Kürt sorunu, Ortadoğu’nun çözümü gecikmiş en önemli sorunudur. Güçlüğü de, 1923’te Lozan’da, Kürdistan’ın, haksız olarak dört Ortadoğu ülkesi arasında bölüşülmüş olmasıdır. Kürdistan’ın tarihini merak edenler için söyleyelim, 1806 Süleymaniye’deki Babanzade Abdurrahman Paşa başkaldırısından bugüne kadar geçen iki yüz yılda Kürt Ulusal istekleri hep kanla bastırılmıştır. Şex MAHMUT Berzenci’den bugüne kadar Kürtler Mahabat, Ağrı, Zilan, Dersim ve Güney Kürdistan’da büyük bedeller ödediler.
Kürt sorunun çözümde gecikmesinin sebebi, sahte Arap Komünizmi, İran’ın Tudeh solculuğu ve Irak ile Suriye’nin Basçı ideolojisi ile Türkiye’de Faşist ve militarist yüzlü Kemalizm’dir. Bu sahte ideolojiler Kürtlerin elli yıl gecikerek tarih sahnesine çıkışına sebep oldular.
Kürt Ulusal Kurtuluş Mücadelesi için bir tarih özeti yapacak değilim. Bu, ciltler dolusu kitapların konusudur. Ama Kuzey Kürdistan’da, 1938’deki Dersim katliamdan sonra bir ölüm sessizliği hüküm sürer. İşte bu ölüm sessizliğini, tarihimize 49’lar (Kırk dokuzlar) olarak geçen toplu tutuklama olayı bozar. Kırk dokuzlar hareketinin önemi buradadır. 17 Aralık 1959’daki bu toplu tutuklama öncesi yapılan politik faaliyetler Kürtlerin ‘’biz buradayız, işte varız’’ demeleri ve kendilerini 1960’tan sonra Askeri, siyasi mahkemelerin huzuruna çıkmaları, kimlik ve varlıklarının savunmalarının başlangıcıdır.
Kırk dokuzlar hareketi, Kürt aydınlanma tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu tarihten sonra Kuzey Kürdistan’daki illegal partiler ile legal kurumlara temel teşkil etmiş 49’ların birçoğu önemli politik görevler yürütmüşlerdir. Bu hareket Türk devletinin Kürtleri inkâr politikasına ilk darbeyi vurmuştur. Dünya bu vesile ile Kuzey Kürdistan Kürtlerinin sesini yaptıkları savunmalarla duymuştur.
Kırk dokuzlar hareketi bir aydın hareketidir, ama bu hareket içinde askerler, serbest meslek sahipleri, esnaf ve öğrenciler yer almışlardır. Bu hareket sınıfsal değil, ama ilerici bir harekettir, en azından Kürtlerin varlık ispatını sahneye koymuştur.
49’lar hareketini yaratanlar; Binbaşı Şevket Turan, Ziya Şerefhanoğlu, Musa Anter, Medet Serhat, Yaşar Kaya, Sait Elçi gibi şahsiyetlerdir.
49’lar kadrosu içinden çıkıp son elli yılda önemli görevler yapmış şahsiyetler vardır.
49’lardan Musa Anter, Medet Serhat ve Yaşar Kaya'nın 1963’te çıkardıkları ‘’DENG’’ dergisi Türkiye cumhuriyeti tarihinin ilk Kürtçe-Türkçe dergidir. Sait Elçi ve Sait Kırmızıtoprak (Dr. Şıvan) birer illegal Kürt partisi kurmuş ve hayatları ile ödemişlerdir. Binbaşı Şefket Turan, Doğu mitinglerinde önemli rol oynadı. Ziya Şerefhanoğlu Bitlis’ten senatör oldu. Senatör iken Türkiye’den kaçtı. Yaşar Kaya, İstanbul’da, 1991 yılında yayın hayatına başlayan ‘’Özgür Gündem’’ gazetesinin sahipliğini yaptı ve köşe yazıları yazdı. 1993’te kurulan DEP (Demokrat Partisi) Genel Başkanlığı ve 1995 yılında Avrupa’da kurulan ‘’Sürgünde Kürdistan Parlamentosu’’ Başkanlığı ve Kürdistan Ulusal Kongresi Başkanlık Konseyi üyeliği yaptı.
Türk devletinin, 49’ların tutuklaması için kendi istihbarat servislerine hazırlattığı raporlar ilgi çekicidir. Kürtlere yönelik yapılacak tutuklamayı, bir komünist sızması olarak batı dünyasına duyurur, uluslar arası maddi destek alırız diye düşünür. Bu kişilerin komünist olarak deklere edilmesi durumunda dindar olan Kürt halkı nazarında bu davayı en az otuz yıl daha ertelemiş olmanın hesabını yapar.
Türk devletinin 49'lar davasındaki hedefleri buydu, fakat sanıklar bu hedefleri boşa çıkaracak, Kürt ulusal kurtuluşçuları olduklarını savundular. Bütün istihbarat raporlarını çürüttüler. Mahkeme on yıl sürdü, neticede bazı ceza ve sürgün kararları çıktı. Birçok kişi sürgün cezasını çekti.
Çok rahatlıkla söylenebilir ki, 49’lar hareketinden sonra Türkiye Kürdistan’ında Kürt sorununu konuşma imkânı doğdu. Bu harekete neden Kırk dokuzlar adı verildi diyenler olacaktır, bir arkadaşımız Emin Batu, hücrede donarak ölmüştü. Biz elli kişi iken 49 kişi kalmıştık. O günkü zindan hücreleri, hiç kimsenin hafızasından silinmedi. 4,5 ay yerin dibindeki hücrelerde kalındı. Birçok arkadaşımız ölüm ile burun buruna gelerek askeri hastanelere kaldırıldılar.
Bu hareketin üstünden Kırk sekiz yıllık bir zaman dilimi geçti, böyle bir hareketin içinde olmanın onuru ile, bu yıla kadar, yarım yüz yıldır Kürt mücadelesi içinde olduğum için mutluyum.