“Erzincan Hükümeti” ve eleştirisel notlar(2)
„Erzincan Hükümeti“ denilen olay işgal idaresi mi yoksa Ermeniler ve Kürdlerin özgür iradeleriyle oluşturdukları şûra mı?
“Erzincan Hükümetine” ilişkin kafamı kurcalayan soruları sormadan önce bazı hususlara dikkat çekmek istiyorum.
Birinci  Dünya  Savaşı    sırasında    Kürdler  sadece    Osmanlı  devletinin  saflarında  savaşmadılar.    Kürdlerin bir  kesimi de  Rus  ordusunun  saflarında  savaştılar..   Êzidi  Kürdlerden  Cihangir  Ağa’nın  önderliğindeki   birlikler  dışında    Kürd  siyaset  dünyasının   tanınan   iki  önemli  şahsiyetlerinden   Abdulrezak Bedirxan(Abdulrezak  üzerine  olan   çalışmamı  Newroz.Com arşivinde bulabilirsiniz) ve  Kamil  Bedirxan    Rus  ordusunun  saflarında    Osmanlı  devletine   karşı  savaşa  katıldılar.
Sözünü  ettiğim  Bedirxaniler    farklı  dönemlerde  Kürdistan’ı  özgürleştirmek  için     Çarlık  Rusyasından    destek alacakları   umuduyla     savaşa  katıldılar.
Abdulrezak ve Kamil  Bedirxan’ın     savaş sırasındaki   konumları,    Rus  yetkilileriyle  yaptıkları  görüşmeler ve  talepleri   büyük   oranda      belgelidir.   Çarlık  Rusyası    Bedirxanilere    Kürdistan’ın geleceği  hakkında    söz vermiyor.   Kaçamaklı ve   her tarafa  çekilebilen    bazı    şeyler  söyleniyor..  Buna  rağmen      Kürdistan’ın  özgürleştirecekleri umuduyla   ilk  önce Abdulrezak  daha  sonra   Kamil     Kuzey Kürdistan’da    ciddi  faaliyetler  içine giriyorlar.  Bedirxaniler   Kuzey Kürdistanlı   biri dizi   ileri  gelenlerine   mektuplar  yazarak   yada     doğrudan  ilişkiye geçerek    Rusya’nın  saflarına  çekmeye çalıştılar.
Fakat,  onlar  bu amaçlarından  başarılı  olamadılar. Kuzey  Kürd  ileri gelenleri    bırakın  Bedirxanilerin   çağrılarına     olumlu  cevap vermeye,   hakaretlerle  cevap  verenler  de az değildi.(Kör  Hüseyin Paşa  örneği gibi)
Rusya, Kürdleri tarih boyunca İran ve Osmanlılarla yaptığı savaşlarda çok yakından tanımıştı. Kürdler gibi savaşkan bir halkı karşısına almak istemiyordu. Bunun için Bedirxaniler aracılığıyla Kürdleri en azından nötral bir pozisyona sokmak istiyordu. Rusya’nın amacı bizim bugün Kuzey Kürdistan dediğimiz topraklarda kendisine bağlı bir Ermenistan oluşturmaktı.. Bu mesele bir dizi uluslararası toplantı ve konferanslarda gündeme gelmiş ve Kürdler arasında da büyük kaygı ve huzursuzluklara neden olmuştu.
Birinci  Dünya  savaşı  başladığı zaman  Ermeniler    çok  yaygın  bir  şekilde     Rus  ordusu    saflarında   savaşa  katıldılar..    Ermeni  Birlikleri   Rusya   saflarında    Doğu,  Güney  ve Kuzey  Kürdistan’ın   tüm cephelerinde   aktif  bir  şekilde  savaşa  katıldılar.(bu konuda   daha detaylı  bilgilere  ulaşmak  için    kendiside  Ermeni  asılı    olan   General  G.  Korganoff’un    la  Participation   des  Armeniens   a  la   Guerre  Mondiale  sur  le  Front  du  Caucase,  1927,   Paris, adlı  eserine  bakınız)
