Görüldügü gibi TCnin tüm acilimlari sahte cikti. Ortada herhangi bir olumlu geli$me yok, her zamanki gibi Kürt tarafini oyalama ve kandirma giri$imi var. Bu durumda PKK’ye önemli bir görev dü$üyor. PKK yönetimi görevini ciddi bicimde yerine getirecek mi yoksa lümpence yakla$imlarini sürdürecek mi? O zaman PKK yönetiminin TC ile birlikte Kürt halkina ve özgürlük hareketine kar$i mücadele ettigini acikca belirtmek gerekir. Yani PKK yönetiminin tümden ajanla$mi$ vatan hainlerinden olu$tugunu belirtmek gerekir. Irkci fa$ist Türk Devleti Kürt gercekligini yok etme niyetinden vazgecmemi$tir. Kürtler bunu kabul edemez, ederlerse dünyanin en namussuz halki durumuna dü$erler. O halde direni$ gereklidir, sava$ ve intikam gereklidir.
Komunist lümpenizm hep tarti$ir, laf eder ama i$ yapmaya gelince halka ihanet eder ve dü$manin hizmetine girer. Bu gerceklik komunizmin tarihinde cok aciktir. Eski komunistlerin cogu bugün kapitalizmin hizmetine girmi$ bulunmaktadirlar. PKK yönetimindeki komunistler de ayni bicimde Kürt halkina ihanet etmi$ ve TCnin hizmetine girmi$ durumdalar. Eger bir yerde insanlara baskı yapılıyorsa, haksızlık ve adaletsizlik varsa, ve insanlar bu duruma karşı, baskının son bulması, haksızlıgın ve adaletsizligin giderilmesi amacıyla direnmiyorsa, o zaman orada insanlık ölmüş, namus ve onur kalmamış demektir. Türkiye cumhuriyetinin kuruluşundan beridir Kürdistanda devlet baskısı ve terörü var, haksızlık ve adaletsizlik var. Ve Kürt halkının bu duruma karşı direnmesi var. Son otuz-kirk yıldır Kürt halkının insanlıgını, onurunu ve namusunu savunma görevi, PKK öncülügünde yürütülmektedir. Ama $imdi sanki öyle bir görevleri yokmu$ gibi davraniyorlar. PKK’nin hain işbirlikci yöneticileri düşman devletin istegi ve çıkarı dogrultusunda, en gözü kara hainlerin ve ajanların yapamayacagı biçimde PKKyi yok ettiler, gerici degişime ugrattılar, savaşı durdurdular. Ve bu gereksiz iyi niyet gösterilerine hiç bir karşılık alamadılar. TCye yamanamadılar ve hala gözü kara biçimde aynı teslimiyetci çizgiyi sürdürüyorlar. Türk devleti ise soykirim politikalarini sürdürüyor…
Irkcılık hiç bir zaman barış ve adalet getirmez, savaş ve adaletsizlige yol açar. Çünkü belirli bir ırkın anadan dogma üstünlügü ve egemenligi dayatılıyor, başka ırktan insanlar haksız biçimde düşman olarak görülüyor ve ırkcı baskı ve saldiriya ugruyorlar. Komunizm de benzer biçimde belirli bir sınıfın egemenligini amaçlıyor, diger sınıflar düşman olarak görülüyor ve baskıya ugruyorlar. Irkcilik belirli bir ırkın diktatörlügünü dayatıyor, komunizm belirli bir sınıfın diktatörlügünü dayatıyor. Ve sonuçta ikisi de birbirine benziyor, kendi halkını ezen ve sömürüp köleleştiren gerici diktatörlükler durumuna düşüyorlar. Batı kapitalizminin insanliga ne kadar zarar verdigi ve dünyayı ne hale getirdigi ortada. Devrimci Islam karşısında bunlarin aslinda herhangi bir üstünlükleri yoktur. Faşizm, komunizm veya kapitalizm gibi başka dinler, ideolojiler ve sistemlerin Islam karşısında hiç bir üstünlügü yoktur, tam tersine bunların birçok yanlış zararlı ve eksik yönleri vardır.
Son peygamber Hz Muhammed ümmetine çok önemli ve degerli bir miras bırakmıştır. Islam devrimi Müslümanların bütün sorunlarının çözümünü içermektedir. Islam dogru pratikleştirilirse barıştırıcı ve birleştiricidir. Insanlari, a$iretleri, gruplari, halklari ve ülkeleri birle$tirir. Peygamber efendimiz Islam dini sayesinde, asla barişması ve birleşmesi mümkün görünmeyen kan davalı, kavgalı tarafları barıştırmış ve birleştirebilmiştir. Halkın tüm sorunlarını Islamın adaleti ile çözebilmiştir. Bugün Islam dünyasında yaşanan bütün sorunların en kolay ve en iyi çözümü Islam dini sayesinde mümkündür. Biz Müslümanlar ancak Islam ile barışabiliriz, güçlenebilir ve gelişebiliriz. Ancak Islam ile kazanabiliriz, Islama ihanet edersek hep kaybederiz. Müslümanlar için Islam alternatifsizdir. Islam alemi ancak Islamin devrimci özüne geri dönmekle sorunları çözebilir, anlaşmazlıkları aşabilir ve gelişip güçlenebilir.
