Orhan Miroğlu, Cengiz Candar’ı efendilerine jurnalladığı yazısında Türk egemenlik sistemin yalakası olduğunu birkez daha belgeledi. Yanısıra aynı iplikten dokunmuş yalakalarıda saydı. Üslendikleri rolüde açıkladı. İhanetlerini birkez daha kendi kalemleriyle belgeledi.
Nasıl mı?
İşte kapı gibi belgesi:
“Kürt aydınları en azından TİP’ten bu yana, Tarık Ziya Ekinci, Mehdi Zana, Musa Anter, Canip Yıldırım, Kemal Burkay ve diğer aydınların açtığı yolda, Kürt halkının vicdanına ve inancına iyi gelecek düşlerin peşinde koşup durmasalardı; canları ve ömürleri pahasına her iki halkın birlikte yaşamasını savunmasalardı; ayrılma fikrinin peşinden koşup dursalardı; yani Kürt milliyetçilerinin onlara taktığı adla “Türkiyeci Kürtçülük” yapmasalardı; ve eleştirmek yerine, PKK’yi destekleselerdi, Çandar gibileri Kürdistan’a bugün ancak pasaportla girerdi.”
Kötü mü olurdu?
Kürdistan’nın bağımsızlaşması, sınırlarının belirlenmesi, Kürd milletinin devletleşmesi, Cengiz Candar gibi gazeteci kılıklı sömürgeci komiserlerin pasaportla Kürdistan’a gelmesi daha mı kötü olurdu?
Elbette değil!
Kürd milletinin bunca çabası, verdiği bunca ağır bedel bunun için değil midir?
Bundan kuşku duyanlar, kendine “Kürt aydını” diyenler Orhan Miroğlu gibileri Türk sömürgeci sistemin kapıkullarıdır.
Kendi itirafıdır.
Hani derler ya: Bazen Allah söyletir.
Kendilerine “Türkiyeci” dediğimiz bu yalakalar niye buna kızar, anlamak mümkün değil. Fakat yaptıkları “Türkiyecilik”.
Saydığı ve diğerleri dediği bu yalakaların “yaşamları boyunca” bu ihanet içinde olduğunu kendisi söylemektedir.
Bu yalaka çevrelerin çabalarının esasını “ayrılma fikrinin peşinden koşup” durmamaları ve Kürd milletinin tabi kılındığı şu anki statükosunu savunmuş olmalarıdır.
Bu ihanet değilse, peki ihanet nedir?
musa anter'in isminin geçmiş olması iyidir