[b]Dema Nu Gazetesinden Akt.[/b]
Dünyada güç olmak isteyen devletler ve toplumlar için yaklaşık yüz elli yıldır hiç önemini yitirmeyen enerji kaynaklarından biri olan petrol, içinde yaşadığımız yüzyıla da damgasını vurarak devam ediyor. Petrol sayesinde dünyada ve Ortadoğu'da bir çok devlet kurulurken ve çoğu ülkede günümüzde bu enerji kaynağından aldığı güçle dünyaya hüküm etme gücüne erişmiştir. Buna karşılık Kürtler, Kürdistan gibi zengin petrol kaynakları üzerinde yaşamalarına rağmen, ne devlet olabilme imkanına ulaşabildiler ve ne de Kürdistan petrollerinden yararlanabildiler. Tam aksine zengin topraklar üzerinde yokluk içinde yaşadılar/yaşıyorlar. İnsanları bu kadar kendine çeken ve insan yaşamında da çokça kolaylıklar sağlayan Petrol enerjisinin geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Bu günkü yazımda Ortadoğu petrollerinin 19.yy'ın sonuna kadar olan döneminin tarihçesine kısaca değineceğim.
Dünyada ilk defa petrolden yararlananlar Sümerler, Asurlular ve Babillilerdir. M.Ö. üç bin yıl önce yaşamış olan Sümer hükümdarı Adab'ın heykelinin göz çukurlarında asfalt bulunmaktadır. Babil hükümdarı Nebukadnezzar, Fırat Nehri üzerinde yaptırdığı köprünün inşaatında, Babil'de yaptığı yollar ve asma bahçelerde asfalt kullanmıştır. Babil kraliçesi Semiramis'de Fırat Nehri'nin altında açtırdığı bin metre uzunluğundaki tünelin duvarlarındakı kiremitleri asfalt ile sıvatmış ve diğer su kanallarının duvarlarında da asfaltın kullanıldığı ortaya çıkıyor. 480 (m.ö.) yıllarında Persler, Kürtler ve Araplar petrolü damıtarak askeri amaçlarla savaşlarda yanıcı made olarak kullanıyordular. Eski Mısırlılar ve bugünkü Küba, Meksika, Bolivya ve Peru bölgelerindeki yerliler ise petrolden ilaç olarak yararlanıyordular.
Herodot, M.Ö. 450 yıllarında Kuzey Afrika ve Mezepotamya'da petrol sızıntılarından bahsetmekte, bu bölgelerde petrolün hastalıklarda ilaç, su yalıtım malzemesi ve savaşlarda yakıcı made olarak kullanıldığını yazmaktadır. Ayrıca Herodot, Babil'den sekiz günlük bir mesafede bulunan Hit mevkiinde su ile birlikte petrolün de fışkırdığını zikr etmektedir. İran'lı gezgin Abul Hasan Mesud, Fenike bölgesinde bir çayın ağzında asfalttan çıkarılan bir yağdan bahsetmektedir. Bu günkü Kürdistan'ın Kerkük-Musul vilayetlerindeki petrol çok eski çağlardan beri bilinmekte idi. Büyük İskender, ordusu ile Kerkük'ten geçerken alev alev yanan petrolü gördüğünü, bölgedeki askerlerin ve halkin Büyük İskender'in dikkatini çekmek için yollara asfalt döktüklerine dair bilgiler bir çok kaynakta geçmektedir. Kerkük Vilayetinin yakınındaki tepelerde yanan petrol alevlerinin yüksek damlardan görüldüğünü ve eskiden bölge insanları bu alevleri kutsal sayarak, şifa dilemek, dua etmek, çocuğu olmayanlar çocuk istemek için faytonla petrol alevlerinin yandığı tepelere giderlermiş.12.yy'da islam ordularının İspanya'yı işgal etmesinden sonra, Avrupa'da petrol aydınlatma enerjisi olarak kullanılmaya başlanmıştı. 1300'lü yıllarda Uzakdoğu'ya yaptığı gezi sırasında Ortadoğu bölgesinden geçen tanınmış gezgin Marko Polo, anılarında petrolden bahsetmektedir. M. Polo, Seyahatnamesinde; "Baku bölgesinde çok büyük bir kuyudan, bir taşımada yüz gemi dolduracak kadar koyu bir sıvı fışkırıyordu ve bu sıvı yemede kullanılmaz, yanarak etrafına bol ısı verir" diye tarif ettigi petrolün; ilaç ve lambalarda yakılan yağ olarak kullanıldığını da yazmaktadır. Marko Polo'nun yanıcı petrolü böyle tarif etmesi, o dönemde petrolden henüz haberdar olmayan Avrupalıların literatürüne petrol kavramının girmemesinden kaynaklanmaktadır. Yine Evliya Çelebi, Kürdistan'daki gezisi esnasında, Seyahatname kitabının dördüncü cildinde, "Van Kalesinde Neft (Petrol) yağının kayalardan fışkırarak büyük bir havuzun içine aktığı" biçiminde bilgiler vermektedir.
