[b]"Esas nedeni ise SB'nin artik dayanilamaz hale gelen fasist diktatorlugu. SB forumu fasist bir diktatorluge donusmeseydi"
Bir "cooling off period"un ardindan forumda eski ortami geri getirebilme, bir "genel af"a yol acabilme umuduyla yaptim.
Ben SB forumunda yukselise gecen fasist dikatatorluge sadece bir-bucuk ay daha dayanabildim. Birakin bir genel affin cikmasi -ki burada affedilmesi gereken forumdan kovulanlar mi yoksa Sirac Bilgin mi bu ayri bir mesele- SB kalkti calinti oldugu ispatlanmis bir makaleyi o makalaeyi calan hirsizin adi altinda forumun birinci sayfasindan vermekte israr etti. [/b]
Yukardaki satırlar sana ait. Dedikodu diye bunlara denir.
Ben Sirac'la al-gülüm ver-gülüm değildim. Beni kovmadı. Öcalan'la ilgili yazdığım yazıda [b]Resul Altınok, Abdullah Ekinci, Mehmet Karasungur ve Mehmet Şener[/b] cinayetlerini sorguladığım yazım, [b]Öcalan'ın savaş esiri olduğu ve kendisini savunamayacağı[/b] gerekçesiyle kaldırıldı. Foruma yazamayacağımı belirterek ayrıldım. Haftalar sonra aynı konuda bir yazı daha astım [b]bu forumda istenmiyorsun, niçin yazdın [/b] denilerek kovuldum. Seninse bunlara değimiş bir tek yazın yoktur. Bu cinayetlerin insanlıkdığı, hukuk dışı olduğunu belirtmek için illahki hukukçu olmaya gerek yoktur. Herkes elindeki bilgileri açıklıkla ortaya dökerse kürt siyaseti berraklaşır ve toparlanır.
Dr Kadir'le ilgili makalem, konunun hukuki değerlendirmesinin hukukçulara bırakılması çağrısı ile sona erer. Ben hiçbir yerde hukukçu olduğumu söylemedim.
Siyasetle uğraşan biri olmamın dışında Öcalan'ın milletimin başına getirdikleri tahtında bir birey olarak Öcalan'ın gerçekleştirdiklerinin mağduruyum.
Sirac'ın 1974-1977 yılları arasında KDP'nin fiilen en yetkili karar verici mensubu olması ve benim anılan yıllarda kendisiyle aynı yapıda çalışmam nedeniyle anlattıklarımın hem tanığı hem mağduruyum.
Yazdıklarımı açık kimliğimle ve mağdurların açık kimlikleriyle yer zaman göstererek ortaya koydum. Gerçek şahıslar sözkonusudur. Ne zaman ilgili taraflar yalanlarsa o zaman gerçekliği sorgulanır. Bak olayı Kürdistan'ın en yaşamsal, en bitirici hastalığı olan muhaliflere baskı uygulanmasının mahzurları ve fiziki tasfiyeler yapılmış olmasından alarak [b]forum dedikoduculuğuna [/b] indirgedin. Maalesef bizim aydınlarımızın bu önemli konularda ya dalağı dışarda kalıyor yada başını kuma gömerken kıçı dışarda kalıyor. İnsana, insan yaşamına dair sorunları ele alıp tartışmakta uygar bir tutumu benimsememekteki eksikliğiniz herbirinizi kendi kimliğini sahiplenmekten alıkoymuş. Kendi kimliğini sahiplenmekte tereddüt gösteren kişilerin kendi halkının kimliğini yükseltmelerini beklemek çocukça bir hayaldir. Anlaman dileğiyle.
Hiç mağdur olmadığımı düşünün. Kürtlerin senin [b]faşist diktatör[/b] dediğin kişiler eliyle uğratıldıkları zararlar kendine insanım diyen her bireyi ilgilendirir. Cinayet, işkence, muhaliflere yönelik baskıya ve tehdide başvurmuş olmak kendine insanım diyen herkesin karşı çıkası, tel'in etmesi gereken suçlardır. Dünyanın her yanında uygar insanlar bu tür baskıcılığa ortak tavır alır.
Anılan suçları bulaşmış olanların gizli kalmış suçlarını açıklamak, irdelemek siyaseten doğrudur. Bu ilkel yöntemlerin kürtlere neye malolduğunu bilmemiz bir yana bütün bunların açık toplum prensipleriyle bağdaşmadığını, hukuki olmadığını hatta insanca olmadığını söylemek, çözümün açıklıkta yattığını, hukuka riayet edilmesi halinde bunların hiçbirinin gerçekleşmeyeceğini ve karşılık bulacağını söylemek bir haktır. Demokrasi prensiplerini, özgürlüklere saygıyı ihmal etmenin de üzerine çıkarak bu kavramlarla tam bir zıtlık içinde olanların topluma özgürlük ve demokrasi getirmek yerine sömürgeci diktatörlüğü bile aratır sonuçlara neden olacklarını söylemek ve arkasında durmak bir haktır. Dahası bir farklılıktır. Bunları söylemek için hukukçu olmaktan önce insan olmak gerekiyor.
Önce kendin ol. İnsan ol.
Sahibinin sesinden