Daha  önce de  vurguladığım gibi   Kuzey  Kürdistan'ın    bir  çok  ileri gelen  şahsiyeti    1925  Devrimi  sırasında ve  devrimin  yenilgisinden sonra     Güney Batı Kürdistan'a  geçmişlerdi. Daha  önce  Xoybûn'un   kuruluş    sürecine  değinirken  bunların bir çoğunun  isimlerini zikretmiştim. Bunlardan biride   Osman Sebridir.   Ben  burada    Apê  Osman'ın   yaşamı ve  mücadelesini   değinmeyeceğim.(Ayrı bir  makalede   konusudur)
Osman   Sebri    Türk devletine  karşı  giriştiği bazı  eylemlerden  dolayı           o dönemler   Fransa'nın  mandası altında  bulunan   Güney Batı Kürdistan'a   kaçıyor.
Güney  Batı Kürdistan'a  geçtikten  sonra   ilk önce  Şahin Ağa'nın   oğullarıyla görüşüyor ve  daha sonra    Mîr Celadet  Bedirxan ile  bir araya geliyor.  Bu  görüşmelerin birinde      Mîr Celadet  Bedirxan  Osman Sebri'yi  Xoybûn Partisine  üye yapıyor.  Bu   arada   Osman Sebri   Xoybûn  içinde  bir   görev  talebinden   bulunuyor.     Mîr  Celadet Bedirxan   Osman Sebri'ye  “sen  ülkede  çalışabilirmisin?“  diye  soruyor.
Osman Sebri Türkiye'de çok ciddi bir şekilde aranmasına ve Osman Sebri'nin söylemiyle İsmet İnönü onu doğrudan Fransız devletinden istemesine rağmen, “evet“ diyor ve “ben bunun için geldim“ diyor.
Mîr Celadet Bedirxan, ona  “ne   iş yapabilirsin?“  diye sorar.
Osman Sebri : “hangi iş  olursa  olsun.. Başkalarının  yapamadığı işleri bana verebilirsin.......“
Mîr  Celadet:  “Eğer  biz  seni Dersim'e  gönderirsek     gidip    gelebelirmisin?“  diye  sorar.
Osman Sebri    Mîr Celadet'e : “ Evet   giderim, siz beni   ölüm kapısına gönderseniz dahi giderim.   Yalnızca  işsiz kalmak istemiyorum.“  Diyor.
Osman Sebri'nin  verdiği  cevap
Mîr Celadet Bedirxan'ın  çok  hoşuna gidiyor ve    ona    planını açıklıyor.
Mîr Celadet Bedirxan: “Biz  bir yıldan beri   Dersim'e   gidebilecek ve  değerli bir işin  üstesinden  gelebilecek  birini arıyoruz.  Bugün    diğer  zamanlardan  daha acil  bizim birilerine ihtiyacımız var.  Tanrı  seni bize gönderdi.   Belki sende biliyorsun.  Amerika'da   büyük bir Kürd   göçmen grubu var.  Bu topluluğun büyük bir kesimi Dersimlidir.  Bu  Kürdlerin hepsi   Türk  hükümetini destekliyorlar ve içlerinde  çok zengin  insanlarda  var.  Xoybûn  gibi   siyasal bir partinin  her zaman  maddi imkanlara  ihtiyacı var.  Eğer  biz  Amerikan  Kürdleriyle dostluk  ilişkilerini kurarsak ve  onlar  Xoybûn'un amacına  inanırlarsa   bize  büyük yardımlar    yaparlar.  Biz  Seyid Riza'nın   aracılığıyla  bu Kürdleri kazanabiliriz.  İki yıl önce   Xoybûn   kardeşim  Süreya Bedirxan'ı  bu Kürdleri  Partiye kazandırmak için  gönderdi.  Bunun için büyük masraflara girdik.   Oradaki Kürdlerle     görüşme  yerine,      büyük bir   misafirhaneye  yerleşmek zorunda kaldı.  Onlardan  bazılarıyla  görüşmek için haber gönderdi.   Onlar  Süreya Bedirxan'ı  tanımadıklarından dolayı    yanına gitmediler   Türk  Konsoloslukları    adamlarını    Kürd topluluğuna göndererek  Xoybûn'a  karşı  kötü fikirleri yaydılar:  ’Xoybûn  bir Ermeni Partisidir.  İngilizlerin  kışkırtmasına  bağlı olarak  ülkemizi parçalamak istiyor'  gibi...   Bundan  dolayı    kardeşim   büyük bir şey yapamadı.  Yalnızca   Xoybûn'un  bir şübesini  kurdu ve geri döndü.  O günden beri   biz bir  arkadaşı   Dersim'e  göndermek istiyoruz,  Seyid  Riza'nın aracılığıyla  Amerikan Kürdlerini kazanmak istiyoruz. Fakat  şimdiye  kadar bu işi başaramadık.
