Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 18 August 2010

Türk polisi Mersin'de evinin içinde hiçbir sebeb olmadan “suçu” sadece Kürd olan bir Kürd'ü alnında vuruyor.

Ahmet Altan olay üzerine duygusal bir yazı yazmış.

Fakat yanlış bir zeminde olayı değerlendirmiş.

Tipik Türk aydın profilini çizmiş.

Yine Kürdistan deme yerine “Güneydoğu“ demeyi sürdürmüş.

Yine “bu ülke” demeyi tercih etmiş.

Kürdleri “sahipsiz” olduğunun altını çizdikten sonra sahipliğine soyunmuş.

Sarfettiği laflar kulağa hoş geliyor.

Davulun sesside uzaktan hoş gelir.

Ama hiç kimse kulağının dibinde davulun gümbür gümbür çalmasını istemez.

Ahmet Altan bir insan olarak Türk askerlerinin, polisinin veya şu bu Türk gücünün Kürd insanını öldürmesine gönlü razı gelmeyebilir.

Fakat bunun yolu Kürd insanına Ahmet Altan ve gazetesi “Taraf”ı sığınak göstermek değildir.

Kürdistan'ı “Doğu ve Güneydoğu”, Kürd millet bireyinide “bu ülkenin insanı” olarak göstermeklede olmaz.

Kürd insanının Türkler tarafından öldürülme nedeni bellidir.

Türk egemenlik sistemi Kürdlerin varlığını kendi yokoluşu olarak görüyor. Tüm Kürdleri potansiyel tehlike olarak biliyor. Bu nedenle her Türk Kürd öldürebilir anlayışı hakim bir anlayış halini aldığını Ahmet Altan ve onun gibilerinin bilmemesi mümkün mü?

Deriz ki, Ahmet Altanlar; Türkler tarafından öldürülen her Kürd'ün ardında bu tür yazılar yazacağına bunun zeminini yok etmesi için tuşlara vursun.

Eğer “yok edilmesi gereken zemin nedir?” bilmiyorsa ben söyleyeyim.

Türk devleti tüm varlığı ile Kürdistan'da pılını pırtını alıp çekip gitmesidir. Kürdleri rahat bırakmasıdır.

O zaman ne Kürd insanı öldürülür ne de kimse kurtuluş limanı adresi olur.

Türk Ahmet Altan'dan istediğimiz budur.

Gölge etmesinler, başkada kendilerinden istediğimiz bir şey yok.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.