Ataç: Türkiye PKK'nın sistemini henüz çözebilmiş değil. Bunu çözdüğü anda zaten bitirir
Röportaj*/ Halil Ataç, görüşme sırasında örgütün durumundan bahsederken “Bazen PKK çok zayıf deniliyor, bu doğru değildir. Çok güçlüdür deniliyor bu da yanlıştır. Çünkü her dönemde kendini patlatacak bin tane adam bulurlar. Ama eskiye göre bakarsanız evet zayıftır. PKK'nın gücünü de zayıflığını da doğru tespit ederseniz, doğru strateji ve taktik belirlersiniz, mücadeleyi de doğru yaparsınız“ diyor...Halil Ataç... Bir dönem PKK'nın en önde gelen isimlerinden, aynı zamanda örgütün istihbarat sorumlusuydu.
PKK başkanlık konseyi üyeliği de yaptı. Abdullah Öcalan'ın sözde eyalet komutanı. Örgütten ayrılmak isteyenlere işkence yapanlardan. Güvenlik birimlerinin kayıtlarında 1988 ile 2004 yılları arasında Irak ve Türkiye'de 400'den fazla kişinin hayatını kaybettiği çatışmalardan sorumlu. İşte bu isimle röportaj yapmak üzere telefonlaşıyoruz. Önce kabul etmek istemiyor, ısrarlarımız üzerine “Çarşamba günü Köysancak'ın merkezindeki parkta, 13.00'te sizi bekliyorum“ diyerek randevu veriyor. Hava sıcak olmasına rağmen üzerine giydiği yün hırkadan, yanımıza temkinli geldiği anlaşılıyor. Kısa bir tanışma faslının ardından, “Haydi eve gidelim“ diyor. Halil Ataç'ın “İlk defa bir gazeteciye evimi açıyorum“ dediği röportajdan öne çıkan sorular ve cevapları şöyle:
TRENDEN ATLADIK
* Örgüte nasıl girdiniz?
- Devrimci mücadeleye katılmam öğrencilik yıllarımda oldu. 68 kuşağından etkilendim. 1977 yılında öğretmen Mahmut Bedir'in ölümünden dolayı tutuklandım. Urfa'ya götürüldüm 4 ay hapiste yattım. Sıkıyönetimin ilanından sonra Adana, Diyarbakır Cezaevlerine sürgün edildim. Bu süreçte Kemal Pir de aynı suçtan ceza almıştı. 1979 yılının ekim ayında Kemal, Urfa cezaevinden kaçtı. Ben de bundan cesaret alarak 9 Kasım'da Adana Cezaevinden kaçtım. Suriye'de buluştuk.
* Neden Suriye? Önceden haberleştiniz mi?
- PKK'nın kuruluşundan önce 1977'den itibaren birçok toplantıda bulunmuştum. Ama ilk kuruluş esnasında biz cezaevindeydik... Kaçınca bana haber geldi, “Apo seni bekliyor“ dediler. Suruç'tan kaçakçılar silahlı milahlı iki üç arabayla geldi, beni ortadaki arabaya aldılar. Suruç'a gittik oradan trene bindik. İki üç arkadaş daha geldi. Tren Suriye sınırına girip çıkıyor. Tam o noktaya geldiğimizde “atlayın“ dediler. Tren hızlı gidiyor, nasıl atlayayım? Atlayan atlayana, biz de atladık. Oradan da Suriye'ye gittik. Oradan Lübnan'daki kamplara geçtik...
FİLİSTİN'E YOLCULUK
* Neden örgütte öne çıkan insanlar, Filistin kamplarını tercih etti?
- Sanıyorum bir sıkışma oldu. Geçmişte de Kürtler sıkışma olunca Lübnan, Suriye gibi yerleri tercih etmiş. Apo'nun Suriye geçişi, PKK'nın kuruluşunda yer alan bazı isimlerin yakalanmasından sonra oldu. Apo 79 temmuzunda geçti. Benden bir ay önce giden Kemal Pir vardı. Ben ve yanımda iki kişi daha gittik. O ilk gruptan gidenlerden birçok kişi öldürüldü. Aslına bakarsanız benim yaşamam tamamen tesadüfidir. Onlardan çok kalan olmadı. Sadece savaşmayanlar kaldı.
* Kimdi bunlar?
- Cemil Bayık, toplasan kuzeyde kalışı bir yılı geçmez. Duran Kalkan'ı toplasan 3 ayı geçmez. Osman Öcalan var, o hiç sınırdan geçmemiş. Karasu zaten cezaevindeydi, son süreçte geldi. Bir tek şimdiki yönetimden Karayılan var. 92 haziranında Avrupa'dan geldi, bir süre güneyde kaldı, çatışmalarda da bulundu.
* Başkanlık konseyinde yer alan insanlara karşı bir tespitiniz var mı?
