Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 26 February 2009

[b]Sali, 24. Subat 2009 14:32[/b] – Sipan evinde yatagina oturmus, dirseklerini dizin üstüne, basini iki elin arasina koymus düsünüyordu. Okul icin ders calismasi lazimdi ama yapamadi, yarina erteledi. Icsem mi, icmesem mi dedi? Bir cigara sardi. Marhuana coktan iciyordu. Ilk olarak 16 yasinda icmisti. Sipan o yasta bile okul partilerine falan gidiyordu. Ehli keyif birisiydi. Zevkine düskündü. Aslinda marihuana bagimlisydi. Arada sirada da alkohol icer, ayda bir kac kezde ecstesy yutar, koks, speed alirdi. Ayyas olmak, kendinden gecmek, yani bazen bilincli sersem olmaktan hoslanirdi. Hata LSD bazen aldiginda ya da mantar yediginde hallisünasyon görür, garip seyler yasardi. Ona göre uyusturucu almak insanin bilincini gelistiriyordu. Sipan uyusturucu kullanmaktan adeta hoslaniyordu, keyif yapiyor, zevk aliyordu. Sipan eger bir psikiatriye görünse kesin kendisine poly-tox diyeceklerdi. Poly-tox her türlü uyusturucuya egilim gösteren insanlara verilen hastaligin adiydi. Böylesi bir insanin intihara kalkismasi benim icin cözümü olmayan bir bulmacaydi. Sipan bir yandan yasami seviyor, onun tadini sonuna kadar cikariyor, diger yandan da yasamdan bazen igreniyordu. Anne ve babasinin erkenden ölümü kendisini o derece etkilemis olacak ki intahara kalkismisti. Baska hasta degilse, neden bir insan durup dururken intihar etsin ki?

Sipan yataktan yavasca kalkti, Compütere dogru yürüdü, browseri acti ve internetten bir az gezindikten sonra forumda yazdiklarimi okudu. O bu yaziyi okuyunca yaninda olmak ister, yüzünü gözünü görmek isterdim. Gülüyor muydu, kiziyor muydu, ne yapiyordu acaba? Ya da eliyle yüzünü gözünü burusturup bazen somurtuyor muydu? O ne düsünüyordu o an?

Biz bes alti aydir tanisiyoruz, daha arkadas sayilmayiz ama iyi anlasiyoruz. Sipan hem bana hem de Mirxas'a ya da Necla ve Songül'e karsi cok iyi davraniyordu. Özünde iyi, dürüst insan dedigimiz bir tipti. Örnegin benzinlikte kasada alkohol icmek yasak oldugu halde sefi ona birsey demiyor, cünkü Sipan isini perfekt yapiyor, bir cent bile kasada eksik degil, her sey oldugu yerde, oldugu gibidir. Sipan aynen bir robot gibi perfekt calisiyor ve sefi ondan cok memnundur, varsin o kasanin arkasinda bazen kafayi bulsun.

Sipan bugün saat 16:00-12:00'ye kadar benzinlikte calisacak. Songül'ün gece vardiyesi vardir ve bugün benzinlige ugramayacaktir. Belki on ikiye dogru Necla Sipan'i almaya gelecektir, cünkü araba Necla'dadir.

Eger Sipan yukarida yazdiklarimi yarin okursa kesin bana firca atacaktir. Cünkü benim perfekt insandan ve onun uyusturucu bagimlisi oldugunu yazmam bile onu cok kizdirabilir. Ama o kizan degil, hep gülümseyen cok toleransli birisidir. Insani ilkin gülümseyerek dinler, sonra, a ha! öyle mi der ve ondan sonra baslar sakin, yavas ve ince bir tonla konusmaya.

Sipan Bornheim'da oturuyor, benzinlige kadar asagi yukari bir saat yolu vardir. Metro'da genelikle ya bir kitap okur, ya da sakiz cigniyerek dedigi „zekali“ ve „aptal“ insanlara bakar. Bazi insanlar var ki, insanin onlari aninda kursunlamasi lazim der!

