TÜRKLER KÜRDLERE AŞK ÖĞRETEBİLİR Mİ?
Mehmed Husedin
Hiçbir zaman PKK'li olmadım. Bir Kürd olduğum için ve Türkler bana hep yabancı olduğu / olacağı için dağa çıkmayı, gerillaya katılmayı belki çok düşündüm gençliğimde, ama olmadı. Ne dağa çıktım, ne PKK'li oldum.
Çokçasına bu oldu. Onlar PKK'li olarak veya olmayarak dağa çıktılar, gerillaya katıldılar; ülkelerinin düşmanın pisliğinden temizlenmesi için savaştılar / savaşıyorlar.
Kimi okumuştur bunların, kimi okumamış. Kimi tek kelime Türkçe bilmez, kimi tek kelime Kürdçe. Kimi kız, kadındır, kimi erkek. Kimi gençtir, kimi torun torba sahibi yaşlı. Kimi mal mülkünün hesabını bilmezlerdendir, kimi ömrünün bir gününde doyasıya yiyip içememiş. Ve hatta kimi Kürd bile değildir! Şemdin Sakık, Parmaksız Zeki bunlardan biridir. En önemlilerinden biridir. Türk MİT'inin bunca yıllık esaretten sonra halen Şemdin'e yaklaşmasının, Şemdin'den hareketle Kürdlerin moralini bozmaya çalışmasının sebebi başka ne olabilir?
Şahsi görüşümdür, tekrarlayayım. Şemdin Sakık meselesi Kürd dünyasında çözülebilmiş değildir. PKK'nin askeri yapısı ve sürekli savaş hali PKK'yi bu konuyu ele almaktan alıkoyar. PKK'li olmayanlar içindense Kürd dünyasını objektif yanıyla felsefi olarak analiz eden, etmeye çalışan pek çıkmadığından konu ele alınmaz. Dolayısıyla Şemdin meselesi aramızda çözümsüz duruyor. Ya Şemdin'i gömmeye çabalıyoruz, ya da hepten yok saymaya çalışıyoruz. İkisi de olmuyor. Halk her iki tavra da itibar etmiyor. Halk nezdinde kimse kusura bakmasın ama Şemdin meselesi Şemdin'e rağmen olduğu yerde durmaktadır. Şemdin'e halen güç veren, onu önemli kılan budur. Şemdin anlaşıldığı üzere namuslu bir şekilde bu güçten feragat etmektedir.
Can Dündar ise bir palyaçodur. Babası mitçi kendisi mitçi Can Dündar elbette ki aklına estiği, Şemdin'e değer verdiği için uğramamıştır Amed Zindanı'na. Tıpkı Hasan Cemal'in Qandil'e durup dururken gitmediği gibi...
Muhtemelen Duran Kalkan'ın son röportajında bahsettiği ’Türk Devleti'nin PKK'ye karşı topyekün bir savaşa hazırlandığı' tezi gerçektir. Böyle bir durumda savaşçının moralini bozmak elbette savaşan tarafların politikalarından biridir. Şemdin'le röportaj yapılmasının, röportaj sonunda ’beyaz' bir yazıyla Şemdin'in aşağılanmaya çalışılmasının böyle bir sebebi olmalıdır.
Mitçi Can Dündar'dan okuyalım:
“Belli ki Arthur Schopenhauer'in “Aşkın Metafiziği“ni okumuş Sakık...
“Bütün aşkların, platonik görünseler de aslında haz dürtüsünden kaynaklandığını“ öğrenmiş“.
Böyle diyor efendi. Peki biz ne diyelim?
1. Schopenhauer Türk değildir. Sen de global bir şahsiyet değilsin. Sanatın, edebiyatın, insana dair güzel ne varsa onun düşmanı olan siz Türklerden birine, hem de bir MİT ajanına mı kaldı tutsak bir Kürd'ün bir dünya entellektüelinden (Schopenhauer) ne öğrendiğinden bahisle onun seviyesini ölçmeye kalkmak! Haddinize mi?
2. Kürdistan'da yeşeren her çiçeğin düşmanı siz Türkler değil misiniz ki kalkıp Kürdlerin aşkla ilişkisini sorgulayasınız?
Sahi, biz Kürdlerin Mem û Zîn'i varken, sizin neniz var aşk konusunda?
Atanız saydığınız, ulu dediğiniz adamın işi bittikten sonra ömür boyu hapse mahkum edip çürüyerek ölmesine müsaade ettiği, çürüterek öldürdüğünüz Makbule'nizden başka...
Tecavüz ettiğiniz kadınlarımızdan başka...
Kadınlarının önünde cinselliğini aşağıladığınız erkeklerimizden başka...
Sizin bu kültürünüze mi kalmış bizi sorgulamak?
Ey aşk! Sen nelere kadirsin!/Can Dündar