TARİHİ DOĞRU ALGILAMAK! (*)
Kendi yakın tarihini hatırlamayan “aydın“ Kürtler 1915'i hiç unutmuyorlar(!) fakat doğru yerde durup yanlış yapıyorlar bu durumun tartışılması gerekiyor. Hele özellikle Türk sömürgeci devletinin resmi ideolojik argümanlarını kendilerine dayanak almış Ermeni Aydınları'nın Kürt düşmanlığı tartışılmadığı gibi bizim “aydın“ Kürtlerin kendi cahilliklerini maskeleyen anti jenosit tavırlarıyla kendilerini göklere çıkarmaları ise çok daha kötü bir durumdur.
Ermenilerin tarihten gelen Kürt düşmanlığına karşı; elbette ki Osmanlı Türk devlet yönetimi olan İttihat ve Terakki partisi eliyle gerçekleştirilen Ermeni ulusuna yönelik yapılan bu soykırımı unutmamız veya anmamız anlamına gelmez, kesinlikle gelmez, her şeyden önce binlerce yıl aynı coğrafya da birlikte yaşamış iki halkız. İttihat ve Terakki partisi yönetiminin yaptığı katliamı Kürt çeteleri tarafından yapılmış gibi göstererek suçu Kürtlerin boynuna yıkma gayreti Türk devletinin kendi sorumluluğundan kaçma amaçlıdır dolaysıyla bu amaca “aydın“ Kürtlerimizle birlikte Ermeni aydınları da yardımcı olmaktadır. Fakat tarihin derinliklerinde kalan gerçekliklerin üzerini örtmemiz de söz konusu değildir. Aynı “aydın“ Kürtler çok yakın tarihte yaşanan Ermenistan'daki Kürt soykırım ve tehciri üzerine olduğu kadar, bin sekiz yüz'ün ikinci yarısından itibaren Ermenilerin Kürt katliamı ki bunun en somut örneğin: Mazrik aşiretin Sason da Xansor bölgesinde 800 Çadırdan ibaret bulunan bütün varlığını 25 Temmuz 1897'de imha edilmesi (1) üzerinde de durmamaları tartışılması gereken bir konudur.
Kürt ulusunun bahtsızlığı kendine yabancı başkalarına yakın aydınlarına sahip olmasıdır. Kürt ulusuna yakın olmayan aydınlarının başkalarına yakınlığını Kürt kimliği ile hareket etmesi ise ayrı bir yanılsamadır. Ki Ermeni soykırımı devlet eliyle gerçekleştirilmiştir ve bu soykırımı planlayan, gerçekleştiren İttah Terakki partisi yönetimidir. O dönemde bizatihi devlet elbisesi giydirilmiş ve devlet adına yönlendirilmiş Kürt milislerinin Ermeni soykırımda yer alması Kürt ulusu adına ve Kürtlerin yönlendirmesi ile Kürtlerin çıkarına olan bir durum değildir. Kürt milislerinin Osmanlı Türk devleti adına yapılan soykırımda yer almalarını getirip bir bütün olarak Kürtlerin boynuna yıkma çabası Türk devletini aklama ve suçlarından arındırma çabasıdır.
Ermeni Kürt ilişkileri 1885 yıllarında Maraş'ta başlatılan ayaklanma süreci ile bozulmaya başlamış 1870 yıllarında ise doruk noktasına ulaşmıştır. Bu iki halkın arasındaki gerginliği fırsat bilen Osmanlı yönetimi bu gerginliği daha da derinleştirmeye girmiştir ve bu kışkırtma süreci 1908 darbesiyle iktidara oturan İttihat ve Terakki Partisi döneminde daha da yoğunlaştırılmıştır. İttihat Terakki partisi iktidarı döneminde Ermeni ve Kürtlere yönelik soykırım politikası Alman emperyalizminin Kafkaslara hâkim olma hayali de birleşince iş çığırından çıktı ve yaklaşık bir buçuk milyon Ermeni Osmanlı Türk devleti tarafından katledildi. Ne yazık ki Ermeniler gerek katliam öncesi gerekse katliam sonrası Kürtlere karşı katliam hareketlerine giriştikleri de bir gerçektir ve bu gerçek gerek Ermeni aydınları gerekse “aydın“ Kürtlerce görmemezlikten gelinmiştir ve bu durum günümüzde de devam ediyor. bunun tartışılması gerekiyor.
Daha sonra Ermenilerin Kafkasya da Kürtlere karşı giriştikleri katliam 1915 de Osmanlı Türklerin Ermenilere yaptığı katliama benzer bir durum gerçekleştirdiler. Bu durumu Kürt bilim adamı Mehrdad. R. İzadi Kasım 1998 tarihinde yayınlanan Serbesti dergisinin birinci sayısında geniş bir şekilde açıklamaktadır. Burada sadece kısaltılmış olarak belgeler düzeyinde önemli yerleri aktarmaya çalışacağım:
“1991 Mayısı'nda Kızıl Kürdistan'ın başkenti Laçin'e hücum edildi ve alındı. Şehir 15.000 Kürt'ten temizlendi (Economist, 1. 9.93; Helsinki Waatch Report, 1994). Şehri ele geçirenler adını Kaşatag olarak değiştirdiler ve “eski bir Ermeni şehri“ olarak ilan ettiler.
İzleyen yıllarda Kızıl Kürdistan'ın kırsal kesimi sistematik olarak Kürt Nüfustan ve tarihsel anıtlardan arındırıldı. 1993 Nisanı'nda Ermeniler, bölgedeki en büyük Kürt şehri olan Kelbajar'a saldırdılar. Ermenistan'dan gelen yoğun bombardımanla Kalbajar Topa tutuldu ve Karabağ dan gelen birlikler ve ABD'den gelen Ermeni gönüllüler tarafından ele geçirildi.
Yaklaşık 100. 000 mülteciyle şişen Kelbajar ahalisi, ölümden kurtulmak için 10. 00 feet yükseklikteki Murov dağına kaçmak zorunda kaldı. New York Times'in bir muhabiri, Kelbajar'daki gaddarlıklara tanık olan birkaç Batılı'dan biriydi. (New York Times, 4.7. 93) Uluslar arası Kızıl Haç, kaçan 15.00 sivilin kar altında hayatını yitirdiğini hesap etti. Osmanlıların 1915'te Ermeni sivillere yaptığı gibi, 1993'te de Ermeniler mültecileri bombaladılar, kurtarma ve boşaltma araçlarına saldırdılar, sıradan sivilleri pusuya düşürüp öldürdüler ( New York Times, 4. 7. 93; Kurdish Life, 9/1994;1995; 18/1996) Kelbajar yerle bir edildi ve “ dağ şehri“ anlamına gelen Kürtçe adı değiştirilip “Karvajar“ yapıldı.
Sonraki aylarda, Kızıl Kürdistan'a yönelik Ermeni yıkımı, doğal çevreyi de kapsayacak şekilde genişledi. Örneğin, Kelbajar'ın etrafındaki bozulmamış ormanlar toptan kesime açıldı ve Yakacak odun olarak Ermenilere satıldı (Armenian Reporter, 8. 7. 93).
Metin Esen
(*) Bu yazı 13.05.08 tarihinde peyamaazadi de geniş olarak yayınlandı, ben sadece güncel kısmını buraya aldım.
(1) Dr.Nuri Dersimi HATIRATIM, syf 42 Doz yayınları
--------------------------------------------------------------------------------
Re: TARİHİ DOĞRU ALGILAMAK!(anasayfadan akt)