Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 15 June 2009

Nuri'nin Askerlik Hatıraları -4

Diyar AYDIN

Nuri ve arkadaşları TC´nin askeri kışlasına yaklastıkça heyecan ve korkularıda
artiyordu. Zira bu insanlarin çoğu TC askerlerini yakında görmiş değildi.
Nur'inin konumu biraz daha farkliydi.
TC askeri köye geldiginde Nuri köyü terk ediyordu.
Asker köyden çıkmayıncaya kadarda eve dönmiyordu.
Dolayisiyla Nuri TC askerini yakında görmemişti.
Bu nedenle Nuri, kışlaya yaklaştıkça hem korkusu, hemde heyecani gitikçe artiyordu.
Nuri'nin esmer tenli yüzü kıpkırmızı olmuştu. Diğerlerininde korkusu artmıştı, ama korkularını belli etmemeye çalışıyorlardı.
Haso´da belli bir süre sessizliğe bürünmüştü.
Haso, yinede Nuri fukarasını gözüne kestirip yanına yaklaştı.
Nuri korkuyormusun diye sordu.
Nuri, „Eeh biraz“diye mırıldandı.
Haso, sessizliği bozmak için Nuri fukarasını adeta hedef seçmişti.
Fakat Nuri hiç kimseyle konuşmak bile istemiyordu.
Kışlada onu ne tür zorluların beklediğini düşünüp duruyordu.
Bu nedenlede Nuri kendi derdiyle başbaşa kalmak ve birazda iç dünyasıyla yalnız kalmak
istiyordu.
Derken Nuri ve arkadaşları kışlaya teslim oldular.
Nuri ve arkadaslarına hemen TC´nin tek tip askeri elbiselerini giydirdiler.
Palyaçolara benzediler.
Sıra onları bölüklere dağıtmaya gelmişti.
Nuri, biraz şanslı olacaktiki, onu arkadaşlarından ayırtmadılar. Onlarla aynı bölüğe verdiler.
Çünkü Nuri, tek bir kelime Türkçe bilmiyordu.
Nuri, arkadaşlarıyla aynı bölüğe verilmesine sevindiysede bu birliktelik Nuri'nin dayak
yemesinin önüne geçmeyecekti.
Nuri'nin tek kelime Türkçe bilmemesi TC subaylarının dayak atmasına yetiyordu.
Sabah ilk askeri içtimasına katılan Nuri, “rahat hazırol“ bağırtısından sonra sıra sayıma gelmişti.
“Baştan say“ komutuyla bir iki üç derken sıra Nuri fukarasına gelmişti.
Nuri, onikinci sırada olmasına rağmen “otııııızz“ diye bağıriyor!
Bölük komutanı, Nuri'ye “asker üç adım öne çık“ diye bağırıyor.
Nuri, komutanın dediklerini anlamıyor. O, yine avazı çıktığı kadar bir kez daha “otıııız“ diye bağırıyor.
Komutan dediklerini bir daha tekrarlıyor. Nuri, yine “otıııız“ diye bağırıyor.
Komutan bakıyor olacak gibi değil, eliyle gel işareti yapıyor.
Nuri, sırıta sırıta komutanın yanına gidiyor. Gitmez olaydı.
Komutan Nuri'ye tekme tokat girişiyor. Nuriye defalarca bulunduğu 12. sıra tekrarlatılıyor.
Nuri'yi hırpaladıktan sonra yerine gönderiyor.
Nuri, bir taraftan dayağın verdiği acı, diğer yanda arkadaşlarının önünde dayak yemenin verdiği şaşkınlıkla yerini şaşırıp başka yerde sıraya giriyor.
Sayım tekrarlanıyor.
Nuriye sıra geliyor. Nuri, bu sefer 15 sırada. Ama o bunun farkında değil. Sıra kendisine geldiğinde “onkiii“ diye bağırıyor.
Tekrar öne çağrılıyor. Bir öncekinden kat kat dayak yiyor. Bu sefer bulunduğu 15. sıra defalarca tekrarlatılıyor. Yerine gönderiliyor.
