Skip to main content
Submitted by Rêvebir_D on 28 August 2014

Toplumsal değişim ve dönüşümün oluşmasına öncülük edenler genellikle kendilerini kutsal kabul ettikleri davalarına adayan ve bu adayışla toplumsal dönüşümü ateşleyen kıvılcımları çakan birkaç gönül neferinin azmiyle harekete geçer. Bu hareket süreç içerisinde toplumsal tabandan gördüğü kabul ile sorunların çözümü açısından merkeze yerleşerek toplumsal beklentilerin karşılanmasını amaçlar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 90 yıldır sürdürdüğü politik yaklaşım ve bakışı Kürdistan toplumu için imha, inkâr ve asimilasyondan başka bir şey üretmemiştir. Rejim süreç içerisindeki uygulamalarıyla Kürdlere yönelik olumsuz niyetini deklere etmiş durumdadır. Bugün AKP hükümetinin de ulusalcı rejimin koruyuculuğunu üstlenerek bunu bizlere dayatmaya çalıştığı herkesin malumudur. Bir toplumu yok etmenin insani ve İslami hiçbir dayanağının olmadığı bilinciyle bunun karşısında durmanın gerekliliğine inanarak halkımızla birlikte buna dur demek için Azadi İnisiyatifini oluşturduk.

Toplumsal yaşam ve tecrübelerle edindiğimiz izlenimle Kürd ve Kürdistan sorununa duyarlı olabilecek Kürdler dışında herhangi bir kesimin olmayacağını öğrendik. Süreç içerisinde sorunlarımızın çözümü açısından başvuracağımız tek merciinin de kendi gücümüz ve halkımız olduğunu fark ederek yola çıktık. Öğrendiğimiz bu durumu halkımıza aktarmak zorunda olduğumuzun bilinciyle hareket ederek yeni bir oluşumla halkımızın karşısına çıkmaya hazırlanmaktayız.

Kürdistan’ının egemenlerle yapılan işbirliğiyle Arap, Fars ve Türkler tarafından sömürgeleştirilerek dört/beş parçaya ayrılması oluşumumuzun/hareketimizin bakışı ve anlayışı için sorunun temelini teşkil etmektedir. Karşı karşıya olduğumuz bu sorunun çözümü için halkımızın yegâne referans olduğunu biliyor ve bu anlayışla halkımızla buluşmayı hedefliyoruz.

Temel hedefimiz İnsani ve İslami hakkımız olan Bağımsız Kürdistan’a ulaşmak için aşama aşama sürecin gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Bu nedenle Kürdistan’ın parçalanmışlık olgusunun halkımızda yarattığı zihinsel deformasyonun giderilmesini temel öncelik olarak almaktayız. Oluşan zihinsel deformasyonun halkımızda kaderine razı olma duygusunu oluşturduğu/oluşturacağı tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzun bilinciyle hareket edip bu prangayı kırarak geleceğe yürümeyi hedefliyoruz.

Hedefe ulaşmaya çalışırken Kürdistan’a dair bizimle benzer pradigmalara sahip olanlarla aynileşmeden birlikte yürüme kararlılığında olduğumuzu deklere ediyoruz. Bu anlamda Kürdistan’daki sorunların çözümü için elimizi taşın altına koyuyoruz. Ancak Kürdistan sorununun çözümü için Kürdistan’a ait tüm renklerin ve seslerin oluşturacağı koronun daha gür bir sedaya sahip olacağının bilincindeyiz. Bu bilinçle pirenkiliğin ve pirdengliliğin her birimize ayrı ayrı güç vereceğinin/verdiğinin bilincindeyiz.

Kadim Kürdistan toprağı/vatanı tarihsel olarak hiçbir dönemde tamamıyla homojen bir yapı arz etmemiştir. Her yönüyle (dinsel, etniksel anlamda) çok renkli ve çok sesli bir yapıya sahip olduğu hepimizin malumudur. Bu zenginliğin korunması gerektiği inanç ve anlayışına sahibiz. Ama bu zenginliğe rengini veren ana temanın Kürdistan ve ona ait Kürd halkıyla İslam dini olduğunu biliyor ve o amaçla yola çıktığımızı da ilan ediyoruz. Kürdistan’ın iki temel rengi olan Kürd ve İslam vazgeçilmezliğimizdir.

