Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 16 February 2011

Bu yazıyı cevap hakkım kapsamında Hasan Bildirici´nin sitesine gönderdim. Ancak Kendisi bana bir mail göndererek, yazıda kendisine küfür ettiğimi ileri sürerek bu nedenle yayınlamayacağını belirtti. Bu nedenle cevap hakkımı burada kullanmak zorunda kaldım.

Bay Hasan Bildirici,

Kürd ozanı Şivan Perwer’e yönelik linç kampanyasına karşı Rizgari Online’da yayınlanan yazım üzerine, Rojeva Kurdistan sitesindeki köşenizde “Şivan Perwer’in Açıklamaları ve Kadir Satık” başlıklı bir yazı yayınlamışsınız. Yazınızda, Şivan Perwer’in açıklamaları hakkında tek kelime yer almazken, benimle ilgili de, Rizgari Online’da yazdıklarıma cevap vermek yerine, meçhul bir muhbirin ucu Türk devletine kadar giden ipe sapa gelmez, alakasız iftiralarına sığınmışsınız. “Kadir Satık’ın ajanlığının belgesi”ni bile yayımlayarak, “yazdıklarına bakmayın, bu adam aslında böyle biri” ucuzluğuna ve uyanıklığına başvurmuşsunuz. Her halde bu cenahın Emim Çölaşan’ı olmaya adaysınız.

“Derin” haber kaynağınız eski ‘rizgarici’ üzerinden, ‘’Kadir Satık’ı googleyince bu adamın tescilli, belgeli, cezalı bir ajan olduğu ortaya çıktı’’ diye naklediyorsunuz.

Hemen aşağıda da, AİHM’de Türk devletine karşı açtığım davanın kararını, “Kadir Satık’ın ajanlığının belgesi” diye veriyorsunuz. O kararı iyi okudunuz mu? O kararda AİHM, Türk devletini, adil yargılanma hakkımı ihlal ettiği için mahkum etmişti. O adil olmayan yargılamada ise Türk devleti beni, kendi hazırladığı bir komplo çerçevesinde “Yunan konsolosluk görevlilerine, Türk devletinin güvenliğini tehlikeye sokacak belge verme girişiminde bulunduğum” gerekçesiyle Askeri Mahkeme önüne çıkarmış, önceden verilen bir kararla mahkum etmişti. Bu davadan dolayı 5 yıl haksız bir şekilde cezaevinde yattım ve çıktım.

Ama, işkencelerle, cezaevleriyle tanışmam bundan ibaret değildir. Çocukluğum Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinin kapılarında geçti. Abilerimin işkencehanelerde yaşadıklarına tanık oldum. Düşmanın işkencehanelerinden her seferinde başları dik çıktılar. 20 yıl Kürd yayıncılığı yaptım, onun da 11 yılını işkence tezgahlarında ve cezaevlerinde geçirdim. Sıradan bir militan, sıradan bir Kürd yurtseveri olarak, abilerim gibi, düşmana boyun eğmedim. Cezaevi direnişlerinde, ölüm oruçlarında sonuna kadar yer aldım. Utanacağım ve halkımı utandıracağım hiçbir şeyim olmadı. Ne Kemalizmi övdüm, ne kendimi Atatürk milliyetçisi ilan ettim, ne de devletten af dilendim. Devletin mahkemelerinde de düşüncelerimi korkusuzca dile getirdim. Türk devletini işkence ve haksız, hukusuz yargılamalarından dolayı 4 kez AHİM’de mahkum ettirdim. AİHM’deki 3 davam ise halen devam ediyor.