Sayım tekrarlatılıyor. Sıra Nuriye geliyor. Tüm sesiyle “şeşbeş“ diye bağırıyor.
Komutan bakıyor olacak gibi değil, bu kez işitmemezlikten geliyor.
Nuri, sabah akşam sayım dayağının daimi üyesidir. Nuri'nin dayaksız günü olmuyor.
Nuri'nin bu durumu arkadaşlarınıda üzüyor.
Hasso, birgün “Ya Nuri sen hep dayak yiyorsun buda bizleri üzüyor, fakat elimizden bir şey gelmiyor“.
Nuri, derin bir nefes alarak “Benimde yapabileceğim bir şey yok“ dedi ve ikisi derin bir sesizliğe gümülüyorlar.
Günlerden pazardı. Askerler izinliydi. Nuri ve arkadaşları yanyana oturuyorlardı. Arkadaşları sohbet ediyorlardı. Fakat Nuri, derin bir düşünceye dalmıştı. Kafasına bir şeyler gelip geçiyordu. Nuri'nin düşünceli dalgın hali arkadaşlarınında dikkatıni çekmişti.
Mirza, Nuri'ye moral vermeye çalışıyordu. “Yahu Nuri neden keyifsizsin, bende türkçe bilmiyorum. Bende dayak yiyorum. Ne yapalım Nuri kardeş? Bu. Biz Kürdlerin kaderi olsa gerek?“ deyip sanki olup bittenlerin olağanmış gibi Nuri'yi teseli etmeye çalışıyordu. Fakat Mirza hiçte öyle düşünmüyordu. Olup bittenlerin olağanlıkla bir alakasının olmadığını çok iyi biliyordu. Türklerin Kürdlere yaklaşımının sonucu olduğu biliyordu.
Bu kez Haso, devreye girdi. “Nuri sen hergün dayak yiyorsun. Bunun bir çarası olmalı. En iyisi yarın sayımda en başta sen kal ve say dedikleri zaman “biiir“ diye bağırırsın olur bitter.
Herkes Hasso'nun bu önerisini olumlu buldu. Nuri'yi dayaktan kurtaracak en iyi yöntemin bu olduğundan karar kıldılar.
Ertesi gün sabah istimasında Nuri en başa geçti.
Komutan bölügü selamladiktan sonra, Nuri'nin başta olduğunu görüyor.
Komutan “geriden say“ komutunu veriyor. Nuri denileni anlamıyor. En sonundaki askerle birlikte “biiir“ diye bağırıyor.
Nuri öne çıkarılıyor. Her sabah rutin hale gelmiş dayağını yiyor. Çok fena oluyor. Yere düşüyor. Yerden kalkamiyor. Hasso ile gözgöze geliyor. İkiside çaresiz. Nuri, Hasso'ya bakarken bu dayağın sorumlusu sensin dercesine yardım bekliyor. Hasso'nun yapabileceği bir şey yok. İçinde oldukları çaresizlikten dolayı sadece gözyaşlarını tutamiyor.
Nuri, hergün dayak yemekten artık bıkıyor. Neye mal olursa olsun kışlayı terketmeyi kafasına koyuyor. Kimseye bir şey demeden kışlayı terkediyor. Çarşıya varıyor. Sağa sola gidiyor. Devriye gezen iki inzibatın dikkatını çekiyor. Yakalanıyor. İnzibatlar Kürdçe, Nuri Türkçe bilmiyor. Bir türlü anlaşamıyorlar. Derken Mirza'ya rastlıyorlar. İnzibatlar, Mirza'ya Nuri'yi tanıyıp tanımadığını soruyorlar.
Mirza'da “Evet tanıyorum. O da Ezididir“ diyor.
Mirza'nın cevabı Nuri'nin idam fermanı oluyor.
Mirza, bilmeden Nuri'nin suyunu ısıtmış oluyor.
O gece Nuri, dünyanın en iğrenç hakaret, küfür ve işkencelerine tabi tutuluyor.
Nuri'yi uyutmuyorlar.
Uygulamalar geceli gündüz devam ediyor.
Bir kaç gün sonra Nuri'yi baygın olarak koğuşuna bırakıyorlar.

