Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 27 February 2011

Kürd siyasetçi ve yazar Kemal Burkay´ın 31 yıllık sürgünden sonra geri dönüş kararı aldığı bildirildi. Radikal gazetesinde Enis Tayman imzasiyla verilen haberde sunlar kaydedildi:”Burkay: Bugünkü koşullarda suçlanabileceğimi düşünmüyorum.´Tut ki karnım acıktı, anneme küstüm/ Tüm şehir bana küskün/ Bir kedim bile yok anlıyor musun/ İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse...´ Birçok insan onu Sezen Aksu’nun söylediği bu şarkının dizelerinin şairi olarak tanısa da, Kemal Burkay aslında bir dönemin önemli siyasi figürlerinden biriydi. Kürt hareketleri içinde önemli odaklardan birini oluşturan Burkay, 31 yıllık sürgünün ardından Türkiye’ye dönme kararı aldı. Burkay, dönüş kararının nedenlerini Radikal’e anlattı.

Burkay, 2010 Kasım ayında yaptığı bir açıklamada henüz dönüş için koşulların uygun olmadığını dile getirmişti. Bugünlerde ise dönüş kararı aldığını açıkladı Burkay:

“Elbet Kürt sorunu çözülmüş değil. Açılım süreci devam etmiyor. Bu olumsuz bir durum. Kürt halkının durumu bu açıdan iyileşmiş değil. Hak ve özgürlükler konusunda başka sorunlar da var. Ama öte yandan, Kürt sorunu hiç olmazsa serbestçe ve yaygın biçimde tartışılıyor. Hak-Par gibi federasyonu programına koymuş bir parti var ve kapatılmadı. Ayrıca tam gün yayın yapan Kürtçe TV var. Yasalar tümden değişmiş olmasa bile, geçmişten farklı bir noktadayız. Elbet bu durum Kürt halkının ve genel olarak demokratik güçlerin mücadelesinin ürünüdür ve olumludur. Bunun için dönmeyi düşünüyorum.”

‘Başbakan ‘gel’ diyor...’

Burkay dönüş için yasal zeminin iyileştirilmesi gerektiğini de belirterek, şöyle devam etti: “Ama Başbakan gel diyor, İçişleri Bakanı telefon ediyor. Benim durumumdaki insanlar için yasal zemin daha elverişli hale getirilebilirdi. Ama ben göze alıp geliyorum. Savunduğum görüşler belli. Silahlı mücadeleyi benimsemedik. Barışçı yöntemler kullandık. Bugünkü koşullarda suçlanabileceğimi sanmıyorum. Ülkemin demokratikleşmesi için Kürtlerin hakları ve genel olarak demokratik hakların iyileşmesi için ben de, risk olsa bile paylaşmaya hazırım.”

Spekülasyona neden olmamak için seçimlerden sonra dönmek istediği şeklindeki ifadeyi şaka yollu kullandığını söyleyen Burkay, “Seçimlerden önce gelip bazı çevrelere spekülasyon yapma fırsatı vermek istemiyorum, dedim. Bu espriydi. Ama ciddi tarafı da varmış. Çünkü dönmek istediğimi söyleyince bazı çevreler hemen spekülasyonlar yapmaya başladılar. Yok AKP bana danışmanlık verecekmiş, teklif getirmiş, filan... Bunlar yalan” dedi.

Hak-Par’a destek

Burkay, artık 74 yaşında olduğunu ve herhangi bir siyasi oluşum peşinde olmadığını da vurgularken Türkiye’de Hak-Par’ı kendi görüşlerine yakın bulduğunu belirtti:

“Hak-Par’ı destekliyorum. Ancak bir siyasi oluşumun ve Hak-Par’ın yönetiminde olmayı düşünmüyorum; yeni bir oluşum da düşünmüyorum.”

