Elimi kulağıma götürüp türkü söyliye söyliye dünyaya gelmeden önce garip ve belalı bir yaşamın beni beklediğini his ettim.Dünyaya gelişim büyük gürültülerle oldu.Annemin bağırışı çağırışı yanındakilerin gürültüleri ile birleşince belelı bir dünyaya geldiğimi anladım.Çok bilmişçe benimle uğraşmaları,ilkelce sarıp sarmalamaları biraz tuhaf,biraz çocuksu buldum.Büyümek kolayı değil böylesi yaşam ortasında.Büyük inceleme-izleme yapısı olmalı insanda.
Bizimkiler iki dil kullanıyorlar Kürtçe ve Türkçe.Türkçeyi doğru düzgün kulanamamalarına rağmen çok bilmişce bir eda ile konuşuyorlar.Ürkeklik,gizlilik daha doğrusu bir sırrın gizliliği söz konusu.
Yoksul olma ayrı da dil bilmemezlik feleket.Neden mi ? daha okula ilk adımı attığım günlerde Türkçeden lam-cim anlamazdım.Arkadaşım İshak’a sordum,öğretmene ne söylemem ,nasıl söylemem gerek.
-Ya İshak, karnım ağırıyor,nasıl anlatacağım.Ne ise öğrendiğim cümleleri tekrar ede ede öğretmen Mete’ye tabii Türkçe
-Karnım ağırıyor,öğretmen abi,dedim.Dedim ya demez olaydım.Hoca bir tokat attı ‘ki Kelebek gibi havada döndüm.Karnımın ağrısı, tekme tokat ağrısı arasında bulutlu bir havada iken İshak’ın öğretmene korka korka bir şeyler anlattığını gördüm.Bir tekmede o yedi.İshak yanıma gelerek,
-Ser hışk,ben sana öylemi dedim.Sen karnım ağırıyor diyeceğine kemik kırana karım ağlıyor dedin.Bundan sonra sana tercüman olmam arkadaş dedi ve bir daha olmadı.
Türkçeyi şöyle böyle konuşmaya başladığımda ilk okul dördüncü sınıftaydım.Okul bana ceza evi gibi geliyordu.Daha doğrusu şu Türkçe ve okul başıma bela olmuştu.Dergi parası getirmemiştim,yani dayak var demekti.Birde dersi bilmiyordum.Hani bu ders olayıda öyle uzun bir şey değildi!Yurtaşlık kitabında,”milli duygu nedir”başlığını taşıyordu.Büyük abime sordum,o da hemen karşı çıktı,ırkçı falan dedi.
-Öğrenmiyeceksin bu zıkkımı,ayakabı,domates demektir, kestirip attı.Bense öğrenip bu işkenceden kurtulmak istiyordum.Ama boşuna.Öğretmense bu milli duygu belası üzerinde çok duruyordu.Olmazsa olmaz herkes bilecek.Sınıf geçmek isteyen bir kalem mükafat almak isteyen şu”milli duyguyu”bilmesi gerekir.Ne olursa olsun bilinmesi zorunlu.
Sınıfın yarısı tahtada dayak sırasına geçmişti’ki 2956,yani sıra bende idi.Mete ile göz göze geldik.Bu adam bana gıcıktı,gözlerimin içine baktı.Sanki içimden geçenleri okuyordu gözlerimde.Bu milli duygu hikayesi altın mıydı ,ne yatıyordu bunun altında.
-Milli duygu,milli duygu demektir hocam dedim.Cümlemi daha bitirmeden hocanın tek eli üstünde,havadaydım.Sol gözüm görmüyordu,daha doğrusu açılmıyordu.Yani güvenli ellerdeydim.Çöp kutusunun orda iki büklümken gürültüler arasında bir kız öğrencinin,
-Hocam seni öldürecekler,aşireti büyük onların dediğini duydum.Ortalık biraz sakinleşti,fırtına dindi.Sırtımı duvara dayadım.Kızın söyledikleri benim için en büyük sillahtı.