Devam edecek...

Merhaba Diyar, senin hikayenin kurgusu gayet güzel olmus, fakat anlatim bicimi biraz siritiyor. Örnegin sen kisileri anlatirken onlarin isimlerini cok sik, sik aniyorsun. Hele birinci bölüm neredeyse bastan sona Nuri söyle yapti, Nuri söyle dedi! vs. hep "Nuri, Nuri, Nuri!" Tabii Nuri degilde kim diyeceksin ama bence Nuri demedende Nuri'yi animsatacak, onun oldugunu bilecegimiz kelimeler kullanmak mümkündür. Belkide senin yazdigin bu hikaye bir kisa hikaye mi, yoksa roman mi, yoksa novel mi bilinmiyor. Hikayenin basindan beri ne oldugunu bilmek bence önemlidir, cünkü ancak ona göre de kahramanlarini ve yazilis bicimini secersin. Neyse; sana akil vermek olmasin ama hikayenin kurgusu ve konusu gercekten cok güzel. Asagida sana kisa hikaye yazma kriterelerini veriyorum, belki seninkisi kisa hikaye degil ama her neyse ona görede yazarsan daha iyi olur. Örnegin kisa hikayede anlatim vs. yok ama bir novel veya romanda ya da sadece hikayede o zaman kahramanlarin davranis, his ve duygularina yer vermen lazim. Sen bunu yapmadigin icin hikaye biraz kuru olmus. Ayrica yazilis biciminede dikkat etmek gerekiyor, örnegin kahramanlari veya kisileri konusturunca tirnak isareti acmak vs. gibi teknik seylerede dikkat etmek gerekiyor. Calismalarindan üstün basarilar dilegimle ... [b] Kisa Hikaye Kriterleri:[/b] 1. Sadece BIR konu (hikaye) 2. Hersey kendisi icinde yasiyor. Tasvir/tarif etmek yok! 3. En önemli figür'un sadece BIR önemli karakteri vardir, ve bu karekter sonuna kadar islenilmelidir: Davranislar, konusmalar, hareketler hikaye'den ayna gibi görülmelidir. 4. Kisa hikaye sadece buzdagidir, cogunluk tahmin edilir. 5. Önemli olanin üzerinde durmak, hersey uyum icnde olmali, bir anlam vermelidir. 6. Yükselen gerilim, heyecan-yumusama ile degistirme. 7. Ne önemsiz dis görünüsler, ne de tesadüf, yoktur. Her seyde bir anlam, baglanti ve iliski vardir, tekrar ve tekrardan öne cikar ... 8. Örme kurallina uymak: Kahraman – tehdit – zafer. Zafer kahraman tarafindan yapilmalidir, baskalari tarafindan ve ya tesadüf ile degil. 9. Bir az genisce konuya baslamak, fakat ic (cekirdek) kisa ve gergin, ve sonuc sarsici, derin soluk alici olmali. 10. Eylem'i noktalama isareti ile pekistirmek. 11. Giris: Dolayli konusma Cekirdek: Direkt Giris: Gecmis zaman Cekirdek: simdiki zaman 12. Mümkünse ön hazirlayici süpriz yerlestirmek. 13. Kisa hikaye sonucta sasirtici bir süpriz hazir tutmali, bu süpriz önceden hazirlanilmali 14. En iyisi Koz'u basindan beri masaya koymak. Herkes onu görüyor fakat onun icinde en büyük Koz'u degil. 15. Tek tip atmosfer: Neseli veya üzücü. 16. Kisa hikaye bir flasla resim cekmedir. 17. Olan herseyin bir motifi vardir. Herseyin bir gerekcesi vardir. Üst üste insaa edilir, etkisini gösterir. 18. Giris: Kisa ve dar. En önenli seylere yer verilir. Bazi noktalar birakilir, cekirdekte tekrar islenilir. 19. Giris: Bas oyuncuya güven kazandirir, bu kisinin karekteri cevre ve motif ile birlikte islenilir. 20. Cekirdek: Burada tehdit gündeme gelir. 21. Sonuc: Burada tehdit ortami cözülür. 22. Her üc parcada söyle düzenlenir: Heyecani yükseltmek – en üst derece – azalmak. Her yeni sahne gecmis sahnenin bir yükseltilmesidir. 23. Her yeni sahnede herhangi yeni bir sey vardir. Bu yeni sey okuyucuda merak ve heyecan yaratmali. Düzenleme bilicsiz yapilmis gibi gözükmeli. 24. Olayin gectigi yerde bütünlük saglamak. Bir yerde cesitli sahneler olabilir. 25. Zaman ile bütünlük saglamak. 26. Herhangi bir seyin sembolik anlami olmali. Bir kisa hikaye bilgelik veya atasözü icinde tasimali. 27. Karsi oyuncularin isimlerini birbirinden ayird etmek gerekir. 28. okucuyucu yaniltilmak isteniyorsa, gerekce gösterilmeli. Sakadan olmamali. 29. Kisa hikaye anlatilmaz! Kendisi konusur. Yazar hic yalan söylemez! Yazarin düsünceleri ve hisleri görünmemeli. Kaynak: „Grundlagen und Technik der Schreibkunst.“ M.Pawlak Verlagsg. mbH, 1983

