Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 6 May 2012

Ömür Boyu Süren Osmanlılık Serüveni- Bir Osmanlı-Kürd Aydını -Malatyalı Bedri:
“Osmanlılık; Şark’ın füruzan vemanidar güneşidir.”( Kırmızı Kitab)

Murat ISSI*

Giriş

Bedri Bey, II. Meşrutiyet dönemi matbu’at tarihinde önemli bir yere sahipolmasına rağmen, az bilinen, yazıları çok fazla gün ışığına çıkmayan ve döneminKürd neşriyatında önemli bir yer edinmiş yazarlardan biridir.

Bedri Bey’in yaşamına ilişkin edinmiş olduğumuz bilgiler çok azdır. Denilebilir ki; yaşamının bilinen dönemi II. Meşrutiyet’in ilk yıllarında sadece gazetelerde yazdığı yazılardır.

Yazılarında; “Bedri”, “M. Bedri”, “Malatyalı Bedri” imzalarını kullanmakla birlikte, direkt resmi kurumlarla olan yazışmalarında ise “Mühendis Bedri” imzasını kullanmıştır.

Malatyalı Bedri Bey hakkında bugüne kadar ciddi bir araştırma yapılmamıştır. Đsminin belirtildiği bir kısım yazılar dışında hakkında akademik bir araştırma ne yazık ki nesnel zorluklardan olsa gerek yapılmamıştır. Bizim bu çalışmamızdaki amacımız; Malatyalı Bedri’nin yaşamına ilişkin ilk defa bir kısım veriler vererek, elde ettiğimiz makalelerinin fihristini sunup, yine ilk defa burada belirtilecek olan bir risalesini tanıtmaktır.

Yaşamı:

Asıl adı Mahmud Bedri olan Malatyalı Bedri’nin yaşamına ilişkin, bugüne kadar gün ışığına çıkmamış en detaylı bilgiler; Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde DH.SAĐD. 177/97 Sicill-i ahval olarak arşivlenen belgede bulunmaktadır. Bu belgenin transkripsiyonunu olduğu gibi sunuyoruz:“

Mahmud Bedri Bey, Malatya eşrafından Ali Rıza Efendi'nin oğludur.1293 sene-i hicriyesinde (sene-i maliye 1293) Malatya'da tevellüd etmiştir [doğmuştur]. Hekimhan rüşdiye-i askeriyesini ve muahharen [daha sonra] sırasıyla Kuleli Đdadiyesi'yle Mekteb-i Harbiye'ye duhul ile [girerek] ikmal-i tahsil eylemiş [öğrenimini tamamlamış]
ve üç yüz on yedi senesinde [girerek1901-02] piyademülazım-ı saniliğiyle [teğmenliğiyle] neşet ederek terbiye ve tedrisat-ı askeriyemüfettiş-i umumiliğinin 6449 numerolu diplomasını almıştır. “Veliahd veya Mahkeme-i İstikbal” nam kitapları telif ve “Müjde” isminde gazete neşr eylediği [yayımladığı] terceme-i hal varakasında muharrerdir [yazılıdır] Orduda müstahdem iken [çalışırken] jurnal neticesi ve esbab-ı siyasiye atfıyla kalebendlikle adaya [Kıbrıs?] nefyedilmiş [sürgün edilmiş] ve dokuz ay sonra menfasından [sürgün yerinden] Mısır'a firarla bazı müessesat-ı sınai ve fenniyeninmühendisliklerinde bil istihdam taksim-i arazi ve tarik-i Türkiya (tapu kadastro?) kısmından şehadetname almıştır. Türkçe kitabet eylediği [yazı yazdığı] ve Arabi ve Farsi ile Ermeni, Fransız, Alman ve İngiliz lisanlarına aşina idüği terceme-i halindemündericdir [mevcuttur] Đlan-ı meşrutiyeti müteakip Dersaadet'e [Đstanbul'a] gelerek gazeteidarehanelerinde iştigal etmiş ve üç yüz yirmi yedi senesi Receb'inin yirmi dokuzunda(3 Ağustos 325) bin beş yüz kuruş maaşla Emniyet-i Umumiye Đstihbarat kaleminetayin edilerek üç yüz yirmi sekiz senesi Rebiülevvel'inin üçünde (gaye-i Şubat 325) kalem-i mezkurun lağvına mebni
[lağvından dolayı] açıkta kalmış ve sene-i mezbureŞubat'ının on sekizinde (1 Ağustos 326)

