Sayın Ayşe Hür’ün Malazgirt Savaşı ve Kürd Tarihine ilişkin çarpıtmaları(4)
Qetrani Tebrizi’nin hem Şeddadi ve Hem de Rewadi Mirleri üzerine yazdığı bir dizi şiirleri var. Fakat ne yazık ki bugüne kadar Kürd tarihi açısından onun şiirleri irdelenmiş değildir. Nasiri Xusrewi Tebriz’i 1046 yılında ziyaret ediyor. Qetrani Tebrizi’de 1072 yılında vefat ediyor.
Yukarıda verdiğim alıntılarda da görüldüğü gibi Rewadi Kürd Hanedanlığıda Bizans, Ermeni ve Gürcü güçleriyle çatışma halindeydi. Yani bu çatışma ve çelişkiler Selçukluların alana gelmesinden sonra başlamış değildir.
Sayın Ayşe Hür’ün „Rewadileri bir Arap Kabilesi“ olarak lanse etmesine cevap olarak bir kaç tarihi kaynak daha vermek istiyorum. Bunlardan biri İbni Xalikandır. Bilindiği gibi İbni Xalikan(1211-1282) Erbil(Hewler) Kürdlerinden Kürd Xalikan aşiretine mensup bir Kürd tarihçisidir.(Othman Said Kadir, Biographies of Kurdish Historians, Kurdistan 2004, sayfa 39-40; ayrıca Dr. Kemal Mazhar’ın Med Yayınlarınca basılan Tarih adlı eserine ve İzady’nin Kürdlerin El Kitabına bakılabilinir)
İbni Xalikan „Rewadiler Hezbanilerin bir koludur“ diyor.(İbni Xalikan’dan aktaran Dr. Niştiman, age sayfa 14)
Yine herkesin ulaşabildiği Kürd tarihçisi Şerefxan Bitlis’i de Selahaddin Eyubi’den söz ederken „ Tarih bilginleri ve eski zamanın araştırmacıları rivayet eder ki; bu Mısır ve Şam sultanlarının atası Şadi bin Merwandı ve kendisi aslen Azerbeycan Dwin’inin Ravende Kürdlerindendi. Dwin şimdi harap bir köydür ‚Kerni Çığır Sa’d diye adlandırılmaktadır“ diyor.(Şerefxan Bitlisi, Şerefname Hasat Yayınları, sayfa 71)
Bugün dahi Kürdler Erivan/Yerevan’a Rewan diyorlar. Bir çok tarihçi bu şehrin ismini Urartular dönemindeki Erebuni kalesine bağlıyorlar. Çünkü Erivan Urartular döneminde kurulmuştu. Ama bildiğimiz bir gerçek Şeddadiler döneminde Rewadiler bu alanda ciddi bir güce sahiptiler. Daha da bu hususu biraz netleştirmek için Şedaddiler üzerine yaptığım çalışmadan bir alıntı vermek istiyorum: „Selçuk orduları Ani savaşına hazırlandığı zaman, Nizami Mülk ve Alpaslan’ın oğlu Melik Şah büyük bir askeri güçle Dvin Kalesini kuşatıyorlar. Sıbt İbnu'l-Cevzî'nin "Mir'atu'z-Zamân adlı eserinde „ Melikşah’ın orduları Rewadi Kürdlerin yaşadığı kaleyi kuşatarak kaleyi savunan 30 bin savaşçıyı öldürdüler ve 50 bin kişiyi esir aldılar” diyor(age, sayfa 117)
Verilen rakamlar eksik yada abartılmış olabilir. Ama, Rewadilerin alanda büyük bir güce sahip olduğu ve kendilerinden yüzyıllarca sonradan da sözettirdiklerini görüyoruz.
Ayrıca El Blazeri ve Yaquti gibi tarihçiler Dwin’inin kenarındaki bir nehiri „Nehri Kurd“ diye isimlendiriyorlar.(Dr. Niştiman, age, sayfa 16)
Rewadiler    sadece      Bizans  ve   diğer   Hristiyan  güçlerle  savaşmadılar.    Çeşitli  Türk  kabileleriyle  Gazneli Mahmud’un    son dönemlerinden başlayarak  sorunlar yaşamaya başladılar.  Bilindiği  gibi     Gazneli  Mahmud     kendi   eski bölgelerini   terkeden  çeşitli   Oğuz kavimlerini    paralı asker  olarak  kullanıyordu.   Fakat,   süreç içinde   bu paralı askerler   kontrol dışına   çıkıyor ve her tarafta   talanlara girişiyor.  Gazneli Mahmud   bunların  bazı liderlerini tutukluyor geriye   kalanların bir  kısmı   kaçıp    Rewadilerin denetimi altında   bulunan  topraklara   geliyorlar.    Bunlar     Kürd bölgelerinde de    talanlara  girişiyorlar.      Rewadi Mir’i  Mir  Wehsozan     Guzz/Oğuz  denilen  bu grubun   liderlerinden birinin kızıyla evleniyor ve bunları   Tebriz’de    ordusuna  katıyor.    Mir  Wehsozan’ın  amacı    bunları  Hristiyanlarla   yapılan  savaşlarda       paralı asker  olarak kullanmaktı.   Fakat  bu güçler disiplin diye bir  şeyi tanımıyorlar.  Rewadilerin  denetimi  altındada   talanlara girişiyorlar.   Mir Wehsozan   bunları  bölgede   kovuyor.  Yine  bir başka   Guzz/Oğuz grubu  bölgeye  giriyor  Hezbanilerin  denetim altında bulunan ve    Mir  Ebu Hicayi  Rebuldewle Hezbani  tarafından  yönetilen   Urmiye’ye  saldırıyorlar ve orada    bir  çok Hezbani Kürdünü öldürüyorlar ve  talan  yapıyorlar.(Ahmedi  Kesrewi’nin  Şalyari  bê  Nawnişan’dan aktaran  Mansur Mexdum, age sayfa  88)
