Ararat kadar büyük bir aşk : İhsan ve Yaşar Aşkı(11)
Aso Zagrosi
İstanbul’daki Müzik Okulu yetenekli öğrenciler alıyordu. Bu arada Yaşar Hanım’ın Denizli’deki müzik hocası Yaşar Hanım’ı İstanbul’daki okula öneriyor ve Yaşar Hanım ile de konuşuyor. Yaşar Hanım kardeşi Dr. Ali Haydar ile konuşmadan yapılan öneriyi kabul ediyor. Daha sonra durumu öğrenen Dr. Ali Haydar Yaşar Hanım’ın İstanbul’a gitmesine karşı çıkıyor.
Yaşar Hanım İstanbul’a giderek daha kolay bir şekilde İhsan Nuri Paşa ile ilişki kurabileceğini hesaplıyordu. Bundan dolayı sürekli olarak abisini bu işe ikna etmeye çalışıyordu. Sonuçta babası öldükten sonra abisi babasının yerini almıştı. Evlendikten sonra İhsan’ın gitmesinden sonra yine Yaşar Hanım’ın tüm sorumluluğunu üstlenmişti.
Yaşar Hanım bu hayallerle yaşarken bir gün hizmetçileri Emine Yaşar Hanım’a gelerek: “kapıya bir polis gelmiş seninle konuşmak istiyor” diyor.
Yaşar Hanım: “ Polis’in benimle ne işi olacak?” diye sorar ve kapıya gider.
Yaşar Hanım: “Ben Dr. Ali Haydar’ın bacısı Yaşarım. Benim ile görüşmek istemişsiniz?” diye sorar.
Polis’in elinde bir kağıt var ve Yaşar Hanım’a: “ Eşiniz Ağrı’dadır, sizin onun yanına gitmenizi istiyor. Eğer istiyorsanız bu kağıdı imzalayınız” diyor.
Yaşar Hanım kağıda bir göz geçirdikten sonra hiç düşünmeden kâğıttı imzalıyor ve geri polise veriyor. Yaşar yeniden eve girerken sevincinden yerinden oynuyor ve kendi kendisine “İhsan’nın yanına gidiyorum!!!” cümlesini bir kaç defa tekrarlıyor.
Bu arada annesi, gelini ve Emine çevresini sarıyorlar, annesi “Kızım delirdin mi nereye gidiyorsun?” diye sorar.
Yaşar Hanım: “Biraz önce bir polis geldi, bana ‘eşin Ağrı’dadır, sizi yanına çağırıyor. Eğer gitmek istiyorsanız bu kağıdı imzalayınız’ dedi ve bende imzaladım” diyor.
Annesi “kızım delirdin mi? Sen nasıl kendi başına bu işi yapabilirsin? Nasıl gideceksin?” diyor.
Yaşar Hanım’ın gelini: “ Eğer Haydar gitmene izin vermese?” diye sorar.
Yaşar Hanım: “bir kaç yıldan beri eşime kavuşma umuduyla yaşıyorum. Sürekli bu iş için çare arıyorum. Şimdi devletin kendisi bana eşimin yanına gitmemi öneriyor. Ben eğer bu imkanı kullanmasam bir daha benim böyle bir olanağım olmayacak. Haydar benim psikolojik durumumu biliyor ve benim yolumu kesmez. Eğer Haydar istemese yine de giderim” diyor.
Akşam Dr. Ali Haydar eve geldiği zaman Yaşar hemen onun yanına giderek tüm gelişmeleri anlatıyor.
Dr. Ali Haydar: “ Kâğıttı imzaladın mı?” diye sorar.
Yaşar Hanım: “evet imzaladım” diyor .
Dr. Ali Haydar: “Sen delirdin mi? Nereye gidiyorsun? Hiç kimseye danışmadan bu işi nasıl yapıyorsun? Polis’te İhsan’ın Ağrı Dağı’nda olduğunu söylüyor. Sen bir hafta orada yaşayabilirmişsin? “ diyor.
