Değerli arkadaşlar,
Önce bir yanlış var ortada, bahse konu olan her şeyi PKK yarattı kabilinden vahim bir yanlıştır. PKK, her şeyi yaratmadı. Aksine kendinden önce yaratılmış bir çok değeri sekteye uğrattı hatta tasfiye etti.
Kürt diline gereken önemi vermeyişi bunlardan biridir. Bu sadece PKK'nin hatasımıdır? Hayır. Hepimizin müşterek hatamızdır. Bakın bugün burada bile türkçe yazışırken PKK'yi suçlayarak bu müşterek hatamızdan sıyrılmaya çalışmamız önce dürüst bir davranış olmaz. Kaçınız 30 yıl öncesinin kürt partilerine ait yayınları zamanında izleme imkanına sahip oldunuz bilemiyorum. 30 yıl öncesinin kürt partilerine ait yayın organları ezici ekseriyetle türkçeydi. Bir örnek vereyim, KDP-T'nin yayın organı Xebat bile türkçe yayınlanıyordu. İsminden başka her satırı türkçeydi. Diğer partilerin yayın organları, bildirileri, kitle derneklerinin isimleri, tartışmaları, eğitim faaliyetleri türkçe yürütülüyordu. Bu yapılanmalar içinde o gün de kürtçenin kullanılmasını savunan kimseler vardı. Bugün PKK içerisinde olduğu gibi. Ferdi çabaların yada lokal hizmetlerin o gün olduğu gibi bu gün de vaziyeti kurtarmaya yetmediği genel olarak kürtlerin bir eksikliğidir. Hepimizin eksikliğimizdir. Bunu PKK'ye havale ederek çözümünü beklemek sonuçta dilimizi kurtarmaya yetmeyecek gibi görünüyor.
PKK dışındaki kürt partilerinin çoğu siyaseten etkinliklerini kaybederek sürgünde birkaç kişiden oluşan önemsiz grupçuklara dönüştüler. Siyasi alanda varlık gösteremez duruma düşmeleri kürt partilerinden çoğunun parti olarak değil ama bu yapılardan kopmuş kadroların araştırmacı, yazar, dilci edasıyla kürt dili ve tarihi ile ilgili alana yönelmesi sonucunu doğurdu. Bu çabalar kürt dili ve tarihine ilgiyi teşvik anlamında yararlı görülse bile temelde doğru bir rol oynamaktan uzaktır. Hem çalışmalarının çapı hem de içeriği itibarıyla beklenen sonuca hizmet edememektedir. Düşününüz bir çoğu kırk yaşına kadar siyasetle uğraşmış, beyni marksist-leninist teoriyle haşat hale getirilmiş, bu haliyle siyaset teorisini hazmetmekten uzak kadrolar bir gecede tarihçi ve dilbilimci kesildiler. Tarih ve dil alanında yapılan yanlışları sıralamaya kitaplar yetmez. Geleceğin tarihçileri ve dilbilimcileri bu hataların altından nasıl kalkar diye ciddi bir şekilde düşünenlerin tüylerinin ürpereceği kanısını taşıyorum. Kürtler bu alanda kurumlaşmadan yoksun oldukları gibi bu amaçla örgütlenmiş kurumların siyasi dergah olarak rant kapısına dönüşmüş bezirgan niteliği kürtlerin önemli bir handikapı olarak önümüzde duruyor. Tüm bunlara rağmen bir yerden başlanması gerekiyordu. Kürtlerin karşı karşıya bulundukları ağır baskı koşullarına ilaveten bu alandaki eğtimsizlikleri ve tecrübe yetersizlikleri kürtler adına imkan kıtlığı olarak yorumlansa bile bu zor koşullarda kürt diline ve tarihine katkıda bulunmak için çabalayanların başlatıcı olmak anlamında bir önemi var. Çabaların yetersiz oluşu gereksiz olduğu anlamına gelmiyor, geliştirilmeye ve düzeltilmeye muhtac olduğu anlamına geliyor. Bu nedenle çabaların birleştirilmesi, kurumlaşmanın yaygınlaşması gerekiyor. Birleştirilmiş çabalar ve doru kurumlaşma uzmanlaşmaya da etki yaparak niteliğin olgunlaşmasını teşvik edecektir. Eksikliklerin varlığı bu çabalara karşı sekter davranılmasının nedeni yapılmamalıdır.
Bir diğer önemli husus, dil ve tarih konusunun toplumun sahipliğinde herkesin ortak değeri ve ilgisi olduğu gerçeği gözetilerek bu alandaki çalışmalar partilerüstü bir anlayışla ele alındığı zaman verimli olur. PKK, sahip olduğu örgüt ağının genişliği nedeniyle kitleye daha çok ulaşabilmenin avantajlarını kendi dışındaki yapılanmalara kullandırmalı, PKK dışındaki oluşumlar ise dil, tarih ve kültür konusunun siyaset dışında ortak değerler olduğu gerçeğini savsaklamayarak dil ve tarih alanındaki birikimlerini varolan kurumlarda paylaşmalı, bu alandaki çabaların güçlenmesine pazarlıksız bir katılıma imkan sağlamalıdır. Bu yapılmadığı sürece kürtlerin dil ve tarih alanındaki çabaları yetersiz kalacaktır. Kürtlerin mevcut inkar ve asimilasyon politikaları önünde böyle bir lüksü varmıdır sorusu partilerle birlikte her kürt ferdinin önüne koyacağı soru olmalıdır.
PKK'nin tahrip ettiği kürtlerarası barışın yakın gelecekte sağlanamayacak oluşu dil ve kültürle birlikte daha birçok alanda kürtlerin çabalarını birleştirmelerinin ve ortak kurumlar oluşturmalarının önünde en büyük engel olarak duruyor. Bu eksikliğin aşılması için siyasi irade ve feragat gerekiyor. Büyük ve inisiyatif sahibi parti olarak PKK ve türevlerinin adım atması gerekiyor. PKK kendi bünyesinde ortak kurumlaşmalar örgütlemekten uzak olduğu gibi bu alanda lokal düzeyde varolan çabaları bile nihai amacı "dil özerkliği yada kültürel özerklik" şeklinde ucube bir siyasi talebe tabi hale getirerek içini boşaltmış vaziyette. Buna PKK dışındaki kesimlerin sorunun esasını algılayışa ilişkin sakatlıkları, kurumsal dejenerasyonları eklenince kürt dilinin geleceğiyle ilgili kaygılarınızı anlıyor ve paylaşıyorum. Ortada belki büyük suçlu var ama suçsuz olan yok. Hepimiz müştereken suçluyuz, suçun faturası kürt diline kesiliyor ve bedelini millet ödüyor.
Selam ve sevgilerimle.
Olumlu ve doğru işleri görmek ve desteklemek gerek