Ana içeriğe atla
Submitted by Aso Zagrosi on 19 September 2012

Sonuçta „“Az önce 10 bin Kürt de Sultan’a katılmıştı.“ Tespitindeki „az önce“ belirlemesi Bağdat’tan savaşın gidişatı hakkında düzenli not tutan Garsunni'ine Muhammed b. Hilal es-Sabi'nin eserinden(1088 de ölmüştür) aktarmasından kaynaklanması gerekir.

Sayın Ayşe Hür’ün İbnü’l Adim’e mal ettiği ikinci alıntı “Sultanın yanında 4 bin atlı kalmıştı (…) Sultan Alparslan’a Kürtlerden ve sair kavimlerden olmak üzere 10 bin kadar insan da katılmıştı.” demesi de sorunlu... Çünkü bu tespit Kürd Eyyubi Hanedanlığına vezirlik yapan İbnü’l Adim’e ait değildir. Bu tespiti yapan İbnü’d Devadaridir.
Bu tip yanlışlıkları gündeme getirmemin nedenlerinden biri, Ayşe hanımın baştan savma tutumudur. Aslında başka yazılarında titiz davrandığını biliyorum. Ama sorun Kürdler olunca böyle tuhaf şeyler ortaya çıkabiliyor. İkinci neden ise, zaten Kürd tarihi hakkında bir dizi çarpıtma var. Birde Ayşe Hanım’ın yazıları Kürdler tarafından okunduğundan dolayı, bu gibi yanlışlıkların daha da yaygınlaşmaması için bu hususu da düzeltmek zorunda kaldım.

Bizans İmparatoru Romanus Diogenes yapmış olduğu bu askeri çıkış bölgede yüzyıllarca varlıklarını sürdüren Şeddadi ve Merwani Kürd Hanedanlıklarının varlıklarını tehlikeye düşürüyordu. Her ne kadar Kürd hanedanlıkları Selçuklulara bağlılıklarını bildirmiş ve kendilerine sürekli haraç ödüyorlarsada kendi varlıklarını sürdürüyorlar. Yine aynı Kürd hanedanlıkları Bizanslara da vassallık yapmış ve haraç ödemişlerdi. Ama Kürdler yine kendi bölgelerinden iktidar sahipleriydiler. Bizans İmparatoru Malazgirt, Xelat ve Erciş’e yönelik saldırıları aynı zamanda bölgenin yerlisi olan Kürd halkınıda doğrudan hedefliyordu. Zaten zarar gören Kürdlerdi.. Malazgirt savaşından söz eden Türki yazarlar sanki bu savaşın bir çölde yada insanların olmadığı hayali bir gezegende yapıldığını imajını veriyorlar.

İbnü’l Adim her ne kadar Kürdler terimini kullanmıyorsada önemli bir hususa dikkat çekiyor.

İbnü’l Adim “Bizans askeri yaklaşıp Ahlat’ı kuşatmak üzere şehir önlerine kondu. Bizans İmparatoru ise Malazgirt’e geldi. Şehir halkı sayısı çok Bizans ordusunun kendilerini tutsak almasından korkarak amanla şehri ona teslim etti. Bu olay 463 yılı Zilkade’sinin 4.günü(2 Ağustos 1071) vuku buldu. Çarşamba günü olunca İmparator Malazgirt halkını(başka bir yere) yola çıkardı. O bizzat askerinin başında olarak çıkıp onları uğurladı. İşte bu esnada Sultan’ın askeri de erişti………………….. Bu esnada Malazgirt halkı Bizansların aralarına girerek onlara kılıç çekmeye başladılar. Fakat Bizanslar onlardan bir kaçını öldürdüler, geriye kalanlarda kurtuldu.”

İbni Adim’in burada sözünü ettiği Malazgirt halkı Kürd halkıydı. Dr Niştiman’ın Huseyni’den aktardığına göre “Malazgirt ve Ahlat Kürdleri kıyım ve esir olma ile karşı karşıya kaldılar”(Dr. Niştiman, age sayfa 239)

İbni Erzak’da Malazgirt ve Xelat(Ahlat) halkından söz ediyor. İbni Erzak’ın anlatımlarına göre “deniliyorki, Bizans imparatorunun geri döndüğünü öğrenen Sultan, Musul’a doğru yollandı. Fakat, Ahlat ve Malazgirt halkından bir topluluk arkasından giderek Bizans İmparatorunun yeniden gelmekte olduğunu bildirdiler. Bu üzerine Sultan geri dönüp yanında Malazgirt Kadısı olduğu halde Erzen ve Bitlis’e doğru yöneldi………………….. Ahlat ve Malazgirt halkı bugüne kadar zengin kalmalarını sağlayan ganimet elegeçirdiler. Çünkü onlar da ordu ile beraber bulunup savaşmışlar ve böylece ganimetin çoğuna sahip olmuşlardır. Bu yıldan beri Ahlat ahalisi zengin olmuştur ve varlıklı kimseler haline gelmişlerdir”(A. Sevim ve F. Sümer, age sayfa 4)

Malazgirt Kadısının Alpaslan’a refakat ettiği Malazgirt ve Xelat halkının ordu ile birlikte Bizanslara karşı savaştığını İbni Erzak açık bir dil ile ifade ediyor.

