Ana içeriğe atla

Avrupa Kürd Milletine Karşı Hem Suçlu Hem Burçlu

Coğrafyamızda ve özeliklede Kürdistan’da yaşanan bunca kan ve gözyaşının müsesibi ikiyüzlü Avrupalıdır. Kürd milletinin başına gelenler Avrupalının coğrafyamıza ilişkin izlediği siyaset ve uygulamaların sonucudur. Kürd milletinin uğradığı soykırımların sorumlusu Avrupadır. Avrupa’nın coğrafyamıza ilişkin yüzyıllardır izlediği politıka Kürd milletinin jenositlerden geçirilmesine, yurdundan sürülmesine, korkunç uygulamalara uğramasına ve asimilasyondan geçmesine yol açmıştır. Avrupalı biz Kürdlere karşı bugünde değişmiş değildir. Kürdleri bir millet olarak görmemektedirler. Kürdistan’a dayatılmış statükonun değişiminden yana değildirler. Kürdistan’ı egemenliğinde bulunduran bölge sömürgeci devletlerin patnerleri olup onları her alanda desteklemektedirler.Sömürgecilerimizde Kürd milletine karşı korkunç derecedeki saldırganlık cüretini Avrupa’nın bu politıkasından almaktadır. İlginçtir ki, düşmanlarımız bu katliamcı politıkasını uygularken destek ve cesaret aldığı güç ülkemize dayatılan statükoda çıkarı olan “demokrasi” ve “insan hakları” kavramlarını dillerinden düşürmeyen doğu ve batının bu ceberut güçleridir.O ceberut güçlerdir ki, Kürd milletinin özgür tercihini bile işitmek istemiyenlerdir. Kürd milletinin haklı ve meşru direnişini kırmak için bölge sömürgeci devletlerin her türlü yol ve yöntemlerini “meşru” gören ve her türlü desteği sunanlardır. Ama buna karşın Kürd milletinin meşru müdafa hakkını “terörizm” olarak ilan edenler yine bu iki yüzlü güçlerdir.Oysa Kürd milleti, haklı ve meşru bir mücadele vermektedir. O, işgal edilmiş vatanını, gasp edilmiş milli ve insani haklarını geri almak istemektedir. Kürd milleti güçlüdür. Güçlülüğünü haklı olmasından ileri gelmektedir. Haklılık onu kendini yaşatmasına ve düşmanlarının akıl almaz güçlülüğüne karşı koyuşuna yol açmaktadır. Bu durum sömürgecilerimizi çılgına çevirmektedir. Düşmanın bu kadar arsızlaşmasının nedenide bu olmaktadır. Sömürgecilerimiz Kürd milletinin haklı, meşru ve şanlı direnişi karşısında acz ve panik içindedirler. Bu da onları daima bir saldırı halinde olmalarına yol açmaktadır. Bu cesaretide arkasına aldıkları doğu ve batının emperyalist güçlerlerden almaktadırlar.Sömürgecilerimiz saldırgan ve barbardırlar. Kürd milletine karşı her türlü insanlıkdışı muameleye tabi kılmışlardır. Bazen bu insanlıkdışı uygulamalar ayuka çıkınca sömürgecilerimizin korucu melekleri hemen devreye girip “aman ne yapıyorsunuz. İmajınız rencide oluyor” deyip patnerlerinin yıpranmaması için akıl hocalığı bile yapıyorlar.Soykırıma uğramış dünya halklarına haksızlık etmeyelim, ama hiç birisi Kürd milleti kadar jenositlerden nasibini almamıştır. Bu gerçegin bir başka boyutu vardır ki, o da bunun lafı bile edilmeyişidir. Kürd milletine karşı uygulanan jenositler, dünya insanlığı tarafından görmemezlikten gelindi. Oralı olunmadı. Dünya egemenleri bu jenositleri bir yerde kendi çıkarlarına gördüğünde bunu yapanlara desteklerini sundu.Bunun nedeni var. Nedeni Kürdistan’ın özgünlüğüdür. Ülkemize dayatılan statükonun dünya süper güçlerin çıkarlarına cevap veriyor olmasıdır. Bölge sömürgeci devletlerinin hepsinin dünya süper güçleri ile ilşkileri son derece çok boyutluydur. Bunun sonucu olarak dünya süper güçleri coğrafyamızdaki sömürgecileri destekledi ve desteklemeye devam ediyorlar. Dünden bugüne izlenen siyaset budur. Bugünde durum değişmiş değildir. Değişmiş gibi görünen Avrupalının biraz daha ikiyüzlük yaptığıdır. Avrupalının geldiği nokta dil ucuyla Kürdleri “azınlık” olarak kabul etmektedir. Bununlada sanki Kürdlere çok şey bahşediyorlar havasına giriyorlar. Kürdlere karşı işledikleri suçlarına yeni  suç ekliyorlar. Avrupanın suçları her geçen gün kabarıyor. Kürdistan ve Kürd milletini beyninde ve kalbinde bölen sınırların mimarı Avrupadır. Ondan sonra da bu sınırların bekçiliğini yapanlar yine onlardır. Kürd milletinin egemenlik gaspını öngören bu sınırların değişmemezliği konusunda da canhıraş uğraş veren yine Avrupadır.Avrupa, Kürd milletine karşı hem suçlu ve hemde burçludur. Burcunu ödemekle mükeleftir. Bu da Kürdleri “azınlık” olarak tanımlayıp Akdenizdeki kurbağalara istediği hak kadar hak “bahşetmek”le olacak birşey değildir. AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer, “Türk toplumunun Kürt kökenli bölümü” tespiti AB hayranı Kürd siyasi çevrelerine sunulur. Tüm güçleriyle Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen Kürd siyasal çevrelerin umarım bu çirkin Avrupalının söyledikleri hakkında söyleyecekleri bir kaç sözleri vardır. Var mıdır dersiniz? Belki de yoktur. İyisimi hele bir bekleyelim.Bu çirkin Avrupalının sarfettiği bu sözler itinayla seçilmiştir. Türk egemenlik sistemine iletilmesi gereken destek iletilmiştir. Kürd milleti ise yine gözle kaş arasında künverdiye getirilmiştir. Avrupalının daima yaptığı budur. Kürd milletinin başına gelen felaketlerin sorumlularıda onlardır.Geçmişte uğradığımız haksızlıktan doğan haklarımızı saklı tutmak kaydıyla Avrupalı Kürd milletine karşı burcunun ilk tahsilini mevcut olan sınırların değişmesinden yana yeni bir politıka üretmekle işe başlamalıdır. Bunu yapmadığı müddetçe dün olduğu gibi bundan sonrada Kürd’ün dökülen ve dökülecek her damla kanında sorumlu olacaktır.12 Temmuz 2006

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.