Skip to main content

Kürd Milletinin Kurtuluşu Geçmişi Doğru Okumaktan Geçer!

Yüzyıllardır Kürd milletinin can-kan bedeli verdiği mücadele zafere dönüşemedi. Bunun bir çok nedeni sayılabilir. Bu konu da farklı yaklaşımlar da var. Çoğu yaklaşım geçmişi doğru okumaktan çok uzak. Bu durum bugün izlenmesi gereken politıkayıda olumsuz etkilemektedir. Bugün doğru bir politıka sahibi olabilmek için geçmişin doğru bir değerlendirilmesi gerekir. Bu konu da derli toplu bir çalışma yok. Var olan yaklaşımlarda ideolojik kaygıların ötesine geçmiyor. “Tarih bizi haklı çıkardı” deyip her şeyi halettiğimizi sanıyoruz. Oysa bu zor olandan kaçmanın teorisi oluyor. Bu da işimizi daha da zorlaştırıyor.Son dönemlerde Kürdistan’ın özgünlüğüne ilşkin yüzeysel de olsa bir tartışma yaşandı. Uç noktalarda yaklaşımların varolduğu görüldü. Bana göre bunun nedeni geçmiş tarihimiz konusunda bilimsel bir çalışmanın olmayışı ve ortak ulusal bir tarih bilincinin oluşturulamayışıdır. Daha doğrusu biz Kuzeyli Kürdlerin kendi tarihimiz konusunda hiçte elle tutulur bir bilgi sahibi olmayışımızdır. Kamurran Melikendi ve Aso Zagrosi arkadaşlarımızın kendi çapındaki mütevazi çalışmalarının bir kısmını bizlerle paylaşmaları, aldıkları olumlu tepkiler bu konu da ne kadar yetersiz olduğumuzunda ispatıdır.Mesele böyle olunca doğaldır ki, doğru siyasal sonuçlara da ulaşamiyoruz. Bu konu da bu haksız bu haklı, bu eksik bu fazla deyip sidik yarışına gireceğimize bunu nasıl aşabiliriz meselesini haledebilirsek öyle inaniyorum ki, bir çok sorunu çözmüş oluruz. Bu da bu konu da yetkin olan insanların çabalarına ya da kurumlaşmakla olur. Kuşkusuz bu he demekle olmuyor. Biz yine de olması gerektiği ve başarılacağı konusunda temenimizi dile getirmekle kalalım.Kürd siyasal çevrelerin geniş bir kesiminde kabul gören anlayış, ortadoğu`daki tüm dengeler Kürdistan´a dayatılan statüko üzerine inşa edilmiştir. Otadoğu´da öngörülen tüm politikalar Kürdistan sorununun çözüm ve çözümsüzlüğüne endekslidir. ABD´nin devreye koyduğu GOP’nın sonucu olarak doğan değişimleri saymasak daha evel ki statüko, Kürdler dışında tüm ilgili çevrelerin çıkarlarına cevap veriyor olmasıdır. Bugün durum farklılaşmıştır. ABD başta olmak üzere bir çok güç merkezi KUKM´ne karşı politika değişikliğine gitmiştir.ABD, ortadoğu’ya ilişkin eski politikasını terk etmiş bulunmaktadır. Ortadoğu´da izlediği politika bir bütün olarak Kürd tezleriyle örtüşmesede Kürd milletinin çıkarlarına hizmet etmektedir. Yüzyillardır Kürd milletinin degiştirmek istediği statükoya yönelmiş bulunmaktadır. ABD’nin Afganistan ve Irak işgalleriyle bölgemizde başkalarının çıkarına uygun olarak düşenen taşlar Kürd milletinin çıkarına uygun olarak yerinde oynadı. Bu şu demektir. Artık bundan sonra herkes yepyeni bir ortadoğu tablosuyla karşı karşıya kalacaktır. Oluşacak olan tablo yeni sınırlar, yeni devletler demektir. Bu nedenle herkes buna göre plan ve hesaplarını yapıyorlar veya yapmak zorunda kalacaklardır.                    