- Pozisyonları çok uygun düşmedi. Kalkan, basın işlerine bakardı. Karasu, cezaevindeydi; Öcalan propagandacıydı, kampı idare edebilirdi. Gerçi savaş dışı alanlarda hepsi yetenekliydi. Yıllardır yöneticilik yaptıklarından hepsini tanıyorlardı.
KIBRIS RUM BAĞLANTISI
* Sizin bir de Kıbrıs maceranız var galiba?
- Evet... 12 Eylül'den bir hafta sonra Kıbrıs Rum kesiminde bazı kişilerle görüşmeler yaptım. Daha çok oradan Türkiye'ye geçiş yapabilir miyiz, oradaki örgütlerin desteğini alabilir miyiz? diye... Komünist Parti ve Kıbrıs Sosyalist Partisi (HEDEK) ile görüştüm. Yanımda bir tercüman vardı. Size destek veririz, yardımcı oluruz dediler. Orada PKK kampları kuruldu PKK ile ilişkiler gelişti, PKK temsilcileri oldu. Ama ben tutuklandığım için bu süreci ilk zamanlar çok takip edemedim.
* Nerede tutuklandınız?
- Kıbrıs'tan Lübnan'a dönüşümde sahte İran pasaportuyla yakalandım. Beni İran'a gönderdiler. İran'a giden uçak Ürdün'den aktarma yaptı. Aktarma sırasında ben uçaktan ayrıldım. O sahte pasaportla tekrar aynı havaalanında Ürdün'e kaçak giriş yaptım. Velhasıl arkadaşlara, “Kaçak giriş yaptım. Suriye sınırını tanıyan bir dost gönderin beni sınırdan geçirsin“ diye not yazdım. Gönderdikleri arkadaş konuşmuş sağda solda... Bir şoföre “Tanıdığım biri var getirirsen sana para veririm“ demiş. Adam Ürdün istihbaratındanmış onu yakalıyorlar. Fotoğrafım adamın elinde, geldiler beni de yakaladılar.
BİR TÜRK BENİ TANIDI
* Ama görüyorum ki yine kaçmayı başarmışsınız?
- Beni sorgulamaya başladılar. Onlar niye geldiğimi sordukça ben Suriye'ye geçiş yapmak için İran'a gitmemek için geldim, İran'da o sürede devrim olmuş kelleler gidiyor ben İranlıyım diyorum. Farsça konuşuyorlar bilmiyorum. İran Kürdüyüm deyip öyle biraz kurtarmaya çalışıyorum. Fakat Kürtçem Türkiye'ye benziyor. O zaman Türkiye'den bazılarını getirdiler. Elçilikten bazıları geldi bir şey çıkaramadı. Eski Bitlis senatörü Ziya Şerefhan geldi. “Ben senin amcanım bana doğruyu söyle sana yardımcı olayım“ diye konuşturmaya çalıştı. Ben ona yanlış girdim dememe rağmen hapisten kurtulamadım. 3 ayı hücrede olmak üzere 11 ay hapiste kaldıktan sonra 1981 yılında ellerinden kaçtım. Kuzey istikametini tutarak Suriye'ye Apo'nun yanına geldim.
* Filistin macerasından sonra Bekaa'ya mı geçtiniz?
- Filistinlilerin yanında dağınıktık, çeşitli yerlerde hem Fettah'ta hem demokratik cephede hem George Habaş'ın yanında gruplarımız vardı. 40-50 kişilik gruplardı bunlar. 1982 İsrail savaşının ardından Bekaa'ya geçtik. İkinci kongre sürecinde 1983 yılının 5 martında aldığımız kararla 6 martta uçakla İran üzerinden dağa geldik.
* Öcalan ile kaç yıl kaldınız?
Epey kaldım Suriye'de, Lübnan'da bir iki yıl kaldım. Sonra belli aralıklarla gelip kalıyordum. Türkiye'ye geçtikten sonra da bütün kongrelere katıldım. Son ikisi hariç.
AMERİKALILARLA PAZARLIK
* Peki ipi koparan ne oldu?
- Kongra-Gel kongresinde tartıştık. Üretirsen mesele yok. Ama savaşın kanunu var üretemezsen seni yer. Biz de üretemiyorduk; Şimdilik savaşı biraz geri çekelim. Silahları hemen bırakmayalım ama siyasal ortama girelim. Gerilla geri dursun, ileride bir imkan doğar gerillayı da ortadan kaldırmak gerekir. Halk artık bu savaşın yükünü çekecek durumda değil. Gerilla rolünü tamamladı dedik. Bu çok yerinde bir tespitti.
Buradaki Kürtlerle savaşıyorduk bu bize de zarar veriyordu.
