Nuri'nin Askerlik Hatıraları -4
Diyar AYDIN
Nuri ve arkadaşları TC´nin askeri kışlasına yaklastıkça heyecan ve korkularıda
artiyordu. Zira bu insanlarin çoğu TC askerlerini yakında görmiş değildi.
Nur'inin konumu biraz daha farkliydi.
TC askeri köye geldiginde Nuri köyü terk ediyordu.
Asker köyden çıkmayıncaya kadarda eve dönmiyordu.
Dolayisiyla Nuri TC askerini yakında görmemişti.
Bu nedenle Nuri, kışlaya yaklaştıkça hem korkusu, hemde heyecani gitikçe artiyordu.
Nuri'nin esmer tenli yüzü kıpkırmızı olmuştu. Diğerlerininde korkusu artmıştı, ama korkularını belli etmemeye çalışıyorlardı.
Haso´da belli bir süre sessizliğe bürünmüştü.
Haso, yinede Nuri fukarasını gözüne kestirip yanına yaklaştı.
Nuri korkuyormusun diye sordu.
Nuri, „Eeh biraz“diye mırıldandı.
Haso, sessizliği bozmak için Nuri fukarasını adeta hedef seçmişti.
Fakat Nuri hiç kimseyle konuşmak bile istemiyordu.
Kışlada onu ne tür zorluların beklediğini düşünüp duruyordu.
Bu nedenlede Nuri kendi derdiyle başbaşa kalmak ve birazda iç dünyasıyla yalnız kalmak
istiyordu.
Derken Nuri ve arkadaşları kışlaya teslim oldular.
Nuri ve arkadaslarına hemen TC´nin tek tip askeri elbiselerini giydirdiler.
Palyaçolara benzediler.
Sıra onları bölüklere dağıtmaya gelmişti.
Nuri, biraz şanslı olacaktiki, onu arkadaşlarından ayırtmadılar. Onlarla aynı bölüğe verdiler.
Çünkü Nuri, tek bir kelime Türkçe bilmiyordu.
Nuri, arkadaşlarıyla aynı bölüğe verilmesine sevindiysede bu birliktelik Nuri'nin dayak
yemesinin önüne geçmeyecekti.
Nuri'nin tek kelime Türkçe bilmemesi TC subaylarının dayak atmasına yetiyordu.
Sabah ilk askeri içtimasına katılan Nuri, “rahat hazırol“ bağırtısından sonra sıra sayıma gelmişti.
“Baştan say“ komutuyla bir iki üç derken sıra Nuri fukarasına gelmişti.
Nuri, onikinci sırada olmasına rağmen “otııııızz“ diye bağıriyor!
Bölük komutanı, Nuri'ye “asker üç adım öne çık“ diye bağırıyor.
Nuri, komutanın dediklerini anlamıyor. O, yine avazı çıktığı kadar bir kez daha “otıııız“ diye bağırıyor.
Komutan dediklerini bir daha tekrarlıyor. Nuri, yine “otıııız“ diye bağırıyor.
Komutan bakıyor olacak gibi değil, eliyle gel işareti yapıyor.
Nuri, sırıta sırıta komutanın yanına gidiyor. Gitmez olaydı.
Komutan Nuri'ye tekme tokat girişiyor. Nuriye defalarca bulunduğu 12. sıra tekrarlatılıyor.
Nuri'yi hırpaladıktan sonra yerine gönderiyor.
Nuri, bir taraftan dayağın verdiği acı, diğer yanda arkadaşlarının önünde dayak yemenin verdiği şaşkınlıkla yerini şaşırıp başka yerde sıraya giriyor.
Sayım tekrarlanıyor.
Nuriye sıra geliyor. Nuri, bu sefer 15 sırada. Ama o bunun farkında değil. Sıra kendisine geldiğinde “onkiii“ diye bağırıyor.
Tekrar öne çağrılıyor. Bir öncekinden kat kat dayak yiyor. Bu sefer bulunduğu 15. sıra defalarca tekrarlatılıyor. Yerine gönderiliyor.
Sayım tekrarlatılıyor. Sıra Nuriye geliyor. Tüm sesiyle “şeşbeş“ diye bağırıyor.
