Skip to main content
Submitted by Rêvebir_D on 23 March 2014

Toplumsal yaşamda şehirler/kentler tarihsel süreçten devraldıkları sosyal misyona göre şekillenen kimlikler edinirler. Şehirler/Kentler taşıdıkları misyona uygun ruhla toplum içinde izler bırakarak tanınırlar. Taşıdıkları o ruhsal misyon şehri sembolize eden temel veriler üzerinden şekillenerek görünür hale gelir. Her şehir/kent kendi ruhuna uygun siyasi argümanlarla görünür olmaya çalıştığı için bireylerinin o çerçeve içerisinde varlık kazanmasını önemser.

Bingöl’ün tarihsel süreçten devralınan sembolize olmuş misyonu; dürüst, sözü ve özü bir olan medrese eğitimi almış molaları, zulmü ve baskıyı kabullenmeyen agit insanları ve dil üzerinden de zazaki/kırdidir. Bingöl’ün sahip olduğu tarihsel misyonlarının hala görünür olup olmadığını anlamak ve seçimlerin durumu için yakın zaman aralıklarıyla iki kez uğrama imkânı buldum.

Kent sokaklarında tek başıma yürüyerek tarihsel süreçten devralınan ruha yönelik veriler bulmaya çalıştım. Ancak hemen belirtmeliyim ki şehri sembolize eden ruhu net görme şansına sahip olmadım. İnsanların kendi aralarındaki sohbetlerine kulaç kesildim. Zaza şehrinde olup olmadığım konusunda köken olarak buralı olmasaydım, bir zaza/kırd kentinde olduğumu net söyleme imkânına sahip olamazdım.

Sokakta zazaki/kırdiyi kırk elli yaş üstü birkaç insanın aralarındaki konuşmalardan duyabildim. Bazen de yirmili yaşlarda olan gençler arasında konuşulduğuna şahit oldum. Ancak her iki kesimde de arada bir konuşma Türkçeye dönüyordu. Bu durumun aile içi ilişkilere yansıdığı konusunda da bazı gözlemlerim oldu. Aile içinde kullanılan dil zazaki/kirdki olmasına rağmen kırk elli yaş üstü olanların ev içinde yaşıtlarıyla ve yaşlılarla konuşmada bunu kullandıkları halde genç nesillerle konuşmaların da ise pek kullanılmadıklarını gördüm.

Sokakta on iki/üç yaşlarında ayakkabı boyacısı olan bir çocuk zazaki anladığını ama konuşamadığını söyleyince kentin taşıdığı bu ruhun kaybolmaya yüz tutuğu gerçeğiyle karşı karşıya olduğumu anladım. Ki o yaşta boyacılık yaptığına göre üst gelire sahip veya memur bir aileden olmadığı da kesindi. Ki dar gelirli aileler içerisinde ana dili kullanma oranın daha yüksek olduğu da Sosyolojik bir gerçektir.

Yerel seçimlere bir hafta var. Bingöl seçimlerinde öncelikle şehrin bu kimliğinin yansıtılıp yansıtılmadığı verilerine baktım. Seçim afişlerinde bunu gözlemeye çalıştım ama nafile. Ancak seçim arabalarında bazen Kurmanci müzik çalındığına şahit oldum ama partilerin çoğunda Türkçe parçalar çalıyordu. Adayların veya partilerin bu konuda seçim sonrası için ortaya koydukları net projeler de görünürde yok gibi. Zazacılık üzerinden kendisini konumlandıran bir kitlenin varlığı seçim çalışmalarına yansımış değil. Bu durum şu anlama geliyor, adaylar ve partiler bu kitleyi pek önemsememektedirler. Ki bu söylemlerinin reel karşılığının olmadığı fikri siyasilerde de yer etmiş görünüyor. Özellikle geçen yıl burada yapılan Türkçe olimpiyatları karşısındaki sessizlikleri niyetlerindeki samimiyeti sorgular hale getirmiştir. Hatta bazı partiler bu kitleyi kendileri için cepte keklik gördüklerinden pek kale alma ihtiyacı duymamaktadırlar.

Seçim çalışmaları sürecinde partiler ve adaylar yerelden ziyade genel ülke gündeminin daha ağırlıklı yer aldığı propagandayı dillendirme ihtiyacını hissettiklerinden zazaki/kırdki pek önemsenmemiş görünmektedir

Seçim sürecindeki göstergeler Bingöl molalarında da savrulma olduğunu gösteriyor. Ki aldıkları eğitim zulme karşı dik durma ve dürüstlük üzerine inşa edilmesine rağmen güncelle takılıp kaldıklarına işaret eden veriler varlığını hissettiriyor. Molalarda kafa karışıklığı ve parçalı bir duruşun varlığı kendisini hemen hissettiriyor. Bu durum 1925 Şeyx Seid kıyam ruhunun ve 1982 anayasa oylamasındaki ruhun etkinliğini mola kesiminde yitirmeye başladığı anlamına gelmektedir.

Şehrin önemli misyonlarından biri olan halkın zulmü kabullenmeme duruşu da önemli oranda dejenerasyona uğramış gibi görünüyor. Gerçi bu damara yer yer rastlamak mümkün oldu. Ancak bu damar kendisini Erdoğan-Cemaat çatışmasında Erdoğan’dan yana tavır alma şeklinde görünür kılıyor. Oysa yüzyıldır zulüm altında inleyen kendileri olmasına rağmen pek de oralı olmamaları şaşırtıcı geldi.

Şimdi seçim sürecinde edindiğim izlenimleri partiler üzerinden ifade etmeye çalışayım. Her partiyi ve seçim şanslarını ayrı ayrı değerlendireceğim.

