Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 2 September 2008

Nuri'nin Askerlik Hatıraları

Diyar AYDIN
Ülkemiz Kürdistan ve Otadoğu'da son dönemlerde cereyan eden olaylardan gelişmelerden bahsetmeyeceğim.
Saddam ve şurekasının idamından ve TC´nin Kerkük'e "girdik ha gireceğiz" zır zır, zırlama ve havlamasınada değinmeyeceğim.
Ben bugün Nuri´nin TC askeri kışlaların´da gördüğü işkence, maruz kaldığı insanlıkdışı uygulama ve barbarlıklarını anlatmaya çalışacağım.....
TC´ye askerlik yapmak bir Kürd için dünyanın en aşağılayıcı ve onur kırıcı işi olsa gerek...
Bu nedenle Kürd'ü buna mecbur kılan barbar Türkleri ne kadar kınarsak kınalım haklıyız....
Nuri Mardin´in Êzîdî Kürdlerînden´dir.
1963 doğumludur..
Nuri, zoraki olarak askere alınıncaya kadar çobanlık, ekin biçmeyle, çiftçilikle ve bağ-bostan işleriyle uğraşıyordu..
Nuri, tek kelime türkçe öğrenmemiş ve türkçe konuşamiyordu...
Türkçe bilmemesi, onun askerliğe alınmaması için bir engel değildi...
Nuri'nin evrakları gelmış askerliğe çağrıliyordu...
Nuri'nin askerligi kapıya dayanmış, askerliğe girmesine sayılı gün kakmıştı.
TC, Nuri fukarasına "vatan millet, sakarya“ görevini dayatmıştı..
Nuri fukarası hayatında Mardin'i bile görmemişti.
Nuri köyün dışına bile çıkmamıştı..
Fakat bunlar mazaret degildi, Nuri'nin TC'ye askerlik yapması icin..
Nuri, askerliği yapmak "zorunda" idi..
Zira WC pardon TC devletinin "yasasi" bunu emrediyordu..
TC yasalarına göre „vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür“ ibaresi mevcuttu.
Tek kelime Türkçe bilmeyen Ezédi Kürd'ü Nuri'de bu ibareye göre „damarında asıl kan dolaşan Türk“ oluvermişti.
„Her Türk asker doğar“ gereği „Dağda yürürken çıkardığı kart kurt seslerinden dolayı“ Türk ilan edilen Nuri'ye askerlik yapma mecburiyeti dayatılmıştı.
Fakat bir problem vardı.
Nuri fukarasının gözleride bozuktu..
Nuri'nin gözleri gündüzleri zar zor biraz görebilsede geceleri hemen hemen hiç görmüyordu...
Buna rağmen Nuri askerliğe gitmek zorunda bırakılmıştı.
Çünkü TC devletini korumak, ve yaşatmak Nurilerin „omuzundaydı.“
Köyünün dışına dahi çıkmamış Nuri fukarasına bilmediği elkapısına gitme yolu görünmüştü.
Bütün köy halkı Nuri'nin askere gitmesine ve askerlik yapmasına çok üzülüyordu. Çocukarından fazla onu marak ediyorlardı.....
Zira ne dil biliyordu, ne yöre biliyordu.
Nuri ile birlikte 30/40 kişi daha askere gidecekti..
Buda Nuri icin bir teselli idi.
Bir anlamiyla kendisini yalnız hisetmiyordu...
Nuri bazan kendi kendine konuşuyordu,
Bir şeyler mırıldaniyordu.
Ne dediği anlaşılmiyordu.
Ama köylü tarafından tahmin ediyordu.
Ve gün gelip çattı.
Asker gitme günü geldi.
Neredeyse bütün köy halkı, "asker adayları"nı yolcu etmek için şehire gitti.....
Fakat bütün gözler Nuri'nin üzerindeydi..
Herkes vadalaşiyordu.
Ve o ana kadar Nuri sakin görünüyordu.
Birden Nur'inin göz yaşları sel gibi akmaya başladı.
Koşar adımlarla kendini otubüsüse attı.
En arka koltukta sindi kaldı.
Otubüs hareket ettiğinde köylü ve „asker adayları“ karşılıklı el salarken Nuri bunları göremedi.
Otubüs hızla Mardin'i terk ettiğinde Nuri arka koltukta sinmiş kalmıştı.
Nuri'nin o an ne düşündüğünü çok bilmek isterdim...
...davam edecek

[email protected]

19.01.2007

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.