Buna karşın bölge gerici devletleri başta olmak üzere dünyadaki diğer güç odaklarının politikasi eski statükonun devamından yanadır. Rusya, Çin ve AB gibi güçler, dün olduğu gibi, bugün de kendi çıkarlarını mevcut statükonun korunmasında bulmakta ve bölge sömürgeci devletlerini desteklemeye devam etmektedirler. Peki bu ne demekti/r? Bu şu demekti/r. KUKM, tüm bu güçlerin ortak cephesiyle karşı karsıya olması demekti/r. KUKM’nin başarıya ulaşamamanın en temel etkeni buydu. Burada KUKM`nin yenilgisi ve tasviyesi üretildi/üretilmektedir.Bu nedenle KUKM, dünya´daki her hangi bir ulusal kurtuluş mücadelesi değildır. Bu da Kürdistan’ın özgün konumuna ilişkindir. Diğer ezilen milletler bloklar arasındaki çelişkilerden yararlanabiliyorken, Kürdistan’ın özgünlüğü Kürd siyasal önderliğe bu olanağı vermiyordu. Düşünmek lazım. İstisnalar hariç bugün yeryüzünde devletsiz millet Kürdlerdir. Peki bunun nedeni Kürd siyasal önderliğin siyasal tercihleri ve beceriksizliği miydi? Ben hayır diyorum. Belki çok neden sayılabilinir, ama esas neden Kürdistan’ın özgünlüğüdür. Dikkat edin. 1920’lerden bugüne yüzlerce devlet kuruldu. Bu kurulan devletlerin arkasında ya bir süper güç veya güç bloğunun olmadığını kim inkar edebilir? Peki Kürdlerin arkasında kim vardı? Kimsenin bulunması bir yana dünya güç odakları cümle cemaat Kürdlere karşı aynı saftaydı. Bunu kim inkar edebilir? Eğer dünya süper güçlerden birisi Kürdlerin devlet olmasını çıkarına uygun görseydi, kimsenin kuşkusu olmasın ki, biz Kürdlere bir çoban bulur başımıza koyarlardı. Yapmadılar, yapmak istemediler. Çünkü ülkemize verilen statüko üstünde bir uzlaşıları vardı. Ta ki, sovyet blok’u dağılıncaya kadar. ABD’in GOP ile bölgemize müdahale edene kadar.Kürdistan`da gelişen en ufak bir ulusal-demokratik gelişme tüm dünya çıkar cevrelerinin –SSCB, Çin, Arnavutluk vs. sosyalist ülkeler buna dahildir- ortak müdahalesine yol açmaktaydı. Koçgiri ayaklanmasından bu yana tüm Kürd ayaklanmalarının yenilgisinde SSCB’nin direk ve indirek rolunun olduğunu kim inkar edebilir? Hani herkesin bir ezberi vardı. SSCB, “ezilen milletlerin destekleyicisi ve müttefiğiydi?” Kürdler için bunu söylemek mümkün müdür? Kuşkusuz hayır! Peki bunu nasıl izah edeceğiz? Bunun tek bir nedeni var. O da Kürdistan’a dayatılan statükonun batılı emperyalistlerin çıkarına cevap verdiği gibi, SSCB’nin çıkarlarına da cevap veriyor olmasıydı. Kürdistan’ın özgünlüğü dediğimiz olay budur.Kürdler, bu zor koşullarda bir çıkış yolu aramaktaydı. Ama bir çıkış bulamamaktaydı. Bunu Kürd siyasal önderliğin bir zaafı olarak algılamak ne kadar doğru? Bu, Kürd siyasal önderliğe haksızlık olmaz mı? Bu haksızlığı yapanlarımız çokçadır. Kürd milletinin çıkarı için bunu aşmak lazım. Her şeyden önce Kürdler, kendilerini kendi kendine hakeret etme psikolıjisinden kurtarmalıdır. Düşmanla işbirliği yapan, onunla ortak yaşam kurmaya çalışan Kürdler her zaman olmuştur. Bugün de vardırlar. Fakat Kürdistan’ın bağımsızlığı, ülke ve millet birliği uğruna ölümüne savaşanlar da az değildir. Başarı için dış müttefik güç bulmak için çok uğraşta vermişlerdir. Fakat Kürdistan’ın özgünlüğü buna olanak vermemiştir.Kürd milleti, bugün bir fırsat yakalamıştır. ABD´nin GOP ile bu fırsat Kürd milletine sunulmuştur. Eğer Kürd siyasal önderliği bu firsatı yer ve zamanında değerlendirirse bağımsızlığı, ülke ve millet birliğini sağlayabilir. Bu uzak bir hedef değildir. Yeter ki, Kürd siyasal önderliği, küçük değil büyük oynasın. Kazanmaması için hiç bir neden yoktur.Mesele şudur. Soguk savaş polıtikalariyla Kürdistan sorunu çözülemez. 