Ana içeriğe atla
Submitted by Rêvebir_D on 25 June 2014

İlk ortaya çıktıklarında, UKO (Ulusal Kurtuluş Ordusu) olarak kendilerini adlandıran bu grup, girdikleri her yerde, kendi bölgelerinde işsiz ve çevrelerinde, ipsiz ve sapsız olarak adlandırılan lümpen kesimi kendi saflarına çekerek, bu kesimin üzerinden çevresindeki diğer gruplardan kaliteli elemanlara saldırtarak, devrimci kesimi yıldırmak istemiyle işe başlamışlardı...

Bu kesimi silahlandırarak, Lise ve dengi okullara kurşun sıkarak taciz eylemleriyle kendilerini kabul ettirme cabasında olduklarını hepimiz yaşayarak gördük.

Dersim’de belli zaman dilimi içerisinde, ipsiz ve sapsız olarak bilinen unsurların, Tunceli lisesinde, devrimci kesim olarak bilinen, her renkten siyasi gruplarla tartışmadan çok, onları silahla tehdit ederek mesafe kastetmeleri düşündürücüydü...

Gene Dersim’de ilk kanlı bıçaklı olduklari HK (Halkın Kurtuluşu) şimdide kanıkası olan Emek partisinin kadrolarından birini öldürmeleri ile Kürdistan’da örgütlenmelerine izin vermemek adına yapmışlardı. Daha sonrada, HK’da onlardan Yapı Sanat Okulu’nda okuyan birini, kendi yoldaşlarının intikamı olarak öldürdüklerinde şahit olduk...

Bu iki ismin Devrimciliklerinden hiç bir şüphe duymadığımda belirtiyim ancak, bu grupların, belli merkezlerden yönlendirildikleri gün gibi aşikâr olduğuda su götürmez bir gerçekti...
Bütün bunlar olurken, diğer bölgelerde, ayrı siyasi yapılanmalarda saldırılarının dozunu yükselten Ulusal Kurtuluş Ordusu olarak bilinen bu grup, daha sonraları Apucular olarak ünlenmeye başlamışlardı.

Bu grup, daha sonra Siverek’te KAWA Korucularından Kürdistan’ın yiğit evlatlarından birisi olan Ferit Uzun’u katlettiler...

Bu katletmeler öyle bir hal aldıki, Kuzey Kürdistan’da periyodik olarak devam etti. Gaziantep’te Beş Parçacılar olarak bilinen bir grubun örgütlü olan kadrolarında insanlar katlederek devam etti...

Tekoşin ile kanlı bıçaklı oldu.

Artık Kürdistan Devrimcilerini katletmek, bu grubun işi olmuştu. Gene KUK (Kürdistan Ulusal Kurtuluş) saldırarak onlardanda devrimci insanları katlederek devam etti...
Ayrıca kendi içerisindeki, Kürdistan’i damarlar olan bütün devrimcileri bilerek ve isteyerek korumaya almadılar, ya kendileri katlettiler yada sömürgecilere teslim ettiler.

ÖRNEK...

Kürdistan Aktüel’de yazan sayın Aysel Çürükkaya’nın yapmış olduğu değerlendirme çok önemli olsa gerek.

Ne diyor Aysel Çürükkaya, Diyarbakır’dan Urfa’ya giderken, iki arabayla yola çıktık, öndeki arabada Cemil Bayık ve Duran kalkan vardı, kendisinin içinde olduğu arabada ise, Mazlum Doğan ve Yıldırım Merkit vardı diyor.

Yola çıkarken arabaların arasına mesafe koyduk ve şöyle anlaştık,

İleride her hangi bir durum olursa haberleşecektik diyor. Sonra, yolda seyir halindeyken, Trafik polislerine takıldık ve önümüzdeki araba görünmez oldu. Polisin bizi durdurmasıyla, kimliklerimizi istedi. Kimliklerimiz sahteydi ama çıkarıp vermek zorunda kaldık. Bu arada Mazlum Doğan araya girerek Polise söyle dedi diyor.

