Bugün günlerden belkide en güzel bir gün. Masmavi gökyüzünde tek bir bulutcuk dahi yok. Günes sicak ile soguk arasi bir yerde, esen rüzgarin sesinde gülümseyip duruyor. Tam 25 derece. Sanki okyanusun kiyisinda bir yerdeyim. Böylesi güzel bir güne ragmen icim icime sigmiyor. Evde durulmaz, göle gitmeliyim. Saat 14.oo. Üc sigara, bir elma, su, bolca su ... Baskada herhangi birseye ihtiyacim yok: Ben, icimdeki sesler ve doga. Dogayi izliyorum ve göle bir cakil tasi atiyorum.
Okumak istemiyorum. Düsünmekte. Ah su icimdeki sesleri bir radyoyu kapatir gibi kapatabilsem. Rüzgarin müzik gibi sesi ve günesin isinlari ile birlikte tabiatla yapayalniz kalsam. Olmuyor. Nedense sanki dünyanin bütün problemleri benimmis ve bütün bu problemleri benim yalniz basima cözmem gerekiyormus gibi bir halim var.
Atiyorum bir tas daha sesiz sedasiz göle ve seyrediyorum patlayan evreni. Minicik dalgalar büyük bir hizla galaksiler gibi birbirinden ayrilip pespese büyüyüp gidiyorlar? Bir insanda göldeki bir tas gibi bir topluma dalgalar sacabilir. Ama hepside bu kadar. Bir insanin bir toplumu degistirmesi mümkün degildir. Bir toplumun degismesi icin tek tek insanlarin kendi yasamini degistirmesi gerekiyor. Bunun bilincindeyim ve belkide bu nedenle caresizim ve kendimi oldukca düsüncelerimle yalniz hisediyorum. Bir kac kisinin ayni düsüncede olmasi, baska yasamak istemesi milyarlarca digerlerini nasil etkeleyebilir? Ama yine de karamsar degilim. Insanlar zekali hayvanlardirlar. Problemler büyüdükce, herkes ayni bir gezegende oldugumuzu anladikca, var olan bütün sorunlarin tek tek kisi, parti, grup ve örgütlerin cözemeyecegini anladikca, belki bir gün hepimiz bir masaya oturur, neden bir milyari askin insanin ac susuz yasamasi gerektigi, neden tabiati tahribat ettigimizi, neden milyarlarca dolar silahlanmaya/savaslara harcadigimizi da hep beraber tartisir, anlamaya calisiriz.
Bazi insanlar sanki bir dünyamiz degil, daha bodrum katinda on dünyamiz varmis gibi davranip hareket ediyorlar. Ki bunlarin büyük cogunlugu dünyada en iyi egitimi görmüs insanlardir. Sasiriyorum dogrusu. Bir ABD, Avrupa, Rusya ve Cin yöneticilerini nasil dünyadaki aclik, susuzluk, cevre kirliligi ilgilendirmiyor ve daha onlarca baska proplem? Bunca problem varken bunlar nasil günübirlik yasayabiliyorlar, sadece kendi cikarlarini düsünüyorlar, dünyayi, evreni degilde ülkelerini ve partilerini görüyorlar ve onlari daima ön plana cikariyorlar?
Dünyada insanlarimiz aclik ve susuzluktan, baski ve iskencelerden can cekisirken bunlar da vicdan azabi diye bir sey yok mu? Dogrusu yukariya dogru milyarlari sonsuz olan dünyanin en zenginlerini düsünüyorum. Anlasilan bunlarin dünyasi gercekten o kadar degisik ki, hirs, ruhm, sah-söhret bunlari o derece köreltmis ki, kendilerinden baska hic bir kimseyi görmüyorlar. Dünyada yedi milyar insan degil, sanki sadece onlar yasiyor gibi bir durum sözkonusu. Kimsede bu ufacik azinliga dur demeye cesaret edemiyor.
Tabiatin güzelligini seyredecegime 20. yüzilda olanlari düsünüyorum;
20.yy insanligin belleklerine kanli ve karanlik bir yüzyil olarak gecti. Iki büyük dünya savasinda 50 milyonu askin insan hayatini kaybetti, onlarca sehir bombalanarak tahrip edildi, büyük acilar cekildi. Nagasaki ve Hirosima'ya atilan Atom bombalari belkide en dehset vericilerindendi. 20.yy insanlik tarihinde en cok yerel savaslarin oldugu bir yüzyildir. Bu savaslar halen yer degistirerek devam ediyor, durmak bilmiyor. Bakalim 21.yy nasil gececek?
Tüm bu olumsuzluklara karsin 20.yy'da bilim ve teknolojide büyük devrimler oldu. 1957'de Uzaya yerlestirilen ilk satellit INSAN ve DÜNYA arasina yeni bir iliski kurdu. Insanlar sadece bir Gezegenlerinin oldugunu kavriyarak, global düsünmenin önünü actilar.
