Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 19 April 2010

Hejare Samil
arada bir izledigim bir yazar
bazen cok hosh seyler yaziyor.
son yazisi tartismayi hakedecek bir yazi.
cecenleri kurdlere hangi acidan ornek verdigini tam anladigimi soyleyemem.
ben de bu 2 milyonu bulmayan halkin 150 milyonun da uzerinde ruslara 100 kusur yildir kafa tutmasina hayranlik duyuyorum. burda Hejare samil ile ayni fikirdeyim.
ancak benim hayranligim kollektif itirazlarina-detaylara gelince
populer anlamda bize tanitilan bir takim cecenlerden pek hoslandigim onlari yuz yuze kosullarda insan turunun en onemli ozeliklerini kollayarak cesaretli kaldiklarini -integriteye sahip olduklarini soylemek cok zor.

verdigi orneklerden birinde
bir toplantiyi silahla basip once kendi isteklerini kabul ettirip
ardindan da tartisan cecen tiplemesi dupeduz vahsi ve
cesarete degil pis bir zorbaliga ornek olarak gosterilmeyi hakkediyor.
asil cesaret o toplantida onlara zihinse olarak karsi cikmayi becereceklerde olandir ve bu bicimiyle
cecenler kurdlere cesaret ornegi olarak gosterilemez
tam tersi kurdlerdeki muhtesem INSANI ahlaki cesaret
ogunerek bayraklastiracagimiz cesaret ornegidir-cecenlere sidetle onerilir.
diyarbekir zindaninda
vahsetin gardiyanlarina karsi
hergun onlara inat
onlarin en istemedigi seyleri yapmayi beceren adamdir cesaret ornegi
ismail besici gibi tek bir caki bile gostermeden
yani korunmasiz insanlari cakiyla pusatla tehdid etmeden
topu tufegi iskencesi hakareti zindaniyla koca bir vahsi devlete
tekk bir adim geri atmadan fikirlerini soylemek cesaret ornegidir
kurdlerde CESARET fazla fazla falzasiyal vardir
hele hele cecenlerdeki pusucu-vahsi ve saldirgan hoyratligi
-bunlar muhtemelen derin bir korkununda urunu olabilirler-muhtemelen muhtemelen-
kurdlere ornek gostermek cok buyuk haksizlik.
kurdlere lazim olan fazlaligi olan cesaret filan degil
zihinsel berrakliktir
dunyayi daha iyi anlayabilecegimiz turde bilgidir.
son yillarda sergiledikleri butun eylemler
cogunlukla savunmasiz kisleri hedefleyen cecen tarzi bize kesinlikle ornek olamaz.
cesareti osetya da zavalli okul cocuklarinin arasinda sergileyenler
hastahane basan
tiyatro basan
metro bombalayanlarda
konfraantasyon cesareti yerine PUSUCU yollari tercih eden
cecen hareketlerinde aramak buyuk bir yanilgi.
kararlilik yanibasinda morali de tasimadiktan sonra ne boka yara ki?
kurdler kaybedeceklerini bildikleri savaslara bile yuz yuze girmeyi beceren bir ahali-bize sagdan soldan cesaret ve kararlilik ornegi gerekmiyor.
bize elimizde fazla fazla bulunan bu malzemeleri (cesaret -enerji-kararlilik vs) akli basinda idare edecek kadrolar gerekiyor.