Yıldırım Merkit güya beni kaçırmış ve oda kendisine yardımcı olmuş. Polisin ikna olmadığını ve arabayı aramaya aldığını, aramada örgüt dokümanlarını bulduklarını ve dolayısıyladır kendilerini merkeze götürdüklerini anlatıyor. Yakalanan dokümanlardan haberlerinin olmadığını ve sonradan anladıklarında, dokümanları onların arabasına Duran Kalkan’ın bıraktığını söylemesi insanları düşündürmeli. Öyle ya, kendi arabalarına yerleştirilen dokümanlardan haberlerinin olmaması düşündürücü değil midir?

1980’de Sömürgeci Devletin iktidarına el koyan Cuntayla beraber, Türkiye solunu ve özelde de Kürdistan’i siyasi yapıları dağıtıp yok etmek için, Kürd avına çıkanlar, bütün Kürdistan’i siyasi hareketlere yöneldiler.

Kürdistan’ın Bağımsızlığını savunan siyasi yapıların bütün değerli kadrolarını yakalayıp, işkencehaneler doldurdular.

Bu arada, Kürdistan’da daraltılan yaşam ve örgütlenme alanını terk etme kararları alan bazı örgütler, Kürdistan’ın diğer bölgelerine intikal etmek için aldıkları kararları gereği harekete geçtiler. Bunlardan biride KAWA Hareketi’ydi.

KAWA Hareketi’nin Askeri komitesinin başında bulunan Hüseyin Aslan ve yoldaşları, Güney batı Kürdistan’a geçmek için yola koyuldular, Qamislo’ya varan Hüseyin Aslan ve yoldaşları, Türk istihbaratı Mit ve Suriye’nin istihbaratı Muharabat’ın ortaklaşa yaptıkları operasyonda, geceledikleri evde, evin sahibi ve ailesinin içinde bulunduğu tümüyle beraber barbarca katledildiler. Yalnız içlerinde, evin sahibi olan aileden birisi ağır yaralı olarak kurtulur...

Böylelikle, KAWA’ın askeri konseyinin ortadan kaldırılması PKK’nin önünün açılması demekti.

Kürdistan PKK’nin dışında alternatifsiz birikilmiş ve palazlanmasının önü sonuna kadar açılmıştı...

Alternatifsiz kalan PKK, kendi içinde uç veren Ulusalcı damarı keserek her defasında iğdiş edip tek kişilik bir yapı haline getirilmiş..

Tek kişilik bir parti yönetimi halini alan PKK, zaman içerisinde, otoriter ve diktatöryel bir yapı haline geldi..

Onun başkanı olan zat, istediğini kahraman ilan edip göklere çıkarır ve istemediğini de hain ilan ederek ortadan kaldırıyordu...

Kürdistan’ın bütün hücrelerine şırınga edilen Apoculuk öyle hal aldı ki, insanlar hainlik damgası yememek için ona bırakın dli uzatmayı, dostane bir şekilde eleştiriden bile kaçınır hal almıştı, buna hepimiz dâhiliz.

Halk bu durumdan rahatsız olsa da, ehveni şer diye malini ve mülkünü verecek kadar fedakârdı..

Ehveni şere katılmak alternatifsizliğin büyük payı vardı...

25 Nisan. 2014.

Devam edecek..

Cusssss , Kawa Kamisli katliyaminda kurtulan iki Kawa ci asker militan Heybet Acikgöz ve Yusuf de yarali kurtulanlar aradindaydi. Katliyamda Yusuf un buyuk abisi sehit olanlar arasindaydi. Tum tetikcileri bizat Yusuf yakinda tanidiklaridi ve onlari görmustu. Mesele tetikciler degil onlari görevlendirenlerin kim olacaklardir. Olaylari aktarirken son derecede tumule gerceklerle aktsrilmasi cok önemlidir. Aksi durumda Apo cu komplucu cizgisine dusebilinir.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.