[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6334]
Yürütme organı Kürdistan Başkanlığı, Kürdistan Bakanlar Kurulu, Kürdistan Peşmerge Güçleri, asayiş ve polis güçlerinden oluşuyor. Bu güçler Kürdistan Bölgesi iktidarında birleşik olmak zorundadır.
Kürdistan'da yasama organı Kürdistan Parlamentosudur. Bu organ birleşik olmalı ve tüm Kürdistan Bölgesi için kanun çıkarması gerekir.
Yargı organı, Yargı Encumeni ve yargı sisteminin kurumlarından oluşuyor. Kürdistan Bölgesinde tek bir yargının hüküm sürmesi gerekir ve Kürdistan Parlamentosunun çıkaracağı kanunlara göre çalışmalıdır.
Fakat, iktidarın yetkilerini Kürdistan Bölgesi yürütmesiyle vilayetlerin idaresi arasında paylaşmak lazım. Bunlardan biri Bakanlar Kurulu ve diğeri ise Vilayetler Meclisinden oluşuyor. Yani ademi merkeziyetçi kuralları tatbik etmek lazım.
„Ademi Merkeziyetçi“ öneriye karşı çıkanlar, bölge bütçesinin kullanma şeklinde olduğu gibi karanlıktan kalmasından, yönetim kademesinin farklı derecelerinde kadroların atamasının keyfiyetinden çıkarları vardır. Onların, bir şekilde farklı biçimlerdeki yolsuzlardan çıkarları vardır.
Biz bu önemli hususlar konusundaki düşüncelerimizi gizlemiyoruz. Bu meselelere dair biz, hem yazılı ve hemde televizyonlarda yapılan söyleşilerde açık ve sağa sola çekmeden düşüncelerimizi ortaya koyduk. Biz bunları suç değil, Kürdistan bölgesi idaresinin reforme edilmesi projesinin bir parçası olarak görüyoruz.
Anyasa: Başkanlık için mi yoksa Kürdlerin Hakları için mücadele...
Talabani raporunun bir kaç yerinde Irak Anayasasında yazılı olan kazanımlarla övünüyor. Eğer birileri Anayasa'nın yazılış sürecini bilmese , onu Anayasa'da yazılı olan kazanımların kahramanı sanır.
Burada tarih için bu meseleye dair şahitliğimi ortaya koymam gerekiyor. Bu meselenin detaylarına ilişkin bilgi sahibi olmak istiyenlar sorabilir. Çok şükür ki, Kürdistan Başkanı Mesud Barzani, Azad Berwari ve Dr. Nuri Şawes hala yaşıyorlar ve Anayasa'yı yazım sürecine katılmışlardı. Bunların dışında daha onlarca kişi bu konuda Bağdat'ta yapılan toplantılara katılıyorlardı.
Ben Irak Parlamentosunun üyesi değildim. Bundan dolayı, Anayasa'yı Hazırlama Komisyonun üyesi değildim. Irak Anayasasının yazım sürecinin sonuna gelindiği bir dönemde, bir kaç taslak yayınlandı. Fakat, Kürdlerin hakları açık bir şekilde taslaklarda yer almıyordu.
Mesud Barzani Anayasa Taslağı'na son biçimi vermek için Bağdat'ta gidecekti. Barzani kendisiyle birlikte Kürdistan siyasi partilerin temsilcilerini ve Kürdistan Parlamentosunun üyelerini Bağdat'ta götürdü. Barzani benimde kendisi ile birlikte Bağdat'ta gitmemi teklif etti.
Amerikalılar Anayasa sürecinin sağlıklı bir şekilde yürümesi, tespit edilen zaman içinde Anayasa Taslağının tamamlanması ve yayınlanması için ciddi bir baskı kuruyorlardı. Irak ve Kürdistan siyasi güçlerinden Anayasa'nın maddelerini tartışmak ve hazırlamak amacıyla „Siyasi bir Mutfak“ oluşturuldu. Bu „Siyasi Mutfak“ta ben ve Talabani YNK'yi temsil ediyorduk.
Hazırlanan o Anayasa Taslağında Cumhurbaşkanı'nın yetkileri sınırlandırılmış ve sembolik hale getirilmişti.
Talabani kendisini Cumhurbaşkanı olmaya hazırlamıştı. Talabani Cumhurbaşkanı'na yani kendisine öngörülen yetkileri az görüyordu. Talabani, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini genişletmek istiyordu. Arap tarafı Kürdlerden daha tecrübeliydi. Onlar, Saddam tecrübesinin yeniden tekrarlanmaması için Irak'ta Parlamenter sistemi istiyorlardı. Araplar, parlamenter siyasi sistemin tehlikeye sokulmaması için Cumhurbaşkanı'na sembolik yetkiler vermek istiyorlardı.
Talabani buna razı olmadı, yapılan ilk toplantıda Cumhurbaşkanı'nın yetkileri üzerine çok sert bir konuşma yapmadı. Kimse onun düşüncelerini paylaşmadığından dolayı kızdı ve toplantıyı terk etti. İkiside Kürdlerin zararına tamamlanan toplantılar hariç, Anayasa'nın yazım sürecinin tartışmalarına hiç etkili ve ciddi bir katılımı olmadı.