Kürt sorunu konusunda tarafları da değerlendiren Burkay, BDP’yi eleştirdi. BDP’nin tutarlı olmadığın ifade eden Burkay, “Öcalan’ın değişen tavırlarına bağlı olarak politika yapılmaz. Öcalan, İmralı’da bir gün bir şey söylüyor, ertesi gün başka şey söylüyor. BDP’liler de Öcalan’ı izliyor. Bu onlar için de Kürt halkı için de talihsizlik. Ama BDP iyi işler yaparsa memnun olurum. ”

Burkay, AKP’nin Kürt yaklaşımı ile ilgili de şöyle dedi: “AKP ile ilgili önyargılı değiliz. İslami gelenekten gelmelerine rağmen olumlu adımlar attılar. AKP’nin Kürt sorununun tartışmaya açılmasında önemli rolü oldu. Ergenekon davasını da önemsiyorum. Bunun üzerine gidilmesini olumlu buluyorum. Bunu CHP de yapsa olumlu bulurdum.”

Kemal Burkay kimdir?

Kemal Burkay, 1937’de Tunceli’de doğdu. 1960’ta Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Osmaniye’de kısa süre kaymakamlık yaptı. Merkeze alınınca ayrıldı ve serbest avukatlığa başladı. Daha sonra Tunceli’ye geçti. 1965’te Türkiye İşçi Partisi’ne üye oldu. Partide Genel Yönetim Kurulu ve Merkez Yürütme Kurulu üyeliği yaptı. 1972’de yurtdışına çıktı. 1974’te çıkan af yasasıyla döndü. Ankara’da yine serbest avukatlığa başladı. Aynı yılın sonunda Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi’ni (Partiya Sosyalista Kurdistan, PSK) kurdu ve genel sekreterliğe seçildi. PSK, bağımsız aday göstererek 1977’de Diyarbakır, 1979’da Ağrı belediye başkanlıklarını kazandı. Burkay, Mart 1980’de yurtdışına çıktı. İsveç’ten politik iltica hakkı aldı. 2009’da PSK’nın genel sekreterlik görevinden ayrıldı. Silahlı mücadeleyi reddeden görüşleriyle Kürt siyasi hareketinde farklı bir yere sahip olan Burkay’ın edebi ve siyasi çok sayıda kitabı var.”

Rizgarî Online/ (not verified)

