Türkiye'de son günlerde gözaltına alındıktan sonra öldürülen, öldürüldükten sonra da toplu mezarlara gömüldüğü ya da asit kuyularına atıldığı iddia edilen Kürtlerle ilgili yoğun tartışmalar yaşanıyor.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin her ne kadar 'elimizde bu konuda bilgi veya belge yok ' dese de konu giderek gündemin üst sırasına doğru tırmanıyor.
Faili meçhul cinayetlerin, gözaltında kayıplarının, topluca kurşuna dizmelerin ve topluca gömmelerin bir dönem yoğun olarak yaşandığı Türkiye'de konunun yeniden gündeme gelmesini ve yoğun olarak tartışılmasını Ergenekon Davası'na borçluyuz.
Faili meçhuller daha çok Ergenekon sanıklarıyla irtibatlandırılıyor! Yalnız onlar mı? İnsan izleyince hayretler içinde kalıyor... Zira, Türkiye'de neredeyse Cumhuriyet döneminden bu yana işlenen bütün cinayetlerin sorumlusu olarak Silivri'de yatmakta olan sanıklar öne çıkarılıyor!
Bana birileri; daha doğrusu bu cinayetlerin asıl sorumluları bu yolla ellerini yıkıyor gibi geliyor...
Tamam; Veli Küçük, Arif Doğan, Levent Ersöz gibi tescilli JİTEM elemanları orada bulunuyor ama ne hikmetse onlar da bu suçtan değil AKP Hükümeti'ni devirmekten yargılanıyor!
Birileri açıkça; bu ülkede her şey yapabilirsiniz; Kürtleri katledebilirsiniz; köyleri yakabilir, insanları sürebilirsiniz ama AKP'ye dokunursanız yanarsınız mı demek istiyor?
Ergenekon sanıkları arasında benim yakından tanıdığım ve iki yıldan fazla birlikte çalıştığım Doğu Perinçek, Ferit İlsever, Adnan Akfırat ve Serhan Bolluk gibi isimler de yer alıyor.
Bu ekiple birlikte 2000'e Doğru Dergisi'nde o dönem (1987-1990) bugün bas bas bağıranların duymak, görmek ve bilmek istemedikleri faili meçhul cinayetleri, toplu mezarları, öldür emirlerini, köy yakmaları gündeme getiriyorduk. Bunun mücadelesini veriyorduk.
Adalet Bakanı gerçekleri ters yüz etmeye, 'belge ve bilgi yok' demeye devam etsin ama bundan tam 20 yıl önce 19 Ocak 1989 tarihli 2000'e Doğru Dergisi'nde Siirt ilindeki toplu mezar haberini yayınladık. Haberi ben hazırlamıştım. Gözaltında öldürülen köylüler Siirt tugayının çöplük olarak kullandığı Kasaplar Deresi'ne atılıyor, orada üzerleri çöple örtülüyordu.
Sunduğum belgelere göre Kasaplar Deresi'nde 76 kişinin cesedi vardı. 2000'e Doğru'da bunu yazdığım zaman Doğu Perinçek derginin yayın yönetmeni, Serhan Bolluk yayın koordinatörü, Adnan Akfırat haber müdürüydü!
Haber hepimizindi...
Dönemin ANAP Hükümeti de bu iddialar için 'yalan' dedi. Sonra ne oldu? Olay büyüdü ve Siirt Valiliği derede kazı çalışması yapmak zorunda kaldı. Sinirli bir alanda süren bir kaç saatlik kazı sonucunda ise 6 kişinin cesedi bulundu. Cesetler ortaya çıkar çıkmaz da kazı durduruldu! Kasaplar Deresi 'yasak saha' ilan edildi...
Bu cinayetlerin sorumlusu olarak öne çıkan JİTEM'in ismini de ilk olarak 2000'e Doğru Dergisi gündeme getirdi. JİTEM'den Türkiye'yi haberdar eden derginin Ankara bürosunda çalışan gazeteci Soner Yalçın oldu.
Türkiye, JİTEM'i de, Cem Ersever'i de Soner Yalçın'dan öğrendi...
Tabii bugün yeri göğü inletenler o dönem ne toplu mezarlara, ne de JİTEM'le ilgili haberlere ilgi gösterdiler. Olaylar karşısında üç maymunları oynadılar...
Geçmişte bu olayları görmeyenler simdi de -telaş içinde- bütün suçu Silivri'de yatmakta olan AKP karşıtlarına yıkmanın, böylece gerçek suçluları kurtarmanın çabasını veriyorlar.
Özetle; şurası bir gerçek, bu ülkede çatışmalarla pek de alakası olmayan sivil ve savunmasız Kürtler katledildi. Köyler, evler yakıldı, köylüler kurşunlandı. 17 bini aşkın sivil insan öldürüldü. Bunların yakınları adliye koridorlarını doldurmaya, savcılık kapılarında beklemeye devam ediyor. Bölgenin bir çok yerinde toplu mezarların olduğu da biliniyor. Bunların ciddi olarak araştırılması, bu vahşetle yüzleşilmesi de gerekiyor.
Türkiye'de Türk-Kürt herkesin ortak ve özgür bir gelecek etrafında birleşebilmesi için her şeyden önce bu cinayetlerin aydınlatılması ve gerçek sorumlularının açığa çıkarılması gerekiyor.
Ne yazık ki bugün bunun neredeyse tersi yapılıyor. Gerçek sorumlular gizlenmeye, suç AKP'nin siyasal rakiplerine yüklenmeye çalışılıyor.
Doğu Perinçek, Adnan Akfırat, Serhan Bolluk gibileri de asıl bundan ötürü yargılanıyor. Bazı medya organları ise onları bu cinayetlerin sorumlusu gibi gösteriyor. Dediğim gibi AKP'yle anlaşan gerçek suçlular kollanıyor.
Gerçek suçlu kim derseniz? AKP'yle kol kola girmiş olan ve 'Dolmabahçe Anlaşmaları' yapmış olanlardır derim...
Gerçek suçlular AKP'yle kol kola girmiş, bize 'demokrasi' vaadi ediyor! Birileri de bizi buna inandırmaya çalışıyor. Birileri Ergenekon Davası'yla aklımıza ve hafızamıza hakaret ediyor...
Günay Aslan
Odatv.com
24 Mart 2009
Re: Yalcin Kucuk un iyi cocuktur dedigi Gunay Aslan ergenekon av