Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 2 December 2010

Türk Tarihçilerinin Kürtleri Algılama Zihniyeti (Kürt-Ermeni ili$kileri)
**************************************

Ali Haydar KOÇ

Dema Nu Gazetesi, 30.10.2010

Cumhuriyet döneminde Türklere ait yeni bir tarihi geçmişin yaratılmasında rol oynayan tarihçiler, bir çok cemaatin birleşiminden ortaya çıkan osmanlı imparatorluğuna ait tarihi mirası tümden inkar etmek ile meşgul idiler.

Türk unsurunu imparatorluğun tek sahibi yapabilme gayesiyle İttihatçılar döneminde etraflıca düşünülerek planlanan siyasal bir strateji ile Kürdistan ve Anadolu’da yaşayan Ermenilerin soykırım yoluyla yokedilmesi sağlanmıştı.

Birinci dünya savaşı sırasında aynı stratejinin bir parçası olarak tehcir uygulamalarıyla Kürtlere yönelik başlatılan yoketme süreci, Cumhuriyet döneminde de sürdürülerek,1925-1940 tarihlerinde Kürdistan’da gerçekleştirilen zorunlu göçertmeler, soykırımlar ve inkar politikalarıyla sonuçlandırılmıştı.

Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından itibaren Kürtlerin has Türk olduğunu ispatlamaya çalışan Türk tarihçiler,1925’ten 1990’lara kadar Kürt aydınlanmasının önüne geçerek, sömürge Kürdistan’da, Türkiye’nin hakimiyetini Kürtler arasında güçlendiren siyasal propaganda çalışmalarıyla, Ankara yönetimine hizmetlerini sunarak,Kürdistan’da Türklüğü herşeyin önüne çıkararak, ortaçağ rejimlerinde bile görülmeyen baskıcı düşüncelerle,osmanlı döneminde ulusal anlamda başlayan Kürt aydınlanmasının önüne geçerek, Kürdistan’da Türklüğü yücelten bilgilerle, Kürtler arasında sömürgeci zihniyeti esas alan otoriter düşünceye ve tektipleştirmeye dayanan, tek bir ulusun varlığına yani Türkçülüğe hizmet ederek, Kürt tarihini ve Kürt meselesini tabulaştırdılar.

Cumhuriyet döneminden 1990’lara kadar sömürge Kürdistan’da Kürt aydınlanmasını engelleyerek, Kürtlere ait tarihi vesikaları tahrif eden Türk tarihçileri, 1913’ten sonra Türk milli çıkarları adına Kürt ve Ermenilere yönelik (Kürdistan ve Anadolu’da) gerçekleştirilen soykırımlara dair konularda propaganda çalışmaları yürüterek, kamuoyunu yanlış bilgilendir-mektedirler.

1990’lardan sonra Türkiye’deki tarihçiler arasında sıkça tartışılmaya başlanan Ermeni soykırımı (1914-1918) hakkında çeşitli iddialar ileri sürülmektedir.

1990’dan sonra Kürtler ve Kürt tarihini inkar etmek mümkün olmadığından, 1990’a kadar inkar ettikleri Kürtleri şimdi de, yüzyıl önce Türk unsurunun çıkarları adına işlenen soykırımların faili olarak gösterme çabasına yönelmektdirler. Bazı Türk tarihçileri ise, tarafsız tarihçilik adı altında dolaylı da olsa Ermeni soykırımında Kürtlerin rolünü öne çıkararak,soykırımın asıl planlayıcısı ve faili olan Türkçü kadroları aklamaya çalışmaktadırlar.
Örneğin;Türk tarihçi Ayşe Hür,Taraf gazetesinde „Bir Zamanlar Asala ve Pkk“ başlığıyla çıkan yazısında
„1890’lardan beri bütün stratejilerini Ermenileri Anadolu’dan atmak üzerine kurmuş Kürtlerin içinden Ermeni dostu bir grubun çıkması PKK’nın Marksist kökeniyle ilgili olmalıydı;“(bkz.Taraf gazetesi,17.10.2010).

Türk tarihçi A.Hür bu cümlesiyle Cumhuriyet döneminden beri inkar edilen Kürtleri 90 yıllık bir zaman kesitini kapsayan büyük bir siyasal stratejinin sahibi yaparak, Kürtleri, Ermeni soykırımının stratejik faili olarak göstermeye çalışmakta, 20.yy. boyunca tarihsel varlığını hep korumuş bulunan ve içinde bulundugumuz yüzyılda da hala devam eden Kürt-Ermeni siyasal ilişkilerini, tarihi kadere dayanan dostluklarını, komşuluklarını gözardı ederek,bununla Kürtleri suçlu göstermeye çalışarak, Ermeni soykırımında stratejinin sahibi olan Türkçü İttihatçı kadroları aklama çabasını harcamaktadır.