Komutan bakıyor olacak gibi değil, bu kez işitmemezlikten geliyor.
Nuri, sabah akşam sayım dayağının daimi üyesidir. Nuri'nin dayaksız günü olmuyor.
Nuri'nin bu durumu arkadaşlarınıda üzüyor.
Hasso, birgün “Ya Nuri sen hep dayak yiyorsun buda bizleri üzüyor, fakat elimizden bir şey gelmiyor“.
Nuri, derin bir nefes alarak “Benimde yapabileceğim bir şey yok“ dedi ve ikisi derin bir sesizliğe gümülüyorlar.
Günlerden pazardı. Askerler izinliydi. Nuri ve arkadaşları yanyana oturuyorlardı. Arkadaşları sohbet ediyorlardı. Fakat Nuri, derin bir düşünceye dalmıştı. Kafasına bir şeyler gelip geçiyordu. Nuri'nin düşünceli dalgın hali arkadaşlarınında dikkatıni çekmişti.
Mirza, Nuri'ye moral vermeye çalışıyordu. “Yahu Nuri neden keyifsizsin, bende türkçe bilmiyorum. Bende dayak yiyorum. Ne yapalım Nuri kardeş? Bu. Biz Kürdlerin kaderi olsa gerek?“ deyip sanki olup bittenlerin olağanmış gibi Nuri'yi teseli etmeye çalışıyordu. Fakat Mirza hiçte öyle düşünmüyordu. Olup bittenlerin olağanlıkla bir alakasının olmadığını çok iyi biliyordu. Türklerin Kürdlere yaklaşımının sonucu olduğu biliyordu.
Bu kez Haso, devreye girdi. “Nuri sen hergün dayak yiyorsun. Bunun bir çarası olmalı. En iyisi yarın sayımda en başta sen kal ve say dedikleri zaman “biiir“ diye bağırırsın olur bitter.
Herkes Hasso'nun bu önerisini olumlu buldu. Nuri'yi dayaktan kurtaracak en iyi yöntemin bu olduğundan karar kıldılar.
Ertesi gün sabah istimasında Nuri en başa geçti.
Komutan bölügü selamladiktan sonra, Nuri'nin başta olduğunu görüyor.
Komutan “geriden say“ komutunu veriyor. Nuri denileni anlamıyor. En sonundaki askerle birlikte “biiir“ diye bağırıyor.
Nuri öne çıkarılıyor. Her sabah rutin hale gelmiş dayağını yiyor. Çok fena oluyor. Yere düşüyor. Yerden kalkamiyor. Hasso ile gözgöze geliyor. İkiside çaresiz. Nuri, Hasso'ya bakarken bu dayağın sorumlusu sensin dercesine yardım bekliyor. Hasso'nun yapabileceği bir şey yok. İçinde oldukları çaresizlikten dolayı sadece gözyaşlarını tutamiyor.
Nuri, hergün dayak yemekten artık bıkıyor. Neye mal olursa olsun kışlayı terketmeyi kafasına koyuyor. Kimseye bir şey demeden kışlayı terkediyor. Çarşıya varıyor. Sağa sola gidiyor. Devriye gezen iki inzibatın dikkatını çekiyor. Yakalanıyor. İnzibatlar Kürdçe, Nuri Türkçe bilmiyor. Bir türlü anlaşamıyorlar. Derken Mirza'ya rastlıyorlar. İnzibatlar, Mirza'ya Nuri'yi tanıyıp tanımadığını soruyorlar.
Mirza'da “Evet tanıyorum. O da Ezididir“ diyor.
Mirza'nın cevabı Nuri'nin idam fermanı oluyor.
Mirza, bilmeden Nuri'nin suyunu ısıtmış oluyor.
O gece Nuri, dünyanın en iğrenç hakaret, küfür ve işkencelerine tabi tutuluyor.
Nuri'yi uyutmuyorlar.
Uygulamalar geceli gündüz devam ediyor.
Bir kaç gün sonra Nuri'yi baygın olarak koğuşuna bırakıyorlar.
Devam edecek...