iki bin kuruş maaşla şehremaneti [ belediye ]heyet-i fenniyesinin üçüncü şubesi müdür muavinliğine tayin olunmuştur.Mumaileyhin erbab-ı liyakat ve iktidar ve **den bulunduğu heyet-i fenniyemüdiriyetince tahkik ve ifa-i vazife eylemekte olduğu makam (?) emanetinden tasdik edilmiştir. Emniyet-i Umumiye müdiriyeti İstihbarat kalemindeki müdür istihdamıyla maaşımikdarının mefaret-i hakikat olduğu müdirin-i mumaileyhanın [adı geçen müdürlerin] 29 Haziran 326 tarihli müzekkeresi suret-i musaddakasından ve heyet-i fenniyeüçüncü şube müdür muavinliğine tarih-i tayiniyle maaşı mikdarının muvafık kayd olunduğu muhasebe-i emanetin terceme-i hal varakası zuhurunda muharrer derkenarından anlaşılmış ve asar-ı münteşiresi [yayımlanmış eseleri] görülüp iadeedilmiş ve salif ül beyan tezkire ile mülazım-ı sanilik (teğmenlik) diploması ve“Müjde” gazetesinin ruhsatnamesi ve “... Company” şirketinin şehadetnamesi ilenüfus tezkiresi suret-i musaddakaları [tasdikli suretleri]
varaka-i mezkure ile birliktehıfz olunmuştur. Mim.12 Safer 329 ve fi 30 Kanunusani 326 Mumaileyhin bin üç yüz otuz senesi Rebiülahir'inin yirmi altısında (1 Nisan328) bin beş yüz kuruş maaşla ... (?) daire-i belediye sermühendisliğine nakl edildiği15 Nisan 328 tarihli vukuat cedveliyle bildirilmiştir. Mim.”Malatyalı Mahmud Bedri hem mühendislik hem de askerlik yapmıştır. 14 Eylül1908’de yüzbaşı rütbesine sahip olduğunu görüyoruz.

Osmanlı İmparatorluğu’ndaII. Meşrutiyet öncesi mühendis yetiştiren, mezunlarının askeri rütbeye tabi oldukları okul, Hendesi-i Mülkiye Mektebi olmasına rağmen Bedri bu okul mezunu değildir.Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Đstanbul Teknik Üniversitesi olarak anılacak olan bu okulun kayıtlarında mezun olmuş üç tane Bedri vardır, lakinaralarında Malatyalı Mahmud Bedri yoktur.

Dolayısıyla Bedri’nin, Kıbrıs’tan firar edip Mısır’da mühendislik diplomasını aldığı bu bağlamda doğruluk kazanmaktadır.

4 16 Ağustos 1909.5 15 Mart 1910.6 14 Ağustos 1910.7 12 Şubat 1911.8 14 Nisan 1912.9 28 Nisan 1912.

Paris’ten gelen Malatyalı yüzbaşı Bedri, “İsabet”, Şark, No. 26, 16 Şa’ban 1326 / 1 Eylül 1324 / 14Eylül 1908, s. 2

Bu konudaki bilgilerimizin şu kaynağa dayanmaktadır: Kazım Çeçen, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Kısa Tarihçesi, İTÜ Bilim ve Teknoloji Tarihi Araştırma Merkezi Yayın No:7,İstanbul 1990 ve http://www.arsiv.itu.edu.tr/tarihce/3335.htm

“Dersaadet doğumlu Bedri Efendi: doğum tarihi 1319, babasının adı Hacı İbrahim Efendi. Ali Bedri Efendi: doğum tarihi 1926, babasının adı Ahmet Nazif Efendi. Münir Bedri Efendi: doğum tarihi 3II. Abdülhamid döneminde orduda görevliyken siyasi faaliyetler yürüttüğü açıkça görülmektedir. İhbar sonucu adaya (muhtemelen Kıbrıs’a) kalebentlik cezasıyla sürgün edilmiş ama buradan firar ederek Mısır’a geçmiştir. İttihat veTerakki üyesi olan Malatyalı Mahmud Bedri, 1908 Devrimi’nden sonra yurda dönüşyapmış ve askerlikten ayrılarak sivil hayata geçmiştir.

