TC'nin Mısır Aşkı ve Otuz Yılın Bilançosu / E.J
Türklerin Mısır aşkı fazla ateşlenince kömüre dönüşecek gibi. Mollaların idolojik ve politik yapılarını Kemeliz’imle karıştırarak kullanan Türkiye; kendi korkusunu medyatik alanı kullanarak gizliyebilir, fakat sonucu değiştirmeyecek.
Biz Kürtler, birgün sadece ve sadece Kürdistan sevgisini kucaklayarak caddeleri taşırırsak siz zaten korkudan ölmüş olursunuz!
Reis Mubarak diktatör!
Erdoğan'a gelince; hani sizin eli kulağına değecek bir demokrat bir devlet adamınız oldu mu? Demokrat bir kişilik bile yönetime geldiği zaman sizin derinlerin etkisi ile en büyük “Reis” oluveriyor.
Bir Devlet düşünün! Kendi vatandaşlarını azgın bir hayvan, Kurt (MHP) haline getirip caddelere salıp siyasi sonuç elde etmeye çalıştı/çalışıyor..
Fravun ülkesinde, tarihinde, Ermeni, Kürt, Süryan-Keldani katliamı yoktur. Şu dakikalar’da, toplu mezarlar her taraftan fışkırıyor. H.Mubarak’ın gitmesini istiyorsunuz! Bu direniş uzarsa Türkye’ye sıçrayabilir korkusunu TC nin iliklerine ulaşmış.
Sonuç ne olursa olsun, böylesi bir halk hareketi artık toplu mezarlarla sonuçlanmayacak. Biz dünya politikasından not ettiğmiz bir gelişme bu. Ellerimizi ovuşturduğumuzu da açıkça söyliyeyim,bunun adı siyası kabadaylık mı olur, caydırcı tavır mı olur onua’da siz karar verin.
“Türkiye, Ortadoğu’daki tüm taşların yerini ve tarihin seyrini değiştirebilecek bir rol oynuyor.” Reis Erdoğanın cümlesi, cürrümündan fazla bir ses. Seni görevlendiren ABD halen o taşları yerinden oynatamıyor, bin-bir taktik geliştiriyor.
Mubarak: “Türkiye'nin her durumda rol oynamaya çalışması, her şeye burnunu sokması üzücü" diye cevap verdi.
Burada ”her durumda rol oynamaya çalışması” demesi önemli Mubarak’ın. Yeni kabuğundan çıkan bir gibi delicesine, olumlu, olumsuz koşturmak. Bu koşturma ve korkma; Türk medyasının maksimum kapaseteli aydınınlarını’da haşır haşır devreye koydu. Zatın biri, ”Türkler (Türkiye demiyor) Ortadoğu’nun siyasi gücü olarak geri dönüyor. Biz Osmanlı geri dönüyor olarak çevirelim. Hemde siyasi güç olarak! Bu cümlelere Altan abimizden de birkaç cümle ekliyelim:
Bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye özellikle son otuz yılda büyük yol aldı.
Dünyaya kapılarını açtı.
Üretimini ve ihracatını arttırdı.
Anlaşılan,Türkler halen Kürt sorunu’nu bilince çıkarmış değiller. Ya da Kürtleri Hipnotize (Hypnotiser) ettiklerini, uyur gezer olduklarını var sayıyorlar. Bir ara damar’larında yeşil kurt kanı dolaşan Recep’e söyledim; Kürtler olmasaydı, Selçuklu, Osmanlı olmazdı. Kürtler olmasa,TC-Türkler olamaz.
Şimdi, otuz yılda nereye gittiniz? Kürtler devlet olmadan, Kürtler özgür olmadan siz özgür olamasınız.
Kürt sorunu; Ortadoğu ve Dünya sorunudur.
Arapların gözü içine bakarak “geri geliyoruz” demeleri; Barbarların barbar kalacağını, daha evrimleşme’diklerini gösteriyor…
Anlaşılan, Kürtler yaşadıkca, siz korkulu rüyaların kabüsünden kurtulamıyacaksınız.
Evrimleşin baylar evrimleşin!
Bu dünyanın bir mahallesinde yaşadığınızı idrak edin.
İnsanlık aleminde yaşamak, ”geliyoruz” demekle uyuşmuyor.
Otuz yılın sonunda, tepelerin ardında Güneş ışkları altında toplu mezarlar kazınıyor. Sayıları bir değil, iki değil, dokuz..on…
Otuz yılın bilançosu..
İnsan ve vatandaşlık bilançosu.
İhracat% 11,ithalat % 30 ,ekonomik bilançosu
“Tak,tak,tak”!
Niye vurdun adamı?
Bilinmeyen bir dil kullanıyordu komutanım.
Niye tutukladın o çocuğu?
Bilinmeyen bir dil…
Otuz yılın bilaço….!