hurmetler
HeK

Elbette Kürdlerin kendilerine örnek alması gereken Çeçenler değildir. Yazıyı okurken Hejaré Şamil'in yazdıklarından bunu çıkarmadım. Anladığım şu ki, Çeçenlerin kendi çıkarlarından taviz vermediklerine vurdu yapıldığıdır. Ben böyle algıladım. Belkide öyle algılamak istedim, bilemiyorum. Kuşkusuz Hek'in eleştirdiği boyutlar ve çıkardığı sonuç yanlış değil. Olması gereken insani bir tutum. Fakat her şey insani kurallar çerçevesinde gelişmiyor. Siz uysanızda, başkaları buna uymuyor. Sonuçta caydırıcılık diye bir boyut var. Hafife alınmamalı. Cenevre Savaş Koşulları ıvır zıvırı var. Sahi kim uyuyor bunlara? Dünya tiranlarının onu taktığı yor. Düdüğüm düdük deyip ötürüyorlar. Fakat üçüncü sınıf veya daha geri sınıflara tekabül eden güçler aynı yönteme baş vurduklarında karşısında Cenevre Şavaş Şartları manzumesini bulur. Kendini ifade edecek ortamıda bulamadıklarından terörist damgası yemekten kurulamazlar. Sen sapına kadar haklı ol. Kim takar. Bunun sayısız örneği var. Milli kurtuluş hareketlerinin bütünü terörist damgası yemişlerdir. Sorun onların baş vurdukları yöntemden öte hedeflediği güçler dünya tiranları veya patnerleri oluşlarındandır. Bana göre savaşın kendisi ahlaki değil. Fakat gelgör ki, dünyaya çeki düzen ahlaki değerlerle verilmiyor. Egemenler, çıkarı neyi gerektiriyorsa o yönteme baş vuruyorlar. Geridekiler, eğer kazanmak istiyorlarsa egemenlerin baş vurduğu yöntemlere baş vurması kaçınılmaz hale gelir. Bu değilde yok efendim bu yöntemlere baş vurumsam kadın, çocuk, hasta, günahsız insanlarda zarar görür derseniz davanızı baştan kaybetmıisiz demektir. O zaman bana göre ortada kazanılacak bir davada kalmaz. Bu bazılarına göre düşmana benzemek olarak görülebilir. Kuşkusuz öyledir. Savaştan bahsediyor. Ölü evi ziyeretine benzemez. Hani düşmanda olsanız ölü evine gittiğinizde içinizde gelmesede kural gereğidir, Başınız sağolsun denilir. Ama savaş ahlakı farklıdır. Yakmadır, yıkımdır, ölümdür. Kim bunu kuralına uygun yapar, karşıdakini caydırırsa kazanan o olur. Bu nedenle Kürdlerin kazanmanın dışında başka bir alternatifi yok. Onun içinde düşman karşısında sızlanarak, el-pençe durarak, kardeşlik edebiyatı yaparak, hak dilemekle olmaz. Hejaré Şamil'i keşfedeli belli okurum. Birçok konuda özeliklede PKK konusundaki görüşlerine katılmasamda, sadece bu yazısı değil, birçok yazısında vurgu yapmaya çalıştığı şey; Kürdlerin millet olmadan doğan haklarından taviz vermemeleri, kimseyle ortak ev kurma diye yanlış bir hesap içinde olmamaları, kendi evlerini inşayı önlerine koymayı, bu hedefi yakalamak için savaşın kuralı neyse öyle davranmalı dediğidir.

merhaba HSamil in yazisini tekrar okudum. sarih bicimde cecen ler ornek olsun demiyor elbette. ancak anlatigi episodlar bana pek ic acici gelmedi. nihayetinde cecenler ulasmak istediklerine 100 yildir ulasmis da degiller. baska bir faktor de unutmusum simdi yazayim onemli bir faktor bana gore: din farki. cecenler yillarca osmanli veya iean idaresinde de yasamislar, ozellikle osmanliya pek itiraz ettiklerine dair bir isaret yok. muslumanlik soz konusu olunca kuzu gibi adapte olmuslar. bu oenmli bir fark. kurdler de hiristiyan bir dusman ile bambaska bicimde mucadele ederlerdi. musluman kimligi kurdler icin lolipop sekeri gibi olmus. tadi var ama disleri curutuyor. burdan klasik fantazi olan keske