SOMA KAZASI ve KÜRDÜN PUSULA BOZUKLUĞU / Müslim Korkmaz
Soma maden ocağındaki ölümlerle ilgili olarak, lafa direk girmek istiyorum. TC Devleti'nin insan hayatını hiçe saymasına karşın, TC Devleti'ni ayakta tutmaya çalışan, ona toz kondurmayan, sorunu iktidar olabilme kaldıracı olarak kullanan Türk ırkçılarının ikiyüzlülüğünü de bir kenara bırakıyorum. Ben, başka bir ikiyüzlülükten söz edeceğim.
Sözüm iki yüzlü, ilkesiz, katiline hayran sahtekar ve teslimiyetçi ''Kürdler''edir. Sizin kardeşliğiniz de batsın, iki yüzlü Kürd'lüğünüz de batsın!
Sizler, oturup kalkıyorsunuz, insanlık ve vicdan üzerine nutuklar atıyorsunuz. Sizin vicdan ibreniz nerden başlar, nerede durur? Sizin pusulanız bozulmuştur. Rüzgârın estiği yöne doğru yol alıyorsunuz.
Kürdistan Halkı olarak, bu çapulcu göçebe güruhun saldırı ve katliamlarına uğruyoruz. İşkence ve tahribatlarına maruz kalıyoruz. Peki neden? Çünkü varlığımıza bile tahammülleri olmayan bu faşist, işgalci güçler, bizi katlederek, devşirerek yok etmeye çalışıyorlar. Kendi evimizde saldırılara uğruyoruz. İşkence ve tecavüze uğruyoruz.
Atalarının, Kürdlere uyguladıkları insanlık facialarını miras alan Türk Kemalist’i ''solcu''su, Siyasi İslam’ı, bu barbarların hesabını vereceklerine, ''Türk- Kürd, Arap İslam Kardeşliği'' yalanıyla kalayladıkları kanlı kazanlarda, haşlamak üzere bizden kele istiyorlar. Türk ırkçıları ve onların işbirlikçileri, verilmemiş bu hesabımıza karşın, koro halinde katillerimize sahip çıkıyorlar, bize yaşam hakkı tanımıyorlar.
Kürdistanlılar olarak, her gün öldürülüyoruz ama bir Türk'ün ölülerimize rahmet okuduğunu duymadık.
Kısa süre önce, Roboski'de katledilen çocuklarımızın ölüsüyle dalga geçerek, ''bölücülere üzülmedik, ama ölen katırlara çok üzüldük'' anonslarını TC'nin renkli Tv kanallarında yayınlayanlara, coşkulu yılbaşı kutlamaları yapan ihtiras dolu Türk ırkçı toplumuna karşı nerelerdeydiniz, bu gün nerelerdesiniz! Van Depremi'nde, Türk Bayrağı'nı paketleyip Kürdlere gönderenlere karşı, Türklerden ciddi ve samimi bir tepki geldi mi? Siz, kime insanlık dersi vermeye kalkışıyorsunuz?
''Dert bir tane değil ki, elvan''! Satılık işbirlikçi hainlerimiz bunlara gözyaşı dökerken, bize de, neden ağlamıyoruz diye, insanlık dersi vermeye kalkışıyorlar.
TC'nin başı Erdoğan, bu ölümleri, olabilecek doğal şeyler olarak dile getiriyor, ama ne hikmetse oy ibresi yüzde 60'lara çıkıyor. Pusulası bozuk gözü yaşlı Kürdler ise, neredeyse bu ölümlere ağlamayan Kürdleri, ölümlerin sorumluları olarak ilan edecekler.
Biz neden eziliyoruz, neden bu durumlara düşürüldük, ceza evlerinde işkencelere maruz kaldık, tecavüzlerden geçirildik, katledik ve ülkemizle birlikte tahrip edildik? Bunlar sanki sömürgecilerin işgali altındaki Kürdistan'da olmamış, gezegenimizin dışındaki bir yıldızda olmuştur! Hançer böğrünüze dayanmış, siz yıldızları sayarak uyuyorsunuz!
Birçoğumuz, bugün, param parça olmuş olan ciğerlerimizden kan kusuyorsak, sakat kalmışsak, Bunun nedeni, doğal haklarımızı istediğimiz için, sömürgecilerin sırf bizlere özgü kurdukları cezaevi hücrelerindeki işkenceler, sürgünler ve toprağımızdan koparılmanın acısındandır.
Geçenlerde bir arkadaşımız, ''benim çocuğum neden olmuyor, hiç kimse düşündü mü'' derken, şu an çocuk sahibi olamayan Kürd kadınının. evlenemeyen, sakat kalmış binlerce Kürd-kadın ve erkeğinin acılarına parmak basıyordu.
Bize, bunlar neden yapıldı diye, kendimize bile ağlayamıyoruz.