Ali Haydar konuşmasında devamla “öyle görünüyor ki İhsan Ağrı’dadır, teslim olmamış ve savaşta devam ediyor. Top ateşi alındaki Ağrı’ya nasıl gidersen?” diye sorar.
Yaşar Hanım: “Eğer savaş başlamışsa devlet benim Ağrı’ya gitmeme izin vermez mi? diye bir soru soruyor ve yine konuşmasına devam ederek: “ Savaşta olsa eşimin yanına giderek, onun başına ne gelirse benimde başıma gelsin. Benim kanım onunkinden daha mı kırmızıdır” diyor.
Dr. Ali Haydar: “ iyi düşün sen çok konforlu ortamda büyüdün. Kadınsın sen o zor koşulları kaldıramazsın. İstanbul’daki müzik okuluna gitmek istiyordun, engellemeyeceğim, git. Git okulunu tamamla ve diplomanı al. O zamana kadar da İhsan’ın durumu da netleşir. Ben şimdi Polis karakoluna durumu öğrenmeye gideceğim. Eğer İhsan Nuri affa uğramışsa niye gelmiyor? Eğer İhsan affa uğramamışsa devlet seni nasıl onun yanına gönderiyor? diyor.
Dr. Ali Haydar polise gidiyor ve Yaşar Hanım’ın imzasını geri almak istiyor. Polis adres olarak Valiliği gösteriyor. Ali Haydar hükümet konağına giderek Vali yardımcısıyla görüşüyor. Vali yardımcısı Ali Haydar’ın istemini reddediyor ve hiç bir şey yapamayacağını, emrin bakanlıktan geldiğini, Yaşar Hanım rızasıyla gitmek istiyor ve Fransa hükümeti de aracıdır, diyor. Ayrıca Yaşar Hanım’a gereken yardımı yapacaklarını söylüyor.
Yaşar Hanım’ın anlatımına göre İhsan Nuri af olayını reddediyor ve mücadelesine devam ediyor. Devlet tüm yolları kullanarak sorunu çözmek istiyordu. Devlet bir delegasyonu Ankara’dan İhsan Nuri Paşa’nın yanına gönderiyor. Yapılan görüşmeler bir sonuç vermiyor ve anlaşamıyorlar. Türk delegasyonu geri dönerken subaylardan bazıları İhsan Nuri’den bir isteğinin olup olmadığını soruyorlar. İhsan Nuri “Eşimi Halep’e gönderin” diyor.
Bir kaç gün sonra Denizli Valisi Yaşar Hanım’ı görüşmeye çağırıyor. Bu görüşmede Yaşar Hanım annesi İffet Hanım’ı da beraberinden götürmek istediğini ve iki kişi için pasaport hazırlamasını istiyor.
Dr. Ali Haydar oğlu oğuz o günlerde çok hastaydı. Bir yandan çocuğun hastalanması ve diğer yandan annesi ve bacısının yolculuk hazırlığı Dr. Ali Haydar’ı perişan etmişti.
Dr. Ali Haydar, Yaşar’a: “ İhsan devlete başkaldırdı. Bu devletin topraklarının bir kısmını ayırarak Kürdistan diye bir devlet kurmak istiyor. Bir kaç yıldan beri devlet ile savaş içindedir. Sen ise nazik bir şekilde büyüdün. Eğer gidersen perişan olursun. Gitmekten vaz geç!! Bak biz kaç kişiyiz ve bizi bir İhsan’a kurban etme!! Biz biliyoruz, devlet hangi siyaseti güdüyor. Devlet benim bir bacım olduğunu unutmaz.” diyor.
Yaşar Hanım tam bir duvar gibi kıpırdamadan abisini dinledi ve konuşması bittikten sonra odasına gitti. Abisine cevaben bazı şeyleri yazdı masaya bıraktı.
Dr. Ali Haydar Yaşar Hanım’ın cevabını okuduktan sonra yüksek sesle “ Divane Leyla gel buraya” diye sesleniyor. Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre Dr. Ali Haydar Yaşar Hanım’a “Leyla” İhsan Nuri Paşa’ya da “Mecnun” diyormuş.
Devam edecek
Aso Zagrosi