hiristiyan olsaydik da ... dusuncesine gececek degilim. kurd halki ciddi bicimde muslumandir ve bu onemli bir oge. olan biteni bu gercege gore degerlendirmek gerek. aklimda habire toplanti basan cecenler figuru var. ben bu tur edepsizlikleri hem hic sevmem ve hem de asil ornegi o toplantida cesaret gosterip bu silahli edpsizlige karsi cikabilen kisilerden vermek isterim. elinde bir silahla serseriler de istediklerini yaptirir, izr dusmanlari da. iyi bir ornek olmamis bana gore. Samil in kurdlerin akli sira reel politik turu bir sey yapayim derken isi yalakaliga dayamalarina itirazi var ki , sonuna kadar hakli. bu da baska bir reel durum. is ortagi, daire arkadasi, okul siradasi, sokakta surda burda tanistigi adamlar turkler olunca kurdler deki terbiye kodlari ister istemez kibarliga, o da ayar kacinca yalaklik duzeyine filan da vurabiliyor. politik korrek olmak ihtiyaci da ilave olsun. son ornek Ahmed Turk samsun da yumruklu saldiriya ugradiktan sonra samsun halkini bu saldirganla ayni kefeye koymuyorum diyor. pekala bilyoruz ki samsun halki kurdler soz konusu olunca ortalama bu serseriden pe de farkli dusunecek durumda degil. frankestayini yaratip onumuze koymuslar. ahmed turk omuzlarinda agir yuk olan biri elinde de kirilgan bir suru yumurta elbette politik korekt demec vermek zorunda mesele bu degil mesele baska bir kadronun-kurd politkacinin-sesini duyurmayi becermi bir kurd aydinin -samsun halki da pek ici acici durumda degil turk halki da oyle diyebilecek bir alani acmasi. turklere topyekun nasil curumus olduklarini nasil vahsilestiklerini hatirlatabilecek cesarete sahip olabilmesi o yok ne var bir haftada diyarbekirde iki kalas kurd siyasetcinin kullandigi kelime var serefsizler! bu berbat bir formulasyon ve kurd politkasini yapanlarin turklere benzediginin isaretidir. kurdlern ulus olma haklari ile ilgili ne dusunmesi gerektiginde once ulus olabilme kivaminda olup olmadiklarini irdelemek lazim. ulus olmak kayalara akip granit mi quartzmi demeye benzemez. ulusu olusturan populasyonun ben bu farkligimi su bicimde korumak istiyorum arkadas diyebilecek formasyona ulasmis olmasi gerek. populasyon boyle mi? boyle degilse nicin degil? boyle ise -bu populasyon tepesindeki o politikaciya nicin itiraz etmiyor? rahmetli musa anter di habire niye marmaristen vazgeceyim ki niye antalaya dan vazgeceyimki edebiyatini yaan sevimsiz bir mantiktir cocuk aldadir gibi (eger akli sira taktik yapiyor ise)ëger sami ise de sacma bir yaklasim. paran var mi? antalyanin en iyi yerinde mekanin olur-eger illa antalya askin bu kadar yuksek se. bana sorsalar rio yu tercih ederim. karnaval dada balyozu davet ederdim, birlikte samba seyretmek icin. antalya yi ne yapacagiz? vesselam turkler uygar olmayi becerebilmis olsalar araplar hodukluklerini biraksalar farslar da boktan aroganslarini ve sinsiliklerini birlikte yasanir ancak bunlarin sittin senedir bu edebi ogrendikleri yok bu tabloya bakinca insanin bunlarin yuz yila da bu edebi ogrenebilecegine dair bir iyimserlik edinemiyor haliyle tam halamin biyiklari olsa amucam olurdu hesabi. bunlara girmeden arkadas tamam benimle benim haklarimi taniyara brlikte olmak istersen buyur olalim ancak vergimi kendim toplayip kendim harcayacagim askerimi de kendim derleyecegim her isimi de resmi bicimde kendi dilimle yapacagim bu kosullarda birlikte olmayi