Dostluk temelinde gelişen Kürt-Ermeni ilişkileri 20.yy. boyunca hep devam etti ve hala devam etmektedir. Büyük soykırım esnasında Kürtler yüzbinlerce Ermeni’nin canını kurtarmak için çaba harcadılar, bu insani girişimlerden dolayı binlerce Kürt katledildi. 1925 Şeyh Sait, Ağrı (1926-1933) ve Dersim’de (1937/38) süren Türk-Kürt savaşlarında, bölgede bulunan Ermenilerin çoğu doğrudan doğruya Kürtlerle birlikte omuz omuza Türk ordusuna karşı savaştılar.
Ermeniler, dış kamuoyunda Kürt milli hareketlerini desteklemeye çalıştılar, Kürtlere karşı yapılan soykırımları protesto ettiler ve Kürtlere yapılan haksızlıkları dünya kamuoyuna duyurmaya çalıştılar/hala aynı insani duygu ve dayanışma ile hareket ettikleri bilinmektedir. 1980’den sonra Türkiye yönetimi, Türk tarihçilerinden aldığı desteklerle gerek iç ve gerekse dış kamuoyunda yürüttüğü çeşitli propaganda faaliyetleriyle tarihi Kürt-Ermeni dostluk ilişkilerini zayıflatma/yoketme siyaseti izledi.

Kürt-Ermeni siyasal-dostluk ilişkileri marksist kökenli bir Kürt örgütü ile başlamadı, tam aksıne bu ilişkiler daha önce kurulmuş bulunan dostluk değerleri üzerinde geliştirildi. Ermeniler, bir çok alanda olduğu gibi eğitim konusunda Kürtlere yardım elini uzatarak,1925’ten sonra Kürt-Türk savaş-larından dolayı göç etmek zorunda bırakılan Kürt ailelerin çocuklarına Lübnan ve Suriye’de bulunan Ermeni okullarında yer vererek, onlara eğitim olanaklarını da sağlamışlardı.

Bir kısım Kürtlerin Ermeni soykırımında stratejinin sahibi olan İttihatçı kadrolar tarafından kullanılmış olması, Kürtleri böylesi bir stratejinin sahibi yapmaz. Türkçü kadrolar aynı stratejiyi 1913-1918 ve 1925-1938 yılları arasında Kürtlere de uyguladı. Kürtlerin hiç bir zaman Ermenileri Kürdistan’dan ve Anadolu’dan atmak gibi bir stratejileri olmadı.

Türk tarihçi A.Hür iki farklı coğrafya olan Kürdistan ve Anadolu’yuda birbirine karıştırarak, iki farklı coğrafyayı Anadolu olarak adlandırarak, böylece Kürtleri hem anadolu ve hemde Kürdistan’daki soykırım stratejilerinin sahibi yapma çabasını harcamaktadır.

Ermeniler, Ermeni tarihcileri ve Ermeni siyasetçileri Kürtlerin, Ermeni ulusuna karşı bir göçertme stratejilerinin olmadığını biliyordular/ bilmektedirler. Onun için de Ermeniler yaklaşık yüzyıldır stratejinin sahibi olan Türklerle mücadele ederken, Kürtler ile dostluklarını daha da pekiştirmeye çalışmaktadırlar.

Osmanlı devletinin son yıllarında Kürtlerin meskun olduğu coğrafya için Kürdistan/Vilayet-i Şarkiye tabirleri kullanılıyordu. Hiç bir tarihi belgeye ve veriye dayanmadan Türk tarihçi A.Hür„..1890’lardan beri bütün stratejilerini Ermenileri Anadolu’ dan atmak üzerine kurmuş Kürtlerin..“düşüncesiyle ileri sürdüğü iddia, Kürt ve Türk kamuoyunu yanıltma düşüncesini de içinde taşımaktadır.

1925’lerden sonra Kürt ulusu için hayali bir Türkçü geçmiş icat etmeye çalışan Türk tarihçileri,1990’dan sonra ise Kürtleri varlığı hiç duyulmamış olan hayali stratejilerin sahibi yaparak, yüzyıl önce Türkçü kadrolar tarafından Ermenilere karşı önceden planlanmış stratejilerle işlenmiş soykırımların faili olarak gösterme çabasi içinde olmaları, Türk tarihçilerinin hala Kürtlere karşı varolan resmi tarih anlayışlarının-Kürtleri anlama algılarının ve sömürge Kürdistan’da egemen ulus olma zihniyetlerinin değişmediğine işaret etmektedir.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.