“Ajanlık belgesi” meselesine de açıklık getireyim. Komal yayınevinde zor şartlarda Kürd yayıncılığı yapıyorduk. Yayınlarımızın neredeyse tamamı toplatılıyor ve biz Komal yayınevinin emekçileri göz altına alınarak işkence tezgahlarından geçiriliyorduk. Bu arada Trapezounta (Trabzon Rum İmparatorluğu-Pontuslular) adlı bir kitap yayınladık. Yunan Konsolosluğu’nun kitaptan 200 adet satın almak istemesi üzerine, o zaman yayınevinin yönetmeni Recep Maraşlı´nın talebi üzerine, yayınevi çalışanı olarak ben 200 adet kitabı Yunan Konsolosluğu’na teslim ettim. Türkiye’de yabancı bir konsolosluğa herhangi bir yazılı döküman vermek için Türk yetkililerinin izni gerekiyormuş. Bunu bilmiyorduk ki, bilseydik de herhalde böyle bir izni almayı düşünmezdik. Bir süre sonra Türk MİT’i iş yerime ve evime baskın yaparak beni gözaltına aldı. Yoğun işkencelerden sonra Ankara’da Genel Kurmay askeri mahkemesinde, 1920’lerden kalma ‘’milli müdafaya hıyanet’’ suçlamasıyla bir sivil olarak yargılandım. Duruşmalar basına kapalı yapıldı. Ve ceza almamı sağlamak için son duruşmanın karar için verilen arasında hakim bile değiştirdiler! Düzmece bir yargılamayla mahkum edildim.

Gerek gözaltı, gerekse mahkeme süreciyle ilgili Türk devleti aleyhine açtığım davalarda AHİM Türk devletini mahkum etti. Görünen o ki, bunun derdi sizi ve ‘derin’ haber kaynağınızı almış.
Peki, bir an Türk devletinin bu iddiasının gerçek olduğunu düşünelim. Türk devletinin güvenliğini tehlikeye atmışsam, bundan siz niye rahatsız oluyorsunuz. Beni, “milli müdafaya hıyanet”le yargılayan Türk devletinin güvenliğinden siz ve ‘derin’ haber kaynağınız mı sorumlu?

Keşke iddia edildiği gibi sözü edilen gizli askeri belgelere, gerillaların, savunmasız Kürd köylülerinin başına yağdırılan kimyasal silahlara ilişkin belgelere ulaşabilseydim ve bunları sadece Yunanistan ile değil, bütün dünya ile paylaşabilseydim! Bunları yapabilseydim hiç üzülmezdim.

‘Derin’ haber kaynağınız elinde başka bilgiler de olduğunu söyleyip Mümtaz Kotan’ı referans veriyor. Bizim gündemimizde Mümtaz Kotan gibileri yok, kendisiyle de görüşebilirsiniz. Hatta hızınızı alamazsanız onun yakın dostu olduğunu Sabah Gazetesi’ndeki bir haberden (http://www.lifeinbursa.com/haberx/15337/9/) öğrendiğimiz Milli İstihbarat Teşkilatı Avrupa ve Avrasya operasyon dairesi eski sorumlusu Burhan Başgün ile de görüşebilirsiniz.

Bu arada benimle de kalmamış, abim Murat Satık’a da dil uzatmışsınız. İşkencecilerin bile saygı duymak zorunda kaldıkları Murat’ı sizin gibilere tartıştırmam. “Derin” haber kaynaklarınızdan onun sorgu ve mahkeme tutanaklarını isteyin. Onlarca kez gözaltına alınmasına, en vahşi işkencelere tabi tutulmasına karşın her seferinde ifade vermeyi red eden, bulunduğu her cezaevinde direnişin sembolü haline gelmiş birine alçakça iftiralar atmak, mertlik değildir.

Son olarak şu kaçakçılık suçlamasına geleyim. Onurlu biriyseniz, size düşen bu ihbarlarınızı ispat etmektir. Eğer bunların bir tekini bile ispat edemezseniz, kamuoyu önünde de namert ve iftiracı olarak anılacaksınız. O zaman en azından sessizce Kürdlerin dünyasından çıkıp gitmeyi de düşünecek misiniz?

Yazdıklarınızdan sizin de otoriter, baskıcı sistemin kurbanı olduğunuz anlaşılıyor. Tarih, baskıcı sistemlerin eski kurbanlardan nasıl yeni canavarlar yaratıldığının örnekleriyle doludur. Sizlerin şu an, Şivan hakkında ya da benim veya başkaları hakkında, gerçekleri çarpıtarak, yalan ve iftiraya başvurarak yaptığınız kampanya dürüst gazetecilik değildir. Şivan’ın söylemediği şeyleri, sanki onun ağzından çıkmış gibi verip, onun üzerine kurgular oluşturmak, kim olduğu şüpheli kişilerin öfke ve kinle attığı alçakça iftiralara sarılmak habercilik değildir.

