Ana içeriğe atla

TÜRK EGEMENLIK SISTEMININ SON CIRPINISI : SEZER`IN SURIYE´YE RESMI ZIYARETI!

Dünyanýn dört bir yanýnda demokratik degisim rüzgarlari esmektedir. Su an bu degisimin merkezi ülkemiz Kürdistan´in merkezinde bulundugu ortadoguya kaymis bulunmaktadir.

Dis destegi arkasina alan bölge halklari statükocu diktatörlükleri yikiyor ve yikmaya calisiyor. Demokratik düzenlerini kuruyor ve kurmaya calisiyorlar.

Kürtler, ortadogudaki degisime ayak uyduruyor. Bu nedenle kazaniyor. Kürt milletinin yükselisi karsisinda Türk, Arap, Fars tiranlari kuduz nöbetlerine yakalansalarda elleri bögürlerinde kaliyor.

Dünya degisiyor. Ortadogudaki statüko iktidar ve gücler buna ayak diretiyor. Ayak diretenler yüzyillardir Kürt milletinin karsi savastigi gücler oluyur.

Kürt milletinin tek basina yüzyillardir sürdürdügü mücadele bu ceberut güclerin degismesine yetmedi. Cünkü bu gücler, tek basina degildi. Arkalarinda dünya devleri vardi. Mevcut statüko ve bunu koruma politikasi dünya devlerinin cikarina cevap veriyordu.

Bu durum SSCB´nin dünya sahnesinde cekildigi 1990 yillarina kadar sürdü. SSCB´nin sahneden cekilmesiyle bir bosluk dogdu. Dogan bosluk, dünya devlerinin kendi aralarinda mücadele ve didismesine sahne oldu. Eski dostlar düsman, düsman gücler dost oldu. Yeni ittifak odaklari olustu ve olusturulmaya calisilmaktadir.

Mücadele tüm hiziyla sürüyor. Bu mücadelenin kazanan ve kaybedenleri oldu. Sürec henüz bitmis degildir. Yeni sürectede kazanan ve kaybeden gücler olacaktir. Verili gelismelere bakildiginda cografyamizdaki statükocu güclerin kaybedecegidir. Eski egemenlik alanlarinda ya tamamen cekilmek zorunda kalacaklar, ya da önemli oranda güc kaybedeceklerdir.

Ortadogu uluslararasý statükocu güclerle, demokratik gücler arasýnda bir mücadeleye sahne olmaktadýr. Demokratik gelismeler karsisinda statükocu gücler direnise gecmis bulunmaktadir. Politikalarinda degisme emareleri görülmemektedir.

Ortadogudaki statükocu güclerin degisim ve dönüsüm yönünde ne bir niyetleri, ne de pratik bir adim ama politikalari vardir. Disaridan gelen tehdit ve uyarilarla göstermelik bazi adim atmalarida mecburiyeten gelmektedir.

Bunun en bariz örnegini sözüm ona AB aday üye Türkiye teskil etmektedir. Önemli konularda Türkiye´nin ciddi bir adim atmadi bilinmektedir. AB´nin baski ve nasihatlarida para etmedi ve etmeyecektir.

Türkiye´nin AB´ne girecegi hayalini kurup bavulunu hazirlayan aklievel politikacilarimiz hayal kirikligina ugramislardir.

Türk toplumu ve düzeni dis müdahale olmadan bir degisim, bir dönüsüm yasama olanagini yitirmistir. Türk toplum ve sistemi „özel“ ile ifade edilen yumusamaz, esnemez bir özelik tasimaktadir. Bu sistem, ancak kirilarak asilabilir. Bunu basaracak olan öncü gücte dis dinamiklerin desteginide arkasina alan Kürt milletidir.

Kürt milleti, yüzyillardir bunun mücadelesini verdi. Bu mücadelede tek basina oldugu icin bugüne dek basaramadi. Bugün durum dünden farklidir. Bugün ortadogudaki statükocu rejimleri degistirme savasini veren ABD´yi yaninda bulmaktadir.

Kürtler, ilk defa yakaladigi bu firsati iyi degerlendirmek zorundadir. Gelismeler Kürt milleti icin bagimsizligi, bölge halklari icin demokrasiyi hayal olmaktan cikararak gercege dönüstürmektedir.
Bunun farkinda olan Kürt millet düsmanlari Türk, Arap ve Fars tiranlari kendi aralarindaki eski husumetleri bir yana birakarak birlikte degisim sürecini sekteye ugratmaya calistilar ve calismaktadirlar. Fakat bu o kadar kolay olmadi ve olmayacaktir. Cünkü karsilarinda ABD gibi bir dünya devi bulunmaktadir.

Afganistan, Irak ve Lübnan´in durumu biliniyor. Türkiye, Iran ve Suriye buna direniyor. Denize düsenin yilana sarilir misali birbirine sariliyorlar. Son demlerini yasayan mafia-terör rejimleri acili sonlarini görüyorlar. Cagdisi sistemlerini birgün daha fazla uzatmak icin son cirpinislarini yasiyorlar.

Mafia-cete-terör örgütünün basi Ahmet Necdet Sezer, iki günlük resmi Suriye ziyaretini bu temelde degerlendirmek gerekir. Türk terör örgütü basinin dünyanin cephe aldigi Suriye´ye resmi ziyareti bir cok cevre tarafindan masaya yatirildi. Bu ziyaretin “Esad´in diktatoryal rejimine verilmis destek“, «Sam hükümetinin terör politikasina mesruiyet kazandýracagi» yorumlari yapildi.

Ortaya cikan ortak kani sudur ki, bu ziyaretin TC´ye cok pahaliya malolacagidir.

TC denilen mafia-terör rejimi son zarini attiyor. Kaybedecegini bilerek son kumarini oynuyor.

Türk egemenlik sistemi ve özel harekatci toplumu ic dinamikleriyle degismesinin altyapisini yok etmistir. TC sistemini sarsacak ic dinamikler ortalikta yok. Sag sol olmus, sol sag olmustur. Dahasi aynilasmistir. Ezen-ezilen „ayni tasa, ayni kivancta“ teklesmistir. „Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nde birlesmislerdir.

Mesele bu olunca geriye tek bir sey kaliyor. Oda dis müdahaledir. Bunun emareleri henüz bugün tamamiyla olgunlasmasada uzak bir ihtimalde degildir.

Irak devredisi kaldi. Sira Iran ve Suriye´ye gelmis durumda. Ha bugün ha yarin müdahalenin elli kulaginda. Müdahelenin bicimi ne olur bir yana, ama surasi kesin ki, bu cagdisi rejimler tasviye edilecekler.

Siranin kendilerine gelecegini bilen Türk tiranlari bir taraftan ABD´in politikalarini bosa cikarmaya calisirken, diger yandan da Kürt milletine karsi bir soy kirima hazirlanmaktadir. Dahasi sonlarini hazirlamaktadirlar.

15 Nisan 2005

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.