Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 18 February 2009

Gayri resmi tarih 9

altÖcalan'ın akademiden ayrılmasından sonra, akademi yaşamı ve eğitim sistemini inceleme olanağına kavuştum.

Eğitim sistemi çok değişmişti. 1980'ler de yürütülen eğitim çalışmaları daha çok, klasikler ve ulusal kurtuluş hareketlerinin incelenmesine dayanıyordu.
Benzerlik arz etmesi açısından, başta Çin ve Vietnam devrimleri olmak üzere, tüm ulusal kurtuluş hareketleri incelenmişti.

Bunlar, daha sonra seminerler tarzında yapıya verilmişti.

Toplu eğitim çalışmalarının dışında kalan saatlerde, klasiklerin incelenmesi ön plandaydı.

Askeri eğitim Filistinli eğitmenler aracılığı ile veriliyordu.

Bazı olumsuzluklar olsada, kadro eğitimi verebilecek iyi bir sistem oturtulmuştu. Kısacası insanlar belli kalıplar içine hapsedilmemişlerdi.

Oysa şimdi bunu söylemek mümkün değildi.

Kadro eğitimi adı altında yürütülen çalışmanın esası, Öcalan'ın ’'Çözümleme'' dediği konuşmalarının tekrarlanarak okunmasına dayandırılmıştı.

Çoğu, tekrar olan bu konuşmalar Öcalan'ın kendi kendisine yaptığı övgülerden oluşuyordu.''Herkes bozmuş, tahrip etmiş ancak Öcalan özverili çalışmış ön açmıştı''.

Sıkıcı olmasına rağmen kadrolar sindirildiğinden, herkes benimsemiş gözüküyordu.

Akademi yaşamında öz önemli oranda öldürülmüş, biçim ön plana çıkarılmıştı.

Tavır, davranış, hareket ve düşüncelerinde birey kendisi olmakta çıkmıştı. Doğal davranış yerini biçimselliğe bırakmıştı.

Rapor talimat sistemi, insanların birbirini ihbar mekanizmasına dönüştürülmüştü.

Herkes birbirinin peşinde hafiyecilik yapıyor, insanlar birbirlerine kuşku ile yaklaşıyordu.

Samimi ilişkiler, ahbap çavuşluk adı altında mahkum edilmiş, potansiyel bir tehdit olarak algılanmıştı. Güven önemli oranda tüketilmişti.

Ajanlık senaryoları ile yapı sindirilmişti.

Herkes, bir an önce akademiden kurtulmanın hesabını yapar duruma gelmişti. Yapı ürkmüştü.

Demokrasi ve özgürlük iddiası ile yola çıkmış bir hareket, demokrasi ve özgürlüğü kendi içinde yok etmişti.

Ve şimdi içinde yer aldığımız örgüt bünyesinde, bu değerler uğruna mücadele etmemiz gerekiyordu. Kısacası işimiz zor gözüküyordu.

Yeni eğitim devresini başlatmıştık . Önümüzdeki en önemli sorunlardan biri, tutuklu arkadaşların durumu idi.

Tutuklu arkadaşların durumunu, daha fazla uzatamazdık.

Bunu bir an önce Öcalan'a açmak ve çözüm bulmak zorundaydık.

Tutuklu arkadaşlar da yaklaşımlarımızdan dolayı bir beklenti içerisinde idiler.

Bu insanlara karşı suç işlenmişti.

Parti bu suç tan dolayı geri adım atmalı, bu arkadaşlardan özür dilemeliydi.

Sonuç olarak durumu, bir rapor halinde Öcalan'a sunmaya karar verdik.

Öcalan'ın tepki göstereceğini biliyorduk.

Nitekim raporu yazıp Şam'a ulaştırdıktan birkaç gün sonra, öfke krizi içerisinde akademiye geldi. Doğal olarak ilk konuştuğu konu, tutuklu arkadaşların durumu oldu.

Tutukluların ajanlığında ısrar ediyordu.''Bizler duygusal davranıyorduk. burnumuzun dibindeki tehlikeyi görmeyecek kadar körleşmiştik. Çok sorumsuzca davranıyor ve partiyi ciddi risklerle karşı karşıya bırakıyorduk vs. vs.''

Öcalan'ın eleştirileri durmak bilmiyordu.

Yarı tehdit yarı ikna ile, bize vardığımız sonuçtan geri adım attırmaya çalışıyordu.

