[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6290]
Bilindiği gibi YNK 29,30 ve 31 Ekim 2009 tarihlerinde Güney Kürdistan'ın Suleymaniye şehrinde 4.Plenum'unu topladı.
Plenum olarak adlandırılan bu Genel Kurula YNK'nin 1600 üyesi katıldı. Mam Celal YNK'nin Sekreteri olarak, Kürdistan, Irak, bölge, dünya ve özellikle Nawşirwan Mustafa'yı irdeleyen uzun bir konuşma yaptı.
Mam Celal'ın Nawşirwan Mustafa ve Goran hareketi hakkında söyledikleri Plenum sonrası kısmen de olsa Güney Kürdistan basınında yayınlandı.
Daha sonra YNK, Mam Celal'ın Plenum konuşmasını Kurdistan Nwe gazetesinde ve PUK Media'da yayınladı. Bu günlerdede bu konuşma kitap olarak Plenum kararları ile birlikte yayınlacak.
Nawşirwan Mustafa'nın başında bulunduğu SİBEY sitesi yılbaşı sonrası Mam Celal'ın konuşmasını yayınladı. 5 Ocak'ta ise Nawşirwan Mustafa Mam Celal'a cevap verdi.
Mam Celal ile Nawşirwan Mustafa'nın arasındaki tartışma yazısı yaklaşık olarak 40 sayfa cıvarındadır.
Aslında bu iki yazıyı tercume ederek Kuzey Kürdistanlılara sunmak iyi bir hizmet olacaktı. Fakat yazılar uzun oluşu ve benimde fazla zamanım olmadığından söz konusu olan yazıların bir özetini aktarmaya çalışacağım.
Bugüne kadar Kürdler national bir basın oluşturamadı. Kürdistan'ın her parçasındaki gelişme ve tartışmalar parçalarla sınırlı kalıyor. Kürdlerin bugüne kadar ciddi, ortak bir duruşu sergilemelerinin altında yatan nedenlerden biride parçalar arasında düzenli bilgi akışının olmayışıdır.
Kısmen Kürdistan parçaları arasındaki bilgi akışı “düşmanlıklar“ ve “yağcılıklar“ olduğu zaman söz konusudur. Bunlarda tek taraflı olduğundan Kürdlere fazla bir şey kazandırmıyor.
Eski YNK'liler daha başka bir şekilde ifade etmek gerekirse 40 yıl boyunca aynı örgüt safında çalışan Mam Celal ile Nawşirwan Mustafa arasındaki tartışmalar Kuzey Kürdlerini de ilgilendireceğini düşünerek özetliyorum.
Mam Celal Plenum'daki konuşmasında YNK içindeki fikir ayrılıklarının tarihini YNK'nin 3 siyasal yapı tarafından oluşum tarihine kadar götürüyor.
Bilindiği YNK 1975 yılında Komela, Xeta Giştî ve Sosyalistler tarafından bir cephe yada Platform olarak oluşturuldu. Bu örgütler bağımsızlıklarını koruyor ve ortak paydalarda tek çatı altında toplanmıştı.
Mam Celal ilk açık çelişkinin 1977 Nawşirwan Mustafa(Komela) ile Ali Askeri(sosyalist) arasında başladığın, “Hakkari Olay“ından sonra bu çelişkinin Resul Mamend arasınd devam ettiğini yazıyor. Bilindiği gibi Ali Askeri Hakkari çatışmaları sırasında KDP tarafından öldürüldü.
Mam Celal Resul Mamend önderliğindeki Sosyalistler Nawşirwan Mustafa'nın sert, uzlaşmaz ve şiddet yanlısı politikalarından dolayı YNK'i terk ettiler.
Mam Celal konuşması devamında Nawşirwan Mustafa'nın yanlış, şiddet ile kendini dayatan politikalarından dolayı Komela içindede bir dizi sorun çıktı. Mela Baxtiyar ve Salar Aziz'in Komela'dan ayrılarak “Alay Şoreş“i oluşturmalarının sorumluluğunu da Nawşirwan'a yüklüyor.
Mam Celal Nawşirwan Mustafa'nın Genel Sekreter'den(Talabani) ve Politbüro'nun ve Komela Merkezinin yarısından habersiz 1981 yılında şehirlerde ve köylerde çeşitli insanları öldürme kararını çıkardı ve uygulamaya soktu. Başka aldığı kararlarıda bizden gizledi. Bu işlenen suçlar bizim ile Nawşirwan'ın şiddet yanlısı eğilimi arasında ilk ciddi farklılığı gündeme getirdi. Hatta bu saldırılar durdurulmasa güçlerimizi ülkeden geri çekme tehditinden bulunduk diyor.
Yine Mam Celal konuşmasında “Şerî Piştaşan“ olarak bilinen YNK ile Irak Komunist Partisi, Sosyalist ve Parti arasındaki savaşın “insani olmayan boyutlara“ varmasının sorumluluğunu Nawşirwan'ın askeri siyasetine bağlıyor ve onu sorumlu tutuyor.
Bilindiği gibi bu savaşta IKP'nin bir dizi yönetici öldürüldü. PKK'den Karasungur ve bir arkadaşıda ölmüştü.
