Şeyh Ubeydullah Nehri, Bağımsız ve Birleşik Kürdistan Fikri(9)
 
Ahmet  Muhtar  Paşa’da   Anılarında    Beyazid    savaşını  gündeme  getiriyor ve   Kürdleri suçluyor.  Bilindiği gibi     Osmanlı  orduları   savaşın başından  itibaren   Kars, Ardahan  ve  Beyazid  gibi  alanlarda   yenilgi almış ve  yoğun  bir şekilde   Ruslara  teslim   olmuşlardı.   “Doğu Cephesi”nin  başında  ise  Ahmet Muhtar vardı.   Balkan bölgesinde de    yoğun bir  şekilde   yenilgi  alıyor ve  savaş  cephesini terkediyorlardı..   Ruslar  ise   İstanbul’u  almayı  hesap ediyordu.    Ahmed  Muhtar  Paşa     kendi  beceriksizliğini  gizlemek  için     savaş  sırasında  kendisiyle  çelişkiye düşen,   savaş alanını   terkeden ve  Osmanlı  devletine  karşı   bağımsız  Kürdistan  için    direnişi    örgütleyen   Şeyh  Ubeydullah Nehri ve  arkadaşlarını   suçlamayı  tercih  ediyor.  Yani anlayacağınız     kendine  göre   bir  tarih yazmaya  çalışıyor.    Ahmet Muhtar’ın anlatımlarına  göre   Erzurum  Valisi    aracılığı  ile   bazı  şeyhler   İstanbul’a    savaşa   katılacaklarına  dair   söz vermişlerdi.   Fakat,    kendisi bu işe   rıza  göstermediğini  iddia  ediyor.
Ahmet Muhtar Paşa’nın   verdiği  bilgilere  göre “Şeyhlerden   halife Fehmi  efendi   ise   550  başı bozuk asker ile  14 Mayıs’da   Bargiri’ye  geldi.................   Şeyh  Abdullah Efendi(Şeyh Ubeydullah  olacak-Aso)nin   3800,   Şeyh Hamza  Efendi’nin   800 kadar  getirdiği  askeri  silahlandırmış.................   30 Mayıs   1293  günü   Şeyh Celaleddin  namında   bir zatın  müridlerinden  tertip ettiği ve  iki tabur şekline koyduğu  1440   kişilik    bir  kuvvetin   Şeyhleriyle   beraber  Bargiri’ye  geldikleri  öğrenildi.”(Ahmed  Muhtar Paşa,  age, cild 1, sayfa  152)
Daha öncede aktardığım bazı alıntılarda Kürdler, işgal altında bulunan Beyazid’ı dört bir yandan kuşatıyor. Rus askerleri uzun bir süre Beyazid Kalesini savunmaya çalışıyor. Bu esnada “teslim olmaya çalışan askerler” Kürdler tarafından öldürülüyor.
Ahmet Muhtar Paşa öldürülen esirler meselesini şöyle anlatıyor: “ Harbin ilk başlangıcında Beyazid’de mahzur kalan düşman askerleri teslim olmaya kalkıştılar. Fakat, sağ cenahım olan Van fırkası refakatındaki başı bozuklar ilk çıkıp esareti kabul edenleri kesmek rezaletini gösterdiler. Buna karşı dahilde olup henüz çıkmayan mahzurlular içerde kapanıp yeniden ateşe başladılar. Otuz kadar askeri katletmeleri mucizatı kafiyye addedilerek, ancak etrafa yeniden günlük emirler verilmekle iktifa edildi.............................. Özellikle Beyazid Kolordusu refakatinde olan Hemawend Kürd atlılarının gerek bizim, gerek düşman köylüleri hakkında reva gördükleri mezalim ayyuka çıkmışsa da hep anonim kaldığından şahsi tayin ile faili cezaya çarptırmak mümkün olmazdı”(Ahmet Muhtar Paşa, age, Cilt II, sayfa 213)
Ahmet Muhtar Paşa’nın  “Hemawend Kürdleri”  dedikleri    Güney  Kürdistan’da  Şarezor  ve Suleymaniye   bölgesinde   yaşıyan   yıllarca   Osmanlı  ve  Fars  sömürgecilerine    karşı  mücadele  eden    ünlü bir   Kürd aşiretidir.  Büyük  sürgünlere   maruz  kaldılar.    Osmanlı  devleti tarafından    tutsak edilen  Hemawend    aşiret mensupları   Afrika,   Filistin,  Balkan  ve   Anadolu’nun   bir çok  bölgelerine  sürüldüler.  Bugün Ankara Kürdlerin   bir  kesimi ve Bedrettin Dalan  gibi   şahsiyetler   sürgün  edilen Hemawendlilerdir.   (Kısmen    Hemawendleri  merak eden  arkadaşlar  için   ekte    Prof. Dr. Kemal Mazhar  ile   Baron Nolke’nin   Hemawendlere  ilişkin yazdıklarının  linklerini  yayınlıyorum. Yıllar önce   bu iki  yazıyı çevirerek   Newroz.Com  okuyucularına   sunmuştum. https://newroz.com/tr/politics/344600/baron-nolke-ve-hemawendler
https://newroz.com/tr/forum/339624/ajan-hain-edebiyat-ve-mu-r-heme-suleyman-hemawend-olay  )