AK PARTİ: Belediye seçiminde bazı kesimler tarafından ipi göğüsleyeceği inancı hâkim. Bazı kesimlerde ise BDP ile başa baş bir yarış halinde olduğu kanaati var. Bu kesimler daha çok şu argümanlar üzerinden hareket ediyor.

1) Erdoğan-Cemaat çatışmasında halkın Erdoğan’dan yana tavır koyması.

2) Seçilme imkânı olmayan parti tabanlarının son anda buraya yönelecekleri düşüncesi.

3) Ülke genelinde yürütülen bazı sosyal projelerden dolayı kadınların çocuklar üzerinden elde ettikleri ekonomik avantajları kaybetme korkusuyla oluşturdukları yönelim.

4) Bingöl halkının dini eğilimlerinden dolayı kendilerine bu partiyi daha yakın hissetmeleri.

Ak Parti için bunlar avantaj görünen durumlar. Ama bazı noktalar var ki bunlarda Ak Pati için dezavantaj oluşturmaktadırlar.

1) Adayının mit referanslı olması, kamuoyu yoklamasında ön sıralarda olmaması ve bürokratik geleneğinden dolayı halkla iyi bir diyalog oluşturmaması. Bunlar seçilmesi halinde halka arasında perde görevi göreceğinden halkın değil başka kesimlerin hizmetinde olacağı endişesi.

2) 17 Aralık sürecinden sonra oluşan yolsuzluk imajının parti üzerindeki yıpratıcı etkisinden dolayı halkın zihin dünyasında tereddütte yol açmıştır. Başbakan ve oğlu arasında olduğu iddia edilen görüşme halkta hayal kırıklığı yaratmış ve şaibenin yerelde de olacağı düşüncesi.

3) Saadet ve Hüda Par’ın aynı tabandan oy alacağı için oyların bölünmesi sonucu kazanmama riski olacağından ortada duran kesimlerin BDP’ye yöneleceği düşüncesi.

4) İktidar partisi olduğundan orada görünmenin bazı kesimler için avantaj taşıdığını düşünmelerine rağmen seçimde oy vermeyeceklerinin düşünülmesi.

5) İktidar partisinin bundan önceki başkan adaylarının seçilmiş olmalarına yerel pratiğine yönelik Bingöl için olumlu sonuçlar ortaya koyamamaları.

BDP: Belediye seçiminde bazı kesimler için kesin favori olan partidir. Ancak bazı kesimlerde Ak Partinin avantajlarından dolayı başa baş yarıştığı inancı var. Bu kesimler daha çok şu argümanlar üzerinden hareket ediyor.

1) Barış sürecinin getirdiği yumuşama ve rahatlamanın halkta karşılık bulduğunu bu nedenle şuana kadar mesafeli duran bazı kesimlerin yöneleceği düşüncesi. Ancak bu kesim hala görünürde olmak istemiyor ama sandıkta oy verecekleri düşüncesi.

2) İdris Baluken faktörü. Seçildikten sonra ortaya koyduğu olumlu dilin halkta karşılık bulduğunu ve Bingöl’ün ruhuna uygun profil çizmesinden kaynaklanan teveccüh.

3) Adayın burada tanınıyor olması şuana kadar doktor olarak yürüttüğü hizmetler nedeniyle halkta olumlu izlemin oluşturduğu için seçilmesi halinde rahat ulaşılabileceği ve halkla arasına perde koymayacağı düşüncesi.

4) Seçimleri kazanması durumunda yolsuzluk yapılmayacağı inancın halkta güçlü bir kanaate yol açıp Bingöl’ü sahip olduğu tarihsel ruhla buluşturacağı düşüncesi.

5) Genç kesimlerin yönelimlerinin kendilerine dönük olduğu ve bu nedenle oy verecekleri düşüncesi. Üniversite gençliği arasında birinci parti olması buna gerekçe gösteriliyor.

Bunlar avantajlar olarak görünürken, dezavantajlarda şöyle sıralanıyor.

1) Seçime yakın bir iki gün içerisinde Saadet ve Hüda Par’dan BDP kazanmasın endişesiyle Ak Partiye dönecek oyların olması.

2) Halktaki korkunun tamamen giderilmemiş olması. BDP’in kazanması halinde şehrin gergin bir yapıya bürüneceği endişesinin bazı kesimlerde hâkim olması ve bu yönde yapılan propaganda.

3) İl yönetiminin strateji hataları yapması ve halka dokunamayarak şehrin ruhundan uzak olması.

4) Zazacaya Kurmanci kadar önem verilmemesi. Bu konuda diğer partilerden değil daha çok beklentilerin BDP’ ye yönelmesi.

SP: Seçimde hemen hemen hiçbir kesimden favori gösterilmemesine rağmen geçmiş seçimlerdeki oy oranlarını koruyacağı ve biraz da artıracağı inancı var. Cemaatin Bingöl’de bu partiye yönelmesi ve Serdar Atalay faktörü buna örnek gösteriliyor.

HÜDA PAR: Geliştirdiği yeni vizyon üzerinde yer edinmeye çalıştığı ve bunun kısmen karşılığını alacağı düşüncesi hakim. Kendi tabanın belirlenmesi amacıyla kesinlikle Ak Parti’ ye yönelmeyeceği düşüncesi de hakim.

Sonuç: Bingöl seçiminin belirleyici iki partisi üstte var. Ancak seçim sonucu onların alacağı oylarla değil diğer iki partinin alacağı oy oranıyla belirleneceği kanaati tüm kesimlerin ortak düşüncesi gibi görünüyor.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.