Gelir gelmez matbu’at dünyasına girmiş, ardından da 16.08.1909 tarihinde Emniyet-i UmumiyeMüdüriyeti’ne bağlı yeni oluşturulan İstihbarat Dairesi İstihbarat memurluğuna bin beşyüz kuruş maaşla tayin edilmiştir.
İstanbul dışında Bursa’ya da görev için gitmiştir.

İstihbarat Dairesi’nde yaklaşık altı ay çalıştıktan sonra 15 Mart 1910 tarihinde bu kurum lağvedildiğinden yaklaşık 3 ay işsiz kalmış ve 14 Ağustos 1910’daiki bin kuruş maaşla İstanbul Belediyesi Fen İşleri üçüncü şubesi müdür muavinliğine tayin olmuştur. 14 Nisan 1912’de ise İstanbul belediyesi başmühendisliğine tayin edilmiştir.
Belgelerin gösterdiği kadarıyla teknik / ilmi bilgisiyle aynı zamanda Nafia Nezareti'ne de yardımcı olmuştur. Bu konuda en çarpıcı örnek İstanbul Nirengi mühendisi olarak anılması ve Isparta - Burdur depreminden sonra afetzede meskenve evlerinin inşa ve tamiri için Malatyalı Mühendis Bedri’nin görevlendirilmiş olmasıdır.

Bu göreviyle ilgili arşivlerde 5 Aralık 1914 tarihinden 17 Aralık 1914 1927, babasının adı Abidin Efendi’dir.” Bu bilgileri almamda yardımcı olan İTÜ. Arşiv Müdürü sayın Nilden Yiğit’e tekrar teşekkür ederim.

Kalebendlik, Osmanlı döneminde-kısmen TC.’nin ilk yıllarında da- uygulanan bir çeşit cezadır.Hükümlü bir kaleye hapsedilir ve ceza süresi bitinceye kadar ordan çıkmaz. Bu ceza, sürgün cezalarıarasında en ağır olanlardan biridir. Sürgün; “bir nevi zorunlu ikamet cezasıdır. Sürgün edilen suçlu(menfî), sürgün mahallinde (menfa) serbestçe hareket edebilme, oranın sakini gibi yaşayabilmeimkanına sahiptir. Sürgün cezasının, daha ağır bir ceza olan “kalebend” cezasından en önemli farkı da budur. Sürgün cezası genellikle başka bazı cezalarla birlikte uygulanmaktadır. Cezaya çarptırılan bir kamu görevlisi ise mutlaka görevine son verilmekte (azledilmekte), mansıp ve unvanları gerialınmakta, memuriyet maaşı kesilmekte, suçun durumuna göre malları kısmen veya tamamen müsadereedilebilmektedir.” Sürgün konusuyla ilgili bkz: Osman Köksal, “Osmanlı Hukukunda Bir Ceza Olarak Sürgün ve İki Osmanlı Sultanının Sürgünle İlgili Hattı-ı Hümayunları” OTAM, (no: 19 -2006), s.283-341

Sudan’da görevli olarak bulunuşu herhalde bu tarihlere denk gelmektedir. Bkz: M.Bedri, “Kürdler veAsrî İctima-i ”, Şark ve Kürdistan, No 2 (29 Şevval 1326 / 24 Kasım 1908), s.2 Paris’ten gelen Malatyalı yüzbaşı Bedri, “İsabet”, Şark, No. 26, 16 Şa’ban 1326 / 1 Eylül 1324 / 14Eylül 1908, s. 2 BOA. DH.EUM.MH. 1-14 ve DH. SAĐD. 177/97. BOA. DH.EUM.MH. 1-108

Yaşamları arasında iki önemli benzerlik bulunan Malatyalı Mahmud Bedri Bey ile İstanbul Şehremini Bedri Bey’i karıştırmamak gerekir. Her ikisi de yeni oluşturulan Emniyet-i Umumiye’de ve İstanbul Belediyesi’nde bulunmuşlardır. Lâkin; Mahmud Bedri 16.08.1909’da Emniyet’teyken Şehremin Bedri Bey ise 29 Kasım 1913-13 Mayıs 1916 arasında İstanbul Polis Müdüriyet-iUmumiyesinde bulunmuştur.