Globallesme akan su gibi tarihin bir gidisatidir. Kimse onu durduramaz. Insanlar arsindaki suni ve kafalardaki sinirlarin, önyargilarin kalkmasi, kültür ve sanatin globallesmesi arzuladigimiz gelismelerdir. Fakat sermaye ve sömürünün örgütlü globallesmesi insanlik acisindan durdurulmasi gereken büyük bir tehlikedir.
Bu günün dünyasi sadece globallesme, deregulasyon, idividualizm ve dijitalizm degildir. Dijital kapitalizm global ve total deniliyor. Bu modern sömürü ve sömürgeciliktir. Kimileri ise nazikce bu yeni sömürü-ekonomi bilimine "New Economy" diyorlar. Halbu ki yeni olan herhangi bir sey yoktur. Olan modern barbarciliktir. Sosyal Devlet her yerde olmalidir.
Su an Dünya'da 7 Milyar yakin Insan yasiyor. Bu sayi 2025 yilinda 8,5 milyara yükselecek. Gelecekte sehir halki 2,5 kere köy halkindan daha hizli gelisecek. Dogan cocuklarin ücte ikisi sehirlerde dogacak. Köyler yok olurken sehirler insanlar ile dolacak, milyonluk sehirler cogalacak, dünya kocaman bir sehir olacak. Buna karsin Uzay-Bilim-Teknoloji-Tip-Gen'de inanilmaz derecede gelismeler saglanilacak. Fakat tüm bunlarin gelisimi yukarida da belirtildigi gibi bizi bekleyen felaketten ve günden güne büyüyen sosyal problemleri cözemiyecek. Bu Problemler hepimizin oldugu icin ancak ve ancak hepimiz hepberaber cözebiliriz.
Yerelden Evrensele
Dünyada olan bir cok sey Kürdistan'i kuskusuz etkiliyor. Fakat Kürdistan'da olan bir cok sey dünyayi etkilemiyor. Kürt özgürlük mücadelesi karekteri geregi enternasyonalist olmasina ragmen ilkin Orta Dogu ve sonrada dünyayi etkileyecek nitelige daha bürünmemistir. Halbuki bu hareket kendini yeniden ve yeniden yapilandirarak ilkin Orta Dogu'da sonra dünyayi etkeleyecek bir örnek hareket haline gelebilir. Bence bunun kosullari vardir. Asil önemli olan bir Dogu hareketi olan Kürd Ulusal Harekti'ni Bati ile birlestirmektir. Yani örnegin Kürd hareketi emperyalist/kapitalist sisteme karsi degil onun ile uzlasarak yeni adimlar atabilmeli, asil onlar ile hem Kürt sorununu hemde Dogu ve Bati'nin sentezi olacak yepyeni dünyada esi görülmeyecek bir toplum yaratabilmelidir. Böylesi bir HIPER TOPLUM'un olanaklari Kürdistan'da vardir. Kürd topraklari su, petrol ve diger maden kaynaklari ile oldukca zengin bir ülkedir. Kürd Ulusal Hareketi, ABD ve Israil ile uzlasarak her iki tarafi tatmin edecek cözümler aramalidir. Bu yapilirsa eger Kürdistan'da olan her sey Orta-Dogu'yu etkileyecektir. Orta-Dogu'da olan herseyde dünyayi etkileyecektir. Bu baglamda Kürt Özgürlük Hareketinin misyonu sadigimizdanda önemli ve büyüktür, cünkü Orta Dogu'ya örnegin demokrasi Kürdler üzeri gelecektir.
Kürdistan'in pazar birliginide saglayip, kapitalist sisteme entegre olmasini saglamak, cagdas batili ekonomik sosyal deger ve gercekler olan serbest piyasa ekonomisi, hukukun üstunlugüne dayali demokratik sistemi savunmak, düsünce özgürlügü, insan haklari, kadin haklari ve özgürlügü, can güvenligi, mal-mülk, hak-hukukun güvence altina alinmasi, kültürlestirilmesi Orta Dogu'yu sarsacak ve Kürdistan'i dünyada örnek bir ülke haline kuskusuz getirecektir.
21.yy'da despotizm, oligarsik yönetimler son bulacaktir.
Kürd partileri iktidar kavgasini bir kenara birakip ortak bir platformda, Ulusal Kongre'de birlesmelidirler. Iste bu bagimsiz Kürdistan demektir. %75'i örgütlü olmayan Kürd'ü askeri, siyasi, ekonomik ve kültürell örgütlemek zaman alacaktir. Uzun bir yürüyüsün basindayiz. Karamsarliga kapilmadan hedefe dogru bikmadan usanmadan yürümek ve yinede yürümek.
21. yy Kürd'ün yüzyili olacaktir. Ister 20, isterseniz 30, isterseniz 40 ....50 ... sene deyin. Kürd bu yüzyilda köleligi yenecek, özgürlügüne kavusacaktir.
[b]Fri, 09 September 2005 19:00[/b]
[url=http://www.alan-lezan.blogspot.com/]Alan Lezan Kisa Hikayeler[/url]
[url=http://alanlezan.com]Uzay, Iletisim Caginda Kürdler[/url]
[url=http://alanlezan.net]Alan Lezan - Kürdler Üzerine Politik Yazilar![/url]
Re: UZUN YÜRÜYÜS!