Öte yandan; Her gün anti emperyalistlik falan. Artık bu teori oldu, bir işe yaramıyor. Amerika geldi Irak'ı işgal etti komşu olduk. Dedik ki gelin bir ilişki geliştirelim; Hatta ben Musul'dayken bir iki kere ilişki kurdum. Amerikalıların belli bir yaklaşımı vardı. “Artık Apo yakalanmış bu savaşı sürdürmeyin. Durdurursanız Türkiye ile aranızda ilişki geliştirmenize arabuluculuk yaparız, çözüm konusunda rol oynayabiliriz“ dediler. Biz gittik bunu dağda da tartıştık.
* Bu görüştüğünüzü söylediğiniz Amerikalılar yetkili kişiler miydi?
- Yetkililerdi ama yetki düzeylerini belirtmiyorlardı. Ben şuyum, buyum diyen de olmadı.
MUSUL VE KERKÜK'E YERLEŞECEKTİK
* Sadece bu konularda mı ters düştünüz?
- Hayır... O dönem Saddam düşecek biz ne yapacağız, hesabı yapıyorduk. Bir konumlanmamız var Kerkük'ten Musul'a PKK'yı bu süreçten faydalandırmak istiyorduk. İşte aşiretlerle ilişki içindeyiz, çevre ile bağlantılarımız var. Örgütlerle ilişkideyiz.
Bu arada örgütte infazlar sürüyor, tek tek kelleler gidiyor.
* İç infazlara ilişkin bir rakam var mı?
- Sayı olarak bilmiyorum ama çok var. Yüzlerle, binlerle ifade ediliyor. Bir sürü insan infaz edildi. Duyuyoruz, görüyoruz, biliyoruz. Vay falan taktik dışıdır, filanın filanla ilişkisi var, bu savaşa gelmedi, yok öteki kaçacak bitirin... Olmaz ki, bu kadar çok insan acımasızca yok yere harcandı.
Velhasıl biraz daha dedik farklı reformlar geliştirelim. Kendi yönetim meselemizi biraz sivil kesimle ortak geliştirelim. Zübeyr Aydar falan onları Avrupa'dan çağırdık onları da yönetimlere dahil etmek istedik. Kongra-Gel'de bu yönde çok karar aldık. Bunlar bu defa bizi nereye götürmek istiyorlar. Bizi Amerika'ya teslim edecekler gibi kazan kaldıranlar oldu. Cemil Bayık, Ali Haydar Kaytan, Mustafa Karasu, Dursun Kalkan... Bunlar pirelenmeye başladılar. Gelin dağda tartışalım, tekrar gittik bir aya yakın bu meseleleri tartıştık. Apo'dan cevap ters gelince 100 kişi 2004 yılında bağlantıyı kopardık. 13 kişi Merkez komite konumundaydı
* O amaçtan sapıldı mı?
- Amaç mı kaldı. Bu amaçtan çıkan başta Apo'nun kendisi oldu. Bağımsız Kürdistan istemiyorum, iktidar istemiyorum devlet istemiyorum, ayrılmayı istemiyorum... Eee biz bunun için mi yola çıktık. O zaman savaşmanın anlamı var mı? Niye savaşacağım ki?
AKTÜTÜN BASKINI
*Ergenekon ciddi ciddi var mı örgüt içinde?
- Bu son süreçte duyduğum, bildiğim kadarıyla dolaylı olarak bazıları görüşmüş, Aktütün karakolu baskınları olmuş. Bunların belli bağlantıları var. Türkiye'deki Ergenekon bunlara bazı bağlantılar, planlar sundular.
* Yabancı istihbarat işi değil mi?
- Bazı abartılar oldu, Alman istihbaratı falan gibi. Bunların hepsi saptırma, askerin hangi saatte nöbet değiştireceğini ne bilsinler. Bu tamamen Ergenekon'un işi. Çünkü PKK var olduğu sürece onlar da var olacak. PKK'nın her türlü eylemi onların elini güçlendirecek. Her türlü eroini sevk ediyor, işini yürütüyor. PKK'yı ortadan kaldırırsa nasıl var olacak. Örgütte birkaç Alman var. İran ve Suriye Kürtleri var. Rus Kürtleri, Kazak Kürtleri de var. Ama onlar macera arıyor.
TEKRAR DAĞA ÇIKMAK İSTEDİM
* Türkiye'nin attığı adımları nasıl görüyorsunuz?
- İş buraya geldikten sonra Türkiye'nin attığı adımlar çok önemli. Mücadele artık başka dille yönetiliyor.
* 99'da Apo bağımsız cumhuriyet talebinden vazgeçti. Bu tarihten sonra örgüte katılanların amacı neydi? Anlamsız değil mi?