Kendisi Cihangir konusunda geri adım atmıştı. ’'Ama bu diğerleri ne demek oluyordu. Bu kabul edilemezdi. Kaldı ki böyle bir durumu dışımızdaki yapılara nasıl izah edecektik. Bizi bir kaşık suda boğmak isteyenlere malzememi verecektik.''

Öcalan'ın öfkesi dinmek bilmiyordu.

Ağırlıklı benimle konuşuyordu.

Ancak düşüncelerimde ısrar etmem üzerine, yönetimdeki diğer arkadaşları da konuşmalara dahil ediyordu.

Şunu açık olarak belirtmeliyim ki, yönetimde bulunan hiçbir arkadaş geri adım atmadı.

Bu konuda tam bir birlik sağlanmıştı. Yönetim, ona rağmen birlik halinde hareket ediyordu.

Bu, Öcalan'ın bekli de yaşadığı bir ilkti.

O ana kadar bu tür bir durumla karşılaşmamıştı.

Bunun şaşkınlığını yaşıyordu.

O, tutuklu arkadaşların verdikleri ilk ifadelerden hareketle bizleri ikna etmeye çalışıyordu.

O ifadelerin işkence altında alındığını kendiside çok iyi biliyordu.

Öcalan uzun tartışmalardan sonra, bizleri ikna edemeyeceğini anladı ve geri adım atmak zorunda kaldı. ’'Tutuklular serbest bırakılabilirlerdi, ancak rehabilitasyon sonucu insanlığa kazanılmış kişiler olarak''.

Bunun anlamı ’'Bu insanlar ajandı, ama parti çalışmaları ile onları insanlığa kazandırdık idi'' . O insanlara karşı partinin suçlu olduğu düşüncesini kabul etmekle birlikte, dışımızdaki yapılanmalara koz verilir mantığı ile resmileştirmek istemiyordu.

Bu düşünce hoşumuza gitmese de, kabul etmek zorunda kalmıştık.

Aslında bir zimmî anlaşmaya gitmiştik. Arkadaşların yaşamına karşılık Öcalan ile uzlaşmıştık. İstediğimiz bir tavır olmasa da, gelinen nokta önemliydi. Her şeyden önce tutuklu arkadaşların yaşamları kurtulmuştu.

Varılan sonuçtan sonra tutuklu arkadaşlarla konuştuk.

Onları hemen yapı içine salmanın çeşitli sakıncaları vardı.

Yaşananlardan sonra kaynaşmakta zorlanacaklardı.

Yapının da hazırlanması gerekiyordu. Kısacası zamana ihtiyaç vardı.

Kendileri de bunu hemen kaldıramayacaklarının farkında idiler.

Kendilerine işkence yapan, hakaret eden, üzerlerine ifade veren insanlarla bir arada yaşamak kolay değildi. Zamana ihtiyacı vardı.

Zaten üzerlerindeki baskı kaldırılmış, hücrelerden çıkarılarak güvenlik binasının ikinci katında ki koğuşa yerleştirilmişlerdi.

Kendilerine yönelik eğitim programı oluşturulmuştu.

Zaman zaman genel akademi faaliyetlerine de katılıyorlardı. (Bu durum fazla uzun sürmedi ve Öcalan'ın akademiden ayrılması ile akademi faaliyetlerine dâhil edildiler).

Orda kaldıkları süre içerisinde Şener'de bende, kendilerini yalnız bırakmadık.

Ağır bir süreç yaşamışlardı ve bunu atlatmaları kolay olmayacaktı.

Devrimcilik yapıp yapmayacakları belli değildi.

Yaşadıklarından sonra zaten kendilerinden, böyle bir beklentimizde yoktu.

Bu açıdan kendileri ile açık konuştuk.

Yaşanılanlardan sonra hiçbir şey olmamış gibi, yola devam edemezlerdi.

Bunu biliyor ve gitmek isteyenlere yardımcı olacağımızı bilmelerini istiyorduk..

Bu konuşmanın ne kadar inandırıcı olduğunu bilmiyorum.

iki kişi dışında (Tacim ve Fevzi) herkes kalmak istediğini ve yola devam edeceklerini belirttiler. Ayrılmak isteyen arkadaşlara yardımcı olacak ve gitmek istedikleri yere ulaşmalarını sağlayacaktık.