Rusya   saflarında  savaşa  giren  Ermeniler   ciddi bir ulusal  bilince   sahip  olan    Taşnak ve Hinçak     gibi    siyasal  partiler  tarafından   yönlendiriliyordu.
Savaş sırasında bugün Kürdlerin yaşadığı topraklara ilişkin iki proje vardı...Biri Türklerin “Büyük Turan Ülkesi” ve diğeri ise Ermenilerin “Büyük Ermenistan” projesiydi. İki projede de Kürdlere yer yoktu. Ermeni Birliklerinin Kafkasya’da Mahabad, Revandiz, Erzurum, Bitlis ve Van gibi alanlarda Kürdlere karşı yaklaşımları Kürdleri tümden Osmanlı devletinin saflarına zorladı.. Çünkü, Ermeni birlikleri Osmanlı devletine karşı savaşma yerine Kürdlere yönelik etnik temizlik yapıyordu. Rus ve Ermeni birliklerinin elinden kurtulan Kürdleri’de Türkler kar da ve kışta ölüm yolculuğuna çıkarıyordu. O dönemler Osmanlı Ordusunda subay olan değerli Kürd siyaset adamı Mustafa Paşa Yamulki’nin oğlu Aziz Yamulki o dönem için 700.000 Kürd’ün ölümünden sözediyor. Abartılmış olsa daha incelemeye değer buluyorum.
Savaş esnasında Kürd ve Ermeni ilişkilerini daha iyi kavramak için Aris Arda araşadaşın Newroz.Com’da yayınladığı Rus ve Sovyet Arşivlerinde Kürdler adlı yazı serisinde Kamil Bedirxan’ın ve Prens Şachovski’nin raporlarını okumak gerekir. Hamidiye Alaylarının bazı komutanları Rusların saflarına geçiyor. Fakat, Ermenilerin kendilerine karşı yaklaşımlarından dolayı pişman oluyorlar. Abdulrezak Bedirxan’ın Van’ın çevresinde 3 Kürd köyünün sakinleri geri getirme girişimi ve Ermenilerin tavrını görürseniz gelişmelerin vardığı boyutu anlarsınız.
Savaş esnasında ele düşen ve teslim olan Kürdler sistematik bir şekilde öldürülüyor. Bundan dolayı tüm cephelerde Kürdler teslim olmuyor ve ölesiye savaşıyorlar. Bu realiteyi Şachovski raporunda göreceksiniz. Bundan dolayı Prens Şachovski Rus Çarı’na Ermenileri cepheden geri çekin önerisinden bulunuyor.
Enteresan  bir  olaydır ki  Prens Şachovski,    yıllar  boyunca   Çarlık  Rusyasının     Kürd  danışmanıydı.  Daha   sonra Kürdler  konusunda    Bolşeviklere  danışmanlık  yaptı. Şachovski’nin  hazırladığı raporlarda    sadece  değişen  şey,  eskide  “ekselans”larla  başlayan raporlar, bu sefer   “Yoldaş”   diye  değişmeye başladı.
Aslında   Çarlık Rusyasıyla   Bolşevik  Rusya’nın   Kürd  politikalarından   yapılan  değişiklik   Şachovski’nin    “ekselans” ve  “yoldaş”   değişikliğidir.  Bolşeviklerde  bağımsız Kürdistan’a, federal Kürdistan’a    ve  hatta   kimin denetinde  olursa  olsun  otonom  Kürdistan’a  karşıdır.  Bu  söylediklerim   Sovyetler Birliği’nin    resmi  belgelerinde   söyleniyor.  Ben  sadece  toparlamaya çalıştım.(merak eden Aris Arda’nın  yukarıda  sözünü ettiğim      çeviri serisine  baksın)
Çarlık ve Bolşevik Rusya’sının Kürd politikasını gündeme getirmemin nedeni Davut arkadaşın makalesinde sözünü ettiği “Erzincan Hükümeti” tamda Rusyadaki iktidar değişikliğinden sonra gündeme gelmesindedir.
Devam edecek.
 
        
     
 
       
       
      