20. yüzyılda yaşamıyoruz. 21.yüzyılda yaşıyoruz. SSCB yok. Ülkemizi egemenliğinde bulunduran ülkelerin stratejik konumu önemini yittirdi. Yeni ittifak ve güç dengeleri oluştu. ABD, tek başına ortadoğu’ya çeki düzen vermeye çalışmaktadır. Eski rejimleri ve statükoyu değişecağini ifade etmektedir. Buradan hareketle Kürd siyasal önderliği Kürdistan devrim stratejisini yeniden tanimlamak zorundadır. Kürdistan devrim stratejisini ülke, millet ve iktidar hedefini baz alarak oluşturmak zorundadır.Kürd siyasal önderliği bugünkü koşullari yeniden değerlendirmelidir. Kürdistan geneli için ortak bir ulusal program ortaya çıkarmalı, ulusal birliklerini gerçeklestirmelidir. Kürd milletinin potansiyeli harekete geçirilmelidir. Bu program ve güçle kendilerini uluslararası güç dengelerine dayatmalıdır.Kürdler, bunu başardığı ölçüde Kürdistanla ilgilenen her çevre tarafından ciddiye alınacak ve o oranda karşılıklı çıkara dayalı işbirliği olanağını bulacaklardır. Bu temel eksende Kürdlerin ilgili çevrelerle ortak çıkar noktaları ortaya çıkacak ve karşılıklı çıkarlar temelinde işbirliği yapma şansına kavuşacaklar. Ki bu zemin KUKM`ne önemli olanaklar sağlayacaktır.                    Uluslararası güçlerle kurulacak ilişkilerde esas alınması gereken temel yaklaşım ideolojik tercihlerden öte ulusal çıkarlar temel alınmalidır. Bunu sağlamanın yegane yolu dünya, bölge ve ülke gercekliğini doğru değerlendirmekten, dost ve düşmanı doğru tanımlamaktan, tüm bunları kapsayan bütünlüklü ulusal bir politikaya sahip olmaktan geçer. Bu temel eksende Kürd ulusal birliğinin kurulması gerekir. Bunun önündeki zorluklar bilinir, fakat aşılmaz değildir.Bağımsızlığın, parçalı Kürd-Kürdistan birliğinin gerçeklesmesinin yolu burdan geçer. Bu fırsat yakalanılmıştır. Kürd siyasal önderliği bu fırsatı kaçırma lüksüne sahip değildir.Kürd-Kürdistan, bölge devletleri ve Avrupalı emperyalistler tarafından ve SSCB’nin onayıyla Kürd millet iradesine karşın parçalandı ve paylaşıldı. Dört devletin sinırları içine alınarak sömürgeleştirildi. Kürdistan devrimi, bu zemin üzerinde ifadelesini bulur. Kürdistan devrimi, Kürd milletinin kendi bağımsız devletini kurması, parçalı millet ve ülke birliğinin saglanmasıdır. Toplumsal ilerlemenin önündeki kapitalizm öncesi tüm üretim ilişkilerinin tasviyesidir. Kürd toplumunun demokratikleştirilmesidir.Kürd siyasal önderliği, önüne stratejik hedef olarak Bağımsız Birleşik ve Demokratik Kürdistan Cumhuriyetini koymalıdır.Bunun dışınnda öngörülen tüm „çözüm biçimleri“ tarihsel gelişmeyle çelişmektedir. Bu „çözüm biçimlerini“n somut tarihsel koşullari yoktur.Kürd milleti açısında koşullar, bugün her zamankinden daha iyidir. Kürdler yeterki kendilerini gerçek hakları temelinde politikleştirsin, örgütlesin ve düşmanlarina karşı pratikleştirsin.Kürdleri uluslararası ilgi merkezlerine taşıyacak yaklaşım ve girişim budur....Üzülerek belirteyim. Yine uzun oldu. Bu konudaki rahatsızlığınızıda biliyorum. Ve kesiyorum.14 Haziran 2006

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.