Sun, 2011-02-27 01:45

İHLAS haber ajansının bildirdiğine göre yıllardır Almanya'da yaşayan eski siyasetçi Yaşar Kaya ile kapatılan Demokrasi ve Barış Partisi (DBP) kurucusu Yılmaz Çamlıbel, bu isimlerden ikisi. 17 yıldır Almanya'da yaşayan '49'lar davası' olarak tarihe geçen sürecin önemli isimlerinden Yaşar Kaya, Türkiye'ye dönmek için talebini, Türk Başbakanı Erdoğan'a gönderdiği mektupta da dile getirdi. İlgili haberin ayrıntısında şunlar kaydedildi:“Kürt yazar ve siyasetçi Kemal Burkay'ın, 30 yıldır sürgün hayatı yaşadığı İsveç'ten döneceğini açıklaması üzerine gözler, ülkesinden ayrılmak zorunda kalan diğer aydın ve siyasetçilere çevrildi.1980 darbesinin 30'uncu yılında, askerî vesayet kalıntılarını silmeye çalışan Türkiye'yi yurtdışından gözlemleyen aydınlar, dönüş için şartların olgunlaşmasını bekliyor Vatan hasreti çeken yazarlara göre Kürt sorununun çözümünde sürgün kalemler kilit rol oynayabilir. Zira PKK çizgisinde yapılan siyaset ve ulusalcı politikalarla mesafe alınamıyor: "PKK'lılar ile katı Kemalistlerin birbirinden farkı yok. Kemalist olmayan hain Türk, Apocu olmayanlar ise hain Kürt ilan ediliyor. Bu iki kanatla sorun çözülemez." 17 yıldır Almanya'da 'siyasi mülteci' olarak yaşayan Yaşar Kaya, Türkiye'ye dönmek için sabırsızlanan isimlerden. Aynı zamanda '49'lar davası' olarak tarihe geçen sürecin aktörlerinden olan Kaya, bu talebini Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektupta da dile getirdi. Kaya, Demokrasi Partisi (DEP) genel başkanı olduğu sırada, dönemin başbakanı Tansu Çiller'in 'hesap soracağız' dediği ikinci isim. Listenin başında bulunan işadamı Behçet Cantürk'ün öldürülmesinden sonra yurtdışına çıkan Kaya, kendisi gibi sürgün siyasetçilerle Hollanda'da Kürt Sürgün Parlamentosu'nu kurdu. Kısa süre sonra fikir ayrılığı nedeniyle parlamento başkanlığını bıraktı. Yurtdışındaki bu faaliyeti nedeniyle Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde hakkında dava açıldı ve gıyabi yargılanması devam ediyor. Kaya'ya göre aradan geçen zaman ve gelişen şartlar bu davanın varlığını gereksiz kılıyor. Ömrünün geri kalanını ülkesinde geçirmek istediğini ifade ederken duygulanıyor ve ekliyor: "4 kez kalp ameliyatı oldum. Eğer genç olsaydım gelir cezamı çekerdim. Bendeki özlemi ne hapis ne tehdit ne de başka bir şey dindirebilir. Bu yaştan sonra Türkiye'de hapis yatmak hem ülkemin itibarını hem de beni derinden yaralar. 74 yaşındayım ve ömrümün yarısı hapishanelerde, sürgünlerde, işkencelerde geçti. Ziverbey Köşkü'nde inanılmaz acılar yaşadım. Harbiye Orduevi'nin altındaki tek hücreli zindanda kan kustum. Yaşadıklarım hiçbir zaman ülkeme karşı duyduğum sevgiyi eksiltmedi." Türkiye'de uzun yıllar gazetecilik de yapan Kaya'nın bu süreçte aleyhine 443 dava açıldı. 2003'te hepsinden beraat etti. 49'lar davasından bu yana Kürt sorununun içinde olduğunu hatırlatan Kaya, Türkiye'ye dönüşünde, yılların vermiş olduğu birikimi sorunun çözümü adına paylaşacağını söylüyor. Kaya, "Tarihsel gerçekleri bilmedikleri için çözümün nasıl olacağı konusunda somut öneriler getiremiyorlar. Yıllarca bu alanda çalışmalar yaptım, siyasetin içinde oldum. Ülkeme döndüğümde tüm çabam bu sorunun çözümü için olacak." diyor. Aydınların Türkiye'de bulunmaları halinde Kürt sorunu adına yapılan tartışmaların daha yapıcı olacağını söyleyen Kaya, "Benim gibi bu işin içinde olan birçok aydın var. Bunlar yurtdışında oldukları için birikimlerini paylaşamıyorlar ve bu, sorunun uzamasına neden oluyor." tespitini yapıyor. PKK çizgisinde siyaset çözüm getirmiyor Kapatılan Demokrasi ve Barış Partisi (DBP) kurucusu ve yazar Yılmaz Çamlıbel de uzun yıllar Almanya'da yaşananlardan. Kitapları yüzünden hakkında açılan 10 dava var. Burkay'ın çıkışından sonra Türkiye'ye dönüş isteğinin arttığını anlatan Çamlıbel, Kürt sorununun çözümü için yurtdışındaki sürgün kalemlerin kilit rol oynayabileceğine dikkat çekiyor. Zira PKK'nın çizgisinde yapılan siyaset ve ulusalcı politikalarla mesafe alınamayacağı görüşünde: "PKK'lılar ile katı Kemalistlerin birbirlerinden hiçbir farkı yok. Kemalist olmayan hain Türk, Apocu olmayanlar ise hain Kürt ilan ediliyor. Bu iki kanatla bir sorunun çözümünü düşünmek yersiz olur."  

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.