Bu, bize dayatılmış olan haksız bir savaşa karşı, özgür olma mücadelesidir. Binlerce yıldan beri bugüne kadar, acılardan süzülüp gelen Kürd'ün var olma savaşıdır. Bu savaş bu gün de en acımasız şekliyle sürmektedir. Hergün, bu savaşın tahribatına uğramayan Kürd, hemen hemen kalmamıştır.
Savaşta karşı karşıya geldiğin bir insanın ölümüne sevinmesen de, yaşamak için, o seni vuracağına, sen onu vurmak zorundasın. Bu, mazlumluğun haklı savaşıdır. Bunu sadece kendini korumak için değil, kendi neslinin varlığını korumak için yapmak zorundasın. Ne yazık ki, yazılı olmayan bu doğa ve ''insanlık'' yasası, zulüm sürdüğü sürece, insanın doğasında hep olacaktır. Hele devletiniz de yoksa işgal altındaysanız, bu yasa daha da çok acımasız bir şekilde işliyor.
Kendini koruma reaksiyonu gösteremeyen birinin, kendi varlığına saygısı olamaz. Milli duygularının ve kimliğinin hiç bir önemi yoktur. Dengesi yerinde değil, yan yatmıştır.
Biz, başka halkları esaret altına almadık. Böyle bir ırkçı niyetimiz de yoktur. Bize esaretin her çeşidini layık görenler, bize insanlık dersi verecek ehliyete sahip değildirler.
Esaretimize samimi bir şekilde karşı çıkan bir Türk göremedik. Kürd 'dostu' olduğunu söyleyen Türk'ün her cümlesi, âmâlarla süslenmiştir. Sadece şerefli, dürüst ve vicdanlı bir tavır, Sayın İsmail Beşikçi'den görüyoruz. Kürd olmadığı için, bu tavrından dolayı, hep Türklerin ve onların işbirlikçilerinin saldırılarına maruz kalıyor.
Pusulalarını şaşırmış yetim Kürd kardeşler ve onları takip eden ''aydınlar ve yurtseverler''! İkiyüzlülük ve sahtekârlık yapmaktan vaz geçin! Zincirlerinizi kırın ve özgürleşin. Hiç olmazsa düşünce bazında özgür olun!!!
Biz ölüleri yarıştırmıyoruz. Biz, işgalcilere karşı haklı davamız için mücadele ediyoruz. Kürdün var olma savaşını veriyoruz. Bu bir duruştur, ilkedir, kararlılıktır. Milli bir davadır.
Bize, cepheden kuşun sıkan ve cepheye mermi taşıyanlara gül atacak değiliz. Bu savaşımızda, eskiden olduğu gibi, bugün de önümüzü kesecek olanları da çok iyi tanıyoruz. Kimse bizden, bunlar için ağlayıp sızlamamızı beklemesin. Canımıza kast etmeye çalışanlara, sevgi ve sempati duymak, zincirlere vurulmuş, köleliği içimize sindirmiş olmak demektir.
Peki, halkımızın katmerli ezilenlerinden olan Alevi/Kızılbaş Kürdlere ne demeliyiz? Dersim Katliamının benzer planları, Amed'de, Kürdlerin gözlerinin içine bakıla yapıldı. Nasıl bir tepki verdiniz? Kelle koparanların bilelenmiş kılıçları, boynunuzun üzerinde sallanıp duruyor. Farkında değil misiniz?
''Senin bir yanağına tokat atıldığında, öbür yanağını çevir'' diyenlerin teslimiyetçi düşüncelerini ve katillerimize sempati duymayı ne zamana kadar sürdüreceksiniz?
İnsanlıktan dem vuranları okuyan-dinleyenler, ilk etapta; bizim yazdıklarımızın insanlığa aykırı olduğunu düşünebilirler. Bunlara, ''insanlık tarihi''ni iyi incelemelerini öneriyorum.
''İnsanlık Tarihi'' zalimlerin, mazlumları katledişlerinin tarihidir. Zalimler, döktükleri mazlumların kanlarıyla yazdılar bu ''şanlı'' tarihlerini...
Dürüst ve ilkeli bir insan, hangi mazlumun zalime ağlamasını isteyebilir?
''Her insan kendi ölüsüne ağlar'' diye bir söz vardır. Sizin acılarınıza, sizin katledilişine üzülmeyen, üstelik sevinen bir Türk arkadaşınız da olsa, sizden, kendisi için gözyaşı dökmenizi istiyorsa ve siz de ''canı cehenneme'' deyip tavrınızı ortaya koyamıyorsanız, hem kendinize, hem de ona karşı ikiyüzlülük yapıyorsunuzdur. Arkadaşınızın hatırı, hiç bir zaman ülkenizin ve halkınızın hatırından daha yüce değildir.
Herhangi bir Kürd, bu ilkeli tavrı ortaya koyma cesaretini gösteremiyorsa, Kürd'lükten bahsetme sahtekârlığını ve ikiyüzlülüğünü bırakmalıdır. Herkes kendi yoluna!!! Kürd Halkı'na, faydanız olmaz ama zararınız çok dokunur.
15 Mayıs 2014