PNA-Kürdistan bölge Başkanı Sayın Mesut Barzani açık ve çağdaş bir toplum, özgürlükçü ve Demokratik bir sistem istediğini, bunun için çalıştığını ve imkanları bu doğrultuda seferber ettiğini biliyorum. Bu çabaların sayın Barzani önderliğinde kurumsallaşacağına, Devletin her kurumunun sahip çıkacağı yasal güvence ve teminat altına alınacağına, halkların da bu konunun bilincinde oldukları ve geleceğe dair umut taşıdıkları biliniyor.
Güney Kürdistan halkı, ırkçı-nasyonalist Baas rejiminin katliam ve soykırıma varan faşizan uygulamalarına karşı özgürlük ve Demokrasi mücadelesini uzun yıllar sürdürmek zorunda kaldı. Bu mücadele özgür ve Demokratik bir ülkede yaşamak için ağır bedeller ödeyerek verildi ve Yüz binlerce masum cana mal oldu. Kürt halkı ile birlikte diğer Irak halkları da büyük acılar yaşadı. Araplar, Türkmenler, Nasturiler ve diğer Irak halkları can ve mal kayıpları yaşadı. En önemlisi de Arap halkının ırkçı-nasyonalizmin pençesinde ideolojik olarak devşirilmesi, insanlık değerlerinden uzaklaştırılması ve militarizmin esiri durumuna getirilmesidir. Rejimin ideolojik olarak tekçi ulusu yüceltmesi yalanına kapılıp işlenen cinayetlere ortak edilmesi, Baas rejiminin en temel özelliğiydi. Bu özellik Ortadoğu halklarına yabancı değil, İran, Suriye, Türkiye halkları benzer handikaplarla rejimlerinin uygulamaları ile yaşıyor. Bu günün Irak’ıgeçmişin ırkçı-nasyonalist hastalıklarından kurtulmaya çalışıyor. Irak halklarının, Baas rejiminin yarattığı sosyolojik ve psikolojik travmalarından kurtulmasının o kadar da kolay olmayacağı süreç içinde ortaya çıkmıştır. Geçmiş devrik rejimin ırkçı ideolojisiyle yetişmiş ve o rejimin sağladığı sosyal ve ekonomik imkanlardan yararlanan ayrıcalıklı sınıfın eskiyi yeniden araması, diriltmeye çalışması beklenebilir. Kaldı ki Irak halklarının kapalı toplum yapısı benzer sosyal ve siyasal hastalıkların nüks etmesine ortam oluşturabilir. Bölgedeki rejimlerin karakteri ırkçı/teokratik sosyal ve siyasal hastalıkların gelişmesine etkisi de olabilir. Demokratik ırak halklarının bugünü ve geleceğini etkileyecek bölgesel faktörler mevcuttur. Ulusalcılık, ırkçılık, teokratik ideolojik baskılar bundan sonra daha da artabilir. Bunların özgür Demokratik Irak için olumlu gelişmeler oluşturmayacağı anlaşılabilir. Taşıdıkları ideolojik karakterlerin olumsuzluklarını etkisizleştirmek, bertaraf etmek ancak açık toplum, evrensel değerlerle buluşturulmuş, temel insan hakları ve hukukunu uygulayan özgür ve Demokrasi ile mümkündür. Halkların özgür ve Demokratik sivil kurumsallaşmayı sağlayacak olanaklara kavuşması önemlidir. Kadınların, gençlerin, erkeklerin siyaset akademileri vasıtası ile çağdaş değerlerle eğitimleri yapılmalıdır. Tüm olanaklar açık, özgür ve Demokratik toplumu meydana getirmeye yönelik olmalıdır. Bilinmeli ki gericiliğin, feodalizmin, ırkçılığın pan zehiri açık özgür ve Demokratik toplumdur. Bölge Devletleri buna karşı, rejimlerini koruma amaçlı direnecekleri muhakkak, ancak halkların ihtiyaç duyduğu değerler özgürlük ve Demokrasi olduğu, ırkçılığın, teokrasinin ve feodalizmin beslendiği alanlar kul haline getirilmiş kitlelerdir. Bu durumu ortadan kaldırmak o rejimlerin yaşam alanlarını ortadan kaldırmakla eşdeğerdir. Güney Kürdistan halkları açık, özgür ve Demokratik toplumun gelişme merkezi olabilir. Bu halklar uzun yıllara yayılan özgürlük ve Demokrasi mücadelesi deneyimi, halkların evrensel değerlere yönelik evrilmesinde önemli kazanımlar