Skip to main content

Irak ve Güney kürdistandaki son gelismelere iliskin

Güney Kürdleri son yillarda ulusal ve uluslararasi faktörlerden yararlanarak cok önemli ve ileri gelismeler gerceklestirdiler....

Eylül devriminden (1961) Cezayir Antlasmasiyla(6.03.1975) yasanan yenilgiye; 1976‘dan baslayan yeni dönem Anfal ve Helebce Kürd jenosidleriyle büyük bir yenilgiyle son buldu. Aldi. 1991‘de gerceklesen Büyük Raperini takip eden cagimizin en büyük tarihi göcüne, Kürdistan Parlamentosu ve Hükümetinin olusumundan 1994 baslayan ic savasa, Saddam tanklarinin Hewlêr’e ve Iran pastarlarinin Koysancaqa ve Türk subaylarinin „Kürdler arasindaki barisi gözetme“pozisyonuna getirilmesi gibi trajik bir duruma varmistik. Kürdistan gemisi okyanusta dalgalarin insafina kalmisti.... Kürdlerde birbirlerini yemeye baslamisti...

Saddam rejiminin yikimi gündeme geldiginde, yapilan hesaplarda pek Kürdlere fazla bir yer kalmiyordu..

Türk devletinin yeni dönemi kavramamasi, Iran ve Suriye gibi devletlerin ABD’nin yeni stratejisine uymamalari ve Irak Sii Araplarin yönünü Orta Caga cevirmeleri, Sünnilerin kendi eski pozisyonlarina yeniden kavusmak icin teröre bulusmalari, Kürdleri ABD ve Ingiltere'nin yeni politikalari kapsaminda önemli bir unsur haline getirdi...

Irak isgalinin ilk yillarinda, daha dogrusu Paul Bremer’in basinda oldugu CPA döneminde Kürdler cok ciddi problemler yasadilar.. Gecici Irak Anayasinin Kürdler acisinda bir dizi handikaplarin barindirmasi ki, Kerkük sehrinin gelecegini belirsizlige itilmesi, federasyon olayinin etnik yapilanma disinda anayasaya gecirilmesi ve bilirsizlestirilmesi gibi olaylar bu dönemin ürünüdür... Bu döneme iliskin politika Paul Bremer’in kendi basina karar vermiyordu, Amerikanin politikasiydi... Daha sonra ABD bir politika degisikligine gitti ve Kürdlere kolayliklar sagladi.. Awarelerin Kerkük’e dönmesi ve Kürdistan kazanimlarinin korunmasi meselesinde Kürdlere sicak bakmalari buna örnek verilebilinir...

Bremer dönemindeki hatalari sadece ondan ve Amerika’dan aramakta dogru degildir.. Kürd siyasal hareketi de yanlislik yapti.. Soguk savas döneminde büyük yenilgiler almis, iki sistem tarafindan hep ezilen Kürd hareketinin önderligi hep asgari taleplerle ortaya cikti, korkarak istemlerini formule etmeye calisti... Bundan dolayi yeni dönemde ortaya cikan bölgesel ve uluslararasi gercekler tam olarak okunmadi.... Örnek vermek gerekirse: Hic olmadik yerde „Musul’u arap sehri“ ilan ederlerken Kerkük’ün gelecegini tehlikeye soktular...

Ama su gercekligi de kabul etmek gerekirki, Kürd siyasal önderligi son bir yil boyunca,var olan siyasal birliginden aldigi destekle daha atik, daha kararli ve daha cesur davraniyor... Gelismeler üzerine daha etkili olabiliyorlar...

Güney Kürdleri, Irak’in olsumundan sonra, iktidara gelen tüm Irak rejimlerinin Kürdlere verdikleri sözleri tutmadiklarini, en aci tecrubeler yasiyarak ögrendiler... 1958‘de Irak’ta Iktidara gelenler acik bir sekilde „Arap-Kürd ortakligini“ seslendirdiler.. Ama daha sonra söylediklerini unutular.. 11 Mart 1970 antlasmasi sonrasida verilen sözler tutmadilar ve yaptiklari antlasmalari uygulamadilar... Saddam’in yikilmasindan önce cesitli Arap cevreleriyle görüs birligine varilan konular vardi... Ama Saddam’in yikilmasindan sonra, bu cevrelerde daha önce söylediklerini unutmaya basladilar....

Tüm bu yasananlardan sonra, Kürdler Araplara güvenmiyor... Bunun kadar dogal bir seyde yoktur... Kürdlerle Araplarin tek bir devlet catisi altinda birlikte yasamalari bölgesel ve uluslararasi dengelerin empoze ettigi zoraki, dayatilmis ve dogal olmayan bir durumdur.. Yoksa Kürd liderlerinin iki bir tekrarladiklari „gönülü birligin“ Irak’ta hic bir zaman sartlari olmadi ve bu gidislede olmayacak....

