Sevgili Rubar,
Qoseri ile birlikte sorgulayıcı tavrınızı doğru buluyorum. Hatalarımız asgariye inecekse ancak bu sorgulayıcı tavrın istisnasız hepimizin hatalarımıza ışık tutması, sorgulaması aracılığıyla gerçekleşecektir. Her hatanın unutkanlık hastalığıyla örtbas edilmesi hoşgörüyle umulan yararın üzerinde mahzurlar içerir. Bu nedenle sorgulamayı eksiltmeyerek ama hoşgörüyü de dışlamadan yürümemiz gerekeceği açıktır. Hata işleyenlerin kendi hatalarını görebilmeleri ve aşmak için çaba geliştirmeleri ise ayrı bir gerekliliktir. Eleştiri, hataların irdelenmesinde ve aşılmasında yapıcı rolünü oynayabilirse bir çok hatadan arınmamıza imkan sunar. İster bir hareket olsun isterse fertler olsun, gelişebilmenin ilk ve asgari koşulu kendi hatalarını önüne koyabilmektir. Bunu bizler yapmadığımız zaman eleştiri yöntemiyle ikinci şahıslar önümüze sürer. Eleştiriden kaçınmamak bu sebeple doğru bir tavırdır, ancak hepimizin hatalar yaptığımızın ve yapabileceğimizin hatırdan çıkarılmaması koşuluyla. Eleştiri kapıları kapamak anlamında işlevini yerine getiremez. Eleştiriyi gelişmenin aracı olarak kullandığımız zaman eleştiriden beklenen yararları sağlamakla kalmaz aynı zamanda ilerlemeye katkı sunmuş oluruz.
Sonuçta bu ülke ve hepimizin. İhanetin sendelediği bir dönemden geçiyoruz. Doğaldırki tahribatların tezgahından geçmiş bir çok kişiliğin eski hatalı tavırlarından arınma ve ihanete tavır alma olgusuyla karşı karşıyayız. Tıpkı kum saati gibi ihanetin kefesi boşalırken ondan esirgenen enerjinin diğer tarafta birikmesine ve heba olmamasına özen göstermekle güç olabileceğiz. Her dönemden daha fazla dikkatli, her dönemden daha fazla hoşgörülü olmamız gerektiği açıktır. Yekdiğerimizi ancak bu şekilde etkileyebilecek ve beyinlerimize sinmiş karakol misali sakatlığın sağaltılmasında ancak bu şekilde etkili olabileceğiz.
Selam ve sevgiler.
Hepimiz hata yaptık