- Genç adamlar tabii... Türkiye de tahrik ediyor. Baykal'ı, Bahçeli'yi dinleyince neredeyse silahı verin yeniden dağa çıkayım diyeceğim. Bu kadar da olmaz. Netice itibariyle Kürtler bir halktır. Bu kadar boş laf etmenin gereği yok. Hele Baykal sen bu kadar proje sunacaksın bu kadar da karşı çıkacaksın.
Tamam PKK'nın propagandaları da etkili oluyor. Ama sen böyle konuşursan adam tahrik olur. Kürt insanıdır, kafaya koydu mu gider dağa çıkar.
* Öcalan içeride bu iktidar nereden kaynaklanıyor?
- Bir kere PKK tamamen Apo'nun iki dudağının arasında, o ne derse o olur. Karayılan, Bayık onun bilgisi dışında bir şey yapamaz. Ondan çok korkarlar. Çünkü Apo onlarla ilgili “şu ajandır“ dedi mi, o kişinin 20 -30 yılının anlamı kalmaz, hayatı kayar. Apo sistemini gücünü ona göre kurdu. Bunun dışına çıkan biter. Türkiye PKK'nın sistemini henüz çözebilmiş değil. Bunu çözdüğü anda PKK'yı zaten bitirir.
ÇOBANLAR DÖNDÜ
* Geri dönüşleri nasıl yorumluyorsunuz?
- Teslim olmaya gelen adamın nara atmasına gerek var mı? Gelenler ahım şahım insanlar değil ki. Tamam insandır ama kimi çobandır kimi bilmem nedir.
* Siz dönmeyi düşünüyor musunuz?
- Geri dönme şartları benim açımdan oluşmuş değil. Bir kere Bahçeli kendini bu kadar sıka sıka konuşurken gelip ne yapacaksın? Bu ortama güvenerek nasıl dönersin bu durum dağa da yansımış durumda. Bakıyor görüyorlar. Bunları milim milim değerlendiriyorlar.
* Hükümeti bu mücadelede yalnız buluyor musunuz?
- En azından bir şeyler yapmak istiyor. Abdullah Gül samimi. Tayyip Erdoğan onun yerinde olsa o da belki öyle olurdu ama siyasetin içinde. En azından AK Parti' de samimiyet görüyorum. Kürtler için bir şey yapmak istiyorlar.
* Çözüm sürecinde yeni saldırılar, şehitler var, bunu kim yapıyor?
- Bir kere bunu barışı istemeyenler yapıyor. Ama PKK olduğunu düşünmüyorum. Çünkü onlar bir karar aldıysa buna mutlaka uyar. Fakat münferit hareketleri de inkâr edemeyiz. Dediğim gibi adres farklı olabilir.
* Türkiye'ye dönerseniz ne yapacaksınız?
- Sadece gezmek istiyorum. Hiçbir şey istemiyorum. Turist olmak istiyorum. Ne ev ne araba hiçbir şey istemiyorum.
’PKK BİZİ VURMAK İSTİYOR'
PKK ile diyaloglarımız bitti. Hiçbir biçimde yok. Bizi vurmak istiyorlar. Mikail arkadaşı vurdular. Türkiye'den Hikmet Fidan gelmişti, biraz konuştuk, tartıştık . Bu düşündüğümüz şeyleri Türkiye'de geliştirelim diye konuştuk. Aradan 10 gün geçmedi vurdular. Bizimle beraber ayrılan 40-50 kişilik bir grup vardı onun liderini öldürdüler. Kani Yılmaz vuruldu. Ben yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. PKK'ya katılmamda da ayrılmamda da bilinçliydim. Ama dedim ya artık çatışmanın bir anlamı kalmadı. Şartlar değişti. Savaş anlamsızlaştı. Bizim amacımız insanları öldürmek değildi.
ÖCALAN: ’HALİL BİR KÖYLÜ'
Hemşehrisi Abdullah Öcalan'ın, “Askeri alanı çok iyidir. Ancak yüzde 10 kapasiteyle çalışır. Köylülüğü aşabilse, askeri alanda inanılmaz bir komutan olurdu“ yorumunda bulunduğu Halil Ataç, örgüt içinde ’Ebubekir kod adıyla tanınıyordu. 1977 yılında öğretmen Mahmut Bedir'in öldürülmesiyle başlayan suç grafiği, 1979 yılında Lübnan'a kaçarak PKK'ya katılmasıyla devam etti. Liderlik mücadelesinde, Murat Karayılan'ı destekledi. Sonra Osman Öcalan ile birlikte PKK'dan ayrılarak PWD'yi kurdu.Halil Ataç'ın oldukça kabarık bir suç dosyası bulunuyor. 2004 yılında PKK'dan ayrıldı.Halen Kuzey Irak'ta yaşıyor.
*ÖZEL RÖPORTAJ-Osman SAĞIRLI/Türkiye gazetesi/22 Kasım 2009 Pazar
Re: Eski Apocular Türkiye Gazetesinde