İkinci  istemiz ise  Xoybûn   genel bir ayaklanma   örgütleyerek  ülkede  devrim yapmak istiyor. Bugün  Dersim  Kürd  devriminin   kaynağı   olarak biliniyor.  Biz Seyid  Rizo'nun  bizimle birlikte hareket edip  edemeyeceğini  öğrenmek istiyoruz.  Senin   işin  bu.  Eğer  bunlardan  birini  yada   her  ikisini birlikte başarırsan   ülke için  büyük ve  kiymetli  bir iş yapmış olursun“ dedi.(Osman Sebri, Biranînên Min,  sayfa   98-102)
Sonuçta   Mîr Celadat Bedirxan   Osman Sebri'nin    Kuzey Kürdistan'a   götürmesi gereken   bildiri, mesaj ve    mermi bulmak amacıyla bölgeden ayrılıyor.  Biraz  geçikmelide  olsa   mermiler  hariç,   2000 bildiri, Kuzey Kürdistan'da  önde gelen  aile büyüklerine  mektuplar ve Seyid Riza  gönderilen   mesaj    Osman Sebri'ye  ulaşıyor..  Mermilerin gelmemesinden  Osman Sebri  rahatsız  oluyor, ama     o da  korktu dedirtmemek için    5   kişiyi yanına alarak   sınırı geçiyor.    Xoybûn'un  istemi  üzerine     ayaklanma  çağrısını yapan  bildiriyi   Suriye'den itibaren  geçtikleri  her yerde  dağıtmaları gerekir.  Osman Sebri     bildirileri Suriye'den  Malatya'ya kadar her  geçtikleri  yerleşim  biriminde dağıtıklarını ve böylelikle  kendi kendilerini ihbar ettiklerini, her tarafta    Türk askerleriyle  karşılaştıklarını    bir  serüven filmi gibi  aktarıyor..   Osman  Sebri,  Xoybûn   yöneticilerini de bu acemi tutumlarından dolayı eleştiriyor ve Suriye'de    Xoybûn'un çevresinde  “Türk ajanları“  olduğunu söylüyor.
Osman  Sebri  ve beraberindeki  grup  Malatya'ya kadar gidiyor. Fakat,  sürekli olarak  Türk askerlerinin     takibi altındalar.   Grup  büyük olduğundan dolayı    gizlenme ve barınma konusunda sorunlar yaşıyorlar.   Osman Sebri    tek başına  Dersim'e  gitmeye karar veriyor.   İlk önce   yanında  bulunan 5  kişi ile  birlikte Kahta'ya   dönüyorlar.  Onlar  oradan  Suriye'ye  geçiyorlar. Osman Sebri ise  tek  başına Dersim  yoluna  düşüyor.  İlk  önce  Malatya'ya  gidiyor.
Mîr Celadat Bedirxan   Osman Sebri  vasıtasıyla    Malatya'daki 2 Kürd  ileri  gelen   şahsiyete de mesaj  göndermişti. Bunlardan biri:  İzol  aşiretinin  lideri(Îzolê Bendê)  Xan Begê Cuce'nin  oğlu  Silo Bey, diğeri ise Malatya'da  ikamet eden  Arpecîzade   Haci Muhammed Efendi....
Osman  Sebri  ilk  önce  Silo beye  gidiyor. Silo Bey'in  oğlu  Zeki, Mir Celadet Bedirxan'ın Arpecîzade   Haci Muhammed Efendi'ye  yazdığı mesajı  ve   Osman Sebri'nin  bir notunu  götürüp Malatya'da   ona teslim ediyor.  Osman Sebri, Silo Bey'in  “Aşiret  Mektepleri“nde   okuduğunu    Osmanlı  Ordusunda binbaşı olarak  görev yaptığını,  İstanbul'daki  Kürd  yurtsever çevreleriyle  ilişki içinde olduğu ve  Mustafa Kemal'e  karşı   Elazığ Valisi Ali Galib Bey ve  Malatya  Mutesarrıfı  Xelil Rahmi Bey ile birlikte  hareket ettiğini yazıyor.  Sözkonusu girişimin başarısızlığa  uğramasından sonra   Xelil Rahmi Bedirxan Suriye'ye  geçerken    Silo Bey  İzolların  bölgesine geçiyor.  Osman Sebri  devletin  İzollar üzerindeki baskılarından dolayı  Silo Bey'in     kendilerine yani  Kahta'daki   Mirdês  aşiretine  sığındığını ve amcası Şükrü Bey'in aracı  olmasından sonra    afedildiğini yazıyor.
Osman  Sebri,  Silo Bey'in  evinde olduğu bir esnada     köye askerler geliyor.   Osman Sebri'nin   anlatımlarına göre  Silo “Bey korkusunda    Seyid Rizo'ya  götürmesi gereken  mesajları yakıyor“ ve  Osman Sebri'yi    ortada bırakıyor.   Osman Sebri    anılarında   uzun  bir şekilde   Silo Bey'in   “korkaklığını“ irdeliyor  ve   “kişiliksizliği“ üzerine duruyor.(age,   sayfa 103-116)
Sonuç olarak Osman Sebri, Seyid Rıza'ya götüreceği mesajlar olmayınca, geri dönüyor.
Devam edecek....
Aso Zagrosi
        
    
      
Re: General İhsan Nuri Paşa (12)