Mahmud Bedri, 14 Nisan 1912’de başmühendisliğe tayin olurken Şehremin Bedri Bey 13 Mayıs 1916 - 7 Temmuz 1917 arasında Şehreminlik’te bulunmuştur.

Şehremin Bedri Bey’in Dersa’adet’te Osmanlı uyruklu Ermenilere yönelik olumsuz davranışlarından ötürü“Ermeni kamçısı” olarak adlandırılması bu dönemlere denk düşmektedir.

Şehremin Bedri Bey için bkz:Osman Nuri Ergin, İstanbul Şehreminleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı, İstanbul 1996, s.389-402 Bayındırlık Bakanlığı 3/4 Ekim 1914 gece yarısı, Alaşehir, Denizli, Burdur, Isparta, Eğirdir, Seydişehir ve Akşehir’ikapsayan ve geniş bir alanı etkileyen 7.1 şiddetindeki deprem. Arşiv vesikalarına göre sarsıntılar yer yer en az altı gün sürmüştür. Bu deprem, Isparta sancağında büyük yıkımlara sebep olmuştur.Isparta’da 3.700 binanın tamamen yıkıldığı, yıkılmayanların ise oturulacak durumda olmadığı tespitedilmiştir. Isparta şehir merkezi ve köylerinde enkaz altında kalarak ölenlerin sayısı 1.500,yaralananların sayısı ise 500 olarak tespit edilmiştir. Bkz. BOA.MV. 194-
BOA. DH.UMVM. 58-57

SONUÇ:

Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu duruma çareler arayan birçok genç Osmanlı subayı gibi yaşamı sürgünlerde geçen Malatyalı Bedri; politik olarak Osmanlılık çizgisinden ayrılmamıştır.Kürtlüğü; Osmanlıcılık ekseninde kendini ifade edebilmenin bir aracı olarak görmüş, yıkılmaya yüz tutan imparatorluğun kurtarılması yönünde bir köşesinden de Kürt kavminin tutması gerektiği fikrini savunmuş ve bunun içinde Kürtlerin modern dünyaya ancak ve ancak eğitim konusuna ağırlık vererek katılabileceklerini belirtmiştir. Kendisinin bu yönde gelişen düşüncesi aslında dönemin Kürd aydınlarının düşüncelerinden farklı değildir. Örneğin aynı dönemlerde yayınlanan JÎN ve Rojî Kurd gibi Kürd gazetelerinde eğitime ağırlık veren yazılar sürekli gözeçarpmaktadır. Kürd matbu’atından İsmail Hakkı Baban, Said’i Kurdi ve Mithad Mikdat’ın yazılarıyla Malatyalı Bedri’nin gazetelerinde misafir edilmeleri tesadüf değildir.

Aynı şekilde kendiside KÜRD Teavün ve Terakki Gazetesi ’nde seri makaleler yazmıştır.Yazılarının hemen hepsi döneminin siyasi olaylarıyla biçimlenmiştir. Osmanlıdan bağımsız bir Kürt kimliğini vurgulamayan Malatyalı Bedri, bu çizgisini her zaman korumuştur diyebiliriz. Belki de bundan ötürüdür ki, daha sonraları gelişen bağımsız Kürdistan eylemselliklerinde adı görülmemektedir.Bu çalışmamızda hakkında bugüne kadar sadece birkaç makalesi dışında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız Malatyalı Bedri ’nin yaşamına ilişkin, biyografi denemesi yapmaya çalıştık. Yaşamında ve yazı dünyasında hala aydınlatılmayı bekleyen karanlık noktalar olan, II. Meşrutiyet döneminin bu önemli simasının çok daha ayrıntılı olarak araştırılması gerekmektedir.

Dipnot:

* Panteion Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Tarih Anabilim dalı / Yakınçağ Tarihi Araştırmalar Merkezi.

Malmîsanij, Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti ve Gazetesi, Avesta yayınları, Đstanbul 1999, s. 102-104. Fatih Ünal, II.Meşrutiyet, Ulusçuluk ve Kürt Ayrılıkçı Hareketi, Doğu Batı, no.46, s.69-107.

DH. SAĐD. 177/97. Sicill-i ahval. Bu ve başka bazı belgelere dikkatimi çeken ve transkripsiyonunayardım eden Dr.Candan Badem’e teşekkür ederim.3 Takriben 1877.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.