Bu düşüncemizi gitmek isteyen iki arkadaşa da söyledik.

Devre bitene kadar kalacak, devrenin bitiminden sonra gönderileceklerdi.

Güvenlik bakımından, devre bitmeden ve devrede yer alan yapı dağıtılmadan, gönderilmelerini sakıncalı buluyorduk.

Öcalan yönetime öfkeliydi. Öfkesini tavır davranış ve hareketleri ile hissettirmekle birlikte ileri götürmüyordu.

Ancak, yönetim bünyesinde yaşanan birlik kendisini rahatsız etmiş olacak ki, akademiden ayrılmadan önce Hamza Bindal'ıda yönetime dâhil etti.

Hamza yönetim içinde Öcalan'ın gözü kulağı olacaktı.

Ancak bunu fazlada önemsemedik.

Çünkü biz tüm samimiyetimiz ile, parti için doğruluğuna inandığımız şeyleri uyguluyorduk.

Kimsenin arkasında dolap çevirmiyorduk.

Nitekim bu samimiyetimiz karşısında etki altında kalmış olacak ki, Hamza'dan da, Öcalan'ın istediği raporların gitmediğini, bizzat Öcalan'ın itirafları ile öğrendik.

Öcalan'ın akademide ayrılmasından hemen sonra, tutuklu arkadaşlar ile birlikte akademideki hücreleri yıktık. Bu aynı zamanda onların genel faaliyetlere katılımlarının tarihi de oldu.

Hücrelerin yıkılışını, tutuklular büyük bir coşku içerisinde yaptılar.

Ellerindeki balyozlarla hücre duvarına her vuruşlarında, sanki yaşadıkları acıların intikamını alıyorlardı. Büyük bir öfke ile balyozlar duvarlara iniyordu.

15 dakika gibi kısa bir süre de, hücrelerin hepsi yerle bir olmuştu.

Ortalık büyük bir toz bulutu içerisinde kalmıştı ama, bu onları hiç rahatsız etmiyor gibiydi.

Duvarlarla yetinmemiş sağlam kalan tuğlaları da parçalıyorlardı.

Kıracak tuğla kalmayınca, balyozları yere atarak moloz yığınının üzerine oturdular.

Belli bir süre hareketsiz kaldılar. Bu ne kadar sürdü bilmiyorum. Rahatlamış bir yüz ifadesi ile birbirlerine bakarak gülümsediler.

Artık yeni bir yaşam onları bekliyordu.

Tutukluların serbest bırakılarak yapıya dâhil edilmesi, akademi yapısında belli bir kıpırdanmayı da beraberinde getirmişti.

Akademi pratiği sorgulanıyordu. Aydın yapılanma mevcut uygulamaların Öcalan'dan bağımsız geliştiğine inanmıyordu.

Her ne kadar pratik uygulamalar Cemal (Murat Karayılan)ve Metin (Şahin Baliç) tarafından uygulansa da, alttan alta Öcalan'a karşı oluşan güven erozyonu kendisini dışa vuruyordu.

İnsanlar mevcut uygulamaların Öcalan'ın bilgisi dâhilinde geliştiğine inanıyordu.

Öcalan'da durumun farkında olacak ki, akademiye gönderdiği bir talimatla kendi durumu da dâhil her şeyin tartışmaya açılmasını istedi.

Bu Öcalan'ın yeni taktiği idi.

Böylece, yapıda kimlerin kendi durumunu sorgulamaya çalıştığını öğrenmeye çalışıyordu.

Akademi üzerindeki kontrolünü kısmen kaybetmişti.

Hepimiz tedirgindik. Zamansız bir çatışmaya girmek istemiyorduk.

Bu nedenle, direk Öcalan'ın konumunu tartışmaya açmaktan ziyade, pratik sahanın sorunları ile sınırlı kaldık.

Devam edecek.