Nawşirwan Mustafa Mam Celal'a cevaben yazdığı makalede ben kendimi başkaları gibi temize çıkarmak için yalan söylemeyeceğim.
1975 yılında Talabani ve YNK'nin diğer kurucu üyeleriyle Kürd devrimini başlatma kararını aldık. Bir üst düzey yönetici olarak 1975 yılından 1991 yılında Raperin ile sonuçlanan sürece kadar, bu devrim süreci boyunca yaşanan olaylar esnasında ölen YNK üyeleri, Kürd devriminin diğer partilerinin saflarında ölen kişiler olsun, halktan sıradan insanlar olsun, Irak hükümetinin saflarında olsun onların ailelerinin önünde , ulusumun tarih mahkemesi karşısında, büyük tanrının mahkemesi karşısında her şeyin edebi, ahlaki ve siyasi sorumluluğunu üstleniyorum diyor.
Nawşirwan Mustafa yazısında devamla herkes bu tip konuşmaları yapabilir ama, Talabani değil.
Eğer Talabani beni Kürdistan'nın bazı şehir ve köylerinde bir kaç kişiyi öldürmekle suçluyorsa, kim 1961-1975, 1975-1991 ve 1991-2001 yılına kadar öldürülen yüzbinlerce Kürdün ölümünden sorumlu? Diye bir soru soruyor.
Mam Celal konuşmasında Nawşirwan Mustafa'nın Genel Sekreterden, Politbüro ve Merkez komitenin çoğunluğundan habersiz Halebçe bölgesindeki kadrolara şehri özgürleştirme talimatı vermişti. Saddam Hüseyin'in daha önce İran Pastarlarıyla girilen her hangi bir yer olursa kimyasal silah kullanacağı tehditine rağmen böyle tehlikeli bir askeri girişimde bulundu. Faşit Saddam'ın eline bahane verdi. Eğer Politbüro'da tartışılmış olsaydı, başka bir taktik uygulanabilirdi. Ama, tüm bunlara rağmen Saddam bu katliamdan sorumludur diyor.
Mam Celal'ın Halebçe ile ilgili bu suçlamasına karşı Nawşirwan Mustafa verdiği cevapta:
İran-Irak savaşı sırasında 1986 yılının kasım ayında Talabani başkanlığında Feridun Abdulkadir, Dr. Kemal Xoşnaw, Mehemed Tevfik Rehim ve Şêrdil Hewêzi'den oluşan bir YNK heyeti Tahran'a gitti.
Talabani önderliğindeki YNK heyeti ile o dönem Ramazan Karargah'ın komutanı olan Muhamed Baqir Zulfikar'ın başkanlığındaki İran heyeti arasında iki tarafın askeri güçleri arasında Saddam rejiminin yıkılışına kadar askeri, lojistik ve dayanışmayi temel alan bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşmaya göre İran'dan habersiz Irak ile hiç bir görüşme yapılmayacak diye bir madde de vardı.
Bu antlaşmaya bağlı olarak YNK ve diğer bazı partilerin güçleri Pastaranlarla birlikte ortak olarak “Fetih“ , “Nesir“ ve “ Fecir“ adları altında Irak'a karşı askeri saldırı yaptı.
Çwarta' ya yakın bir yerde yapılan “dastani rizgari“ bizzat Talabani yönetinde daha sonra Pastar Ordusunun Genel Komutanı, Muhamed Baqir Zulfikar ve daha sonra İran Savunma Bakanı olan Ali Şemexani tarafından ortak bir şekilde yürütüldü.
Nawşirwan Mustafa kendisinin yada YNK'nin başka bir kadrosunun İran ile birlikte Irak ordusuna karşı giriştikleri tüm saldırılar var olan o antlaşma çerçevesindeydi diyor.
Ayrıca diyor Nawşirwan, Halebçe'den önce Irak ordusu, Xoşnaw bölgesinde, Bitwên, Pişder, Çaf Vadisi, Qeredax, Bahdinan ve Koyi ovasına karşı kimyasal silahları kullanmıştı.
Nawşirwan Mustafa Halebçe'ye yönelik saldırının askeri sorumlusunu Şewket Haci Muşir, siyasi sorumlusu Dr.Fuad Mahsun ve lojistik sorumlusu Salih Muhamed Emindi. Buna kaynak olarak İslami çevreler tarafından öldürülen Şewket Haci Muşir'in “Halebçe, Bahari 1988“ adlı eserini gösteriyor. Bu kitap ise Mam Celal tavsiyesi üzerine 1998 yılında Suleymaniye'de basıldı.
Nawşirwan Mustafa Halebçe'yi Irak'ın denetiminden çıkarmak için İran ile birlikte saldırıya geçen bir dizi Iraklı ve Kürdistanlı güçleri sayıyor. Kürdistani güçlerden KDP, Sosyalist Parti, İslami hareket, YNK vs... Böyle kapsamlı bir hareketten Talabani'nin habersiz olması düşünülemez, diyor.
Nawşirwan, Talabani'nin çeşitli konuşmalarında “ Halebçe Kürd meselesini uluslararası gündemine taşıdı, ah bir kaç Halebçe olsaydı !!! diyordu.
Devam edecek
Aso Zagrosi
[/url]