Bu arada  bölgedeki    Kürd Mirleri   kendi aralarında  anlaşarak    bölgede   talan ve katliamları yapan  bu güçleri  savaş ile   Urmiye ve  Meraxe’den  çıkarıyorlar.(Şair Qetrani Tebrizi’den aktaran  Dr. Niştiman,  age  sayfa 78)   Bilindiği gibi    Urmiye’nin  sahibi  Hica  Hezbani   Wehsozan’ın    kız kardeşinin oğluydu.
Fakat,    bu Türk kabileleri       yine bölgede   talanlarına  devam ediyorlar.  Mir Wuhsozan   bunlardan   bunlardan   tümden kurtulmak amacıyla   bir plan düşünüyor.    1040  yılında    bunların  ileri gelenlerini yemeğe  davet ediyor ve bu esnada   30  ileri gelenlerini   tutukluyor.(İbni El Esiri’nin  El Kamil’inden akt. Dr. Niştiman, age  sayfa  80)  İsmini   ve eserini  şimdilik  hatırlamıyorum.  Selçukluların tarihini yazan  biri  “Azerbeycan  Emiri 30  başbuğun  başını kesti”  diye   yazıyor.
Ahmedi Kesrewi “Oğuzlar ile Mir Wehsozan arasında kanlı çatışmalar oldu. Bu çatışmalarda Rewadi Miri bunlardan sayısız insanı öldürdü” diyor.(Akt. Dr. Niştiman, sayfa 79) Fakat tüm bu çabalara rağmen Rewadiler Selçukların saldırılarından kurtulamıyorlar. Bundan sonra İbrahim Yenal ve Tuğrul Bey’in saldırıları var. (Şimdilik Rewadi ve Selçukluların ilişkileri konusunu burada kesiyorum ve başka bir yazı serisine bırakıyorum)
Sayın Ayşe Hür’ün Rewadileri Arap kabilesine bağlama girişimine cevap olsun diye başka bir iki kaynak daha vererek Rewadi bölümünü kapatmak istiyorum.
Andre Godard’ın 1934 yılında Paris’te çıkan Societe des Etudes iraniennes adlı derginin 9.sayısında yazdığı “Les Monuments de Maragha” adlı çalışmasında “ Maragha Rewwadi Tebriz Emirinin etki alanındaydı. 1054 yılında Rewwadi Emirlerinin en meşhuru Wahsudan bin Mamlan Selçukluların vasalı oluyor. Daha sonra İbni El Esiri’de 505 altında bu küçük hanedanlığın kurucusu Maragha Emiri, Emir Ahmadil b. İbrahim b. Wahsudan al Rawwadi al Kurdi den söz ediliyor. Bu hanedanlık 1227 yılına kadar sürdü” diyor. (age, sayfa 2)
Demeki Rewadiler Tebriz’deki iktidarlarını yitirdikten sonra Maragha’da sürdürmüşler. Bizim konumuz açısında „ Wahsudan al Rawwadi al Kurdi“ tespiti önemli olduğundan dolayı aktardım.
Kısacası   sayın   Ayşe Hür’ün  Kürd  Rewadi    aşiretini    Arap   Azd  aşiret   birliğinin   bir    koluna  bağlamasının  bilimsel  hiç bir kaynağı yok.
Şeddadi ve  Rewadi   Hanedanlarının  üzerine   bu kadar  durmamın   esas  nedeni   sayın Ayşe Hür’ün  dediği  doğru olsa    bölgede  ciddi bir  Kürd varlığı kalmaz.  Arran, Gence,   Dwin, Rewan, Nahçiwan, Tiflis,   Ani  ve  Kars   gibi   geniş bir  alana  yayılan   Şeddadileri    Arap  ilan  ettiğin  zaman  ve  ayrıca   Azerbeycan ve Doğu Kürdistan’ın  bir  dizi  şehrini denetim  altında bulunduran   Rewadi Kürd  Hanedanlığını  Araplara bağladığın zaman     otomatik  olarak   Hezbanilerin(yine aynı  dönemde  hüküm  süren)   Erbil (Hewler) kanadınıda   Arap ilan etmiş  olursunuz.    Sadece   sorun buradada  sınırlı değildir.   Selahaddin  Eyubi’de    Rewadi  aşiretinden  geldiğine  göre    Eyyubiler de  Arap  orjinli   olduğu   sonucu  çıkar.  Asıl  sorun  Malazgirt savaşına    Kürdlerin katılıp katılmaması değil,  Kürdlerin varlığını minimize etme  olayıdır.
Devam edecek
 
        
     
 
       
       
      