Benzinlikte arkasinda, sagi solu alkohol siseleriyle doludur. Bana gecen Cumartesi günü artik alkohol icmiyecegim söylemis, insanin doga gibi sade yasamasi gerekiyor demisti. Belki hatirlarsiniz ama bana alkoholü birakacagina dair söz falan vermemisti tabii. Songül onun alkohol birakacagini söyledigini duyunca hayatta o alkoholü ve uyusturucuyu birakmaz demisti. Hem sonra bu onun ilk birakisi degildi. O bana kac kere söz verdi, sonra yine icti. Alkohol, uyusturucu onun hayat felsefesidir. Insanlar ona göre hep ayyas olmalilar. Ayyas olmayanlar hayattan anlamazlar ve agressiftirler, saga sola saldirirlar. Onun istedigi tek sey:„Sex, Drug+Rock ‚n’ Roll“. Sipan ben kimseye bir sey yapmadim ki diyor. Ne yapiyorsam kendime yapiyorum. Hayat benim hayatim, vucud benim vucudum, onunla ben istedigimi yaparim, cünkü ben özgür bir bireyim. Benim özel yasamim kimseyi ilgilendirmez. Birde ben tüm bunlardan hoslaniyorum diyor. Zaten hoslanmasam yapar miyim? Eger Alkohol ve uyusturucu olmasaydi O okulunu coktan bitirmisti. Ama okul bitirmek simdilik Sipan'in umrunda bile degildi. Biraz para kazanmak ve eglenmekti tek istedigidir. 27 yasina ve diplomaya yanasmisti ama bir türlü sonunu getiremiyordu. Songül, Necla ikiside onun bu ayyaslik fetisizmine karsiydilar ama bazende rahat birakiyorlardi. Zaten ne yapabilirlerdi ki? Sipan'in akli basi yerindeydi. Necla’nin üzülmesi onun fazla umrunda degildi.

[b]Aksam saat 18:21[/b] ... ben yavas yavas benzinlige dogru yürüyorum. Sipan raflara icecek diziyor, beni görünce gülümsüyor ve: „Yazdiklarina sakin benden bir kommentar bekleme, cünkü birsey söylemiyecegim ..“, „Neden?“ diyorum, „yoksa darildin mi bana?“ – „Yooo!! darilmadim ama sen istedigini yazmaya bak ! ...“ Sonra kasaya dogru gidiyor, kasanin arkasindaki ickilerin oldugu rafa bakiyor ... kücük bir sise vodka aliyor kafaya dikiyor. „Ne o?“ diyorum; „hani birakmistin?“ - „Valla ne bileyim, burada robot gibi sekiz saat calisarak habire: „Merhaba! - güle, güle!“ demek icin bana icki gerekli, yoksa dayanamiyorum ...“

Sipan'in isi gercekten cok can sikicidir. Insan dogru dürüst birsede okuyamiyor, cünkü bes dakikada bir birisi iceri giriyor. Bütün gün her türlü insanda benzinlige geliyor. Kimi sarhos, kimi yorgun, kimi keyifli .... Herkes bir türlü ... Kimler gelmiyor ki? Ben bir kahve ismarladim ve Sipan'in rizasi üzerine kasanin arkasindaki koltuga oturdum ve gelip gidene bakiyorum. Sipan pes pese kücük vodkalardan bir kac tane öylesine devirdi. O sirada dört bes genc diyecegimiz alman ve yabancilardan olusan bir grup iceri girdi. Grup benzinlikte saga sola dagildi ve herkes birseylere bakmaya koyuldu. Onlardan birisi pornographie dergilerinin oldugu dergilere bakip, bakip gene geri yerine koyuyordu. Sipan'da buna dayanamayip: „Hemserim!“ dedi, „ya dergiyi al, ya da bakma!“ dedi. Bende birak baksin dedim. Belki aradigini bulamiyor. “Yok!“ dedi. “Ben onu iyi taniyorum. Hergün gelir saatlerce karistirir ve sonrada birsey almadan ceker gider!“... dedi. Cocuk Sipan'in söyledigini duyar duymaz ... sag elini kaldirdi, orta parmagini Sipan'a gösterdi ve disari cikti ... O an da grupun hepsi sanki anlasmislar gibi birsey almadan disariya, caddeye ciktilar. Sipan kasanin altindaki cekmeceyi cekti uzun ve kalin bir Solingen bicagi cikardi, sirtinin arkasina koydu ve onlarin pesinde disari firladi ... „Sipan! Sipan! ...“ diye pesinde bagirdim ama o disaridaydi artik. Onlar bes kisi, iri yari, bodybuilding yapmis kocaman heriflerdi. Biz nerede onlar nerede? Sipan aslinda kücük boylu, ciliz kalmis, incecik bir insandi, üfürsen yere düser! Bende de zaten boy pos yoktu ama hemen benzinlige bitisik bir araba atölyesi vardi ve o atölyede Markus, iri yari Sipan'in arkadasi bir Alman arabasini tamir ediyordu. Ben tabii hemen onun yanina kostum ve durumu izah ettim. O bana sen kasaya bak dedi, ben onu geri getiririm. Kasadan zaten anlamadigim icin bende onun pesinde gittim. Kasada kuyruk uzamaya basladi bile ... Olay yerine yaklastigimizda Sipan sözkonusu cocugun yakasini tutmus, bicagi sag eliyle halen belinin arkasinda tutmus, agzina gelen herseyi söylüyordu... ... elleri tir tir titriyor ... Neyse ben Alman arkadasla araya girdim, Sipan'i zor bela geri cevirdik ama cocuklar iyi ki bize karismadilar. Eger karissaydilar biz hapi yutmustuk ...