Birincisi; Arap tarafının büyük bir kesimi, yeni Anayasa'da onlarca yıl boyunca Kürdlerle merkezi hükümet arasında çelişki ve çatışmalara neden olan „Irak Arap Milletinin bir parçasıdır“ ibaresinin yer almaması noktasında razı olmuşlardı. Bu madde bazı Arap ülkelerinin Anayasalarında var ve bazılarının kinde de yok.
Talabani Arapları razı etmek için bir öneri de bulundu ve dediki 'Bu Arap Camiasının Amiri Emir Musa'nın önerisidir. Bende bunu Anayasa'ya konulmasını istiyorum. Anayasa'nın 3.maddesine konulmak istenen sözkonusu paragraf şöyledir: „ Irak Arap ligasının aktif bir üyesidir ve kuruluş şartına bağlıdır“. Öneri sevinç ile karşılandı ve Anayasa'ya konuldu. Bu ibare ile 3.maddenin içeriği olan „ Irak, çok uluslu, çok dinli ve çok mezhepli bir ülkedir“ tespiti zayıfladı.
İkincisi ise; Anayasa'nın yazım süreci tamamlandı. Artık taslağı yayınlamak, kabul ve ret için Irak seçmenlerinin katılacağı referanduma sunmanın zamanı gelmişti. Bu arada Amerika'nın Büyükelçisi Zalmay Halilzad bazı Sünni çevrelerinin istemi üzerine yeni bir maddeyi Anayasa Taslağına eklemek istiyordu. Bu maddeye göre sekiz yıl boyunca Irak Meclisi Anayasa'nın bazı maddeleri değiştirme ve güncelleştirme olanağına kavuşuyordu. Değiştirmek veya güncelleştirmek istenen o maddelerde Kürdlerin ve Şiilerin kazancına olan maddelerdi.
Şiiler, hiç bir şekilde böyle bir maddeyi kabul etmek istemiyorlardı. Fakat, Halilzad'ın istemi üzerine Talabani rahatsız edici bir şekilde bu öneriyi Kürd tarafına kabul ettirdi. Onlar Şii tarafını ve özellikle Şii Blokunun Başkanı olan Seyid Abdulaziz Hekimi bu değişime razı ettiler. Seyid Abdulaziz Hekim'e yapılan iki ziyaret ve ısrarlardan sonra Şiiler Kürdlerin taleplerinden dolayı bu öneriyi kabul ettiler. Bu öneri Anayasa'ya 142.madde olarak geçti. Anayasa'nın güncelleştirilmesi için 142.maddenin Anayasa'ya geçirilmesinde Kürd temsilcileri esas rolu oynadılar. Şimdi ise bu maddeyi var olan anayasal kazanımlara karşı bir tehdit olarak görüyorlar.
Mam Celal Plenuma sunduğu raporda seçimlerde Goran çevresine oy verdiklerini düşündüğü bazı çevreleri işaret ederek şöyle diyor:
„Şunu açıklamak gerekiyor. Niçin Caşların başları ve hainlerden tutun Mela Karker'e , yerli kuduzlu çaşlara kadar, eski casuslar ve eski Baasçılara ve Türkmen Cephesinin Turani kesimine kadar her kes bunları(Goran.A.Z) sıcak karşıladı ve oy verdi? Acaba bu YNK, KDP, Kürdistan Hükümetine ve Kürdlüğe karşı değil miydi?“
Nawşirwan Mustafa verdiği cevapta „Eskide Talabani'nin hünerlerinden biri yazmak ve konuşmaktı. Öyle görünüyor ki, seçimlerde aldığı yenilginin kızgınlığından dolayı bu hüneri de zayıflamış.
Talabani'nin yazıları ve makaleleri çelişkili söylemlerle ve birbirinin tersi cumlelerle doludur. Bir yerde bir şeyler söylüyor ve daha sonra başka bir yerde tersini söylüyor. Aynı yerde ve zamanda bir şeyi ve tersini söyleyebiliyor. Bana ve Goran Hareketine yaptığı suçlama listesi bu tip çelişkilerle doludur.
Bir yandan benim için Suleymaniyecilik yapıyor diyor. Gerçi diğer bir yerde Korelilerin Hewler'de yaptıkları 3 bin milyon dolarlık yatırımın Suleymaniye'de yapılmamasının sorumluluğuna bana yüklüyor.
Bir yerde benim Kürd ve diğer halkların kardeşliğine karşı olduğumu söylüyor. Diğer bir yerde eski Baasçıların, Çaşların ve Turanilerin dostu ve müttefikidir diyor.
Bir yandan benim şiddet taraftarı bir insan olduğumu ve hiç kimseyi kabul etmediğimi söylüyor, diğer yandan benim Mela Karker'in yoldaşı yanı aşırı islamcıların dostu olduğumu söylüyor.
Uyduruk suçlamaların listesi tüm mantık sınırlarını aşıyor.
[/url]