-Hocam,büyük abim dedi’ki hocana söyle,bundan sonra dergi vermesinler para vermeyeceğiz.Milli duygu içinde dedi’ki bizim bahçede yetişmiyor,öğretmenine söyle o bilir,bizde aynı yoldan geçtik dedi.Öğretmen delirdi.Bazı şeylerin kırıldığını ,değer kayıp ettiğini anladı.Öğrencilere,
-Şunu götürün ağzını,gözünü yıkayın dedi.Sıra bende idi,
-Hayır dedim ,evime gideceğim.
-Götürün ağzını gözünü yıkayın dedim.
-Yıkamıyacağım.Bu arada arkadaşları Kürtçe tehdit ettim.
-Beni ellemeyin yoksa aşiretlerimiz savaşır sonra.Kimse bana dokunmadı.Öğretmen yumuşamıştı.
-Çocuğum,seni severim.Beni kızdırma,hadi benimle gel.Yüzümü o yıkamak istiyordu.O diretti,ben direttim.Zorla ayağa kalktım.Sol bacağım tutmuyordu.
-Bundan sonra okula da gelmeyeceğim dedim.
-Bela bela boklu bela bu çocuk.Okul müdürü geldi,konuştular.Tek duyduğum,
-Her şeyin usulu var,usulun dışına çıkıyorsunuz.Kürt hademe ve iki kişi daha geldiler.Kucaklayıp beni götürdüler,ağzımı ,yüzümü yıkadılar.Birde süt tozu,büsküt verdiler.Kürt hademe beni alıp eve götürdü.
-Bu çocuk çok yaramaz dedi.Yaramazlık yapıyor,düşüyor,kırıyor,döküyor.Annem bağırdı çağırdı.Babam yoktu.Büyük abim çıkıştı,
-Ne olmuş,ölmedi ya,konuyu kapattı gitti.Dört gün kıralar gibi ilgilendiler benimle bizimkiler.
Büyük abim birde iskarpin ayakkabı almıştı bana.
-Yarın okula gideceksin.Öğretmenin dergi dağıtırsa yırtıp masasına koyacaksın o faşonun.Dört günlük bir aradan sonra sınıfa girdim.Kimse bana yanaşmıyor.Öğretmen hiçbir şey demiyor,matematik nasıl yazılır onu yazdırmaya çalışıyordu.Simsiyah gözlük takmıştı.Çok korkunçtu,sertti.Tenefüste Kürt hademe yanıma geldi.
-Abin çok ayip etti,olum bu kadarda olur mu,adamın iki gözünü patlatmış,mahafolmuş gözleri,kafasının her yanı kırık,söyle çok ayıp etmiş dediğimi de.Düşündüm bir ara abim babama,
-Bunlar daha süt kuzuları,bebek bunlar baba bebek.Ne eğitimi,bizden bu güne bir şey değişmedi. Türkler kendilerine biz kendimize.Milli duygu;Vatanını ,milletini her şeyden üstün tutmak ,sevmek demektir.Yani ,Türkiyeyi,Türklüğü sevmek milli duygudur.Kürtlüğü unutturmak,Kürdistanı unutmak onun yerine Türklüğü koymaktır.Dili yasak bir çocuk nasıl çocuk olsun,nasıl derdini anlatsın,nasıl geleceği olsun dedi ve kıpkırmızı bir suratla çekti gitti.
Milli dugu milli hasasiyet oldu,Tekler tek kaldı.Kürt politikası yapan milli duygu ürünü çift kişilikli bir çok Kürt Kürtlük adına bir şeyler yaptığını sanıyor.Sömürge olduğunu unutmuş ve Türklerin yasaları,hasasiyetleri doğrultusunda vardır.Eğer bunları kaldırılırsan hiçbir şey değildir.Çünkü onları şekillendiren budur.
Yukardaki yazı bir arkadaşımın gerçek hikayesidir,yaşadıklarıdır.Yıllardır ondan haberim yok.Kurdistani bir yürek.Ben sadece anısını kaleme aldım.
Saygılarımla
oyku harika - Aso'ya oneri - Rica