ahx alan ahx he vallahi yahsi tavsiyelerde bulunmussun; bak sana 29 maddeli degil ama tek siklik bir oneri; hikaye yazmanin temel kurallari olmaz.yazim kurallari olur ama belkide turkce imla ve yazim kurallarini bir digerine hatirlatmasi gereken en son arkadaslardan birisin bu platformda, darilmaca gucenmece yok, adim davut benim, lakabimda "dogrucu". bir duzeltme daha; novel ile roman ayni anlama gelirler. ote yandan,sen gercek, su katilmamis bir kurt yurtseverisin; gipta ediyorum sana.ancak, son bir hatirlatmada bulunayim; amarikayi yeniden kesfetme diye , genelde bariz hata iceren politik-sosyal yorumlara , analizlere yonelik elestirel bir deyis vardir; bence, her okudugun, ogrendigin sana gore yeni, teorik konulari, kimselerin daha evvel tartismadigini falan dusunme derim.ornegin, tutarda toplumlarin sosyolojik gelisme evrelerini ( kolelik-feodal-burjuva zart zurt) boylesi platformlarda uzun tutarak her hangi bir tartismaya yonelik aciklama babinda yazarsan, bu tutum " amerikayi yeniden kesfetme" tavrina ozelliklede boylesi platformlar goz onune alindiginda, cuk oturacaktir. yukarida yazdigin 29 maddeli elestiri ve hatirlatma mesajida, biraz daha da ultra agir kacmis. elestirime kizip darilma, muthis inancli yurtseversin; amigoluk, yalakalik bilmiyorsun; ogrenmeye hevesli ve bildiklerini paylasmayi dustur edinmissin..bence dogru yoldasin. bir takim puruzleri hepimiz dusunsel heybemizde tasiriz.

[b]Roman:[/b] Olmuş ya da olabilir nitelikteki olayları ve konuları ele alan edebî türlere Roman denir. Diğer türlerden ayrılan en önemli özelliği, uzunluğudur. Romanlarda, toplumsal olaylar ve ilişkiler gerçeklere uygun bir tarzda ele alınır. Eger Roman bir daire ise, Kisa Hikaye dairenin bir segmenti, Novell ise dairenin ücte biridir. Ingilizce Novel tabii ayni zamanda "roman" anlamina geliyor ama örnegin Avrupa'da Novell kücük Roman diye tanimlanir ve Roman'dan ayri bir yeri vardir. Diger zirvalarinida geciyorum ...

yazdiklarimi zirva kapsamina aldigina sevindim desemmi acaba ? roman tarifin bana cok ilginc geldi; demekkine tas devrine iliskin bir roman yazilmaz; belki de spielberg'in yaptigi film var di ya e.t, onunda romani felan olmaz herhalda.gercek olmayacagina gore ? ama kimine gore de her iksisinde romani olabilir,. bazilarimiz uzayda evrenin herhangi bi kosesinde insana benzemeyen yaratiklarin varliklarina inaniriz. o zaman senin bu roman tarifin tartismali oluyere. bazi korku roman yazarlari var, kitaplarinda hortlagin, hayaletin inin cinin envai cesidinin cinsinden gecilmiyor allahima.demekkine bu adamlar roman degil, baska bir seyi kitap yapip, gelismis bati ulkelerindeki kerizlere bi guzel yediriyolar. ama yokarda degindigim gibi, ahalinin kalin bir kesimi hortlaga, ine cine harbiden inanir, obur dunyaya inanan, her halde hayalete haydi haydi iananir, ole delmi ? he simdi ne olacak ? roman tarifi yine defolu oldu. bence en iyisi devrimci roman yazmak, hic olmazsa yarin bigun devrim neyi olabilir de romanciligin tarifine halel neyi gelmez . allah akil dagitirkene beni es gecmis mi ne.

1918 paris konferansinda Lloyd George ile Clemenceau Wilson un 12 prensibiyle musa nin 10 emrini cagristirarak Musada 10 amendment vardi wilsonun ki 12 adet! diye dagla geciyorlar. wilson dalgayi haketmiyordu bence ancak musa nin kac bin yil once ortadogu ahalilerinin onune koydugu 10 emri isa muhammed su bu epey detaylandirdi. bunlar alan i kesmemis 50-60 maddelik bir "iyi kurd" listesi cizmiski bu listeye uyan kurdu birakalim oyle bir insan gelmis gecmismi bu dunyadan diye dusundum. ahlak iyidir ama basit-siradan konularda cuvallayip olmayacak konularda da ahlak talep etmek inandirici degildir. receteyle de ahlak olusmuyor tipki roman edebiyat sanatin recetesi olmadigi gibi. simdi tesbitci ogrene hevesi dedi bende test ediyorum bakalim hevesin ardinda ogrenme yetenegi varmi? BB & K asap bozar ama ogretir!

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.