yaratmıştır. Sosyal evrim, evrensel değerlere bağlı eğitimi toplumun her kesimine yönelik ele alınmalı, süreç stratejisi derinlikli, tarihi ile birlikte sosyal, siyasal, inançsal, ortadoğunun sosyolojik karanlık çukurları da dikkate alınarak işlenmelidir. Toplumun her kesiminin güvenliği ile ilgili alınan son kararların gelecek için önemi büyüktür. Güvenliği sağlayacak güçlerin birleştirilmesi kadar, bunların halklara eşit mesafede durması, tüm halklara özgüven vermesi de önemlidir. Kürdistan halkları bögesel hükümetin sağladığı imkan ve yasalarla ulusal değerlerini, dillerini, kültürlerini yaşayabilmesi önemli, doğru, evrensel haklara uygun ve Ortadoğu halkları için anlamlıdır. Bu durumun ileride daha da geliştirileceğine, yasal ve anayasal temellere oturtulacağına inanıyorum. Orta doğudaki Halkların arasında ayrımcılığın ortadan kaldırıldığı yegane idare olabilir. Bu ve benzer gelişmelerin yeterli olmayacağının bilincinde olmalıyız. Nedeni belki Ortadoğu rejimlerinin, sosyolojik ve ideolojik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Öncelikle önceliğe alınması gereken güdük, kullaştırılmış toplumu özgürleşmesi sağlanmalıdır. Hurafelerle dolu yanlış dinsel inançların etkisi, yılların biriktirdiği, özgür ve Demokratik toplum değerleri ile uyuşmayan sosyal karakterler, yozlaşmış tarikat, cemaat ve aşiret kültürünün tortularının tasfiyesi basite alınmamalıdır. Bu ve benzer yoz kültürün aşılması, toplumun evrensel değerlerle buluşturulması yönünde engeller çıkması doğal, ancak aydınlık ve özgür bir gelecek için bunların mutlaka aşılması gerekir. Bu duruma devrimci çağdaş sosyalleşme diyebiliriz. Bu durum geçmişten bu yana alışıla gelmiş politik sosyolojik düşünceye uymayabilir, ancak günümüz orta doğudaki geri toplumsal sosyolojisini aşmanın en temel yolu budur. Kürdistan bölge Başkanı Sayın Mesut Barzani'nin açık ve çağdaş bir toplum, özgürlükçü ve Demokratik bir sistem istediğini, bunun için çalıştığını ve imkanları bu doğrultuda seferber ettiğini biliyorum. Bu çabaların sayın Barzani önderliğinde kurumsallaşacağına, Devletin her kurumunun sahip çıkacağı yasal güvence ve teminat altına alınacağına, halkların da bu konunun bilincinde oldukları ve geleceğe dair umut taşıdıkları biliniyor. Bölgenin ırkçı-nasyonalist ve teokratik-nasyonalist sistemler i ile yerli kalıntıları ise panik içindedir. Teokratik-nasyonalist İran rejimi sosyolojik hastalıklarını bölgeye ihraç etmenin yollarını şimdiden aramaya başlamıştır. Kürdistan topraklarını bombardıman altında tutması bunun en açık kanıtıdır. Zorun rolü ile halkların özgürlük ve demokrasi taleplerini bastırma, imha etme dışında başka bir seçenek sunamamaları da gösteriyor ki bu rejimler halkların taleplerinin çok gerisinde kalmış, hastalıklı rejimlerdir ve bunu çağdaş özgürlükçü demokratik sistemlere ihraç edebileceklerini hesaplamaktadır. Aynı özellikleri hem Türkiye hem de Suriye taşımaktadır. Ancak bölge halklarının ihtiyaç duyduğu ırkçı-nasyonalizm veya teokratik-nasyonalizm değildir. Bölge halkları çağdaş, özgürlükçü Demokrasiye, evrensel insan hakları ve hukukuna ihtiyaç duymaktadır. Buna da öncelikle bilimsel eğitim ve siyaset akademileri ile ulaşmaları sağlanmalıdır. Temel hakları doğrultusunda her yaş ve cinsten halkın örgütlü gücü yaratılmalıdır. Bu çerçevede bir umudu, aydınlanmayı, Ortadoğu halkları sunmanın halklar açısından değeri ve anlamı büyüktür.
Nevzat Kızılban
[email protected]
(makale Kurdistan-post'tan alınmıştır) |