Kasaya geri geldigimizde Sipan'in bir az elleri titriyordu ama sanki hic birsey olmamis gibi calismaya basladi ve icmeye devam etti, bende sustum sesimi cikarmadim ... Anlasilan bu onun hergün yasadigi olaylardan bir tanesiydi. Gece vardiyesi cok kötü diyordu Sipan. “Gelen giden belli degil. Coguda zaten sarhos, agressif, budala, aptal oglu aptallar. Elimde bir Kalasnikof olsa cogunu cehenneme yollarim. Bu derece igreniyorum bazilarindan ...“ dedi ve bana dönerek; “Michael Rubin'i ve Güneydeki yolsuzluklar üzerine yazdiklarini okudun mu?“

“Hayir!“ dedim, “daha okumadim! Ama söz bu aksam okurum ...“ Oku oku! Dedi, okuda öyle gönül bagladigin Barzani ve Talabani'nin özünde kim oldugunu ögren!“ Ben tabii sözkonusu yazilari okumadigim icin bir sey diyemiyor, onunla tartisamiyordum. Saat dokuza geliyordu. Acaba dedim, Sipan'i yalniz biraksam olur mu? Demin olan olaydan dolayi biraz korkmustum. O gencler tekrar geri gelmesinler mi? Ya da baska birsey olmasin mi? Kendim aslinda dögüsecek bir tip degilim ama en azindan araya girerim. Hem, sonra yalniz olmak baska, iki kisinin olmasi baska. Sipan'in anlattigina göre eskiden bu nedenlerden dolayi burada aksamlari iki kisi calisiyorlarmis. Sonra sefi az kazaninca birini iptal etmis. Oysa gercekten hem tehlike bakimindan hem de olan is bakimindan iki kisinin aslinda burada calismasi bence sart. Sipan hem kasayi yapiyor hem de raflara icecek dolduruyor, esya koyuyor, fiyatini yapistiriyor, burasi ne de olsa ayni zamanda kücük bir dükkan!

Sipan aniden: „Bak internette ne buldum! Tam sana göre! Söyle bana bakiyim dünyada böyle bir insan var mi?“ dedi ve basladi sesli okumaya ...

[b]Ideal Insanin Özellikleri![/b]

Asla ümitsizlige düsmezler; metin ve sabirlidirlar. Hic bir zaman asiri gitmezler, taskinlik yapmazlar; hic bir seye asiri sevinmezler; hic bir seye asiri üzülmezler. Dünya nimetlerinden ve güzelliklerinden en iyi sekilde faydalanirlar. Bozgunculuk yapmazlar; her zaman iyilik isterler. Kötü duygularini islah etmeye calisirlar. Yaptiklari hatalara pisman olur, hemen ardindan bir iyilik yaparlar ve ayni hatayi ikinci defa yapmazlar. Kimseye el acip yalvarmazlar; kimseden korkmazlar ve kimseden medet ummazlar. Zalimleri dost veya sirdas edinmezler; zalimlere arka cikmazlar; boyunegmezler ve zalimlerin tuzaklarindan ötürü tasalanmazlar. Düzeni bozmazlar, karisiklik cikarmazlar. Dogal dengeyi korurlar. Barisi bozmazlar, barisi bozanlarla mücadele ederler. Zulme ugramis, yardim bekleyen insanlar ugrunda zulüm ortadan kalkincaya kadar mücadele ederler ...“ Bu sirada ben iki sayfalik kagitlari elinden cekerek aldim ve kendim okumaya koyuldum:

