Aktarma Gelawej den
yazi Musut Zilana ait
bir yazinin bir kismini aktardim
Serhat bölgesi kilam ve haftalarca devam eden çiroklarıyla ünlü bir eyaletimiz. Bunda hiç kuşkusuz ki Serhatin kara kışı´nin büyük etkisi var.
O yıl kar kalkması gereken dönemde kalkmıyor, kış uzadıkça uzuyor. Dengbêjlerin repertuarları biter, çîrokbêjlerin heybeleri boşalır. Eski kilomlar tekrar tekrar söylenmeye ve eski çîroklar tekrar tekrar anlatılmaya başlanır ki buda sıkıcı olmaya başlar.
Bundan dolayıdır ki Cemaat o kışın geri kalan günlerini yalan ve palavra yarışmalarıyla bahara çıkartmaya karar verir. Ve tıpkı Devletin “Kürt Açılımı“nda görüldüğü gibi dili olan konuşuyor. Uyduran uydurana adeta bir beyin fırtınasıdır yapılıyor.
Abdullah ile Sadullah kardeşler cemaatin daimi güllerindendirler. Sadullah bir gün kendisine gelen şikayetler üzerine Abdullah'a der ki, “Bak canım kardeşim. Yalan söyleyeceksen, ikna edici türden olmalı. Millet sana inanmıyor, seninkiler hepsi kuyruksuz yalanlar, daha inandırıcı türden üret“ diyor ve kardeşine nasihat ediyor. (Tipki devlet yetkililerinin kendi Abdullahlarına yaptıkları nasihatler gibi).
Sadullah diyor ki; “Bundan sonra sen devamlı yanımda otur. İnanılması mümkün olmayan yalanlar söylediğin zaman ben seni çimciklerim sen de ona göre hafifletir, düzeltirsin“ der ve iki kardeş öylece anlaşarak cemaate giderler.
Abdullah; “ya cemaat az önce buraya gelirken köyün ortasında cirit atan bir kurt sürüsünün ortasindan geçerek geldim. Saydım tam 7 kurt vardı.“
Cemaat hep bir ağızdan; “Yapma ya kek Abdullah! Bu köyün ortasında 7 tane kurt´un bir arada dolaşması mümkün değil“ diyorlar. Sadullah o arada Abdullah'a bir çimcik atar ve Abdullah sayıyı 6´ya indirir. Kimse inanmaz. Abdullah 5´e iner, 4´e, 3´e, 1´e kadar iner hala kimse inanmaz (veya inanmak istemez. (Tıpkı Devletin “yahoo vallaha billaha ve tillaha da ben Kurdlere devlet mevlet, federasyon medereasyon istemiyorum, getirin elimi Kurana basayim ki ben Uniter Devlete, tek bayrak, tek dil, tek vatan yapısına dokunmayacağım, bu devletin bölünmez bütünlüğünü canı gönülden istiyorum, gözümün nuru gibi kollayacağıma söz veriyorum“ demesine karşın, Devletin “hele sen biraz daha in“ demesi gibi).
Abdullah en son kurt sayısını 0´a düşürür (tıpkı bizim Abdullah´in Kurd tarafının taleplerini sıfıra indirdiği gibi) ama Sadullah hala çimcik atmaya devam ediyor. En sonda Abdullah dayanamıyor kardeşine dönüp; “Vallaha sen çimciklerle bacağımdan et kopartsan bile ben xişexişten (ses, gürültü) aşağı bir millim inmem“ der.
Şu “Kürt Açılımı“ hikayesine bakin. Nasıl başladı, nasıl (kontrollü ve denetimli bir şekilde) gelişti ve şu anda hangi noktada duruyor. Tıpkı Sadullah ile Abdullah kardeşlerin yarış hikayesi gibi.
Bizim Abdullahin etrafı çimcikçiler ile dolu. O her gece uyduruyor Sadullahlar (yani Devlet, siyasi, asker, MIT´çi, istihbaratçı, avukat cübbesi içindeki özel elemanlar vs...) boyna çimcik atıyorlar.
En son geldiği nokta “Demokratik Cumhuriyet“tir. Devletin Uniter unvanına “Demokratik Cumhuriyet“ ibaresi eklenmezse ben Güneyden gelen o kesintisiz xişexiş sesini duyduğumda ısrar edecem ve ısrarımdan bir millim aşağı inmeyeceğim“ diyor.
Re: hayir,itirazim var.