Sayin Bran olaylarin son kurtarici aktörudur.Olaylarin sonlarinda Bekaa ya gelmisti.Hata Mehmet Sener dahi olaylarin ortasini biliyordu yani olayin baslangici kismi ben ve birkik kurtulanlardan ögrendi ama tumunu korkudan Mehmet Sener e dahi anlatamadim.Sari Baran olaylara mudahale eden ama son bölumunu gördu ve digerleri arsivelerde biz kurtulanlardan duydu.Asil cok seyler var sayin Baran nin dahi bilmedikleri yada ögrenmistir belkide bizat infazlara katilanlardan. Hata kurtulanlarin buyuk bir kismi yine baskan Apo emri ile sonradan infaz edildiler. Sayin Baran, bence bir konuda ya yaniliyor yada iyi hatirlamiyor. Mudahaleden sonra bizat sevgili Mehmet Sener bizat bana Avrupa sorumlusu Cuma-Cemil Bayik istegi ile Avrupa ve Isvec e gönderilmemi istemisti.Cunku PKK ye karsi buyuk bir problem olacakti Plof Palme katili olmam ve olayin bizat Sahin Balic ve arkasindaki kurd reformist gucler oldugunu ve bizat baskan APO mudahalesi sonucu kurtulup parti tarafindan tekrar Avrupa Isvec gönderildigimi lanse edecektik ki arsivimde Mehmet Sener ile kardesim Heybet Acikgöz e yazdigim mektup var.Mektubu basinlarda ve canli olarak görmek istiyenlere göstermeye acikim. Böyle anlasmistik ve mektup Isvec geldi bir iki hafta Mehmet Sener in yuz ve halinda anladimki program degismisti ,avrupaya cikilmiyacagimi ulkeye savas alana gitmemi sorunca ben acik sayet Baran ve Mehmet Sener gurubu ile gidersem gitmeye hazir oldugumu iletmistim ama Apo benim konferans bir iki hafta icinde olacakti ve Mehmet Sener, Baran gurubu ulkeye gidecek ve ben gurupta olmiyacaktim.Bizat yapi karsisinda Apo ya gitmek istedigimi söyledigimde o bana "hayir kameracim sen bize su anda akademide lazimsin " diye engelemisti.Baran ve mehmet Sener e bizat sahsi olarak konusup onlarla ya ulkeye yada avrupaya gitmemi istedim fakat iki yolda bana kapali oldugunu bizat konusmada anlamistim.Bundan sonra kacma planimi yapmistim cunku Mehmet Sener ve Baran ulkeye gitiklerinde kesin beni baskan Apo gizliden infaz edevekti veya yok edecekti bir kaza susu vererek ve Palme olayi karanliklarda kalma devam edecekti. Bu konuda bence Baran ve Mehmet Sener tam kavramis degilerdi.ben hemen konferans tan önce kacmam daha akili olacagini karari alip ölumu göz önune alip kactim ve iki gun sonra Sam-Suriye ye vardim,ayrica 3-4 gubde sokaklarda yatim Samda ac ve susuz. Feyzi Acikgöz

نەناسراو (not verified)