Kadir Satık

15.02.11

Hasan Bildirici´ye Not:Bu yazıyı tamamladıktan sonra, dünkü yazınızın benimle ilgili bazı kısımlarını, bir özür yazısı koyarak çıkardığınızı gördüm. Sonuçta şimdi bazı kısımlarını çıkartmış olmanız olumlu olsa da, o yazıyı yayınlamış olduğunuz gerçeği değişmiyor. Ayrıca bir özür beyan etmekle birlikte, ağır itham ve iftiralarda bulunduğunuz şahsımdan herhangi bir özürde bulunmuyorsunuz. Bu nedenle, cevap hakkı kapsamındaki bu yazımı yayınlamanızı bekliyorum.

it sevmez (not verified)

Thu, 2011-02-17 18:55

Hasan Bildirici'nin bu denli dü$mesi, it devletinin 'yunanistan a bilgi vermekle sucladigi? bir kürd insanini it genelkurmayinin,Mit'inin, devletinin agziyla 'Ajan' ilan etmesi kendisi acisindan hic iyi olmadi... Gercegin bu denli carpitilmasi ve bu carpitmada kendisinin nerede ise ba$rölü oynamasi yaptigi i$i cok bilincli yaptigini gösteriyor... Sayin SAtik benim size ki$isel önerim bu adam hakkinda isvicre ceza kanunlari cercevesinde ceza davasi acmaniz, (StGB 173 üble Nachrede und 174 Verleumdung) cünkü bunlar ba$ka türlü bu kirli ve dü$künce davrani$lari birakmazlar

hayvan sever (not verified)

Fri, 2011-02-18 02:00

Sayın it sevmez, Kürtler arası ilişkileri zedelemeyi ve hukukçuluk oynamayı seviyor olabilirsiniz. Ancak size hukuksal açıdan bir izahta bulunayım: Bahsettiniğiniz İsviçre ceza kanunlarının ilgili maddeleri (iftira ve karalama) bir kişi hakkında gerçek dışı ve ispatlanmamış bir suçlamayı öngörüyor. Bu durum ne yazık ki Kadir Satık olayını kapsamıyor. Çünkü Satık bizzat kendisinin de belirttiği ve mahkemede de itiraf ettiği gibi Yunanistan'a ajanlık yapmaktan dolayı 5 yıla mahkum edilmiş.   Madem hukuka ve dava açamalara cok meraklısınız şu öneride bulunabilirsiniz: Hasan Bildirici, Ahmet Kahraman ve Şivan Perwer’i eleştirdiği için Kadir Satık'ın ağır hakaretlerine maruz kalan ve hala Rızgari sitesinde duran yazısına karşı diğer Kürt yazarları ‘’hakaretten’’ dava açmayı düşünebilirler... Selamlar ve hukuçuluk oyununuzda başarılar

it sevmez (not verified)

Fri, 2011-02-18 10:54

Hayvansever adli katilimci öneriniz bence cok yerinde, sadece Satik degil ayni zamanda diger adi anilan insanlarinda kendilerini savunma haklari cercevesinde bulunduklari yada suc kapsamina giren davrani$larin i$lendigi ülkelerin yasalarina göre dava acmalari iyi olur... sizin sözkonusu ettiginiz 'belgeli ajanlik' ile adi gecen yazarin sözkonusu ettigi 'ajanlik' farkli hususlar ama herhalde it taifasiyla yakin alakanizdan ötürü anlayamami$siniz, ki i$in hukuki yanini bilebilecek durumda olmadigindan (ilgili ülkenin yasal mevzuati cercevesinde) size ancak kültürel-sosyal bir aciklama yapabilirim ama itlere alerjimden ötürü vazgeciyorum...

Abdulbari (not verified)