1766'da Kürdistan'ın Kerkük şehrine uğrayan Danimarkalı gezgin Carsten Niebuhr, yazdığı Seyahatnamesinde, ateş çıkan yerde, Kerkük'e yakın bir yerde zift ve petrol olduğundan bahseder. Kerkük petrollerinin imtiyazı ilk defa 1628 tarihinde Osmanlı Padişahı IV. Murat zamanında Neftçizade ailesine bir berat 'ferman' ile verilerek ve aynı zamanda, fermanda petrolün bulunduğu arazilerin sınırları da belirtilmiştir. Daha sonraları Lik Cemaati tarafından kullanılan ve satılan neft (petrol) 14 Haziran 1748 Öşr-i Neft (Osmanlılarda Ham petrolden alınan vergi) vergisine tabi tutulmuştu. Padişah II.Abdulhamit döneminde 1871 yılında Alman araştırmacılar tarafından Musul ve Kerkük'te de petrol kaynakları keşfedilmişti. İlk önceleri Musul ve Kerkük'te zift ve neft (petrol) madenleri işletmeye açılmıştı. Sultan II. Abdulhamit'e ait Musul ve Kerkük'teki arazilerde çıkan petrol gazı, padişah tarafından Hazine-i Hassa'ya (Padişahların şahsi gelir ve giderlerine ait işlerle ilgilenen daire) devredilmişti. Zengin petrol yatakları, Kürdistan'ın Musul ve Kerkük vilayetlerinde küçük ırmaklar halinde akmasına ve bazı yerlerde gölcükler teşkil etmesine rağmen, pek gelişkin olmayan teknik araçlarla işletilmekte idi. Musul ve Kerkük bölgeleri, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren zengin petrol kaynaklarına sahip olduklarından Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın ilgi ve çatışma odağı olmuştu.
20.yy'ın başından itibaren Kürdistan petrolleri, Kürdistan'ı sömürgeleştiren devletlerle birlikte ABD, Avrupa ülkeleri, Rusya ve Uzakdoğu ülkeleri tarafından modern araçlarla işletilerek kullanılmıştır. Buna karşılık Kürt toplumuna sefalet ve yokluk reva görülmüş/görülüyor. Petrolün modern anlamdaki tarihi 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamasına karşın, tam anlamıyla dünyanın en önemli enerji kaynağı olması ise 20.yy'da olmuştur. 20. yüzyılda petrolün önem kazanması, işletmeciliğinin zamanla serüven düşkünü petrol arayıcılarından, çok uluslu şirketlere ve devletlere geçmesine yol açmıştır. Tüm geçmişi boyunca sürekli önemli pazarlıklara konu olan petrol, hep yaşamsal önemdeki kararlarda merkezi bir konum teşkil ederek içinde yaşadığımız 21. yüzyıla da damgasını vurmaya devam ediyor.
Eğer Kürtler, 150 sene sonra, içinde yaşadığımız yüzyılda Kürdistan petrollerinin sahibi ve işletmecisi olursa, büyük bir olasılıkla sömürge ulus olmaktan, yoksulluktan, yokluktan, sefaletten kurtulabilirler düşüncesini taşıyorum.
Irak petrolü nasıl paylaşılacak? - Yavuz Gökalp Yıldız