Wed, 2009-02-18 21:24

BIr olayi herkes kendi yasadigi pencereden aktarir Hava soguk,donuyoruz cenazeden cenazeye bize kalmis birer betaniyemizde .Iki dag arasinda kara kisin ufacik olan giris cikis yunden gelen ruzgara aylardir hareketsiz uyusmus vucudumuz dayanacak gucumuz kalmamisti.Daracik hucremizde icin son alti kisilik arkadas hucremize aksam veya sabah infazi icin alisik oldugumuz gelecek silahli kisilerin ses tonlarini heran bekliyorduk.Her infaza gidenlerin bize kalacak betaniyeleri soguktan korunmamiz icin ve gizlice el sikistrarak vedalarimizi beklerken alisik oldugumuz acik ve gizli infazlara bir gecenin yarisi aniden kogusumuz kapisi acilmis gizlice "Xelil cik" disari sesi ile gizlice karanlikta arkadaslarim elelerine uzatilan elerimle vedalsip bu tur gece yarisi hucreden alma yanliz gizli infaz edilenler alnirdi ve ben kuralar geregi kafami bas asagi saga sola bakmasizin hucreden dis korudura cikarken alisik oldugum aniden bir yumruk,sopa kafama veya vucudum herhangi yere gelecek darbeyi beklerken bana bir insan guzeligin sesi ile "sakin ol kafani kaldir" demesine ,nede olsa beni birazdan infaz edecekler diye bana karsi son dakikalari iyi davraniyorlar diye korudurda hergun hucreden cikista ilk is kuralar geregi duvara bas yasalanip komutanlarimizin emrini bekleyise gecisimde yan tarafindan elinde silahli nubetcinin bana "Xelil merhaba " cana sevda veren sözu ile kulagimi göz yaparak yandaki nubetcinin kamp kogusunda yakalanmadan önce yakin yoldas iliskide oldugum Urfali Allah in Garibi Garip yoldasimla göz göze gelisim bana hic olmazsa sevgili yoldasim son arzumu fazla aci cekmeden ve atacagim devrimci soluganima izin verip infazimi gerceklesecek diye moral almistim. Tahminen 2-3 ayadi tutuklu idim.Bir kac gun önce "ajan olmadigimi" diretmis ve beni taniyanlardan birine söyledigim icin Sahin Balic,Marasli Korkmaz,Batmanli Cihangir ve Murat Karayilan tarafindan linc iskencesine alindigim icin kan ve yaralar icinde vucuduma, Garip ve ses tonunda sevgi dolu olan yeni cezaevi mudurun kolarima girerek yardimci olup disariya cikisimda cezaevi bir kat yukarisinda olan sorgu odasina getirilisimtim.Komutanin sevgi dolu ses emri ile masabasinda duran sandalyeye oturmustuk cezaevi komutani ile.3 ay hic sicak cay ve yemek görmedigim masada hazir hale getirilmis demlik caydanda bana komutan tarafindan yapilan servise cayimi yudumlamis ve infazimdan önce bana son caylarini veriyorlar diye dusunurken ,komutanin bana " Ulan Allahin oglu nasil ajanlastin ? " sorusuna basimi kaldirip ona bakarak cevap vermemistim. Cevabimi alamiyan komutan " Nasil olurda ajan oldun" sorusuna ben muhakak beni tekrar deneyip iskenceye alacaklar diye tekrar cevap vermedim. Komutan " Allahin oglu seni ,aileni ve tum arkadas cevreni tanirim ve yakalatigin Mahmut Sahin ,Cemal Miran i tanirim anlatiklarin dogru degil " sözlerile cesaret alip kafami kaldirip komutana " Ben ajan degilim ve su asagida görduklerin tum tutuklular ajan degil ama her seferinde gercekleri anlatiklarim icin linc iskencesine dayanacak can kalmadi bende " . ".Artik infaz benim icin en guzel yoldur" söylerken iskencelerde cikan cigliklarima ragmen gözlerimde akmayan aylarca iskencelerde göz yaslarim sel olmustu aniden .Komutan bana yumusak sekilde bir cay ve sigara uzatmisti, sicak disardayken hic icmedigim halde sigara dumani ve sicak cay vucudum ve ruhuma en son derman olup sakinlestirmisti ruhumu. Komutana kim oldugunu sordugumda cevap vermemisti bana , ben sayet mudahale edecek yetkisi yoksa o zaman ona gerceklerimizi anlatmiyacagim ve bende istedigi yeni raporu yazmiyacagimi cunku vucudum artik iskenceye dayanacak gucu kalmadigi dile getirdigimde komutan bana, "sen yaz ben bizat baskana gizlice yetistirecegim " sözune ben onun yetkisi var olup olmadigini baskan Apo yaninda "evet var " ve bana söz vermisti olayimiza mudahele edecegine . Olayda bizat Apo oldugunu bildigim halde sanki gerceklerde haberdar degilim gibi davranarak belki Apo bizlere haberi olmadigini ve olayimiza mudahale eder diye davrandim.O zaman bana kagit ve mum ayrica mumkunse yaralarim icin oksijen bez istedigime yardimci olacagini söyleyip benim kolarima nubetci Garip yoldasimla gizlice hucreme gece karanliginda getirdiklerinde ilk isi hucrede olan yoldaslarima moral vermek icin yeni gelen cezaevi komutanla aramizda olan diyalogo aktardigimda basta Hidir ve Tacim Tas in saldirisina ögruyarak hucrede olanlarin tekme tokat dayak saldirisina ögramistim. Meyer bu iyi haber onlar tersi anlamistilar cunku hucredekilere göre sayet "ajan " oldugumuzu kabul edip partinin bizleri af edecegini anlamislardi.Hidir tahminen 2-3 önce halk mahkemsi denilen yerde infaz cezasi almis ve sonra af edilip yukarida af edilenlerin yerine verilmisti fakat hernedense tekrar bir kac gun önce bizlerin kaldigi tekrar infaz kogusuna getirmislerdi. Ertesi gun Erzincanli Hidir in bizat iskencilerden Marasli Korkmaz ve batmanli Cihangir e benim dun gece cezaevi komutanla olan görusme ve diyaloglarimi ispiyonladigi icin Korkmaz,Cihangir,Cemal -Murat Karayilan ve Sahin Balic tarafindan linc iskencesine tabi tutulmus ben ,iskencecilerim emri ile bizat Hidir Tacim tarafindan tokatlanmis yuzume tukuruklerden sonra bir elime ve bir kulagima duvara civilenmistim yarim saat.Bu olayda sonra bir kac gun sonra cezaevi komutani Ahmet tekrar göruldugunde kugusumda ona seslendigimde bana korkudan cevap vermeden uzaklasmasinda anlamistimki cezaevi muduru-komutanin konumu zor durumda oldugunda.

