden ilkel komunizmde israr ederek geli$imini bilerek yava$latir? Bu politikalar örgütlenmenin dogasina aykiridir, terstir ve ajanliga i$aret etmektedir. Bir örgüt yönetimi bilerek örgüte zararli olan politikalar yapiyorsa orda bir terslik var demektir. Bunun icin özellikle Murat Karayilan Cemil Bayik ve Duran Kalkan'a dikkat cekiyorum. $u an bütün kapilar PKKye acilmi$ken bunlar marjinal gerici solculukta israr ederek tüm kapilari kapatmaktadirlar.
Amac nedir önce net bir tanim yapilmalidir, Kürdistan devrimi denildi mi Kürdistan ülkesi ve Kürt halki temel alinir. Amac Türkiye devrimiyse Kürtlük acisindan me$ru olmayan mevcut TC sinirlari ve Türk gercekligi temel alinir. Kürdistan Devrimini amaclayan Kürt halkinin cikarini daha fazla gözetir ve Kürt halkina hitap eder, Kürtlerin sorunlariyla ilgilenir ve cözüm bulmaya cali$ir, Kürtlerin destegini kazanmaya cali$ir ve bunun icin Kürtcülük yapma gerekliligini hisseder. Cok acik ki Kürt halkinin cikarlari ile Türklügün cikarlari farklidir, caki$miyor, cünkü durumlari farklidir, sorunlari farklidir, amaclari farklidir. Dolayisiyla Türkiye Devrimi ile Kürdistan Devrimi ayni degil, Türk özgürlük hareketi ile Kürt Özgürlük Hareketi ayni degildir, farklidir, hatta birbirine zittir. Her acidan farklidir, o halde neden bu acik ve basit bilimsel gerceklik ters yüz ediliyor ve ikisi aynila$tiriliyor? Türk özgürlük hareketi tarihsel, kültürel, sinifsal ve her acidan Kürt Özgürlük hareketinden farkli ve zit oldugu halde aynidir deniliyor, ortaktir deniliyor. PKK ya Kürt ve Kürdistan demeli, ya da Türkiye demeli ama ayni zamanda Kürt ve Kürdistan meselesini de ba$kalarina birakmalidir. Ikisi birlikte olmaz. Hem Türkiyecilik yapmak, hem de sahte Kürtcülük yaparak Kürt Gücünü TCnin cikarlari dogrultusunda kontrol etmek en büyük alcakliktir ve daha fazla kabul edilemez.
Türk solculugu ve Türk özgürlük hareketi, Türkiye Devrimi dü$üncesi me$ru bir hareket degildir, cünkü mevcut Türkiye gercekligi me$ru degildir, anti-Kürdistanidir ve anti-devrimcidir. TCnin ömrünün uzatilmasi amaciyla yürütülen her türlü mücadele dogru ve ilerici bir mücadele degildir. Kürdistan özgürlük hareketi ise sonuna kadar me$rudur, dogrudur, adalet ve hak yolundadir. O halde ikisi ayni degil ve bir arada olmaz. Türk Özgürlük hareketinin oldugu yerde Kürt Özgürlük hareketi olmaz, ayri$ma ve netle$me kesin gereklidir.
Eger PKK bazi temel noktalarda bazi düzeltmeler yaparsa daha fazla kazanabilir. Örnegin zararli oldugu acik olan Türk solculugunu sinirlandirir ve Kürt milliyetciligine daha fazla agirlik verirse, ayni zamanda buna paralel olarak Islam dinine bagli olan Kürtlerin destegini kazanmak icin Islami bir politika geli$tirebilirse, hizla geli$ebilir, büyüyebilir ve güclenebilir. Ama bunun icin dogru ve ciddi ki$ilikler lazim, ilkel komunistler beceremez. Saglam Kürt milliyetcileri ve Kürt Müslümanlari lazim. Ba$ka türlü geli$emez. Türk solculugu mevcut durumda her türlü geli$meye engeldir ve sinirlandirilmali, giderek ortadan kaldirilmalidir.

Kürdistan sorunun çözümünü engelleyen ne varsa, tespit etmek ve yaşam şansı vermemek, başarının ve olumlu devrimci gelişmenin önündeki tüm engelleri yok etmek gerekiyor. Sorun ulusal bir sorun olunca ulusal bir çözüm gerektiriyor. Ulusal düzeyde düşünmek ve çözüm üretmek, dar hesapları engellemek zorunludur.
Bu meseleye el atacak insanlar, herşeyden önce yüce ulusal degerlerimize ölümüne bagli olmasi gerekiyor. Yok edilmek istenen Kürtlükse, ugruna mücadele edilmesi gerekende Kürtlük oluyor. Kürdün görevi ülkesi ve ulusunun kurtuluşunu ve özgürlügünü gercekleştirmektir, ve tüm engelleri yok etmektir.
Ulusal ilkelerimizle daha fazla oynanmasina izin verilmemelidir. Demokrasi ve özgürlük geregi herkesin istedigi gibi yaşama hakkı vardır ama bir ulusun özgürlük mücadelesine kimsenin zarar vermeye hakkı yoktur. Hicbir devlet ve millet kendi milli menfaatlerinden taviz vermiyor günümüz dünyasında. Bu yüzden Kürtlerde milli çıkarlarını ön planda tutmasi gerekiyor. Özellikle siyaset ve savaşta ulusalcı olmayana, ulusal degerlerimizi sevip savunmayana (özellikle ilkel komunistlere) daha fazla müsade edilmemelidir.
Yeni kuşaklara ulusal bilinç, Kürt tarihi ve Kürt kültürü ögretilmesi gerekiyor. Tarihimizdeki büyük ihanetlerin kötü sonuçlarından ders almalıyız ve vatanın herşeyden önce geldigini bilmeliyiz. Vatanı icin mücadele etmeyenin bir hak talebinde bulunamayacagını kavramalıyız. Özgür toprak olmadan namuslu, onurlu ve imanlı yaşanmayacagını anlamalıyız.
Kürt gencligini egitip müthiş bir Kürtlük ortaya çıkarmalıyız. Gencligimizi, bütün enerjimizi ulusal kurtuluşun hizmetine vermek zorundayız. Ulusumuz icin bir umut kaynagi haline gelmeliyiz. Ülke ve halk için yetişmeli, yaşamali ve savaşmalıyız.

Kürdistanın bagımsız olması gerektigi ve Kemalist egemenligin Kürdistanda daha fazla kabul edilemeyecegi açıktır. Düşman konusunda dogruyu esas almak, dogru konuşmak ve dogru savaşmak gerekiyor. Öz benligine yabancilaşan gençligi, ulusunun ve ülkesinin bütün degerlerine sırt çeviren insanlarımızı milli davamıza kazanmak gerekiyor. Düşman karşısında bu kadar güçsüz ve zayıf duramayız. Yeni bir tavır, yeni bir çıkış gerekiyor.
Mevcut PKK her acidan yetersizdir.

Selam ve saygilar

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.