Bundan dolayi Kürd siyasal önderligi, bu zoraki birlik icinde kendi ulusal pozisyonunu güclendirmeye calisiyor.. Bir Avrupali Kürd uzmanin dedigi „Orta Dogunun Isvicresi olan Kürdistan“la yada ABD Savunma Bakani Rumsfeld’in „ yemyesil ve huzurlu“ diye gözlemledigi Kürdistanla, yönünü Orta Caga ceviren Arabistanin Irak gibi ucube, tarihi olmayan ve yapay bir sekilde yaratilan bir yapilanma altinda ne isleri olabilirdi....

Bundan dolayi, Kürdler Siilerle yeni bir hükümet calismasina girdiklerinde her seyi yazili hale getirmek istiyorlardi...

Kürdler ve Siiler arasinda yapilan antlasmaya göre:

58.ci madde uygulanacak, Awareler Kerküke ve oraya demografik yapiyi degistirmek icin yerlestirilen „yabanilar“ ve „garip“ kimseler eski yerlerine dönecek.. Bunun icin gerekli maddi imkan saglanacak.... Hükümetin kurulmasindan sonra bir ay icinde var olan komisyon isine baslayacak....

Kürdistan Bölgesine gerekli bütce ayrilacak, petrol gelirlerinden kapasitesine göre pay alacak...

Pesmerge Güclerinin bir kesimi Irak ordusuna, bir kesimi Kürdistan ic güvenligine ve bir kismida sivil kurumlara aktarilacak....

Merkezi Hükümet, Kürdistan Bölgesi ve vilayetlerin icislerine karismayacak ve Kürdistan Hükümetiyle koordineli bir sekilde calisacak... Pesmerge güclerine gerekli maddi ve askeri malzeme aktarilacak...

Irak’in büyük cogunlugunu Arap ve Kürd milletleri teskil ediyor..

Gecici Irak Anayasasi, gecis dönemi boyunca Yasama, yargi ve yürütme faaliyetlerine yön verecek ve temel prensipleri devamli Anayasanin kaynagi olacak...

Siiler ve Kürdler arasinda imzalanan bu antlasma da Kürdistan Hükümeti, Kürdistan Parlamentosu vb... Kürd kurumlarindan cok acik bir sekilde söz edilmektedir....

Tabii ki sunuda vurgulamaktan yarar var. Kürdistan Bölgesinden, Hükümetinden söz ettigi her yerde vilayetlerden de söz ediyor... Buda ister istemez muglak bir durum yaratiyor...
Pesmergelerden söz edildigi zaman Siilerin Bedir güclerindende söz ediliyor.. Pesmergelerin sahip olacaklari imkanlarin bir benzerinede Siilerin bu askeri gücleride sahip olacak.....

Bu ortak protokol, bazi seyleri acik bir sekilde isimlendirmesine ragmen, muglak olan ve belirsizlige birakilan bir cok nokta vardir... Kadin haklari ve demokratik özgürlüklerin durumu nasil olaak? Din ve devlet iliskileri ne olacak? vb...vb.. meselelerde net bir sey yok.... Bir dizi temel mesele icin Gecici Irak Anayasasina gönderme yapiliyor... Ama Siilerin bu konudaki tutumu biliniyor... Onlar, „islamin Anayasanin biricik kaynagi“ olmasini isterken, GIK, „Anayasanin kaynaklarindan biri“ diye dinden söz ediyor...

Sonuc olarak, Güney Kürdistan’da ve Irak’da yeni bir sürec baslamis durumdadir... Buna anayasa savasi süreci de demek dogrudur... Hâlâ bir dizi temel sorunda belirsizlik devam ediyor.... Kürdler, „ortakliktan“, „baris ve özgürlüklerin Irakindan“ söz ederken, Araplar kendilerini „ev sahibi“, „Irak’a iliskin hak sahibi“ ve Kürdleri de „hak talep eden“ olarak görüyorlar.....Böyle bir ortamda adil ve esit bir ortakliktan söz etmenin olanagi yoktur... Araplar, Kürdlerin taleplerini kabul ettikleri zaman bunu „Kürdlere verdikleri taviz“ olarak algiliyorlar... Eski mantik hâlâ devam ediyor....

Burada en büyük sorumluluk Kürdlere düsüyor... 1991 Raperin’in kazanimlarini korumak ve güvence altina almak icin Kürd örgütlerinin ve özellikle KDP ve YNK’in isbirligi yasamsal önemdedir... Kürd halkinin cikarlarini savunmak icin bu gereklidir.. Ama, diger Kürd örgüt ve cevrelerini de distalamalari pek de kabul edilecek bir tarafi yoktur. (Siilerle görüsmelerde YNK’den iki ve KDP’den iki kisi vardi ve Kürdistan Ittifak’i Listesinin diger üyelerinden hic kimse yoktu).. Kürd halki, 30 Ocaktan beri Birlesik Kürdistan Hükümetini bekliyor... Kürd halki, Kerkük ve isgal altindaki alanlarda tüm kurum ve kuruluslari bölen ve Newrozlari dahi ortak kutlamayan anlayislarin asilmasini istiyor...
Cünkü, 2005 yili Kürdler ve kazanimlari icin, saglikli bir Anayasanin ortaya cikarilmasi icin kiran kirana bir savasim yili olacak... Bunun icin herkese görevler düsmektedir....

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.