Bilindiği gibi Hemawend Kürdleri Kadiri Tarikatına Berzenci Şeyhlerine bağlılar. Beyazid savaşına “Kürdistan Kralı” Şeyh Mahmud Berzenci’nin babası, İttihat ve Terakki yöneticileri tarafından Musul’da alçakça katledilen Şeyh Said’de katılmıştı.
Ahmet Muhtar Paşa suçların “anonim” oluşundan dolayı “cezalandırma mümkün olmadı” diyor. Tabi ki bu söyledikleri doğru değildir. Ahmet Muhtar Paşa ve diğer Osmanlı generallerinin Kürdleri cezalandıracak güçleri yoktu. Kürdleri cezalandırma girişimleri oldu karşılarında Şeyh Ubeydullah gibi Kürdlerin “Bavê Kurdan” dedikleri bir lider vardı.. Çünkü, Kürdler kendi Kürd komutanlarının dışında başka bir komutanlık tanımıyorlardı. Eski de Osmanlılar Kürdleri savaşın ön cephelerine gönderip kırdırtıyorlar ve Kürdlerin sırtında savaşların nimetleri üzerine oturuyorlardı. Bu savaşta onlara karşı çıkan, bağımsız hareket eden, Kürd askerlerin haklarını savunan ve gerektiğinde savaş alanını terkeden Şeyh Ubeydullah gibi bir lider vardı.
Ahmet Muhtar Paşa gibi Osmanlı komutanların bu savaşta hazmetmedikleri Şeyh Ubeydullah’ın bu tutumuydu.
Beyazid kuşatması olayı Kürdler olmadan gerçekleşmezdi. Bazı kaynaklar sadece bölgede 20.000 Kürdün savaşa katıldığını yazıyor. Mesela “Les Russes et Les Turcs, Manceaux Editeur 1877 Paris” adlı eserde “ Faik Paşa Şeyh Celaleddin’den kendisine gönülü asker göndermesini rıca ediyor. Şeyh Celaleddin kendisine Haydaranlıların içinde olduğu 20.000 kişi gönderiyor.(age, sayfa 322)
Yine aynı eserde Beyazid şehrinin Rus birlikleri tarafından işgal edilmesinden sonra Rus Albayı Kovalewski şehrin savunmasını üstleniyor. Şehir kaşatma içine alınınca Albay Kovalewski düzenli birlikleriyle kalenin içine çekiliyor ve şehrin savunmasını Kazak askerlerine bırakıyor. Kale içinde Ruslar erzak ve susuzluktan dolayı teslim olmak istiyorlar. Teslim olmak istiyen askerlerin bir kesimi Kürdler tarafından öldürülüyor. Kürdlerin ilk saldırısında Albay Kovalewski’de ölüyor. Albay Kovalewski eşi de kale de bulunuyormuş. Albay’ın ölümünden sonra eşi askerleri savunmaya teşvik ediyor.
Ahmet Muhtar Paşa   bu olaydan  sonra  Faik  Paşa’ya       talimat  ile   suçluların  tahliye  edilmesini  istiyor.    Deniliyor ki  Faik Paşa   8000  Haydaranlı Kürdleri   tahliye ediyor.    Ruslar    yeniden  Beyazid’e  saldırdıkları  zaman  bu  Kürdlerin bazılarını  idam ediyor-  İdam  edilen  Kürdlerin   gravürünü yayınlamıştım-
( “Les   Russes  et Les  Turcs,    Manceaux  Editeur 1877  Paris, sayfa  323)
F. De Martens’in 1901 yılında Arthur Rousseau Editeur tarafından basılan “Paix et la Guerre” adlı eserinde “Beyazid olayı” üzerine duruyor. F. De Martens’in anlatımına göre “ Norman’ın verdiği bilgilere göre 13 Haziran 1877 tarihinde Faik Paşa Beyazid’e yaklaştığı zaman iki tabur ve 1200 Kazaktan oluşan bir Rus Müfrezesiyle karşılaştı. Faik Paşa’nın ise komutasında altı tabur, iki batarya ve 8000 Kürd vardı. Bu güç dengesizliğinden dolayı Rus müfrezesinin komutanı cephe savaşına girmeksizin 1200 Kazak askerini şehirde bırakarak kale içine çekildi. Dört bir yandan kuşatıldıklarından dolayı direnmenin anlamsız olduğunu düşünerek teslim olmaya karar verdiler................. Şeyhleri tarafından kumanda edilen Kürdler silahsızlandırılan Kazaklara ve şehir Hıristiyanlarına saldırarak katliam yaptılar. ............... Kurbanların sayısı 2400 kişiden fazlaydı.”( F. De Martens’in, age, sayfa 362)
F. De Martens yazısının devamında Ahmet Muhtar Paşa bu olayı duyduğu zaman “Kürd müfrezesini dağıtma ve şeflerini kurşuna dizme emrini verdi. Türk komutanı tarafından verilen bu emir İngiliz generali Kambell tarafından uygulamaya konulmadı. Kürdler Türk kampında kaldılar”( F. De Martens’in, age, sayfa 362)
Devam edecek
 
        
     
 
     
       
       
      