Ana temanın parçalanmışlığı üzerinden hakkaniyete uygun olmayan ve bir kesimin egemenliğini dayatan dinsel değerlerle bezenmiş zihinsel deformasyona tabi tutulduğumuzun farkındayız. Biz Kürdlerin hem dinsel hem de etniksel kimlik üzerinden maruz kaldığımız zulümle aynı zamanda ayrıştırılmaya tabi tutulduğumuzun da farkındayız. Bu nedenle zihinlerimizde oluşturulan kirli deformasyonun izale edilmesi için her rengin ve sesin yer alacağı bir yapının kuşatıcılığını kabul etmekteyiz.

Bu anlamda Kürdistan mücadelesinin son iki yüzyıllık sürecini kendimize referans kabul ediyoruz. Kürdistan mücadelesinde hepimizin malumudur ki, bu süreç içerisinde sadece Şêx Mahmud Berzenci kendisiyle aynı dine inananlara karşı değil İngiliz sömürgesine karşı başkaldırmıştır. Diğer başkaldırıların tümü bizimle total anlamda aynı dine inanların insani ve İslami haklarımıza yaptıkları saldırıya, imhaya, inkâra ve zulme karşıdır. Bu referanslar yürüttüğümüz Kürdistan mücadelesinin hak temelinde bir mücadele olduğunu bizlere göstermektedir ve buna inanıyoruz. Bu inancımızın dayandığı haklılıkla iki yüz yıldır sesimize karşı suskunlaşan dünyayı ve sömürgelerimizi haklarımızın teslimine mecbur etmek amacıyla hep birlikte ama aynilşemeden yola devam etmenin gerekliliğine inanmaktayız.

Bu nedenle geldiğimiz noktada tüm Kürdistanlılara çağrıda bulunarak, birlikte bu yüke omuz vermenin gerekli olduğuna inanıyoruz. Eğer oluşturduğumuz perspektifin eksikliğine veya yetersizliğine kanaat getiren Kürdistanlılar varsa; önerilerine ve uyarılarına açık olduğumuzu ifade ediyoruz. Bu anlamda öneri, uyarı ve eleştirilerin bizim için ufuk açıcı olduğunu ve yolumuzu aydınlatacağını bilmelerini isteriz. Kürdistan’ın ortak değerlerini nesneleştirmekten uzak, öznel yaklaşım içermeyen öneri ve eleştirilerle yolumuza ışık tutacağınıza inanıyoruz. Birlikte inşayı temel alan yapıcı ve haklı eleştirilerinizin, öneri ve değerlendirmenizin de bizlere alternatif oluşturacağını bilincindeyiz.

Azadi olarak hepinizi 6/7 Eylül Kongresinde ufkumuzu açacak ve haklı davamızda yola devam etmemiz için Kürdistanlıları bizlerle birlikte olmaya çağırıyoruz. Bu nedenle haklı davamızda Kürdistan’ı bütünleyen bir parça olduğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. Dolayısıyla Kürdlere ait her rengi yansıtan yapı ve kurumların bu haklı davada gerekliliğini de kabul ediyor ve anlayışla karşılıyoruz.

Kürdistanlılara ve Kürdistan’a bir çağrıda bulunuyoruz. Kendi yapılanmalarınızda yer almayan Kürdlerinde farklı yöntem ve tarzlarla örgütlenme hakkına sahip olması milli maslahatlarımızın gereğidir. Bizimle aynı yol ve yöntemi benimsemeyenleri ötekileştirmekten vazgeçmeliyiz. Bunu gerçekleştirmediğimiz surece birlik ve müttefikliğin söz konusu olamayacağını bilmeliyiz. Dolayısıyla Kürdlerin her yapısı kendini var kılmalı ama diğerini de en az kendi yapı ve örgütlenmesi kadar önemsemelidir.

Azadi İnisiyatifi bu anlamda toplumsal değişim ve dönüşümü amaçlayan yapılanmasıyla kendisine çalışma alanı olarak Bakur Kürdistan’ını seçmiştir. Amacını gerçekleştirme yolunda oluşturduğu organizasyonla iki yıllık çalışma süresince Kürdler arasındaki ittifak ve birlikteliğin sağlanması için rüştünü ispatlamış durumdadır. Bu çalışmanın fitilini ateşleyen başta 155 kurucusu ve gönüldaşıyla bundan sonrada aynı yönde çalışmaya devam etme azmindedir. 16 Ağustos 2014’te gerçekleştirilen “Gençlik İstişare Toplantısı” bizlere bu yapılanmanın sağlıklı temeller üzerine kurulduğunu bir kez daha göstermiştir.

Yeni süreçte tüm kurucuların ve gönüldaşların bu yüke omuz vereceğine olan inancımla sizlerle buluşmak umuduyla.

28 Ağustos 2014

Kaynak: Paradigma

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.