Ama El-Kaide'nin savaşı Müslümanlara ve Islam‘a hizmet etmiyor, tam tersine en çok Müslümanlara zarar veriyor, en çok Müslümanları öldürüyor. El-Kaide'nin savaşı en çok Islam'in düşmanlarina yarıyor. Bu yüzden bunların Müslümanlıgından şüphe etmek gerekiyor. Bunlar acikca CIA’nin hizmetindedir, Amerika’nin hizmetindedir. Islam ugruna savaşmak isteyenler bunu dogru biçimde yapmali, bu El-Kaide ve benzeri teröristler gibi sahtekarca degil. Islami mücadelede en önemli ilke tüm işlerde asla ve asla kutsal Islama ve Msülümanlara zarar vermemek, tam tersine tamamen Islama ve Müslümanlara hizmet etmek olmali. El Kaide teröristlerinin savaşı dine ve Müslümanlara hizmet etmemektedir, her açıdan çok zarar vermektedir.
Islam sadece kaba güç degil, tam tersine, güzel sözdür. Müslümanların öncüsü Muhammed, insanları kaba güçle degil, güzel söz, davranış ve eylemle kazanıyordu. Insanlara daha iyi bir yaşam perspektifi sunarak desteklerini kazanıyordu. Islam dini adına mücadele edenler Muhammed'i örnek almalı ve Kur'an'ı temel almalı. Muhammed dünyayı degiştirmek için önce yıllarca Kur'an'ı ögrenmek ve ögretmek zorundaydı. Uzun bir ideolojik mücadeleden sonra, dinde reform ve devrim yapmak isteyince kafirlerin saldırısına ugradı ve hicret etti. Zamanla güçlendi, geri döndü ve Mekke'yi her türlü şirkten temizledi. Gericilik ve kötülük aşıldı, barış ve adalet egemen kılındı. Insanlar Islam'ın üstünlügünü gördü ve çogunlukla gönüllü biçimde Müslüman olmaya karar verdi. Daha sonra bilindigi gibi Islam tüm dünyaya yayıldı, olumlu gelişmelere yol açıldı. Aynı zamanda olumsuz gelişmelere de yol açıldı. Islam'daki bölünmeler, Sunni- Şia kavgası özünde günümüze kadar süren bir iktidar kavgasıdır ve artık son bulması gerektigi açıktır. Özellikle Irak'ta meydana gelen bombalı saldırılar dehşet vericidir. Hiç bir sınır tanimadan cami'lere, Müslümanların ibadet ettigi sırada saldırı yapılıyor. Müslümanların ibadeti sırasında cami'de bomba patlatanlar asla Müslüman olamazlar. Islam'a inanan ve Muhammed'in izinde yürüyen bir Müslümanın bunu yapması mümkün degildir. Bu ancak bizzat şeytan işi olabilir, Iblis'in dostu olanların yapabilecegi birşeydir. Çünkü sadece onlar böyle bir vahşeti yapabilecek kadar Islam'dan ve Müslümanlardan nefret ediyorlar. Islam dünyasında Osmanlı'nın yıkılışından beri bir boşluk var. Bir öncülük eksikligi var ve bu yüzden böyle kendini bilmez teröristler diş güçlerin hizmetinde Müslümanları terörize edebiliyorlar. Boşlugun El-Kaide vb. teröristler tarafindan doldurulmasinin önüne geçebilmek gerekiyor ve bunun için dini bir otoriteye, bir dini liderlige ihtiyac var oldugunu düşünüyorum. Yıllar önce Türk Islam hareketinden gelen Recep Tayyip Erdogan, Türkiyede çok tartışılan ve eleştirilen bir konuşmasında, Islam aleminin Türk Müslümanlarının yeniden ayaga kalkmasını bekledigini belirtmişti. Bana göre haklıydı fakat eksikti. Islam dünyasındaki boşlugu doldurabilmek için Türkiye'nin Kürt sorununda bir gelişme kaydetmesi, Kürtlerle barışması ve desteklerini kazanmasi gerekiyor. Türkiye'de Kürt sorununun çözümü temelinde gelişecek demokratikleşme, degişim ve gelişmeler, giderek devrime dönüşebilir. Türkiye ve Kürdistan kalkınabilir, diger halklar ve ülkeler için eskisi gibi öncü ve örnek olabilir. Bilindigi gibi Türkiye'de her türlü degişimi ve gelişmeyi en çok engelleyen ırkcılıktır, Kemalizm'dir. Kemalizm sadece Kürt halki için degil Türk halki için de büyük bir sorundur, tüm Islam dünyası için bir sorundur ve aşılması gerektigi açıktır. El-Kaide vb. Terör örgütleri Islam'a çok bagliysalar Müslümanları cami'de namaz kılarken öldürmek yerine, Kemalizm'e ve Islam dünyasındaki benzer işbirlikci rejimlere karşı savaşırsalar daha iyi olur. Ama bunlar Kemalizm’in hizmetinde Suriye’de Kürtlere saldiriyorlar.
Tabiki Sunni-Şia kavgasının son bulması ve Türklerin Kemalizmi aşabilmesi kolay degil ve belki de gerçekleşmeyebilir. Bu durumda Kürt ulusal birligini daha fazla güçlendirmek, ulusal kurtuluş ve bagımsızlık mücadelesini daha fazla derinleştirmek ve zaferle sonuçlandirmak gerekir. Kürtler alternatifsiz degildir ve farkli alternatifler üzerinde durmalidir.
Saygilar
Marif