gozune kestiriyorsan araya sinir koymayalim dersin olur biter. adi birlikte fonksiyonu ayri ayri idareler olur. bence problem bu tur talepleri edebilecegimiz bir populasyonumuz yok. bana kizmayin dayilarmiza amcalarmiza annelerimize babalarimiza kizacaksaniz kizin veya halkimizdir oyle dusunuyorsa vardir bir bidlikleri deyin. isin adini dogru duzgun koyalim kaynaklari paylasimda mesele var ben kurdlrin batman ve adiaman petrollerni firat ve dicle suyunu karsilgi almadan sebil bicimde dagitmalarina itiraz edecek bir kultur isterim bunun otomatik devami adina ne derseniz deyin ulus insasidir. batman in petrolu kuzeydeki kurd nufusunun enerji ihtiyaci icin tam da yetecek duzeydedir. ilave de hidrolik enerji var. tabii suyun oteki ozellikleri giderek daha da degerli hale geliyor. benim kaynagima ben sahip olur da burdan zenginlesirsem, idaresi hakki hukuku bana ait olursa van a kurd oxfordunu urfaya da kurd harvardini acar, adi otonimi federasyon quzil kurd veya bagimsizlik olmasindan bagimsiz kurdler refah icinde kaliteli bicimde varolamaya devam eder, kurdistan nesru nema bulur. adlarin altindaki islevlere bakmak lazim, adlarin sembollerin esiri olmamak lazim derim. kurd ulusunun ulus olmaktan dogan haklarinindan once ulus olmaya uygun bir kulture evrilmesi gerekiyor. bu da asagidan yukari olur. belki ben kaciriyorum ama, bugune kadar roj tv veya kurdlerin kamuyarina yonelik aydinlatma kanallarinda ben enerjiye suya sahip ckarsak bunun mali boyutu sudur, kisi basina geirecei refah budur diyen POPULER calisma gormedim. otlak icin birbirini vuran adamin onune boyle istah acici seyi koyarsak belki avri biraz daha farkli olabilir-tabii ki uzun vadede. aksi halde refahi bulacagi yer olarak baktigi turkiye ye habire yaltaklanip duracaktir-cunku ihtiyacini orda karsilamak zorunda oldugunu dusunmekte adam. materyal olarak hakli! kavrayisi bilgsi bu halde. hurmetler

Kuzey Kafkasya'da yaşayan, sayısı bir, bir buçuk milyon arası tahmin edilen Çeçen halkı, on yıllardır dünyanın yarı süper gücü, 150 milyonluk Rusya'ya göğüs öttürüyor. Çeçenlerin kendi federal cumhuriyeti, üniversitesinden polis gücüne kadar her şeyi var. İç siyasette bağımsızlar. Onurlu, gururlu, asi, biraz da gaddar özelliklere sahiptir Çeçenler. Türkiyeli Çeçenleri bilmem fakat Rusya Çeçenleri tek başlarına olsalar dahi, bulundukları her ortamda ısrarcı oluşları ile birinciliği ele geçirmeye yeltenen “zorba“ insanlardır. Eski Sovyetlerde Çeçenlerden kimse hazzetmez, hep arkalarından konuşulur ama yüzlerine karşı laf edenler de az bulunur. Tartışarak çözmeye değil, çözdükten sonra tartışmaya eğilimlidirler. Moskova'da yaşadığım bir olayı anımsıyorum. Bir sorun tartışılacaktı. Üç beş arkadaş gözlemciyiz. Odada yirmiden fazla insan var. Taraf olan iki Çeçen odaya girdikleri gibi tabancalarına davranarak şunu söylediler: “Önce çözelim, sonra tartışırız“. Sorun iki dakika içinde onların lehine çözüldü ve gerçekten de akabinde koyu bir sohbet ve tartışma başladı... Bir arkadaş şöyle bir hikaye anlatmıştı: “Kızıl Orduda askerlik yaptığım yıllarda bölükte lojistik sorumlusuyum. Önemli ve rahat bir görev sayılıyor. Bölüğümüzde otuzdan fazla asker Rus ve Ukraynalı. Tek Kürd benim. Bir Çeçen var. Geride kalanlar çeşitli milletlerden. Bir gün Çeçen asker bana geldi ve “Yarın görevi bana teslim edeceksin!