Yanlisa karsi mücadelelerini haksiz / yanlis yollarla yapmazlar. Mücadelelerini en güzel sekilde yapar; kötülügü iyilikle savarlar. Güzel söz söyler; güzel ögütle dogruluga cagirirlar. Pislikten sakinirlar, güzeli ve temizi severler. Pis ve kötüyü asla temiz ve iyi ile bir tutmazlar. Öfkelerini yutarlar; kizdiklari zaman bile kusurlari bagislarlar. Kimseyle alay etmezler; kimseyi ayiplamazlar; kimseyi kinamazlar. Kimsenin arkasindan konusmazlar. Kusur aramazlar; kusurlari örterler. Iftira etmezler; laf getirip götürmezler. Yumusak kalpli ve merhametlidirler. Baskalarinin inanclarina hakaret etmezler; baskalarinin inanclarina hakaretedilen topluluklarda oturmazlar. Kabaliktan kacinirlar .... vs. vs. uzun bir yazi ...

Evet ben buraya kadar okudum, kagidi üce katlayip cebime koydum ve eve geldim. Simdi saat 22.16 ... Sipan Necla gelene kadar benzinlikte yalniz ... Böylesi bir iste calismadigimi seviniyorum ama Sipan'in yalniz kalmasi beni tabii üzüyor. Mirxas'a telefon ediyor olayi anlatiyorum. Mirxas, Hocam dedi kafaya takma! Sipan aliskindir böylesi seylere. Sen keyfine bak dedi. Ona bir sey olmaz. Bende Mirxas'a Sipan'in internette buldugu “Ideal insanin Özellikleri!“ yazisi anlattim. „Nerede?“ dedi Mirxas! „Bana linkini gönderebilir misin?“ -„Bende bilmiyorum, daha arastirmadim, en iyisi -Ideal insanin Özellikleri!- diye googleye gir o zaman bir sürü sey bulursun ... Hepsi zaten ayni ...“ dedim ve telefonu kapattik ...

Devam edecek ...

[url=http://alanlezan.net]Alan Lezan Politik Yazilar![/url]

Anonymous (not verified)

Thu, 2009-02-26 11:24

Merhaba Dostum, su aralar nerelerdesin, ne yapiyorsun bilmiyorum, cünkü son günlerde senden bir mailde alamadim, umarim iyisidir! Sana mail degilde, buraya bir not düsmemin nedeni asagidaki güzel yorumundur. Evet kisa yazmak güzel ve ben aslinda esas olarak Kisa Hikayeleri dikkat edersen yazarken cok kisa cümlerlerlen yaziyorum. Bu bölümüde (Mirxas -5-) öyle denedim. Isterdim ki bu hikaye bastan sona ayni teknikle yazilsin ama isi yazinin ve hikayenin akisina birakinca bazen uzun, bazende kisa oluyor. Sanirim hikayenin böyle yazilmasi can sikici olmaz. Degisikligi herkes sever! Ben dahasi bu hikayeyi bu bilincle yaziyorum ama belkide yaniliyorum. Onun icin bütünün sonunu bekleyelim derim. Insallah seni (sizi) hayal kirikligina ugratmam ve yazarim. Thomas Mann günde iki sayfa yaziyormus. Ben calistigim halde hic zorlanmadan dört sayfa rahat yaziyorum. Aslinda bugün yazacaklarim simdiden bitmis ama asilanlar okunsun diye bekliyorum. Buda biraz hikayenin zevkini bende kaciriyor ama ayni zamanda yarin icin dört sayfanin bitmis beklemeside bana öbürsü gün icin devamla yazmaya zaman ve cesaret veriyor. Durum simdilik bundan ibaret. Selam ve sevgiler

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.