silav Feyzo aha diyordun kimse benden bahsetmiyor? De $imdi gel vede kimseye catmadan olayini anlat hepimiz seni dinleriz! ama sadece ba$indan gecenleri anlat lütfen!! ya$adigin vede gördügünü!! karari okuyucular versin sonra.. Bu tür acili olaylari okurken! bu apo ve cetesinden daha fazla nefret ediyorum.. de hayde müridler! Bu olaylarada mi yalan diyip apo sucsuzdu diyeceksiniz!! tabiki hayatta olmiyanlar(apo infazlarinda)onlari kim anlatacak? i$te!! Bize Kürd partisiyiz! kürdler icin sava$iyoruz diyen ceteyi iyi taniyinda ne kadar bu halka türk dayilari icin infazlar yapmi$lar.... saygilar Nemirdani

Yaw elinizi vijdaniniza koyupta konusun Fevzi yalanlarinla nereye kadar gideceksin ya sen Tanik niki ile yazan adam daha sana iskence edenlerin ismini ve nereli olduklarini bilmeden kafadan yorum yapmissin Mehmet Sener ve Baran arkadas olmasaydi simdi acaba kac kisimiz akademiden sag salim kurtulmustu bir sey yazarken gercekleri yazin kafanizdan senaryolar cikarip yazmayin ayiptir size ayip. Zaten F.acikgöz sen sus hic konusma yalan dolan haberlerinle insanlarin kafasini karistirma. Sus otur oyurdugun yerde.

Anlamadigim Fevzi nicin sussun? Olayi o yasamis, dogru veyahut yalan. Kendisi anlatsin, isteyen inanir istemeyen inanmaz. ASadece sus, yalan atiyorsunla olmaz. Eger kendinde oradaysan yaz bu anlatiginin boyle degilde boyle oldugunu yaz. Fakat yok sen orada degildin ama Fevzi oradaydi, o zaman sen sus Fevzi anlatsin. Lutfen, PKK nin halkimiza yaptigimi Fevzi ye yapmayalim. Uzun zamandir takip ediyorum, Fevziyi sizler saldirgan haline getiriyorsunuz, o ajan degil ama sizler onu ajan yapiyorsunuz, bundan sonrada ajan olsada artik normal gormek lazim. Birakin kendisi kimseye hakaret etmeden basindan gecenleri anlatsin. Normal yasamamizda belki hepimiz tanik oluyoruz. Mutlaka yalan atan biri ile oturup cay icmisiz. Yalan attigini bile bile saygisizlik olmasin diye yalanciyi dinliyoruz. Burada hem sizler Fevzi nin yazdiklarini okumak zorunda degilsiniz ama birakin kendisini dinlemek isteyene saygili olun.