“ dedi. Ertesi gün tehdit ve hakarette bulundu. Beynime kan fırladı. Kendime geldiğimde adamı ikinci katta bulunduğumuz odanın penceresinden aşağı fırlatmış olduğumun farkına vardım. Sonrası... Alayımızda bulunan dört Çeçen beni öldürmeye yemin etmiş. Korkudan on, on beş arkadaşla birlikte dolaşıyorum. Arkadaşlarımdan ve akrabalarımdan gelen bir servet değerinde parayı komutanlarıma yedirtip Çeçenleri bin km. uzaklıktaki başka bir alaya sürdürdükten sonra rahat bir nefes alabildim“. Başka bir arkadaştan ise şunu duymuştum: “Üniversiteyi yeni bitirmişim. Baba evimizde bir Çeçen misafirimiz var. Duvarda Kürdistan haritası. Çeçen arkadaş merakla ve dikkatle haritaya baktı. “Bu hangi devletin haritası?“ diye sordu. “Dünyanın siyasi haritasında bulamazsın bu devleti, dört devlet tarafından parçalanmış Kürdistan ülkesinin haritasıdır“ dedim. Kürdistan hakkında bilgisi hiç yokmuş. Haritaya yaklaşıp hangi devlette sayımızın ne kadar olduğunu sordu. Yanıtladım. Türkiye'de sayımızın 20 milyon olduğunu duyunca hayret içeren bakışlarını gözlerimin içine batırdı: “Neden almıyorsunuz?“ “Neyi?“ “Neyi nedir? Ülkenizi tabii! Neden devletinizi kurmuyorsunuz?“ Ne diyeceğimi şaşırdım. Tarihten girip siyasal, jeostratejik nedenlerden dolaşıp güncel durumların müsaitsizliğini ortaya koymaya çalıştım. Düşmanın topu, tankı kelimelerini sarf ettiğim zaman sözümü kesti: “Kıvırtma, arkadaş! 20 milyon diyorsun, 20 milyon, 20! 20 bin değil! Tank nedir, top nedir? Bıçağınız da mı yoktur?! Ben on bin eli bıçaklı kişiyle Ankara'dan girip İzmir'den çıkarım! Tükürükle boğarım onları. Sizinki erkek işi değil!“. Tepem attı. Babam araya girmeseydi, baba evimizde ciddi bir tatsızlık yaşanacaktı. Yaşandı zaten. Adam mırıldana mırıldana çekip gitti. Gururum zedelenmişti, günlerce kendime gelemedim. Şimdi yaşım elli beş. Otuz yıldır o sözlerin etkisi altındayım. O gün ya o Çeçen'i, ya da kendimi öldürmeliydim. O günden gururum kırılmıştır. Gururlu Kürdler çoktur elbette ki. Ama biz kendimize karşı gururluyuz, düşmana karşı değil“. Rusya Federasyonu sınırları içerisinde yaşayan Çeçenistan Federal cumhuriyetinin ne iktidarı, ne muhalefeti, ne de sıradan bir insanı “Çeçen ve Rus halkları kardeştir“ ifadesini kullanmaz, bunu akıl bile etmez. Çeçenler bu cümleyi kurmayı kendilerine yedirmezler. Ağzından kaçıran ise anında aforoz edilir. Gururları ve onurları yalnız kendilerine karşı değildir çünkü. Dostluk gibi düşmanlığın da erkek (mecazi anlamda kullanılıyorum) işi olduğunu biliyorlar. Kürd siyasetçisinin “kardeşlik“ ve “cumhuriyetin demokratikleştirilmesi“ nidası; siyasi birikimin, uzak görenliğin, “ilahi“ basiretin, Kürdlerin Türklere karşı duydukları önü alınamaz kardeşlik ihtirasının yansıması değil, öğretilmiş korkunun inikâsıdır. Türkiye'nin geçmişi ile yüzleşmesini talep eden Kürd siyaseti, korkuları ile yüzleşmek zorundadır. Kürd siyaseti, “erkekleşmek“ zorundadır. Şuna inanıyorum ki; Kürdlerin yerine Çeçenler olsaydı, 50 yıl, belki de 150 yıl önce Antep'e de, Sivas'a da Çeçenistan bayrağını dikmiş olacaklardı. Bu “büyük laf“ın “bilimsel“ temeli yoktur diyenler olabilir. Ancak bilimle, edeple, irfanla kurulan kaç devletin, devleti bir yana bırakalım, özgürleşmiş kaç halkın ismini sayabiliriz? Vakti zamanında bütün devletler “Çeçen usulü“ ile kurulmuştur. “Çeçen usulü“, “çağdaş demokratik ve insani değerlerle“ bağdaşmıyor tabii ki. “Çeçen usulü“ somut olarak nedir ve en somut koşullarda yansımasını nasıl bulur sorulacak olursa... Kırılan bir Ahmet Türk burnunun karşılığında yirmi burun kırmaktır mesela. Protesto eylemleri yapmak, slogan atmak, Molotof fırlatmak değil, bilcümle burun kırmaktır. Burun kırma meselesini böylece çözdükten sonra, oturup tartışmaktır. Tartışarak “çözmek“ değil. Bizimki bir önerme filan değil. Sadece, Antep'teki “Çeçen bayrağının“ sırrını ve Çeçen usulünün / modelinin, “bilim dışılığını“ anlatmaya çalıştık. Hejarê Şamil

bir cok belirlemenize katiliyorum.tesbitlerinizde yerinde. ama su (cesur) örneklemeler konusunda, hakli olmaya bilirim, itirazlarim var. bireysel cesaret örnegine ismail besikci denk düserken, diyaribekir pekte uygun düsmeyen bir örnek. orda yasana vahset bir realite, eksigi fazlasiylan artik kamuoyuna mal olmus. direnisin,direnislerin oldugu kadar, en edepsizliklerin,alcakliklarin,utanclarinda yasandigi bir gercegi de var. belki bir gün cesur biri ortaya cikarda,olayin birde o yanini,gercegini anlatir. orda bireysel cesarete örnek gösterilecek tek bir vaka yada kisilik yoktur. kitlesel teslimyetin yasandigi ve o vahsetin en orta yerinde inim inim inleyenlerin,utanclariylan bir birlerinin yüzlerine bakamayanlarin, cokta cesur tavirlar gösteremedigide bir gercek. kitlesel teslimyetlerin,direnislerin yasandigi diyaribekir vahsetinde, bireysel ne ölüme yatan,nede isyana duran olmustur. utancin getirdigi o dayanilmaz agirliklan yasayamayan, urgana sarilinca ,kolay olani secmistir. cecenlerin cesaretini bilmem ama biz Kürtler birey olarak cokta cesur degilizdir. Bireysel hal ve ahvalimiz ortada. kitlesel gercegimiz ise malumunuz. sokaklari arsinlar dururuz. kaldirim taslarina ellerini uzatanlar, dogrulduklarinda gördükleri manzara ne? Serokun posteri, inim inim inledikleride PKK postali. saygilar

merhaba diyarbekir cezaevini sadece okuduklarima dayanark yazdim. gercegin nasil oldugunu orda yatanlar bilir elbette. bize olani biteni anlatanlarin ortalamasi alininca ortaya cikan maznara bana gore inanilmaz bir cesaret onregidir. yazilanlarin bu kadar da yalan dolan ve uydurma olabilecegini dusunmuyorum. gene de bunlar ikinci elden bilgilerle yazilan seyler. cesaret denilen seyin insanlara esit bicimde dagitilmadigi bir gercek. bunun ne kadar genetik ne kadari yetistirmeye bagli o da bir muamma. ancak bir gecrek var ki, cesaretin en mukemmeli BLGIYE ve dayanan haksizliga karsi AHLAKI bicimde kendini sergileyenidir. ismail hocaninki buna prime ornek. yoksa bir suru iti kopugu icinde barindiran cecen hareketini cesarete ornek olarak gostermek icin insanin aklini peynir ekmekle yemesi lazim. abdoist pkk lileri de hakeza. cahilin bilmezlikten kaynaklanan hoduklugunu de cesaret olarak tanimlamak dogru degil. bu kavrami kirletmemek lazim. cunku insana her zaman lazim. cesaretin yani basina da insanin KORKMA hakkini da kondurmak lazim. KORKUSUNU kendine e herkese aleni bicimde ifade edemeyene de cesur dememek lazim. liderlige soyunanlarin da hem medeni cesaret denen.dusuncelerini savunmayi her kosulda surdurebilmeyi hem de pratik cesaret sayilabilecek, olumcul riskleri kafaya takmamayi becermesi lazim. bu ozelikleriniz yoksa liderlige filan soyunmamak lazim. siradan insanin korkma hakki insan hakkidir, buna karsimamak lazim. kurdlerin zihinsel