Türk tarihçileri İbni Erzak’ın Merwani Mir’inin Alparslan’a askeri yardım yaptığını niçin yazmadıklarını bilmiyorum. Fakat İbn Ezrak “Diyarbekir’in sahibi Nizameddini Merwani Sultana askeri destek sundu” diye yazıyor.( Farqini, Tarikh Amed we Meyafarqin, sayfa 187, Yusufi, Hzaret El Dewle el Dostiki, sayfa 34-34 aktaran Dr. Niştiman, age sayfa 240)

Kürd Mirlerinin Selçuklulara askeri destek sunmalarına fazla hayret edilecek bir durum değildir. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey 1053 yılında Malazgirt’e yönelik yaptığı saldırıda Merwani Kürd Hanedanlığının Mir’i “Mir Nasir kendisine destek verdi.( İbni El Esiri, El Kamil, ikinci bölüm sayfa 599 aktaran Dr. Niştiman age sayfa 229)

Yine 1055 yılında Selçukluların Anı’ya yönelik saldırılarına Şeddadi Kürd Mir’I birlikleriyle katılıyor.( Ahmedi Kesrewi’den akt. Dr. Niştiman, age sayfa 229)

Yine 1064 yılında Şeddadiler aktif bir şekilde Alpaslan’ın Anı’ya karşı giriştiği saldırıya katıldılar. Şehir yeniden kontrolden çıktıktan sonra 1067 yılında Şeddadi Mir’I Selçuklularla birlikte Ani’ya karşı saldırıya geçiyorlar.(İbni El Esiri’den akt. Dr. Niştiman, age sayfa 229)
Sadece bu cephede değil, Bağdat vb alanlarda Kürdler Selçuklularla birlikte hareket ettiler.( daha fazla dağıtmamak için geçiyorum.)

Sonuç olarak Kürdler büyük bir ordu ile anavatanlarına karşı genel bir saldırıya geçen Bizans İmparatoru Romanus Diogenes’un yapacağı tahribatları bildiklerinden dolayı savunma pozisyonuna geçmişlerdir. Kürdler çok iyi biliyordu ki, Bizans İmparatoru onbinlerce paralı askerin maaş ve masraflarını bölge halkının sırtına yıkacaktı. Bu ise büyük bir yıkım olacaktı. Bundan dolayı da Kürdler Bağdat’taki Halife’nin de onayını alan Alparslan’a gereken desteği sundular. Kürdler bir beladan kurtuldular. Fakat, tarihsel olarak daha büyük tahribatlara neden olacak Türklerin bölgeye yerleşmesininde önünü açtılar. Kafkasya, Azerbeycan ve Kürdistan gibi stratejik alanlarda hakimiyetlerini sürdüren Kürd Handanlıkları Hristiyan olsaydı ve arkalarında Bizans gibi bir İmparatorluk olmuş olsaydı Türklerin bu topraklara ayak basmaları çok zor olurdu. „Eğerlerle“ tarihi gerçeklerin gidişatı değişmeceğine göre reel durumun üzerine kafa yormak daha mantıklıdır. Kürdlerin Bizanslara karşı savaşmadıklarını söylemek bana kuyruklu bir yalan gibi geliyor. Fakat, birileri Kürdlere „siz kendi ipinizi kendi elinizle çektiniz ve hala ders alamiyorsunuz“dese serseran ser çavan der ve geçerim.

Devam edecek

Sayın yazarın makalelerini okudum gördümki islam tarihçilerinin kitaplarını (ibni esir,ibni hilligan vb..) iyi incelemiş..maalesef bazı kürd tarihini yazan şahıslarda  bu temayül yok..Aadamlar çıkıyor..şeddadiler tebrizli arap ezdi ve bu bölgede 200 yıll valilik yapmış revvad oğullarının soyundandır diyor ve inanıyouz...ama ibni esirleri ve diğerlerini okuduğumuzda şeddadilerin bu aileye bağlantısı olmadığı ortaya çıkıyor..nitekim Minorsky de bunu açıkca itiraf ediyor...Bu iddiayı ilk ortaya atan ibni haldundur...ondan evvel 300 yıl boyunca hiçbir tarihçi bu gerçeği farkedememiş..!!!.Bu açıklamaları yazmamdaki neden sayın yazarın Şeddadiler hakkındada bir makale yazmasıdır..çünkü oradan ilerleyip selahaddin eyyubiye arap bir ata bulmaya çalışıyorlar....selam ederim...

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.