Fri, 2011-02-18 23:51

Saygiya deger, ama saygi deger mi bilmem it (sever) adli katilimci vatandas, madem kürtlerin hic bir seyi ciddi tartismasina izin vermeyenlerdensin, sen bilirsin... Sana edebi ile cevab verenlere bu düzeyde saldirirsan, kuyrugun, kulagin paralanir habarin olsun. Umarim bu sitenin yöneticisi sana oldugu kadar, hakaret ettiklerinin de cevap hakkina saygilidir. Demedi deme, böyle sulukule icguveysi dadanmalarindan senin gibiler zararli cikar. Sivan'i savunacaksaniz sözlügünüzde edep, hürmet olmayacak mi? Ne demis Bildirci Sivan'a? AKP'nin oyununa gelmemesi icin uyariyor, görevi o bir yazar olarak. Sizin gibiler Sivan'i elestirenlere, onlarin kullandiklarindan cok daha kabul edilmeyecek yöntem ve kelimelerle saldiriyorsunuz. Satik"in deyi ile "behey" it (sevmez) biraz tolerans, akil, saygi, kaygi olmaz mi insanda? Sivan'in size ihtiyaci mi var? Adam sesli, görüntülü, yazili, havada, karada Polat Alemdar rollerinde parmak saliyor ya... Sana ne oluyor ve Satik a? Savunacaksaniz adam gibi savunun! O yazilarin yayinlandigi site pkk'ye, kürt savascilarina, yurtseverlerine karsi tam bir fasist mevzisi... Her kimse bu Satik, istedigi gibi saldiriyor Kürt yurtseverlerine zaten. Derdi sana mi kaldi, adamidir degil midir nedir bilmem ama iki yazi yazdi, birinin adina da birileri onu savunmak icin yazdi, masallah Bitlis serefxan caminin wc'si gibi ortam. Gerci Hasan'in yerinde olsam oldugu yerden cukura inmez, böyle bir kavgaya girismezdim. Birilerinin ahlak ve mertlik gibi bir sorunlari yok. Ama insanoglu kasiniyor bazan neylersin... Yani sen bu kadar sirret olacaksin ve sirretligine siginip, herkesi sindireceksin, gec bu ayaklari it (sevmez)im... Sana edebiyat dersi üzerine iki porsiyon hukuk, siyaset ve belagat dersi verecek o kadar Kürt var ki. Ama o karanlik kösenden bakip nerden göreceksin...  Sen de Satik'in hakaret ettigi icin ona yanit verenleri mahkeme ile korkutacaksin! Mahkeme orda, arsin burda, gel sen de juri ol istersen... it (sevmez)im bak canim, camdan evin varsa, yani ajanlik belgen varsa, baska binbir numaran varsa baskasinin evine tas atma birader... Demedi deme... Fazla kasima orani burani, kestanani cizdirirsin habarin olsun. Sivan'da piser size de düser, Abdurahman, Tayip babaya söyle de su ihaleye bir el atalim... ... SImdi gelelim diger bir meseleye: Binanenayleh it (sevmez) vatandasim gercekten size teesüf eder protestolarimi da bildiririm. Psikolojinin alfabesinde ögretilir; Kendinizi saklamak istiyorsaniz, tam aksi davranis sergileyin, hüviyetinizi, zürriyetinizi, cibiliyetinizi ve cinsiyetinizi ele vermek istemiyorsaniz, onun tam aksi isimler takinin. Simdi sizin niye "it" (sevmez) lakabi kullandiginizi anliyoruz. Kendinizi saklamak icin isminizin sonekine "sevmez" deseniz bile cinsinizi saklayamasiniz. Sizi gibi uyanik sizi. Sahibinizi bu kadar koruyacaksiniz, onu sinirlendirenlere havlayacaksiniz, isirmakla tehdit edeceksiniz sonra da it (sevmez) olacaksiniz. Kim yer bu numarayi, yakaladim, yakaladim sizi... Bizim burda zoologisk trädgård denilen özel hayvan ciftlikleri var, orda psikolog olan bir arkadasim var. Ciddiyim, yalan yok bak, gel senin de elinden tutalim, 6 haftada iyilesmezsen kemirdigin kemikler de senin parani geri aliyorsun. Hörmetler, iyi havlamalar... Abdulbari Yildizhan

It sevmez (not verified)

Sat, 2011-02-19 23:26

abdül düdük efendi bana kelp demi$,zahirdir bu sözle iltifat eylemi$,zira ben maliki mezhebindenim, itikatimca kelp abdül düdük efendidir... benim adima bunca havladigina göre kuyruguna basilan delik eniklerinden biri olmalisin...ho$t ho$t... biz kürdlerin kafa göz yararcasina tarti$masina senin gibi mogol eniklerinin akli ermez, ikincisi di$ gösterip hirlayan senin gibi itlerin ,kuyruklarini bacak arasina siki$tirip yaylanmalarinin hazini tekrar ya$amak da bir ba$ka oluyor...

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.