herdem arkadasi bilmiyorum ama feyzonun cok acilar yasadigini söyleyebilirim. feyzo iskencelerde gördü,ölümüde gördü akademide. feyzo bir cok iskence ve infazinda sahididir ayni zamanda. bir cok olayin sahididir feyzo. feyzonun bilipte baranin bile bilmedigi cok olay var. feyzonun eksiklikleri cok olmasina ragmen yazdiklari ve anlattiklarida gercektir,fakat iste burda derdini anlatamama,kendini ifade edememe durumu ortaya cikiyor,feyzo baskasi gibi allandirip pullandirip insanlarin dikattini cekemedigi icin kimse dikkate almiyor yoksa feyzonun yazdiklarinin hemen hepsi dogrudur. ayrica feyzonun basina gelen bir olay daha var akademide kimse bunun farkinda degildir,feyzoyu güvensiz kilanda budur. feyzo hücredeyken ,ahmet sener ona hic korkmamalarini bu suclamalari kabul etmelelerini söyler,ve kendilerine sahip cikacagini söyler,feyzo ve diger tutuklular buna inanir ve biraz gercekleri anlatmaya baslar. fakat bir müddet sonra bunu duyan akademiyönettimi tutuklular üzerinde iskencelerini artirir,bu durumda senerde karsi koyamaz ve tutuklular hayalkirikligina ugrarlar,feyzonun anlattigi bir durum daha vardi gözlerden kacti. tutuklular senere durumu anlatiklari icin durumlari daha kötüye gider,iskenceler artarak devam eder,feyzo seneri yoldan gecerken görür ve senere sesini ulastirmayacalisir ama sener dönüp bakmaz ve onu görmezden gelir. aslinda burda seneri suclama amacli söylemiyorum ama o günkü kosullarda bunlarin normal oldugunuda söyleyebilirim. taki baran akademiye gelene kadar. fakat feyzonunda bilmedigi gercekler vardir. sener gercektende iyi niyetli ve öngörülü bir insandi,akademi sistemine karsi acik tavir alamazdi,aldigi zaman kendiside feyzonun yaninda bulurdu kendini,sener bütün bunlarin farkindaydi,tutuklulara bir ümüt verdi ve bu ümüten sonra tutuklular daha yogun iskencelere maruz kalinca dogal olarak tutuklularin güveni kirildi ve artik kimseye güvenmemeye basladilar. ve senneride kafalarinda sistemin bir parcasi olarak degerlendirdiler. ama yaniliyorlardi,sener gercekten yanlizdi ve bu yanlizliktan dolayi yapabilecekleri kisitliydi ve baran akademiye gelene kadar. yoksa hic kimse feyzonun yalan yazdigini,iskencelerden gecmediginoi,infazlara sahit olmadigini söyleyemez. saygilar

Delil feyzo iskence yasamadi demiyorum yasadi ölumleride yasadi ama onun anlatacaklari seyler de yok demiyorum ama anlatmasini bilmiyor. Bildigi konularida oraya buraya vuruyor ne anlattigini millet anlamiyor. Iskenceleri yasayan biride demek degildir yazdigi hersey dogrudur. Feyzi bircok konuyuda saptiriyor. Tipki senin Botanda duyduklarini sanki sen yasamissin gibi anlatiyorsun ama sen kulaktan duyma seyler ile neredeyse kendini ayrilan bir MK-Uyesi sifatini verdirmeye calisiyorsun. Senide cok iyi bilirim Fevziyide cok iyi bilirim. Fevzinin yasadiklarini ben savunmuyorum ama sanada onada sunu diyorum birakin biri var anlatiyor konulari onun anlatimi bitsin sonra varsa eksik yanlarini biz dolduralim ama daha o bitirmeden ben herseyi daha iyi biliyor demekle isi arap sacina dönusturuyorsunuz isi bilen konussun bilmeyen konusmasin. Akademide iskence görmeyen biri varsa ciksin karsima anlini karislarim onun Baran ve Sener akademiye gelmeden önce hangimiz iskenceler yasamadikki ama hepimiz ajan diye tutuklanmadik ama bizimde gördugumuz iskenceler vardi. En aci olan sey ise orada sabah arkadasimiz olan aksam ajan diye tutuklanan insanlara yaptiklari iskenceleri ile bizlerin kisiliklerinin elimizden bir anda nasilda calindigini görup ve anlamakti. Delil senden ricam Kulaktan duyma fasa-fisolar ile olaylari sen yasadin diye millete lanse etme. Feyzi sende bekle Baran bitirsin yazimlarini sen sonra devam et simdiden basla yanina not al ama saglikli dusunerek oraya buraya vurmadan herseyi yazmaya calis Baranin yazimlari bitince sende eksik yerlerini yazarsin böyle daha saglikli olacak. Sana iskence yapan korkmaz asil batmali olandi. oktay ise dersim-karakocanli Cevdet denilen hergelede almanyada dogmus ama aslen marasliydi. Sahinde aslen agrili ama almanyada dogandi. Sener ve Baran döneminin ilk baslangiclarinda ben akademiden ayrildigim icin o dönemi fazla bilemiyorum.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.