acidan cok krokak olduklarini teslim ediyorum; bireysel olarak cesur degiliz derken bunu kasdediyor olmalisin. ancak pratik cesaretti genetik dagiliminda sansliyiz- ancak egitim bicimleme acisindan cocuklari cok korkak yetistirdigimizi soylemek lazim. koyde de kenttede bu ayni. cocgunu bu kadar korkak yetistirmek yuz yillardir baskasinin idaresinde olmakla alakali olamli. pratik cesaret -yada bazal cesaret ise bana gore fazlasiyla genetik bir ozellik. kurdlere ortalama olarak fazlasi var-sahsen gorup gecirdigim yasamsal deneyimler ana bu iddada israr etmemi saglayack bol malzeme sundu. zihinsel cesaret olmadan da bir boka yaramadigini ilave edeyim- hatta tahripkar olma ihtimali daha cok. kurdlerin yasadigi bu kosullarda cesur kalabilmek de epey zor. bu da cesaret gosterenlerimizi buyuk taltifat yapmamizi gerektiriyor. korkaklarin dunya uzerindeki esine az raslanilan sahi sahmerdani sayilabileek abdo ya da tiksintimizi sunmayi goev bilmek lazim. cesaret uzerine yazinca bu pespayeyi anmamak olmaz! got korkusundan politika uretti ve bunu da kurdlere guzel guzel kabuletirdi melanetin bu kadari da az sey degil! bu meluna degil bu melaneti yalayip yutan ahalinin bir bolumune bakmak lazim. hurmetler HeK

selamlar herkese, illizyonun sirri: aslinda yeni dunya duzeni creatorlarinin (yaraticilarinin) uzantisi ve parcasi olan pkk ve abdullah ocalan'in anlasilmamasinin cok cok cok belirleyici nesne oldugunu bilince cikaramadigimizdir.. Takindiklari maske(ler) bizi aldattigindandir.. basta G. Bush (ve babasinin) EU-ulkeleri liderlerinin H. Kissinger'in konusmalarini dinleyin ve sonrada, abdullah ocalan'in avrupa insan haklari mahkemesine sundugu savunmalarinin icerigine bakin, goreceksiniz ki hepsi ayni dili kullaniyor.. Aradaki tek fark: abdullah ocalan bu yeni dunya duzeni tarafindan DISLANDIGINI VE ABD'YE AJANLIGI RESMI OLARAK ISPATLANMIS SADDAM HUSEYIN GIBI ORTADAN KALDIRILMAYA CALISILDIGINI soylemesidir.. Turkiye cumhuriyeti devletinin devlet stratejisine uygun (kendi donemi sosyal siyasal kosullari geregi MARKSIST LENINIST VE SILAHLI MUCADELELER IDEOLOGU KURTARICISI maskesi ile) bicimde piyasaya surulen, aslinda gorevi ve gorevini icra etmemesinin kosullari ve sartlari 1991 yilinda son bulan (korfez savasi konseptinde turk devletinin gosterdigi bazi sozde uyumsuz davranislarin ana kaynagida abdullah ocalandir cunku ortadoguya turk devlet konseptine uygun yerlestirilmis bu unsurun misyonu -silahli mucadele- yeni dunya duzeni program ve hedeflerine artik uymuyordu) bu unsurun yaptigi tek sey; gelismekte olan anti-emperyalist hareketin kullandigi argumanlari kullanmasidir... Bu demek oluyor ki abdullah ocalan 1999 da alan degistirmesinden sonra yeni dunya duzenini mesrulastirma gayesi icin Kurdler ve Turkler tarafindan henuz bilinmeyen tanisilmayan bir hareketin paradigmalarinin argumanlarini kullanarak TEK COZUMUN KENDI BULUSU OLAN (SIZ TURK DEVLETI OLARAK OKUYUN) "DEMOKRATIK CUMHURIYET" "DEMOKRATIK KONFEDERALIZM" = YENI DUNYA DUZENI oldugunu habire pompaliyor milyonlarin beyinlerine.. bu maske dusurulmeli ve bu oyuna gelinmemelidir.. umarim ne demek istedigimi anlatabilmisimdir.. yoksa lutfen bunuda gercege ulasmanin bir basamagi olarak algilayin ve anlasilmaz bir yazi okuttugum icin de kusura bakmayin.. kurdistan4all

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.